iltasyazilim
FD Üye
türk bilim adamları hayatı ve buluşları
meşhur türk bilim adamlarının hayatı
ünlü türk bilim adamlarının hayatı ve buluşları
CAHİT ARF
1910 yılında Selanik'te doğdu Yüksek öğrenimini Fransa'da Ecole Normale Superieure'de tamamladı (1932) Bir zaman Galatasaray Lisesi'nde matematik öğretmenliği yaptıktan sonradan İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde doçent adayı olarak çalıştı Doktorasını yerine getirmek için Almanya'ya gitti 1938 yılında qöttingen Üniversitesi'nde doktorasını bitirdi Yurda döndüğünde İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde profesör ve ordinaryus profersörlüğe yükseldi Burada 1962 yılına kadar çalıştı sonradan Robert Koleji'nde Matematik dersleri vermeye başladı 1964 yılında Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) bilim kolu başkanı oldu
sonradan gittiği Amerika Birleşik Devletleri'nde araştırma ve incelemelerde bulundu; Kaliforniya Üniversitesi'nde konuk öğretim üyesi olarak atama yaptı 1967 yılında yurda dönüşünde Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde öğretim üyeliğine getirildi 1980 yılında emekli oldu Emekliye ayrıldıktan daha sonra TÜBİTAK'a tabi Gebze Araştırma Merkezi'nde tayin aldı 1985 ve 1989 yılları arasında Türk Matematik Derneği başkanlığını yaptı
Arf İnönü Armağanı'nı (1948) ve TÜBİTAK Bilim Ödülü'nü kazandı (1974) Cebir ve Sayılar Teorisi üstüne uluslararası bir sempozyum 1990'da 3 ve 7 Eylül tarihleri arasında Arf'in onuruna Silivri'de gerçekleştirilmiştir Halkalar ve Geometri üzerine ilk konferanslarda 1984'te İstanbul'da yapılmıştır Arf, matematikte geometri kavramı üstüne bir makale sunmuşturCahit Arf 1997 yılının Aralık ayında bir yürek rahatsızlığı sebebiyle aramızdan ayrıldı
GELENBEVİ İSMAİL EFENDİ (1730 1790)
1730 yılında şimdiki Manisa'nın Gelenbe kasabasında doğan Gelenbevi İsmail efendi, Osmanlı İmparatorluğu matematikçilerindendir Başlıca adı İsmail'dir Gelenbe kasabasında doğduğu için ikinci adı onun bu doğduğu kasabadan gelir Daha çok Gelenbevi adıyla ün kazanmıştır
Önce, kendi çevresindeki bilginlerden ilk bilgilerini almıştır sonradan, öğrenimini bitirmek üzere İstanbul'a gitmiştir Burada, çok değerli ve kültürlü öğretmenlerden yararlandı ve matematiğini epeyce ilerletti Müderrislik sınavına girerek kazandı ve 33 yaşında müderris oldu Bundan sonra kendisini baştan sona ilme verdi
Gelenbevi, eski yöntemle problem çözen son Osmanlı matematikçisidir Sadrazam Halil Hamit paşa ve Kaptanı Derya Cezayirli hasan paşa'nın istekleri üzerine, Kasımpaşa'da açılan Bahriye Mühendislik Okulu'na altmış kuruşla matematik öğretmeni olarak atandı Bu ödev ona mali yönüyle bir rahat getirdi
Bir Takım silahların hedefe vurmaması, padişah III Selim'i kızdırmış ve Gelenbevi'yi huzura çağırarak ona uyarıda bulunmuştur Hedefe olan uzaklığı varsayım ederek gerekli düzeltmeleri yapmış ve topların hedefe vurmalarını sağlamıştır Gelenbevi'nin bu başarısı padişahın dikkatini çekmiş ve padişah tarafından ödüllendirilmiştir
Gelenbevi, Türkçe ve Arapça almak üzere tam otuz beş eser bırakmıştır Türkiye'ye logaritmayı ilk sokan Gelenbevi İsmail Efendi'dir
ELHARİZMİ
Ebu Abdullah Muhammed bin Musa ElHarezmi, Özbekistan'da doğdu Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir Hayatı hakında çok artı data bulunmamaktadır Batı bilim
El Harizmi'nin en fazla ilgi görebilen eserleri Kitabü'l muhtasar fi'l Cebr ve'l Karşılıklı Olma ve Kitabü'l muhtasar fi Hisabü'l Hindi dir
Harizmi, doğu bilim dünyasında cebir ilmine ilişkin ilk eser yazar kişidir Bu bilim dalı daha önce aşağı yukarı işlenmiş ve kısmen geometriden ayrı bir ilim dalı olmaya başlamıştı Birinci dereceden denklemler çözülebiliyordu, hatta hesaplama metodlarıyla ikinci dereceden denklemlere çözüm bulunuyordu Lakin az önce ikinci derece denklemlerin köklerini bulgu yöntemi geliştirilmemişti
