iltasyazilim
FD Üye
Türk Bilim Adamları hakkında bilgiler,
Türk Bilim Adamlarıyla İlgili Bilgiler,
Türk Bilim Adamları ve Çalışmaları
İbni Sina (9801037)
Büyük Türk bilginidir Ailesi Belh'ten gelerek Buhara'ya yerleşmişti İbni Sinâ, babası Abdullah, maliyeye ait bir görevle Afşan'dayken orada doğdu Doğaüstü bir zekâ sahibi olduğu için daha 10 yaşındayken Kur‘anı Kerim'i ezberledi 18 yaşında çağının tüm ilimlerini öğrendi 57 yaşındayken Hemedan'da öldüğü zaman 150'den pozitif eser bıraktı Eserleri Latince ’ye ve Almanca ’ya çevrilmiş, tıp, kimya ve felsefe alanında Avrupa ’ya ışık vermiştir Onu Latinler “Avicenna adıyla anarlar ve eski Yunan veri ve felsefesinin aktarıcısı olarak görürler
YAPITLAR (esas): elKanun fi'tTıb, (ös), 1593, (Hekimlik Yasası); Kitabü'lNecat, (ös), 1593, (Kurtuluş Kitabı); Risale fiİlmü'lAhlak, (ös), 1880, (Etik Konusunda Kitapçık); İşarat ve'lTembihat, (ös), 1892, (Belirtiler ve Uyarılar); Kitabü'şŞifa, (ös), 1927, (Afiyet Kitabı)
Hezarfen Ahmed Çelebi
Onyedinci yüzyılda yaşadığı, 16231640 yılları aralarında saltanat süren Sultan Dördüncü Murad vaktinde, uçma tasarısını gerçekleştirdiği ve geniş bilgisinden ötürü ırk aralarında Hezarfen olarak anıldığı bilinmektedir
Evinde deneylerle uğraşıp, değişik konularda incelemeler yapan Hazerfan Ahmed Çelebi, İsmail Cevheri adlı bir başka Türk bilginini örnek alarak, bugünkü hava taşıtlarının ilkel şeklini gerçekleştirmişti Kuşların uçuşunu inceleyerek tarihi uçuşundan önce hazırladığı kanatlarının dayanıklılık derecesini değerlendirmek için, Okmeydanı'nda deneyler yapmış ve bir sabah kıyılarda biriken İstanbul halkının gözleri önünde, Galata kulesinden kendisini boşluğa bırakarak, kanatlarını hareket ettirerek boğazı aşmış ve Üsküdar semtine inmiştir
Sarayburnu'ndaki Sinan Paşa köşkünden bu durumu seyreden Sultan Dördüncü Murad, Ahmed Çelebi ile önce fazla yakından ilgilenmiş, fakat bu derece akıllı ve her işin altından kalkan bir adamın varlığından kuşkuya düşerek onu Cezayir'e sürgün etmiştir Ahmed Çelebi orada vefat etmiştir
Akşemseddin
Osmanlılar zamanında yetişen büyük evliya ve İstanbul ’un manevi fatihi İsmi, Muhammed bin Hamza ’dır Saçının sakalının ak olması ya da beyaz elbiseler giymesinden dolayı Akşeyh ya da Akşemseddin lakaplarıyla ünlü olmuştur Evliyanın büyüklerinden Şihabüddin Sühreverdi ’nin neslinden olup, soyu hazreti Ebu Bekri Sıddik ’a dek ulaşır 1390 (H 792) senesinde Şam ’da doğdu 1460 (H864)da Bolu'nun Göynük ilçesinde vefat etti
Eserleri:
1) RisaletünNuriyye: Tasavvufa ve tasavvuf ehline dil uzatanlara cevab mahiyetindedir Arapça olup, kardeşi Hacı Ali kadar Türkçe ’ye çevrilmiştir 2) Def ’ü Metain, 3) Risalei Zikrullah, 4) Risalei Şerhi Ahvali Hacı Bayramı Veli, 5) Malumatı Evliya, 6) MaddetülYaşam, 7)Nasihatnamei Akşemsedd
ElFarabi (870950)
FARABi (870950) Türkislam düşünürü İslam disiplini içinde yetişmiş Türk düşünürlerinin en büyüğüdür
Aristoteles mantığına dayanan usçu bir metafizik oluşturmuştur Amacı, Aristoteles'i, biraz da Plotinos'un yardımıyla, İslam diniyle uzlaştırmaktı Bununla da yetinmemiş, İslam dinini de bilimle uzlaştırmaya çalışmıştır
Önceleri Türkistan'da kadılık yaptı, daha sonra kendini tamamen felsefeye verdi Anadili olan Türkçe kadar Arapça, Farsça, Süryanice ve Yunanca biliyordu Aynı Zamanda hekim ve müzikçiydi Yüzden fazla kitap yazmış; Aristoteles, Platon, Zenon, Plotinos gibi Yunan düşünürlerini yorumlamış, bunların görüşlerine kendi görüşlerini katmıştır
