Turizm işletmelerinin temsilcileri, AA muhabirine, telekonferans sistemiyle yaptıkları değerlendirmede, sektörün bugünkü durumunu ve gelecek beklentilerini anlattı.
HIS Travel Türkiye Genel Müdürü Emre Özkur, Japonya menşeli bir firma olarak Kovid-19'dan en fazla etkilenen bölgede yer aldıklarını belirterek, bu dönemde en çok karşılaştıkları problemin rezervasyon iptalleri olduğunu söyledi. Ocak ayından itibaren Kovid-19'un etkilerini hissettiklerine işaret eden Özkur, bu dönemde en çok iptal talebini Avrupa'dan aldıklarını bildirdi.
Özkur, salgının dünya turizmi gibi küresel çalışan acenteleri de etkilediğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Yaşadığımız krizi, birçok değişimi beraberinde getirecek bir sürecin başlangıcı olarak görüyoruz. Global anlamda münferit seyahatin yükselmekte olan trendini bu krizle daha fazla hissetmeye başlayacağız. Özellikle deneyim içerikli münferit tur paketlerinin öncelikle yurt içi, daha sonra yurt dışı turlarda ön plana çıkmasını bekliyoruz."
Salgın sonrasında turizmde "segmentasyon"un ön plana çıkmasını beklediklerini ifade eden Özkur, "Yani aile ise aileye özel paketlerin, balayı ise balayına özel paketlerin sunumunun acenteler açısından önem kazanacağını düşünüyorum." dedi.
Turistlerin izolasyon ve sağlık konularında artık daha titiz davranacağını vurgulayan Özkur, şu değerlendirmede bulundu:
"Muhakkak deneyim ve kişiye özel segmentte özel turların artacağını düşünüyorum. Türk turizmi için söylenecek çok şey olmakla beraber, gerçek anlamda turizmi ana iş kolu olarak görüp sistem yatırımlarını tamamlamış, müşteri haklarını koruyabilen firmaların öne çıkacağını bekliyorum. Bu konu da çok önemli. Müşteri haklarını koruyup koruyamama konusu da salgın süresince çok önem kazandı."
- Havacılıkta sağlık alanında yeni standartlar gelebilir
Corendon Airlines Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Karaer, Kovid-19 salgınıyla yaşanan gelişmelerin havacılık sektöründe yeni standartların habercisi olduğunu kaydetti.
Havacılığın giderleri çok yüksek bir sektör olduğunu dile getiren Karaer, "Uçak kiraları, uçağın sigortası, personel maliyetleri oldukça yüksek. Tüm sektörler için açıklanan kısa çalışma ödeneği, SGK primlerinin 3 ay ertelenmesi havacılık sektörü için de geçerli. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü ile koordinasyon içinde süreci yürütüyoruz." diye konuştu.
Havacılıkta özellikle hijyen anlamında bazı uygulamaların zorunlu tutulacağı düşündüğünü vurgulayan Karaer, şu ifadeleri kullandı:
"Uçuşlarda bazı sertifikasyonların zorunlu tutulacağını düşünüyoruz. Dünya Sivil Havacılık Örgütü tarafından bazı yeni standartlar gelebilir. Havacılık söz konusu olduğunda bunlar biraz maliyetli olabiliyor. Biz bütün bunları dokümante etmeye çalışıyoruz. Hijyen anlamında konuştuğumuz birçok şey var."
ABD'de 11 Eylül 2001'deki saldırıların ardından havacılıkta güvenlik anlamında birçok şeyin değiştiğini hatırlatan Karaer, gelecek dönemde de Kovid-19 salgını nedeniyle özellikle sağlık alanında yeni regülasyonların gelebileceğini dile getirdi.
Karaer, şunları kaydetti:
"Bize 11 Eylül saldırılarının ardından kalan miras, çantanızda sıvı taşınmaması, yanımızda götürdüğümüz bilgisayarın güvenlik noktasında açılması ve çalıştırılması, güvenlik ekiplerinin bundan emin olması gibi birçok şey oldu. Kovid-19 krizinden sonra da havacılık anlamında terminale ilk girdiğiniz andan uçağa gidişinize, yolculuk sırasından diğer terminalde kontrollerin sürekli yapılmasına kadar yolculuk biraz daha meşakkatli bir hal alacak. 11 Eylül saldırılarından sonra işlemler öyle bir hal aldı ki, uçak kalkmadan önce 'check-in'den alınan isim listeleri ve yolcu pasaportlarının tamamını karşı meydana gönderiyoruz. Onların onayını aldıktan sonra uçağı kaldırıyoruz. Uçak içinde herhangi bir sorunlu yolcu var mı, pasaport veya isim sahte mi, aranan bir yolcu mu, bunlar test ediliyor ve uçağın kalkışına öyle izin veriliyor. Kovid-19 krizinden sonra da sağlık anlamında bu virüsün takibi, hastalığı atlatmış veya bu virüsü taşıyan yolcunun izlenmesi açısından, özellikle Avrupa ülkelerinde yeni bir başlangıcın olacağını düşünüyorum."