İşte El Harizmi'nin El Cebr ve'l Karşılıklı Olma kitabı ikinci dereceden denklemlerin çözüm yolunu sistemli olarak işleyen ilk eser niteliğindedir ve 600 yıldan uzun bir zaman (15 yüzyıla değin) el üstünde tutulmasının nedeni de budur
Harizmi'nin Denklem Grupları
El Harizmi, adı geçen eserinde denklemleri iki grupta toplamaktadır:
Birinci grupta, çözümleri hemen bulunabilen bizim bugünkü sembollerle açıklama edersek
x2 ax
x2 n
ax n
şeklindeki denklemlerdir
Bunların çözüm kurallarını gösterdikten daha sonra El Harizmi ikinci denklem grubuna geçer
x2 + ax n
x2 +n ax
ax + n x2
Ve bunların çözümünü bugün bildiğimiz metotla yapar
Bu kitapta keza, ikinci dereceden denklemlerin hangi durumlarda iki kökünün , hangi durumlarda çift kökünün olacağını ve hangi durumlarda denklemin gerçek kökü olamayacağını çok açık bir şekilde belirtmiştir Bu kuralları bir öğretmen yeteneğiyle ortaya koyduktan sonradan El Harizmi , bu kuralları geometrik olarak ispatlamıştır
Harizmi'nin bu eseri matematik tarihi bakımından çok kayda değer gelişmelere yardım ve açılış olmuş 600 yıldan azıcık daha fazla (15 yy sonuna kadar) matematik öğretimi için temel sayılmıştır Eser, Endülüs medreseleri yoluyla Batı'ya geçmiştir Birincil Latince çevirisi 1183'te yapılmıştır Roger Bacon, Fibonacci gibi bilim adamaları eseri hayranlıkla incelemişler, ve kendi öğretilerinde bu eserden faydalanmışlardır 1486 yılında Leipzig Üniversitesi'nde okutulmaya başlanmıştır 1598 1599 yıllarında hala cebir biliminde tek kaynak Harizmi'nin bu eseridir
El Harizmi matematiğin yanı sıra gökbilim ve coğrafya ilimlerinde de eserler vermiştir Astronomik cetvellerle ilgili kitaplar yazmış ve bu eserler 12 yy da Latince' ye çevrilmiştir Bunun yanısıra Ptolemy'nin coğrafya kitabını düzeltmelerle her yerde yazmış, 70 tane bilim adamıyla birlikte çalışarak 830 yılında bir dünya haritası çizmiştir Dünyanın çevresini ve hacmini hesaplama çalışmalarında yer almıştır Güneş saatleri, usturlaplar ve saatler üzerine yazılmış eserleri de vardır
HÜSEYİN TEVFİK PAŞA
Hüseyin Tevfik Paşa (18321901) Vidin'de doğmuş, genç yaşta İstanbul'a gelmiş ve Askerî Okul'da okumuştur Burada, matematik derslerindeki yeteneğiyle Cambridge Üniversitesi'nden mezun olmuş olan matematik hocası Tahir Paşa'nın dikkatini çekmiş ve Tahir Paşa kendisine özel dersler vermiştir Tahsilini bitirdikten sonra Harbiye'ye cebir hocası olarak atanmış, Tahir Paşa ölünce onun matematik dersleri de Hüseyin Tevfik Paşa'ya kalmıştır Harbiye'deki hocalığı devam ederken, Tophâne Deneyim ve Muayene Komisyonu'na da getirilmiştir 1868'de Paris'teki Mektebî Osmanî'ye müdür muavini olarak gönderilmiş ve aynı zamanda balistik ve tüfek imalatı üstüne incelemelerde bulunmakla görevlendirilmiştir bu arada matematik bilgisini geliştirmek için üniversiteye de devam etmiş ve Paris'te kaldığı iki sene boyunca bir takım makaleler yayımlamış ve bilimsel toplantılara katılmıştır
Hüseyin Tevfik Paşa, 1872'de Amerika'daki bir takım tabanca fabrikalarına ısmarlanan tüfeklerin imalatını ve şartnâmeye uyulup uyulmadığını denetim etme göreviyle Amerika'ya gönderilmiştir 1878 yılına değin Amerika'da kalmış ve bu zaman içinde matematikle uğraşmıştır; Lineer Cebir adlı İngilizce kitabını bu sırada yazmış ve Argand'ın kompleks sayılarla ilgili teorisinde ileri sürdüğü çarpımı üç boyutlu uzaya uygulamanın bir yolunu bulmuştur
Eserinin önsözünde şöyle söylemektedir: Bu kitapta incelenen lineer cebir, dünyanın Sir William Hamilton'a borçlu olduğu quaterniyonlara fazla aynı Lineer cebir, quaterniyonların tüm potansiyellerine sahiptir ve güçlüğü daha azdır Quaterniyonlar üniversitelerde öğretilmektedir ve kabul görmüş bir bilgidir Lineer cebirin de benzer kabülü görüp görmeyeceğini, hattâ quaterniyonların yerini alıp almayacağını çoktan bilmiyorum