CAHİT ARF
1910 yılında Selanik'te doğdu Yüksek öğrenimini Fransa'da Ecole Normale Superieure'de tamamladı (1932) Bir süre Galatasaray Lisesi'nde matematik öğretmenliği yaptıktan sonradan İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde doçent adayı olarak çalıştı Doktorasını gerçekleştirmek için Almanya'ya gitti 1938 yılında Göttingen Üniversitesi'nde doktorasını bitirdi Yurda döndüğünde İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde profesör ve ordinaryus profersörlüğe yükseldi Burada 1962 yılına değin çalıştı sonra Robert Koleji'nde Matematik dersleri vermeye başladı 1964 yılında Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) bilim kolu başkanı oldu
sonradan gittiği Amerika Birleşmiş Devletleri'nde araştırma ve incelemelerde bulundu; Kaliforniya Üniversitesi'nde konuk öğretim üyesi olarak devir yaptı 1967 yılında yurda dönüşünde Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde öğretim üyeliğine getirildi 1980 yılında emekli oldu Emekliye ayrıldıktan daha sonra TÜBİTAK'a tabi Gebze Araştırma Merkezi'nde tahsis aldı 1985 ve 1989 yılları arasında Türk Matematik Derneği başkanlığını yaptı
Arf İnönü Armağanı'nı (1948) ve TÜBİTAK Bilim Ödülü'nü kazandı (1974) Cebir ve Sayılar Teorisi üzerine uluslararası bir sempozyum 1990'da 3 ve 7 Eylül tarihleri aralarında Arf'in onuruna Silivri'de gerçekleştirilmiştir Halkalar ve Geometri üzerine ilk konferanslarda 1984'te İstanbul'da yapılmıştır Arf, matematikte geometri kavramı üstüne bir makale sunmuşturCahit Arf 1997 yılının Aralık ayında bir yürek rahatsızlığı sebebiyle aramızdan ayrıldı
GELENBEVİ İSMAİL EFENDİ (1730 1790)
1730 yılında şimdiki Manisa'nın Gelenbe kasabasında doğan Gelenbevi İsmail efendi, Osmanlı İmparatorluğu matematikçilerindendir Ana adı İsmail'dir Gelenbe kasabasında doğduğu için ikinci adı onun bu doğduğu kasabadan gelir Daha fazla Gelenbevi adıyla ün kazanmıştır
Önce, kendi çevresindeki bilginlerden ilk bilgilerini almıştır sonra, öğrenimini tamamlamak üzere İstanbul'a gitmiştir Burada, paha biçilmez ve aydınlatılmış öğretmenlerden yararlandı ve matematiğini epeyce geliştirdi Müderrislik sınavına girerek kazandı ve 33 yaşında müderris oldu Bundan sonra kendisini tamamen ilme verdi
Gelenbevi, eski yöntemle problem çözen son Osmanlı matematikçisidir Sadrazam Halil Hamit paşa ve Kaptanı Derya Cezayirli hasan paşa'nın istekleri üstüne, Kasımpaşa'da açılan Bahriye Mühendislik Okulu'na altmış kuruşla matematik öğretmeni olarak atandı Bu görev ona mali yönüyle bir rahatlık getirdi
Bir Takım silahların hedefe vurmaması, padişah III Selim'i kızdırmış ve Gelenbevi'yi huzura çağırarak ona uyarıda bulunmuştur Hedefe olan uzaklığı varsayım ederek gerekli düzeltmeleri yapmış ve topların hedefe vurmalarını sağlamıştır Gelenbevi'nin bu başarısı padişahın dikkatini çekmiş ve padişah tarafından ödüllendirilmiştir
Gelenbevi, Türkçe ve Arapça edinmek üzere tam otuz beş eser bırakmıştır Türkiye'ye logaritmayı ilk sokan Gelenbevi İsmail Efendi'dir
ELHARİZMİ
Ebu Abdullah Muhammed bin Musa ElHarezmi, Özbekistan'da doğdu Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir Hayatı hakında çok fazla bilgi bulunmamaktadır Batı bilim dünyasında en kesintisiz, en derin etkiler bırakmış matematikçi olarak tanınmıştır
El Harizmi'nin en fazla alaka gören eserleri Kitabü'l muhtasar fi'l Cebr ve'l Mukabele ve Kitabü'l muhtasar fi Hisabü'l Hindi dir
