Travma, günlük yaşantımızda sık kullanılan kelimeler arasına girmeye başlarken, sadece stres düzeyini arttıran olaylara verdiğimiz ad olabilmekte; buna karşın, günlük rutini bozan, ani ve beklenmedik bir şekilde gelişen, dehşet, kaygı ve panik yaratan, kişinin anlamlandırma süreçlerini bozan olaylar, travmatik yaşantılar olarak tanımlanabilmektedir. Yaşanmış bir trafik kazası, bir doğal afet (deprem, sel, vb.), taciz, daha zorlayıcı bir yaşantı, onbeş yıllık evlilikte atılmış ilk tokat travmaya öek oluşturabilmektedir.
Travma Zeminleri ve Tepkiler
Kişi gerçek bir tehditle karşılaştığını algılamış, fiziksel zarara maruz kalmış veya buna tanık olmuş, bu esnada da aşırı derecede korku, çaresizlik ve dehşet hissetmişse, durum kişi için travmatik bir yaşantı olarak tanımlanabilmektedir.
Diğer bir deyişle bir olayda
Yaşama karşı tehdit algılama
Vücudun bütünlüğüne karşı tehdit algılama
Sevdiklerimize karşı tehdit algılama
İnanç sistemlerimize karşı tehdit algılama söz konusu ise bu olay kişi için travmatik bir yaşantıdır.
Bu tür olaylarda kişilerde genellikle gücü kötüye kullanma, duyulan güvene ihanet etme, tuzağa düşme, çaresizlik, acı, kafa karışıklığı ve/veya kayıp söz konusu olabilmektedir. Bu oldukça geniş tanım, içeriğinde hem tek seferlik olaylar (kazalar, doğal afetler, suçlar, ameliyatlar, ölümler, vb.) hem de tekrarlayan ve süregiden olaylar (çocuk istismarları, çocuk ihmalleri, savaşlar, şiddet içeren ilişkiler, vb.) bulundurmaktadır. Dikkat edilmesi gereken nokta, olayın travmatik olup olmadığı kararının olaya maruz kalanlara ait olmasıdır. Trafik kazası geçirmiş iki kişiden biri, bu yaşantıda fiziksel bütünlüğüne bir tehdit algılamamış ise bu olay onun için travmatik olmakta; aynı kazayı yaşamış ikinci kişi, bu olayı hayatını tehdit eden bir felaket olarak algılamış ise kaza bu kişi için travmatik bir olay niteliği kazanmaktadır. Psikolojik travma, olayı yaşayan kişinin algısı ve değerlendirmesi doğrultusunda tanımlanmıştır.
Travma Zeminlerine Verilen Normal Tepkiler
Analiz ve araştırma sonuçlarına göre, felaketlere verilen tepkileri beş aşamada incelemek mümkündür:
1. İlk etki aşaması : Kaygı ve korkular ön plandadır.
2. Kahramanlık aşaması : Birçok kişi, felaketin korkunç sonuçları ve kayıplarıyla başaçıkmak için fiziksel ve zihinsel olarak kendini tüketircesine çalışır.
3. Balayı aşaması : Hayatta kalındığı, özel ve/veya devlete bağlı kuruluşlardan gelen yardımlar için büyük bir minnettarlık yaşanır.
4. Uyanış aşaması : Kuruluşların ve/veya görevlilerin yapılması gerekenleri zamanında yapmamış olmalarına duyulan engellenmişlik hissi ve öfke ön plandadır.
5. Yeniden yapılanma aşaması : Zihinsel ve duygusal yeniden yapılanma sonucunda, algılamalar daha gerçekçi bir hal alır. Karşılaşılan problemlere kişisel çözümler getirebilmek için sorumluluk üstlenme kabul edilir. Gerekli görüldüğü koşulda bu son aşama psikoterapinin en verimli olması beklenen aşamadır.