Kendi sisteminin üstünlüğünü ise şöyle ifade etmiştir:
Quaterniyonların çarpımı, ad olarak bile düzlem geometride ele alındığında, bizi üç boyutlu uzayda çalışmaya zorlamaktadır; halbuki lineer cebirde sadece iki boyut ele alındığı zaman bir üçüncü boyutu düşünme durumunda değiliz
Hüseyin Tevfik Paşa'nın bu eseri çeviri değildir ve konuya eşsiz katkı maddesi yapması açısından çok önemlidir
Tevfik Paşa'nın diğer pek fazla görevleri olmuş, Fransa ve Amerika'da kaldığı sıralarda Fransızca ve İngilizce'yi, bu dillerde kitap yazabilecek kadar iyi öğrenmiştir Gazi Ahmed Muhtar Paşa ve Yusuf Ziya Paşa ile birlikte Cemiyeti Tedrisiyyei İslâmiye'nin ve Dârüşşafaka'nın kurucularındandır Burada matematik dersleri vermiş, yeniden bu sıralarda arkadaşlarıyla çıkarttığı Mebâhisi İlmiyye adlı aylık dergiye makaleler yazmıştır Bu dergide yayımladığı makaleleri arasında Mahsûsât ve Gayrı Mahsûsâtisimli felsefî bir yazısı, keza türev ve fonksiyonlar üstüne yazıları bulunur
Hüseyin Tevfik Paşa, defalarca devlet memuriyetiyle görevli olmasına karşın, matematik bilimlerle ilgilenmeye vakit ayırabilmiş, varlıklı bir kütüphane oluşturmuş, çevresindeki Sâlih Zekî gibi yetenekli gençlere, vakit ayırmış, devirli yayınlarla entellektüel bir ortamın oluşmasına çaba sarf etmiştir
KERİM ERİM
İstanbul Yüksek Mühendis mektebi'ni bitirdikten (1914) daha sonra Berlin Üniversitesi'nde Albert Einstein'in yanında doktorasını yaptı (1919) Türkiye'ye dönünce, bitirdiği okulda öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı Üniversite reformunu hazırlayan kurulda yer aldı Yeni kurulan İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde inceleme profesörü ve dekan olduğu gibi Yüksek Mühendis Mektebi'nde de ders vermeye devam etti Yüksek Mühendis Mektebi İstanbul Teknik Üniversitesi'ne dönüştürülünce buradan ayrıldı ve yalnızca İstanbul Üniversitesi'nde çalışmaya devam etti daha sonra burada ordinaryüs profesör oldu 1948 yılında Fen Fakültesi Dekanlığı'na getirildi
1940 1952 yılları aralarında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'ne ast Matematik Enstitüsü'nün başkanlığını yaptı Türkiye'de yüksek matematik öğretiminin yaygınlaşmasında ve çağdaş matematiğin yerleşmesinde etkili rol oynadı Mekaniğin matematik esaslara dayandırılmasına da öncülük etti Matematik ve fizik bilimlerinin felsefe ile olan ilişkileri üzerinde de çalışmalarda bulunan Erim'in Almanca ve Türkçe yapıtları bulunmaktadır Bunlardan bazıları şunlardır:
Nazari Hesap(1931), Mihanik(1934), Diferansiyel ve İntegral Hesap(1945), Über die Tragheitsformen eines modulsystems(Bir modül sisteminin süredurum biçimleri üstüne 1928)
MATRAKÇI NASUH ( 1564)
Türk, minyatürcü Hem matematik ve tarih konularında kitaplar da yazmış fazla yönlü bir bilgindir
Doğum tarihi ve yeri bilinmiyor Kâtip Çelebi ölüm tarihi olarak 1533'ü vermekteyse de, bunun dürüst olmadığı bugün kesinleşmiştir Değişik kaynaklarda onun 1547'den, 1551'den, 1553'ten sonradan ölmüş olabileceği ileri sürülmektedir Yaşamı üstüne data de değil denecek dek azdır Saraybosna yakınlarında doğduğuna, dedesinin devşirme olduğuna ilişkin kesinleşmemiş ipuçları vardır
Enderun'da okumuştur Matrakçı ya da Matrakî adıyla anılması, lobotu andıran sopalarla oynandığı ve eskrime benzeşen bir nesil savaş oyunu olduğu aşina matrakoyununda fazla sanatçı olmasından ve şayet de bu oyunun mucidi bulunmasından ileri gelmektedir Nasuh ayrıca fazla sanatkâr bir silahşördü böylece Silahî adıyla da anılırdı Türlü tabanca ve mızrak oyunlarındaki ustalığı nedeniyle Osmanlı ülkesinde üstadve reisolarak tanınması için 1530'da I Süleyman (Kanuni) tarafından verilmiş bir beratı da vardı Dağıtılmış silahların nasıl kullanılacağını ve dövüş yöntemlerini anlatan Tuhfetü'lGuzât adlı bir rehber kitap bile yazmıştı