Harizmi, doğu bilim dünyasında cebir ilmine ilişkin ilk eser yazar kişidir Bu bilim dalı daha önce öyle ya da böyle bitmiş ve kısmen geometriden bambaşka bir ilim dalı olmaya başlamıştı Birinci dereceden denklemler çözülebiliyordu, hatta hesaplama metodlarıyla ikinci dereceden denklemlere çözüm bulunuyordu Fakat henüz ikinci derece denklemlerin köklerini bulma yöntemi geliştirilmemişti
İşte El Harizmi'nin El Cebr ve'l Mukabele kitabı ikinci dereceden denklemlerin çözüm yolunu sistemli olarak işleyen ilk eser niteliğindedir ve 600 yıldan uzun bir zaman (15 yüzyıla dek) el üzerinde tutulmasının nedeni de budur
Harizmi'nin Denklem Grupları
El Harizmi, adı geçen eserinde denklemleri iki grupta toplamaktadır:
Birinci grupta, çözümleri derhal bulunabilen bizim bugünkü sembollerle açıklama edersek
x2 ax
x2 n
ax n
şeklindeki denklemlerdir
Bunların çözüm kurallarını gösterdikten sonra El Harizmi ikinci denklem grubuna geçer
x2 + ax n
x2 +n ax
ax + n x2
Ve bunların çözümünü bugün bildiğimiz metotla yapar
Bu kitapta keza, ikinci dereceden denklemlerin hangi durumlarda iki kökünün , hangi durumlarda çift kökünün olacağını ve hangi durumlarda denklemin reel kökü olamayacağını fazla açık bir şekilde belirtmiştir Bu kuralları bir öğretmen yeteneğiyle ortaya koyduktan sonra El Harizmi , bu kuralları geometrik olarak ispatlamıştır
Harizmi'nin bu eseri matematik tarihi bakımından çok kayda değer gelişmelere destek ve açılış olmuş 600 yıldan azıcık daha artı (15 yy sonuna kadar) matematik öğretimi için temel sayılmıştır Eser, Endülüs medreseleri yoluyla Batı'ya geçmiştir Birincil Latince çevirisi 1183'te yapılmıştır Roger Bacon, Fibonacci gibi bilim adamaları eseri hayranlıkla incelemişler, ve kendi öğretilerinde bu eserden faydalanmışlardır 1486 yılında Leipzig Üniversitesi'nde okutulmaya başlanmıştır 1598 1599 yıllarında hala cebir biliminde tek kaynak Harizmi'nin bu eseridir
El Harizmi matematiğin yanı sıra astronomi ve coğrafya ilimlerinde de eserler vermiştir Astronomik cetvellerle ilgili kitaplar yazmış ve bu eserler 12 yy da Latince' ye çevrilmiştir Bunun yanısıra Ptolemy'nin coğrafya kitabını düzeltmelerle yeniden yazmış, 70 tane bilim adamıyla birlikte çalışarak 830 yılında bir dünya haritası çizmiştir Dünyanın çevresini ve hacmini hesaplama çalışmalarında yer almıştır Güneş saatleri, usturlaplar ve saatler üzerine yazılı eserleri de vardır
HÜSEYİN TEVFİK PAŞA
Hüseyin Tevfik Paşa (18321901) Vidin'de doğmuş, genç yaşta İstanbul'a gelmiş ve Askerî Okul'da okumuştur Burada, matematik derslerindeki yeteneğiyle Cambridge Üniversitesi'nden mezun olmuş olan matematik hocası Tahir Paşa'nın dikkatini çekmiş ve Tahir Paşa kendisine özel dersler vermiştir Tahsilini bitirdikten sonra Harbiye'ye cebir hocası olarak atanmış, Tahir Paşa ölünce onun matematik dersleri de Hüseyin Tevfik Paşa'ya kalmıştır Harbiye'deki hocalığı devam ederken, Tophâne Tecrübe ve Tetkik Komisyonu'na da getirilmiştir 1868'de Paris'teki Mektebî Osmanî'ye müdür muavini olarak gönderilmiş ve bununla birlikte balistik ve tüfek imalatı üstüne incelemelerde bulunmakla görevlendirilmiştir bu arada matematik bilgisini geliştirmek için üniversiteye de devam etmiş ve Paris'te kaldığı iki yıl her tarafında bazı makaleler yayımlamış ve bilimsel toplantılara katılmıştır