- "Otel aramalarında 'hijyen' ön plana çıkacak"
Neredekal.com Genel Müdür Yardımcısı Özkan Özbaş da Türkiye'nin, turizmde konaklama açısından kaliteyi üst seviyede tutan bir ülke olduğunu dile getirdi.
Sektörün şimdiden yeni sürece hazırlandığına işaret eden Özbaş, "Müşteri tarafında bu sene fark yaratan tesisler öne çıkabilir. Bizim iş ortaklarımızdan gelen özel bir istekle virüse karşı önlem alan otellerin listelendiğini gördük. Dolayısıyla insanlar, arama motorlarında alışık olduğu markayı, alışık olduğu tatil alışkanlığını devam ettirmeyecek. Otel aramalarında hijyen ön plana çıkacak. 'Virüse karşı önlem alan Antalya otelleri' gibi anahtar kelimeler tercih edilebilir. Dolayısıyla bu anahtar kelimeye uygun davranan operatörler, oteller, işletmeler öne çıkacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Apart, pansiyon ve butik otel, villa gibi daha izole ortamların öne çıkmasını beklediklerini belirten Özbaş, şunları söyledi:
"İstanbul bölgesinde, özellikle şehir otellerinde halen yeni üyelik talebi alıyoruz. Günde 2-3 otelle yeni sözleşmeler yapıyoruz. Bu oteller açık olduklarını, alternatif kanalları araştırdıklarını ve yeni müşteri beklentilerinin olduğunu bize iletiyorlar. Bu oteller açık ve aslında bizden çağrı bekliyorlar. İstanbul bölgesi çok yoğun gidiyor. Büyükşehirlerde, İzmir, Ankara gibi yerlerdeki otellerin açıklık oranının ve gerçekten müşteri ağırlamanın diğer şehirlere göre daha yüksek olduğunu görüyoruz."
- "Yeni kurallarımız olacak"
Limak Turizm Grubu Başkanı Kaan Kavaloğlu, yeni dönemde otel işletmeciliğinde yeni kuralların devreye alınabileceğini belirterek, oda temizliğinden otelin girişlerinde termal kameralarla ateş ölçerlerin kullanımına kadar düzenlemelere gidilebileceğini bildirdi.
"Nasıl güvenlikle ilgili hem kamera sistemleri kurduk hem 'check-point'ler yaptık, bundan sonra da sağlıkla ilgili 'check-point'lerimiz olacaktır." ifadesini kullanan Kavaloğlu, havalimanından başlayan, transportasyonla devam eden ve otelleri de içeren yeni kuralların olabileceğini dile getirdi.
Yeni kurallar çerçevesinde yapılacaklar listesinin öncelikle Türkiye tarafından hazırlanmasının önemli olduğunu ifade eden Kavaloğlu, "Türkiye'nin bu anlamda kendi 'Yapılacaklar listesi'ni ortaya koyması lazım ki yarın öbür gün, bununla ilgili sistem açıldığında, 'Bakın bu ülke sizin için güvenilir, bu krizde daha az yara almış, gerçek anlamda bir turizm ülkesi. Size hizmet vermeye hazır.' diyebilelim. Türkiye'nin salgın sonrası 'resort bölge' olarak ifade edilen kısımlarının ciddi avantajlarının olacağını düşünüyorum." dedi.
Yaklaşık 10 ay güneşin var olduğu Türkiye'nin turizm konusunda her zaman bir adım önde olduğunu vurgulayan Kavaloğlu, şöyle konuştu:
"Ülkemizin turizmde avantajının oluşabileceğini düşünüyorum. Özellikle Avrupa'da şu anda evine kapanan insanlar için, Türkiye'nin ciddi anlamda cazip hale gelmesini bekliyorum. Bizim buna hazırlıklı olmamız lazım. Burada yeni pazarlama kurallarına ihtiyacımız var. Çünkü biz artık normal hijyen kurallarıyla hareket edemeyeceğiz. Bununla ilgili bir an önce çok hızlı şekilde otellerimizi, hizmet sektörünün içindeki paydaşlarımızı buna hazırlamamız gerek. Görev aldığımız STK'lerde bununla ilgili çalışmalar yapıyoruz. Devletimiz de özellikle Kültür ve Turizm, Sağlık, Tarım ve Orman bakanlıklarıyla görüşerek, bu anlamda ciddi bir konsültasyonla 'Yapılacaklar listesi' hazırlayacak."