Nasuh, özellikle geometri ve matematik alanlarında manâlı bir bilim
Nasuh bir tarihçi olarak da önemli yapıtlar vermiştir Mecmaü'tTevârih adıyla Taberî Tarihi'ni Türkçe'ye çevirmiştir Hem Tarih'i Sultan Bayezid ve Sultan Selim ile Tarih'i Sultan Bayezid adlı iki kitabında bu padişahlar dönemindeki olayları anlatmıştır Süleymannâme adlı kitabının üç ayrı nüshasında 15201937, 15431551 ve 15421543 aralarında geçen olayları ele almıştır Kanuni'nin 1534 Irak seferini Açıklamaı Menazili Seferi Irakeyni Sultan Süleyman Han'da 1538 Karaboğdan seferini!de Fetihnâmei Karaboğdan' da konu etmiştir
Nasuh 28 Nisan 1564'te öldü
adamıydı Uzunluk ölçülerini belirten cetveller hazırlamış ve bu konuda kendinden daha sonra gelenlere liderlik etmiştir Matematiğe ilişkin iki kitabı Cemâlü'lKüttâb ve Kemalü'l Hisâb ile Umdetü'lHisâb'ı I Selim (Yavuz) döneminde yazmış ve padişaha adamıştır Bu yapıtlardan sonuncusu uzun yıllar matematikçilerin elkitabı olarak kullanılmıştır
ÖMER HAYYAM
Esas adı Giyaseddin Ebu'l Feth Bin İbrahim El Hayyam' dır 18 Mayıs 1048'de İranin Nişabur kentinde doğan Ömer Hayyam bir çadırcının oğluydu Çadırcı anlamına gelen soyadını babasının mesleğinden almıştırLakin o soyisminin çok ötesinde işlere imza atmıştırDaha yaşadığı dönemde İbni Sina'dan sonra Doğu'nun yetiştirdiği en büyük alim olarak kabul ediliyordu Tıp, fizik, astronomi, cebir, geometri ve yüksek matematik alanlarında kayda değer çalışmaları olan Ömer Hayyam için zamanın tüm bilgilerini bildiği söylenirdi O herkesten ayrı olarak yaptığı çalışmaların çoğunu kaleme almadı, oysa O isufak çokça duyduğumuz teoremlerin isimsiz kahramanıdır Elde yer alan ender kayıtlara dayanılarak Ömer Hayyam'ın çalışmaları şöyle sıralanabilir:
Yazdığı bilimsel içerikli kitaplar aralarında Cebir ve Geometri Üstüne, Somut Bilimler Alanında Bir Özet, Varlıkla İlgili Veri Özeti, Oluş ve Fikirler, Bilgelikler Ölçüsü, Akıllar Bahçesi yer alır Enbüyük eseri Cebir Risalesi'dir On bölümden oluşan bu kitabın dört bölümünde kübik denklemleri incelemiş ve bu denklemleri sınıflandırmıştır Matematik tarihinde ilk kez bu sınıflandırmayı yapan kişidir O cebiri, sayısal ve geometrik bilinmeyenlerin belirlenmesini amaçlayan bilim olarak tanımlardı Matematik bilgisi ve yeteneği zamanın çok ötesinde olan Ömer Hayyam denklemlerle ilgili başarılı araştırmalar yapmıştır Nitekim, Hayyam 13 bambaşka 3 dereceden denklem tanımlamıştır Denklemleri çoğunlukla geometrik yöntem kullanarak çözmüştür ve bu çözümler zekice seçilmiş konikler üstüne dayandırılmıştır Bu kitabında iki koniğin arakesitini kullanarak 3 dereceden her denklem tipi için köklerin bir geometrik çizimi bulunduğunu belirtir ve bu köklerin varlık koşullarını tartışır
Bunun yanısıra Hayyam, binom açılımını da bulmuştur Binom teoerimini ve bu açılımdaki katsayıları bulan ilk kişi olduğu düşünülmektedir (Pascal üçgeni diye bildiğimiz şey aslında bir Hayyam üçgenidir)Öğrenimi tamamlayan Ömer Hayyam kendisine bugünlere değin uzanacak bir ün kazandıran Cebir Risaliyesi'ni ve Rubaiyat'ı Semerkant'ta kaleme almıştır Dönemin üç meşhur ismi Nizamülmülk, Hasan Sabbah ve Ömer Hayyam bu şehirde bir araya gelmiştir Dönemin hakanı Melikşah, adı devlet düzeni anlamına gelen ve bu ada yakışır yaşamış veziri Nizamülmülk'e çok güvenirdi Ömer Hayyam ile ilk olarak Semerkant'ta tanışan Nizam onu İsfahan'a davet eder Orada buluştuklarında O'na devlet hülyasından bahseder ve bu büyük hayalinin gerçekleşmesi için Hayyam'dan destek ister Lakin Hayyam devlet işlerine burnunu sokmak istemez ve teklifini geri çevirir4 Aralık 1131'de doğduğu yer olan Nişabur' da fani dünyaya veda eder *