Hüseyin Tevfik Paşa, 1872'de Amerika'daki bazı silah fabrikalarına ısmarlanan tüfeklerin imalatını ve şartnâmeye uyulup uyulmadığını denetim etme göreviyle Amerika'ya gönderilmiştir 1878 yılına değin Amerika'da kalmış ve bu süre içinde matematikle uğraşmıştır; Lineer Cebir adlı İngilizce kitabını bu sırada yazmış ve Argand'ın karmaşık sayılarla ilgili teorisinde ileri sürdüğü çarpımı üç boyutlu uzaya uygulamanın bir yolunu bulmuştur
Eserinin önsözünde şöyle söylemektedir: Bu kitapta incelenen lineer cebir, dünyanın Sir William Hamilton'a borçlu olduğu quaterniyonlara çok aynı Lineer cebir, quaterniyonların bütün potansiyellerine sahiptir ve güçlüğü daha azdır Quaterniyonlar üniversitelerde öğretilmektedir ve kabul görmüş bir bilgidir Lineer cebirin de aynı kabülü görüp görmeyeceğini, hattâ quaterniyonların yerini alıp almayacağını çoktan bilmiyorum
Kendi sisteminin üstünlüğünü ise şöyle açıklama etmiştir:
Quaterniyonların çarpımı, ad olarak bile düzlem geometride ele alındığında, bizi üç boyutlu uzayda çalışmaya zorlamaktadır; halbuki lineer cebirde yalnızca iki boyut ele alındığı süre bir üçüncü boyutu düşünme durumunda değiliz
Hüseyin Tevfik Paşa'nın bu eseri çeviri değildir ve konuya eşsiz katkı maddesi yapması açısından çok önemlidir
Tevfik Paşa'nın diğer pek çok görevleri olmuş, Fransa ve Amerika'da kaldığı sıralarda Fransızca ve İngilizce'yi, bu dillerde kitap yazabilecek kadar iyi öğrenmiştir Gazi Ahmed Muhtar Paşa ve Yusuf Ziya Paşa ile birlikte Cemiyeti Tedrisiyyei İslâmiye'nin ve Dârüşşafaka'nın kurucularındandır Burada matematik dersleri vermiş, yeniden bu sıralarda arkadaşlarıyla çıkarttığı Mebâhisi İlmiyye adlı aylık dergiye makaleler yazmıştır Bu dergide yayımladığı makaleleri aralarında Mahsûsât ve Gayrı Mahsûsâtisimli felsefî bir yazısı, keza türev ve fonksiyonlar üstüne yazıları bulunur
Hüseyin Tevfik Paşa, defalarca devlet memuriyetiyle görevli olmasına karşın, matematik bilimlerle ilgilenmeye vakit ayırabilmiş, zengin bir kütüphane oluşturmuş, çevresindeki Sâlih Zekî gibi yetenekli gençlere, süre ayırmış, periyodik yayınlarla entellektüel bir ortamın oluşmasına gayret sarf etmiştir
KERİM ERİM
İstanbul Yüksek Mühendis mektebi'ni bitirdikten (1914) sonradan Berlin Üniversitesi'nde Albert Einstein'in yanına doktorasını yaptı (1919) Türkiye'ye dönünce, bitirdiği okulda öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı Üniversite reformunu hazırlayan kurulda yer aldı Yeni kurulan İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde tahlil profesörü ve dekan olduğu gibi Yüksek Mühendis Mektebi'nde de ders vermeye devam etti Yüksek Mühendis Mektebi İstanbul Teknik Üniversitesi'ne dönüştürülünce buradan ayrıldı ve sadece İstanbul Üniversitesi'nde çalışmaya devam etti sonradan burada ordinaryüs profesör oldu 1948 yılında Fen Fakültesi Dekanlığı'na getirildi
1940 1952 yılları aralarında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'ne bağlı Matematik Enstitüsü'nün başkanlığını yaptı Türkiye'de yüksek matematik öğretiminin yaygınlaşmasında ve çağdaş matematiğin yerleşmesinde etkin rol oynadı Mekaniğin matematik esaslara dayandırılmasına da öncülük etti Matematik ve fizik bilimlerinin felsefe ile olan ilişkileri üzerinde de çalışmalarda yer alan Erim'in Almanca ve Türkçe yapıtları bulunmaktadır Bunlardan bazıları şunlardır:
Nazari Hesap(1931), Mihanik(1934), Diferansiyel ve İntegral Hesap(1945), Über die Tragheitsformen eines modulsystems(Bir modül sisteminin süredurum biçimleri üzerine 1928)