- Yeni iş modellerine yeni yazılımlar gerekecek
Turizm teknoloji yazılımları alanında çalışan SAN TSG Yönetim Kurulu Başkanı Erol Türk de Kovid-19 salgınıyla beraber turizmin eskisi gibi olmayacağını, bu sebeple yeni iş modellerine uygun yazılımlar için çalışılması gerektiğini bildirdi.
Türk, "İş modellerinin yeni sistemlere göre değiştirilmesi gerekecek. Tabii ki bu iş modellerine yazılımların da uyumlu hale gelmesi önem taşıyor. Zaten sürekli yükseliş trendinde olan son kullanıcının acente yerine direk tedarikçilerden online olarak alma hızının daha da yükseleceğini düşünüyorum. Bu iş modelinin de geride yazılımla uyumlu hale gelmesi gerekir. Paket turlar yerine belli bir yüzdenin de münferit rezervasyona kayacağı kesin. Artık kullanıcılar daha çok kendi tercih edecekleri paketleri yapmak isteyecek." diye konuştu.
Toplu otobüs transferleri yerine münferit araç transferinin tercih edilmesi veya butik otellerin yoğun olduğu destinasyonunların daha fazla yolcu çekmeye başlamasının söz konusu olacağını anlatan Türk, mevcut 'incoming' ve tur operatörlerinin müşterilerine dinamik paket yaptırabilmeleri, otellerin kendi sitelerindeki otel-uçak rezervasyon imkanları gibi unsurları direkt müşterilerine sunacakları bir dönemin yaşanabileceğini dile getirdi.
Türk, transfer firmalarının daha fazla online çalışmalarının kaçınılmaz olacağına işaret ederek, "Bu trend aslında kriz öncesinde de aynı şekildeydi ama krizle birlikte daha fazla ivme kazanacak. Bu manada sektördeki paydaşlar acilen bu konulara yatırım yapmalılar. Son zamanlarda gelen talepler de bunun bir göstergesi." değerlendirmesinde bulundu.
- "Deneyim turizmi ön plana çıkacak"
Turizm sektöründe faaliyet gösteren firmalara iletişim danışmanlığı yapan Travel PR Ajans Başkanı Sarp Özkar, salgın sonrasında turizm sektöründe çalışan bütün paydaşların bugünkü stratejilerini geleceğin şartlarına göre yeniden gözden geçirmeleri gerektiğini söyledi.
Özkar, turizmin tüm paydaşlarının kendilerine, "Seyahatseverler ürünü neden bizden satın almalılar?" sorusunu sormaları gerektiğini belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"Tabii ki birçok sektörde olduğu gibi turizmde de şekil değiştireceğiz. Biz bu dönemde tüketicinin değişen beklentilerine en iyi şekilde hazırlanmalı ve bu durgun süreci 'hazırlık dönemi' olarak geçirmeliyiz. Bu süreç tüm markalar için aslında tam anlamıyla bir yatırım ve fırsat dönemi. Kriz gibi bir ortamın içinde olsak, salgın sebebiyle evlerimizde kalsak da tüm markaların geleceğe yönelik yatırım yapması gereken bir dönemdeyiz."
Turizm şirketlerine iletişim faaliyetleri konusunda tavsiyelerde bulunan Özkar, "Durgun olan, hiç kimsenin ortada bulunmadığı zamanlarda ortada olan markalar, gelecekte kazanacak olanlardır. Bugün ortada olmayanlar gelecekte ya kaybedecekler ya da gerçek bir faaliyet başladığında hem reklam hem iletişim anlamında ciddi harcama yapmak zorunda kalacaklar." dedi.
Müşterilerin artık sadece bir destinasyona gidip, onun hakkında bilgi almak istemeyeceğini, standart bir seyahat yapmaktan daha farklı şeyler arayacağını dile getiren Özkar, şunları kaydetti:
"Deneyim turizmi biraz daha popüler hale gelecek. Gittikleri yeri daha detaylı bir şekilde incelemek, oranın kültürünü yaşamak isteyen insanlar artacak. Mesela ülkemizin her yerinde farklı deneyimler yaşanabilir. Tur operatörleri Karadeniz'de avcılık ve doğa turizmi, Kapadokya'da gün doğumundan gün batımına yoga seanslarının yapıldığı, turistlere sertifika programlarının verildiği hatta bu belgelendirme ile beraber ciddi anlamda hocalarla yetkinlik kazandırmaya yönelik yemek kursları gibi etkinlikler organize edebilir. Buna benzer, fotoğrafçılık, trekking, balık tutma, dalış gibi aktiviteler olabilir. Sertifikaların da eklendiği programlar hazırlanabilir. Böylelikle hem yurt dışında hem de yurt içinde paydaşların birbirlerinden ayrışması sağlanabilir."