meşhur türk bilim adamlarının hayatı
ünlü türk bilim adamlarının hayatı ve buluşları
CAHİT ARF
1910 yılında Selanik'te doğdu Yüksek öğrenimini Fransa'da Ecole Normale Superieure'de tamamladı (1932) Bir zaman Galatasaray Lisesi'nde matematik öğretmenliği yaptıktan sonradan İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde doçent adayı olarak çalıştı Doktorasını yerine getirmek için Almanya'ya gitti 1938 yılında qöttingen Üniversitesi'nde doktorasını bitirdi Yurda döndüğünde İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde profesör ve ordinaryus profersörlüğe yükseldi Burada 1962 yılına kadar çalıştı sonradan Robert Koleji'nde Matematik dersleri vermeye başladı 1964 yılında Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) bilim kolu başkanı oldu
sonradan gittiği Amerika Birleşik Devletleri'nde araştırma ve incelemelerde bulundu; Kaliforniya Üniversitesi'nde konuk öğretim üyesi olarak atama yaptı 1967 yılında yurda dönüşünde Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde öğretim üyeliğine getirildi 1980 yılında emekli oldu Emekliye ayrıldıktan daha sonra TÜBİTAK'a tabi Gebze Araştırma Merkezi'nde tayin aldı 1985 ve 1989 yılları arasında Türk Matematik Derneği başkanlığını yaptı
Arf İnönü Armağanı'nı (1948) ve TÜBİTAK Bilim Ödülü'nü kazandı (1974) Cebir ve Sayılar Teorisi üstüne uluslararası bir sempozyum 1990'da 3 ve 7 Eylül tarihleri arasında Arf'in onuruna Silivri'de gerçekleştirilmiştir Halkalar ve Geometri üzerine ilk konferanslarda 1984'te İstanbul'da yapılmıştır Arf, matematikte geometri kavramı üstüne bir makale sunmuşturCahit Arf 1997 yılının Aralık ayında bir yürek rahatsızlığı sebebiyle aramızdan ayrıldı
GELENBEVİ İSMAİL EFENDİ (1730 1790)
1730 yılında şimdiki Manisa'nın Gelenbe kasabasında doğan Gelenbevi İsmail efendi, Osmanlı İmparatorluğu matematikçilerindendir Başlıca adı İsmail'dir Gelenbe kasabasında doğduğu için ikinci adı onun bu doğduğu kasabadan gelir Daha çok Gelenbevi adıyla ün kazanmıştır
Önce, kendi çevresindeki bilginlerden ilk bilgilerini almıştır sonradan, öğrenimini bitirmek üzere İstanbul'a gitmiştir Burada, çok değerli ve kültürlü öğretmenlerden yararlandı ve matematiğini epeyce ilerletti Müderrislik sınavına girerek kazandı ve 33 yaşında müderris oldu Bundan sonra kendisini baştan sona ilme verdi
Gelenbevi, eski yöntemle problem çözen son Osmanlı matematikçisidir Sadrazam Halil Hamit paşa ve Kaptanı Derya Cezayirli hasan paşa'nın istekleri üzerine, Kasımpaşa'da açılan Bahriye Mühendislik Okulu'na altmış kuruşla matematik öğretmeni olarak atandı Bu ödev ona mali yönüyle bir rahat getirdi
Bir Takım silahların hedefe vurmaması, padişah III Selim'i kızdırmış ve Gelenbevi'yi huzura çağırarak ona uyarıda bulunmuştur Hedefe olan uzaklığı varsayım ederek gerekli düzeltmeleri yapmış ve topların hedefe vurmalarını sağlamıştır Gelenbevi'nin bu başarısı padişahın dikkatini çekmiş ve padişah tarafından ödüllendirilmiştir
Gelenbevi, Türkçe ve Arapça almak üzere tam otuz beş eser bırakmıştır Türkiye'ye logaritmayı ilk sokan Gelenbevi İsmail Efendi'dir
ELHARİZMİ
Ebu Abdullah Muhammed bin Musa ElHarezmi, Özbekistan'da doğdu Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir Hayatı hakında çok artı data bulunmamaktadır Batı bilim
El Harizmi'nin en fazla ilgi görebilen eserleri Kitabü'l muhtasar fi'l Cebr ve'l Karşılıklı Olma ve Kitabü'l muhtasar fi Hisabü'l Hindi dir
Harizmi, doğu bilim dünyasında cebir ilmine ilişkin ilk eser yazar kişidir Bu bilim dalı daha önce aşağı yukarı işlenmiş ve kısmen geometriden ayrı bir ilim dalı olmaya başlamıştı Birinci dereceden denklemler çözülebiliyordu, hatta hesaplama metodlarıyla ikinci dereceden denklemlere çözüm bulunuyordu Lakin az önce ikinci derece denklemlerin köklerini bulgu yöntemi geliştirilmemişti