MATRAKÇI NASUH ( 1564)
Türk, minyatürcü Hem matematik ve tarih konularında kitaplar da yazmış fazla yönlü bir bilgindir
Doğum tarihi ve yeri bilinmiyor Kâtip Çelebi vefat tarihi olarak 1533'ü vermekteyse de, bunun doğru olmadığı bugün kesinleşmiştir Farklı Alanlara Yönlendirilmiş kaynaklarda onun 1547'den, 1551'den, 1553'ten sonradan ölmüş olabileceği ileri sürülmektedir Yaşamı üstüne veri de değil denecek kadar azdır Saraybosna yakınlarında doğduğuna, dedesinin devşirme olduğuna ilişkin kesinleşmemiş ipuçları vardır
Enderun'da okumuştur Matrakçı veya Matrakî adıyla anılması, lobotu andıran sopalarla oynandığı ve eskrime benzer bir cins savaş oyunu olduğu bilinen matrakoyununda fazla sanatkâr olmasından ve şayet de bu oyunun mucidi bulunmasından ileri gelmektedir Nasuh hem çok sanatkâr bir silahşördü böylece Silahî adıyla da anılırdı Türlü tabanca ve mızrak oyunlarındaki ustalığı sebebiyle Osmanlı ülkesinde üstadve reisolarak tanınması için 1530'da I Süleyman (Kanuni) göre verilmiş bir beratı da vardı Çeşitli silahların nasıl kullanılacağını ve dövüş yöntemlerini anlatan Tuhfetü'lGuzât adlı bir kılavuz kitap bile yazmıştı
Nasuh, bilhassa geometri ve matematik alanlarında önemli bir bilim adamıydı Uzunluk ölçülerini bildiren cetveller hazırlamış ve bu konuda kendinden sonradan gelenlere önderlik etmiştir Matematiğe ilişkin iki kitabı Cemâlü'lKüttâb ve Kemalü'l Hisâb ile Umdetü'lHisâb'ı I Selim (Yavuz) döneminde yazmış ve padişaha adamıştır Bu yapıtlardan sonuncusu uzun yıllar matematikçilerin elkitabı olarak kullanılmıştır
Nasuh bir tarihçi olarak da önemli yapıtlar vermiştir Mecmaü'tTevârih adıyla Taberî Tarihi'ni Türkçe'ye çevirmiştir Keza Tarih'i Sultan Bayezid ve Sultan Selim ile Tarih'i Sultan Bayezid adlı iki kitabında bu padişahlar dönemindeki olayları anlatmıştır Süleymannâme adlı kitabının üç ayrı nüshasında 15201937, 15431551 ve 15421543 aralarında geçen olayları ele almıştır Kanuni'nin 1534 Irak seferini Beyanı Menazili Seferi Irakeyni Sultan Süleyman Han'da 1538 Karaboğdan seferini!de Fetihnâmei Karaboğdan' da konu etmiştir
Nasuh 28 Nisan 1564'te öldü *
Türk Bilim Adamlarıyla İlgili Bilgiler,
Türk Bilim Adamları ve Çalışmaları
İbni Sina (9801037)
Büyük Türk bilginidir Ailesi Belh'ten gelerek Buhara'ya yerleşmişti İbni Sinâ, babası Abdullah, maliyeye ait bir görevle Afşan'dayken orada doğdu Doğaüstü bir zekâ sahibi olduğu için daha 10 yaşındayken Kur‘anı Kerim'i ezberledi 18 yaşında çağının tüm ilimlerini öğrendi 57 yaşındayken Hemedan'da öldüğü zaman 150'den pozitif eser bıraktı Eserleri Latince ’ye ve Almanca ’ya çevrilmiş, tıp, kimya ve felsefe alanında Avrupa ’ya ışık vermiştir Onu Latinler “Avicenna adıyla anarlar ve eski Yunan veri ve felsefesinin aktarıcısı olarak görürler
YAPITLAR (esas): elKanun fi'tTıb, (ös), 1593, (Hekimlik Yasası); Kitabü'lNecat, (ös), 1593, (Kurtuluş Kitabı); Risale fiİlmü'lAhlak, (ös), 1880, (Etik Konusunda Kitapçık); İşarat ve'lTembihat, (ös), 1892, (Belirtiler ve Uyarılar); Kitabü'şŞifa, (ös), 1927, (Afiyet Kitabı)
Hezarfen Ahmed Çelebi
Onyedinci yüzyılda yaşadığı, 16231640 yılları aralarında saltanat süren Sultan Dördüncü Murad vaktinde, uçma tasarısını gerçekleştirdiği ve geniş bilgisinden ötürü ırk aralarında Hezarfen olarak anıldığı bilinmektedir
