Truva Efsanesi Zamanımızdan tahminen 3200 yıl önce Çanakkale Boğazı yakınlarında ‘’Troya'’ isimli bir şehir varmış B:u kentin , barışsever , ama gözü kara insanları, kralları, Priamos’un idaresi aşağıda uzun yıllar barışma içinde çok mutlu bir yaşam sürmüşler Birgün , kral Priamos’un karısı Hekabe çok kötü bir rüya gördü Rüyasında, karnından ateşler çıkmakta ve ateşin dumanı, tüm Troya surlarını sarmaktaydı Hekabe, bu rüyasını önce kocasına ; sonra da bir kahine anlattı Kahinin yaptığı yorum, hiç de iç açıcı değildi Ona tarafından, Hekabe, hamileydi ve doğacak olan çocuk , ilerde Troyalıların başına büyük dertler açacaktı Onun için bebek doğar doğmaz öldürülmeliydi Bu kehanete inanan Kral Priamos , çocuk doğduktan sonradan bir adamını bebeği öldürmek için görevlendirdi Savunmasız yeni doğmuş bebeği öldürmeyen Troya’lı onu o zaman oysa adı ‘’İDA'’ olan ‘’Kazdağı'’na götürüp, bir ormana bıraktı Nasıl olsa, yabani hayvanlar onu öldürür diye aklından geçirdi Fakat bebeği, yabani hayvanlardan önce bir çoban buldu Bu çocuk, ilerde sahiden Troya’lıların başına birçok dertler açacak olan Paris’ti O sırada, Tanrıların yaşadığı OLYMPOS dağında , ilginç bir şamata akıntı etmekteydi Kral Peleus ile Deniz Perisi Thetis’in evlenme merasimine kavga ve nifak tanrıçası Eris, tedirginlik çıkartır gerekçesiyle misafir etme edilmemişti Bu işe fazla gücenen Eris, intikam almaya karar verdi Üzerinde ‘’EN GÜZELE'’ yazılı , altından bir elmayı, şölenin yapıldığı salonun ortasına bırakıverdi Doğal olarak bütün tanrıçalar, bu elmaya sahip olmak istediklerinden uzun tartışmalar oldu Sonunda üç büyük tanrıça dıştan diğerleri çekildiler Ama kudret tanrıçası Hera, zeka tanrıçası Palas Athena ve Aşk tanrıçası Afrodit elmaya sahip olmakta ısrar ettiler Her üçü de tanrı Zeus’a gitgide artarak onun, hakemlik yapmasını istediler Baba tanrı Zeus, onların hiç birini gücendirmek istemediği için diplomatça davranıp, bu işlerden böylece anlamadığını söyledi Esas amacı ise bu belayı Olympos’tan uzaklaştırmaktı Onların Olympos’un tadını kaçıracaklarını anladığı için, hakemliği bir ölümlünün yapması gerektiğini söyledi '’Gidin'’ diye gürledi tanrıların babası ‘’ırmakları bol İda dağına, orada Paris adında Troya’lı bir prens yaşamaktadır Bu işlerden en iyi anlayan odur'’ Böyle söyleyip uzaklaştırdı onları Olympos’tan Onlar da haberci Tanrı Hermes’in rehberliğinde, kaynakları bol olan İda dağının doruklarına geldiler O sırada Paris, hiçbir şeyden habersiz aşağı koyunlarını otlatıyordu Haberci Tanrı Hermes, meseleyi Paris’e anlatıp altın elmayı ona verdi Hangisini en güzel bulursa elmayı ona verecekti Ama bu iş, pek o kadar basit olacağa benzemiyordu Çünkü her üç Tanrıça da birbirinden güzeldi Ne yapacağını şaşırmıştı Onun hayranlığını ve şaşkınlığını gören Tanrıçalar, karar vermesini kolaylaştırmak için Paris’e rüşvetler teklif ettiler Hera kendisine kudret taahhüt etti Altın elmayı kendisine verdiği takdirde Paris Avrupa ve Asya’nın en enerjik kralı olacaktı Athena kendisini dünyanın en akıllı kralı yapacağını ve Yunanistan’la yapılacak bir savaşta kendisine başarı vaat etti Afrodit ise dünyanın en güzel kadınını Paris’e öneri etti Çoban Paris’in Böylece büyük krallıklarda gözü yoktu En güzel bayan benim olsun diye düşünüp, altın elmayı Afrodit’e verdi İşte ne olduysa o zaman oldu Bu işe fazla bozulan Athena ile Hera, Troya’nın yıkımı için planlar kurmaya koyuldular Afrodit ise verdiği sözü gerçekleştirmek için bir plan yaparak Paris’in, Yunanistan’daki Isparta şehrine gitmesini sağladı Çünkü o sırada Dünya’nın en hoş kadını Isparta Kralı Menelaos’un karısı ‘’Güzel Helen'’di Menelaos ve Helen, Paris’i karşıladılar Kral , kendisine dilediği değin sarayında kalabileceğini söyledi Ona güvenerek karısı ile Paris’i sarayda yalnız bırakıp, kendisi Girit’e gitti Menelaos’un Girit’te olmasından yararlanan Paris, Helen’i Troya’ya kaçırdı Girit’deri dönen Menelaos, karısını evde bulamayınca yaptığı hatayı anladı ve karısını geri almak için Troya’ya savaş açtı Tüm Yunan kırallarına da haberciler göndererek Helen’in kurtarılması için onları yardıma çağırdı Çünkü kendisi evlenirken, öteki tüm krallar, Helen’in başına bir hal gelmesi halinde Menelaos’a takviye edeceklerine söz vermişlerdi Verdikleri söz gereği, tüm krallar denizi aşıp kuvvetli Troya kentini yerle bir etmeye çok istekli idiler Menelaos’un ağabeyi Agamemnon, ihtiyar Nestor, Ajax, Patroklos tümü hazırdılar Fakat Odysseus ile Akhilleus, böylece ortalarda görünmüyordu