İşte El Harizmi'nin El Cebr ve'l Karşılıklı Olma kitabı ikinci dereceden denklemlerin çözüm yolunu sistemli olarak işleyen ilk eser niteliğindedir ve 600 yıldan uzun bir zaman (15 yüzyıla değin) el üstünde tutulmasının nedeni de budur
Harizmi'nin Denklem Grupları
El Harizmi, adı geçen eserinde denklemleri iki grupta toplamaktadır:
Birinci grupta, çözümleri hemen bulunabilen bizim bugünkü sembollerle açıklama edersek
x2 ax
x2 n
ax n
şeklindeki denklemlerdir
Bunların çözüm kurallarını gösterdikten daha sonra El Harizmi ikinci denklem grubuna geçer
x2 + ax n
x2 +n ax
ax + n x2
Ve bunların çözümünü bugün bildiğimiz metotla yapar
Bu kitapta keza, ikinci dereceden denklemlerin hangi durumlarda iki kökünün , hangi durumlarda çift kökünün olacağını ve hangi durumlarda denklemin gerçek kökü olamayacağını çok açık bir şekilde belirtmiştir Bu kuralları bir öğretmen yeteneğiyle ortaya koyduktan sonradan El Harizmi , bu kuralları geometrik olarak ispatlamıştır
Harizmi'nin bu eseri matematik tarihi bakımından çok kayda değer gelişmelere yardım ve açılış olmuş 600 yıldan azıcık daha fazla (15 yy sonuna kadar) matematik öğretimi için temel sayılmıştır Eser, Endülüs medreseleri yoluyla Batı'ya geçmiştir Birincil Latince çevirisi 1183'te yapılmıştır Roger Bacon, Fibonacci gibi bilim adamaları eseri hayranlıkla incelemişler, ve kendi öğretilerinde bu eserden faydalanmışlardır 1486 yılında Leipzig Üniversitesi'nde okutulmaya başlanmıştır 1598 1599 yıllarında hala cebir biliminde tek kaynak Harizmi'nin bu eseridir
El Harizmi matematiğin yanı sıra gökbilim ve coğrafya ilimlerinde de eserler vermiştir Astronomik cetvellerle ilgili kitaplar yazmış ve bu eserler 12 yy da Latince' ye çevrilmiştir Bunun yanısıra Ptolemy'nin coğrafya kitabını düzeltmelerle her yerde yazmış, 70 tane bilim adamıyla birlikte çalışarak 830 yılında bir dünya haritası çizmiştir Dünyanın çevresini ve hacmini hesaplama çalışmalarında yer almıştır Güneş saatleri, usturlaplar ve saatler üzerine yazılmış eserleri de vardır
HÜSEYİN TEVFİK PAŞA
Hüseyin Tevfik Paşa (18321901) Vidin'de doğmuş, genç yaşta İstanbul'a gelmiş ve Askerî Okul'da okumuştur Burada, matematik derslerindeki yeteneğiyle Cambridge Üniversitesi'nden mezun olmuş olan matematik hocası Tahir Paşa'nın dikkatini çekmiş ve Tahir Paşa kendisine özel dersler vermiştir Tahsilini bitirdikten sonra Harbiye'ye cebir hocası olarak atanmış, Tahir Paşa ölünce onun matematik dersleri de Hüseyin Tevfik Paşa'ya kalmıştır Harbiye'deki hocalığı devam ederken, Tophâne Deneyim ve Muayene Komisyonu'na da getirilmiştir 1868'de Paris'teki Mektebî Osmanî'ye müdür muavini olarak gönderilmiş ve aynı zamanda balistik ve tüfek imalatı üstüne incelemelerde bulunmakla görevlendirilmiştir bu arada matematik bilgisini geliştirmek için üniversiteye de devam etmiş ve Paris'te kaldığı iki sene boyunca bir takım makaleler yayımlamış ve bilimsel toplantılara katılmıştır
Hüseyin Tevfik Paşa, 1872'de Amerika'daki bir takım tabanca fabrikalarına ısmarlanan tüfeklerin imalatını ve şartnâmeye uyulup uyulmadığını denetim etme göreviyle Amerika'ya gönderilmiştir 1878 yılına değin Amerika'da kalmış ve bu zaman içinde matematikle uğraşmıştır; Lineer Cebir adlı İngilizce kitabını bu sırada yazmış ve Argand'ın kompleks sayılarla ilgili teorisinde ileri sürdüğü çarpımı üç boyutlu uzaya uygulamanın bir yolunu bulmuştur
Eserinin önsözünde şöyle söylemektedir: Bu kitapta incelenen lineer cebir, dünyanın Sir William Hamilton'a borçlu olduğu quaterniyonlara fazla aynı Lineer cebir, quaterniyonların tüm potansiyellerine sahiptir ve güçlüğü daha azdır Quaterniyonlar üniversitelerde öğretilmektedir ve kabul görmüş bir bilgidir Lineer cebirin de benzer kabülü görüp görmeyeceğini, hattâ quaterniyonların yerini alıp almayacağını çoktan bilmiyorum