Evinde deneylerle uğraşıp, değişik konularda incelemeler yapan Hazerfan Ahmed Çelebi, İsmail Cevheri adlı bir başka Türk bilginini örnek alarak, bugünkü hava taşıtlarının ilkel şeklini gerçekleştirmişti Kuşların uçuşunu inceleyerek tarihi uçuşundan önce hazırladığı kanatlarının dayanıklılık derecesini değerlendirmek için, Okmeydanı'nda deneyler yapmış ve bir sabah kıyılarda biriken İstanbul halkının gözleri önünde, Galata kulesinden kendisini boşluğa bırakarak, kanatlarını hareket ettirerek boğazı aşmış ve Üsküdar semtine inmiştir
Sarayburnu'ndaki Sinan Paşa köşkünden bu durumu seyreden Sultan Dördüncü Murad, Ahmed Çelebi ile önce fazla yakından ilgilenmiş, fakat bu derece akıllı ve her işin altından kalkan bir adamın varlığından kuşkuya düşerek onu Cezayir'e sürgün etmiştir Ahmed Çelebi orada vefat etmiştir
Akşemseddin
Osmanlılar zamanında yetişen büyük evliya ve İstanbul ’un manevi fatihi İsmi, Muhammed bin Hamza ’dır Saçının sakalının ak olması ya da beyaz elbiseler giymesinden dolayı Akşeyh ya da Akşemseddin lakaplarıyla ünlü olmuştur Evliyanın büyüklerinden Şihabüddin Sühreverdi ’nin neslinden olup, soyu hazreti Ebu Bekri Sıddik ’a dek ulaşır 1390 (H 792) senesinde Şam ’da doğdu 1460 (H864)da Bolu'nun Göynük ilçesinde vefat etti
Eserleri:
1) RisaletünNuriyye: Tasavvufa ve tasavvuf ehline dil uzatanlara cevab mahiyetindedir Arapça olup, kardeşi Hacı Ali kadar Türkçe ’ye çevrilmiştir 2) Def ’ü Metain, 3) Risalei Zikrullah, 4) Risalei Şerhi Ahvali Hacı Bayramı Veli, 5) Malumatı Evliya, 6) MaddetülYaşam, 7)Nasihatnamei Akşemsedd
ElFarabi (870950)
FARABi (870950) Türkislam düşünürü İslam disiplini içinde yetişmiş Türk düşünürlerinin en büyüğüdür
Aristoteles mantığına dayanan usçu bir metafizik oluşturmuştur Amacı, Aristoteles'i, biraz da Plotinos'un yardımıyla, İslam diniyle uzlaştırmaktı Bununla da yetinmemiş, İslam dinini de bilimle uzlaştırmaya çalışmıştır
Önceleri Türkistan'da kadılık yaptı, daha sonra kendini tamamen felsefeye verdi Anadili olan Türkçe kadar Arapça, Farsça, Süryanice ve Yunanca biliyordu Aynı Zamanda hekim ve müzikçiydi Yüzden fazla kitap yazmış; Aristoteles, Platon, Zenon, Plotinos gibi Yunan düşünürlerini yorumlamış, bunların görüşlerine kendi görüşlerini katmıştır
CAHİT ARF
1910 yılında Selanik'te doğdu Yüksek öğrenimini Fransa'da Ecole Normale Superieure'de tamamladı (1932) Bir süre Galatasaray Lisesi'nde matematik öğretmenliği yaptıktan sonradan İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde doçent adayı olarak çalıştı Doktorasını gerçekleştirmek için Almanya'ya gitti 1938 yılında Göttingen Üniversitesi'nde doktorasını bitirdi Yurda döndüğünde İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde profesör ve ordinaryus profersörlüğe yükseldi Burada 1962 yılına değin çalıştı sonra Robert Koleji'nde Matematik dersleri vermeye başladı 1964 yılında Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) bilim kolu başkanı oldu
sonradan gittiği Amerika Birleşmiş Devletleri'nde araştırma ve incelemelerde bulundu; Kaliforniya Üniversitesi'nde konuk öğretim üyesi olarak devir yaptı 1967 yılında yurda dönüşünde Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde öğretim üyeliğine getirildi 1980 yılında emekli oldu Emekliye ayrıldıktan daha sonra TÜBİTAK'a tabi Gebze Araştırma Merkezi'nde tahsis aldı 1985 ve 1989 yılları arasında Türk Matematik Derneği başkanlığını yaptı