Kendi sisteminin üstünlüğünü ise şöyle ifade etmiştir:
Quaterniyonların çarpımı, ad olarak bile düzlem geometride ele alındığında, bizi üç boyutlu uzayda çalışmaya zorlamaktadır; halbuki lineer cebirde sadece iki boyut ele alındığı zaman bir üçüncü boyutu düşünme durumunda değiliz
Hüseyin Tevfik Paşa'nın bu eseri çeviri değildir ve konuya eşsiz katkı maddesi yapması açısından çok önemlidir
Tevfik Paşa'nın diğer pek fazla görevleri olmuş, Fransa ve Amerika'da kaldığı sıralarda Fransızca ve İngilizce'yi, bu dillerde kitap yazabilecek kadar iyi öğrenmiştir Gazi Ahmed Muhtar Paşa ve Yusuf Ziya Paşa ile birlikte Cemiyeti Tedrisiyyei İslâmiye'nin ve Dârüşşafaka'nın kurucularındandır Burada matematik dersleri vermiş, yeniden bu sıralarda arkadaşlarıyla çıkarttığı Mebâhisi İlmiyye adlı aylık dergiye makaleler yazmıştır Bu dergide yayımladığı makaleleri arasında Mahsûsât ve Gayrı Mahsûsâtisimli felsefî bir yazısı, keza türev ve fonksiyonlar üstüne yazıları bulunur
Hüseyin Tevfik Paşa, defalarca devlet memuriyetiyle görevli olmasına karşın, matematik bilimlerle ilgilenmeye vakit ayırabilmiş, varlıklı bir kütüphane oluşturmuş, çevresindeki Sâlih Zekî gibi yetenekli gençlere, vakit ayırmış, devirli yayınlarla entellektüel bir ortamın oluşmasına çaba sarf etmiştir
KERİM ERİM
İstanbul Yüksek Mühendis mektebi'ni bitirdikten (1914) daha sonra Berlin Üniversitesi'nde Albert Einstein'in yanında doktorasını yaptı (1919) Türkiye'ye dönünce, bitirdiği okulda öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı Üniversite reformunu hazırlayan kurulda yer aldı Yeni kurulan İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde inceleme profesörü ve dekan olduğu gibi Yüksek Mühendis Mektebi'nde de ders vermeye devam etti Yüksek Mühendis Mektebi İstanbul Teknik Üniversitesi'ne dönüştürülünce buradan ayrıldı ve yalnızca İstanbul Üniversitesi'nde çalışmaya devam etti daha sonra burada ordinaryüs profesör oldu 1948 yılında Fen Fakültesi Dekanlığı'na getirildi
1940 1952 yılları aralarında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'ne ast Matematik Enstitüsü'nün başkanlığını yaptı Türkiye'de yüksek matematik öğretiminin yaygınlaşmasında ve çağdaş matematiğin yerleşmesinde etkili rol oynadı Mekaniğin matematik esaslara dayandırılmasına da öncülük etti Matematik ve fizik bilimlerinin felsefe ile olan ilişkileri üzerinde de çalışmalarda bulunan Erim'in Almanca ve Türkçe yapıtları bulunmaktadır Bunlardan bazıları şunlardır:
Nazari Hesap(1931), Mihanik(1934), Diferansiyel ve İntegral Hesap(1945), Über die Tragheitsformen eines modulsystems(Bir modül sisteminin süredurum biçimleri üstüne 1928)
MATRAKÇI NASUH ( 1564)
Türk, minyatürcü Hem matematik ve tarih konularında kitaplar da yazmış fazla yönlü bir bilgindir
Doğum tarihi ve yeri bilinmiyor Kâtip Çelebi ölüm tarihi olarak 1533'ü vermekteyse de, bunun dürüst olmadığı bugün kesinleşmiştir Değişik kaynaklarda onun 1547'den, 1551'den, 1553'ten sonradan ölmüş olabileceği ileri sürülmektedir Yaşamı üstüne data de değil denecek dek azdır Saraybosna yakınlarında doğduğuna, dedesinin devşirme olduğuna ilişkin kesinleşmemiş ipuçları vardır
Enderun'da okumuştur Matrakçı ya da Matrakî adıyla anılması, lobotu andıran sopalarla oynandığı ve eskrime benzeşen bir nesil savaş oyunu olduğu aşina matrakoyununda fazla sanatçı olmasından ve şayet de bu oyunun mucidi bulunmasından ileri gelmektedir Nasuh ayrıca fazla sanatkâr bir silahşördü böylece Silahî adıyla da anılırdı Türlü tabanca ve mızrak oyunlarındaki ustalığı nedeniyle Osmanlı ülkesinde üstadve reisolarak tanınması için 1530'da I Süleyman (Kanuni) tarafından verilmiş bir beratı da vardı Dağıtılmış silahların nasıl kullanılacağını ve dövüş yöntemlerini anlatan Tuhfetü'lGuzât adlı bir rehber kitap bile yazmıştı
Nasuh, özellikle geometri ve matematik alanlarında manâlı bir bilim
Nasuh bir tarihçi olarak da önemli yapıtlar vermiştir Mecmaü'tTevârih adıyla Taberî Tarihi'ni Türkçe'ye çevirmiştir Hem Tarih'i Sultan Bayezid ve Sultan Selim ile Tarih'i Sultan Bayezid adlı iki kitabında bu padişahlar dönemindeki olayları anlatmıştır Süleymannâme adlı kitabının üç ayrı nüshasında 15201937, 15431551 ve 15421543 aralarında geçen olayları ele almıştır Kanuni'nin 1534 Irak seferini Açıklamaı Menazili Seferi Irakeyni Sultan Süleyman Han'da 1538 Karaboğdan seferini!de Fetihnâmei Karaboğdan' da konu etmiştir
Nasuh 28 Nisan 1564'te öldü
adamıydı Uzunluk ölçülerini belirten cetveller hazırlamış ve bu konuda kendinden daha sonra gelenlere liderlik etmiştir Matematiğe ilişkin iki kitabı Cemâlü'lKüttâb ve Kemalü'l Hisâb ile Umdetü'lHisâb'ı I Selim (Yavuz) döneminde yazmış ve padişaha adamıştır Bu yapıtlardan sonuncusu uzun yıllar matematikçilerin elkitabı olarak kullanılmıştır
ÖMER HAYYAM
Esas adı Giyaseddin Ebu'l Feth Bin İbrahim El Hayyam' dır 18 Mayıs 1048'de İranin Nişabur kentinde doğan Ömer Hayyam bir çadırcının oğluydu Çadırcı anlamına gelen soyadını babasının mesleğinden almıştırLakin o soyisminin çok ötesinde işlere imza atmıştırDaha yaşadığı dönemde İbni Sina'dan sonra Doğu'nun yetiştirdiği en büyük alim olarak kabul ediliyordu Tıp, fizik, astronomi, cebir, geometri ve yüksek matematik alanlarında kayda değer çalışmaları olan Ömer Hayyam için zamanın tüm bilgilerini bildiği söylenirdi O herkesten ayrı olarak yaptığı çalışmaların çoğunu kaleme almadı, oysa O isufak çokça duyduğumuz teoremlerin isimsiz kahramanıdır Elde yer alan ender kayıtlara dayanılarak Ömer Hayyam'ın çalışmaları şöyle sıralanabilir:
Yazdığı bilimsel içerikli kitaplar aralarında Cebir ve Geometri Üstüne, Somut Bilimler Alanında Bir Özet, Varlıkla İlgili Veri Özeti, Oluş ve Fikirler, Bilgelikler Ölçüsü, Akıllar Bahçesi yer alır Enbüyük eseri Cebir Risalesi'dir On bölümden oluşan bu kitabın dört bölümünde kübik denklemleri incelemiş ve bu denklemleri sınıflandırmıştır Matematik tarihinde ilk kez bu sınıflandırmayı yapan kişidir O cebiri, sayısal ve geometrik bilinmeyenlerin belirlenmesini amaçlayan bilim olarak tanımlardı Matematik bilgisi ve yeteneği zamanın çok ötesinde olan Ömer Hayyam denklemlerle ilgili başarılı araştırmalar yapmıştır Nitekim, Hayyam 13 bambaşka 3 dereceden denklem tanımlamıştır Denklemleri çoğunlukla geometrik yöntem kullanarak çözmüştür ve bu çözümler zekice seçilmiş konikler üstüne dayandırılmıştır Bu kitabında iki koniğin arakesitini kullanarak 3 dereceden her denklem tipi için köklerin bir geometrik çizimi bulunduğunu belirtir ve bu köklerin varlık koşullarını tartışır
Bunun yanısıra Hayyam, binom açılımını da bulmuştur Binom teoerimini ve bu açılımdaki katsayıları bulan ilk kişi olduğu düşünülmektedir (Pascal üçgeni diye bildiğimiz şey aslında bir Hayyam üçgenidir)Öğrenimi tamamlayan Ömer Hayyam kendisine bugünlere değin uzanacak bir ün kazandıran Cebir Risaliyesi'ni ve Rubaiyat'ı Semerkant'ta kaleme almıştır Dönemin üç meşhur ismi Nizamülmülk, Hasan Sabbah ve Ömer Hayyam bu şehirde bir araya gelmiştir Dönemin hakanı Melikşah, adı devlet düzeni anlamına gelen ve bu ada yakışır yaşamış veziri Nizamülmülk'e çok güvenirdi Ömer Hayyam ile ilk olarak Semerkant'ta tanışan Nizam onu İsfahan'a davet eder Orada buluştuklarında O'na devlet hülyasından bahseder ve bu büyük hayalinin gerçekleşmesi için Hayyam'dan destek ister Lakin Hayyam devlet işlerine burnunu sokmak istemez ve teklifini geri çevirir4 Aralık 1131'de doğduğu yer olan Nişabur' da fani dünyaya veda eder *