Arf İnönü Armağanı'nı (1948) ve TÜBİTAK Bilim Ödülü'nü kazandı (1974) Cebir ve Sayılar Teorisi üzerine uluslararası bir sempozyum 1990'da 3 ve 7 Eylül tarihleri aralarında Arf'in onuruna Silivri'de gerçekleştirilmiştir Halkalar ve Geometri üzerine ilk konferanslarda 1984'te İstanbul'da yapılmıştır Arf, matematikte geometri kavramı üstüne bir makale sunmuşturCahit Arf 1997 yılının Aralık ayında bir yürek rahatsızlığı sebebiyle aramızdan ayrıldı
GELENBEVİ İSMAİL EFENDİ (1730 1790)
1730 yılında şimdiki Manisa'nın Gelenbe kasabasında doğan Gelenbevi İsmail efendi, Osmanlı İmparatorluğu matematikçilerindendir Ana adı İsmail'dir Gelenbe kasabasında doğduğu için ikinci adı onun bu doğduğu kasabadan gelir Daha fazla Gelenbevi adıyla ün kazanmıştır
Önce, kendi çevresindeki bilginlerden ilk bilgilerini almıştır sonra, öğrenimini tamamlamak üzere İstanbul'a gitmiştir Burada, paha biçilmez ve aydınlatılmış öğretmenlerden yararlandı ve matematiğini epeyce geliştirdi Müderrislik sınavına girerek kazandı ve 33 yaşında müderris oldu Bundan sonra kendisini tamamen ilme verdi
Gelenbevi, eski yöntemle problem çözen son Osmanlı matematikçisidir Sadrazam Halil Hamit paşa ve Kaptanı Derya Cezayirli hasan paşa'nın istekleri üstüne, Kasımpaşa'da açılan Bahriye Mühendislik Okulu'na altmış kuruşla matematik öğretmeni olarak atandı Bu görev ona mali yönüyle bir rahatlık getirdi
Bir Takım silahların hedefe vurmaması, padişah III Selim'i kızdırmış ve Gelenbevi'yi huzura çağırarak ona uyarıda bulunmuştur Hedefe olan uzaklığı varsayım ederek gerekli düzeltmeleri yapmış ve topların hedefe vurmalarını sağlamıştır Gelenbevi'nin bu başarısı padişahın dikkatini çekmiş ve padişah tarafından ödüllendirilmiştir
Gelenbevi, Türkçe ve Arapça edinmek üzere tam otuz beş eser bırakmıştır Türkiye'ye logaritmayı ilk sokan Gelenbevi İsmail Efendi'dir
ELHARİZMİ
Ebu Abdullah Muhammed bin Musa ElHarezmi, Özbekistan'da doğdu Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir Hayatı hakında çok fazla bilgi bulunmamaktadır Batı bilim dünyasında en kesintisiz, en derin etkiler bırakmış matematikçi olarak tanınmıştır
El Harizmi'nin en fazla alaka gören eserleri Kitabü'l muhtasar fi'l Cebr ve'l Mukabele ve Kitabü'l muhtasar fi Hisabü'l Hindi dir
Harizmi, doğu bilim dünyasında cebir ilmine ilişkin ilk eser yazar kişidir Bu bilim dalı daha önce öyle ya da böyle bitmiş ve kısmen geometriden bambaşka bir ilim dalı olmaya başlamıştı Birinci dereceden denklemler çözülebiliyordu, hatta hesaplama metodlarıyla ikinci dereceden denklemlere çözüm bulunuyordu Fakat henüz ikinci derece denklemlerin köklerini bulma yöntemi geliştirilmemişti
İşte El Harizmi'nin El Cebr ve'l Mukabele kitabı ikinci dereceden denklemlerin çözüm yolunu sistemli olarak işleyen ilk eser niteliğindedir ve 600 yıldan uzun bir zaman (15 yüzyıla dek) el üzerinde tutulmasının nedeni de budur
Harizmi'nin Denklem Grupları
El Harizmi, adı geçen eserinde denklemleri iki grupta toplamaktadır:
Birinci grupta, çözümleri derhal bulunabilen bizim bugünkü sembollerle açıklama edersek
x2 ax
x2 n
ax n
şeklindeki denklemlerdir
Bunların çözüm kurallarını gösterdikten sonra El Harizmi ikinci denklem grubuna geçer
x2 + ax n
x2 +n ax
ax + n x2
Ve bunların çözümünü bugün bildiğimiz metotla yapar
Bu kitapta keza, ikinci dereceden denklemlerin hangi durumlarda iki kökünün , hangi durumlarda çift kökünün olacağını ve hangi durumlarda denklemin reel kökü olamayacağını fazla açık bir şekilde belirtmiştir Bu kuralları bir öğretmen yeteneğiyle ortaya koyduktan sonra El Harizmi , bu kuralları geometrik olarak ispatlamıştır
Harizmi'nin bu eseri matematik tarihi bakımından çok kayda değer gelişmelere destek ve açılış olmuş 600 yıldan azıcık daha artı (15 yy sonuna kadar) matematik öğretimi için temel sayılmıştır Eser, Endülüs medreseleri yoluyla Batı'ya geçmiştir Birincil Latince çevirisi 1183'te yapılmıştır Roger Bacon, Fibonacci gibi bilim adamaları eseri hayranlıkla incelemişler, ve kendi öğretilerinde bu eserden faydalanmışlardır 1486 yılında Leipzig Üniversitesi'nde okutulmaya başlanmıştır 1598 1599 yıllarında hala cebir biliminde tek kaynak Harizmi'nin bu eseridir
El Harizmi matematiğin yanı sıra astronomi ve coğrafya ilimlerinde de eserler vermiştir Astronomik cetvellerle ilgili kitaplar yazmış ve bu eserler 12 yy da Latince' ye çevrilmiştir Bunun yanısıra Ptolemy'nin coğrafya kitabını düzeltmelerle yeniden yazmış, 70 tane bilim adamıyla birlikte çalışarak 830 yılında bir dünya haritası çizmiştir Dünyanın çevresini ve hacmini hesaplama çalışmalarında yer almıştır Güneş saatleri, usturlaplar ve saatler üzerine yazılı eserleri de vardır
HÜSEYİN TEVFİK PAŞA
Hüseyin Tevfik Paşa (18321901) Vidin'de doğmuş, genç yaşta İstanbul'a gelmiş ve Askerî Okul'da okumuştur Burada, matematik derslerindeki yeteneğiyle Cambridge Üniversitesi'nden mezun olmuş olan matematik hocası Tahir Paşa'nın dikkatini çekmiş ve Tahir Paşa kendisine özel dersler vermiştir Tahsilini bitirdikten sonra Harbiye'ye cebir hocası olarak atanmış, Tahir Paşa ölünce onun matematik dersleri de Hüseyin Tevfik Paşa'ya kalmıştır Harbiye'deki hocalığı devam ederken, Tophâne Tecrübe ve Tetkik Komisyonu'na da getirilmiştir 1868'de Paris'teki Mektebî Osmanî'ye müdür muavini olarak gönderilmiş ve bununla birlikte balistik ve tüfek imalatı üstüne incelemelerde bulunmakla görevlendirilmiştir bu arada matematik bilgisini geliştirmek için üniversiteye de devam etmiş ve Paris'te kaldığı iki yıl her tarafında bazı makaleler yayımlamış ve bilimsel toplantılara katılmıştır
Hüseyin Tevfik Paşa, 1872'de Amerika'daki bazı silah fabrikalarına ısmarlanan tüfeklerin imalatını ve şartnâmeye uyulup uyulmadığını denetim etme göreviyle Amerika'ya gönderilmiştir 1878 yılına değin Amerika'da kalmış ve bu süre içinde matematikle uğraşmıştır; Lineer Cebir adlı İngilizce kitabını bu sırada yazmış ve Argand'ın karmaşık sayılarla ilgili teorisinde ileri sürdüğü çarpımı üç boyutlu uzaya uygulamanın bir yolunu bulmuştur
Eserinin önsözünde şöyle söylemektedir: Bu kitapta incelenen lineer cebir, dünyanın Sir William Hamilton'a borçlu olduğu quaterniyonlara çok aynı Lineer cebir, quaterniyonların bütün potansiyellerine sahiptir ve güçlüğü daha azdır Quaterniyonlar üniversitelerde öğretilmektedir ve kabul görmüş bir bilgidir Lineer cebirin de aynı kabülü görüp görmeyeceğini, hattâ quaterniyonların yerini alıp almayacağını çoktan bilmiyorum
Kendi sisteminin üstünlüğünü ise şöyle açıklama etmiştir:
Quaterniyonların çarpımı, ad olarak bile düzlem geometride ele alındığında, bizi üç boyutlu uzayda çalışmaya zorlamaktadır; halbuki lineer cebirde yalnızca iki boyut ele alındığı süre bir üçüncü boyutu düşünme durumunda değiliz
Hüseyin Tevfik Paşa'nın bu eseri çeviri değildir ve konuya eşsiz katkı maddesi yapması açısından çok önemlidir
Tevfik Paşa'nın diğer pek çok görevleri olmuş, Fransa ve Amerika'da kaldığı sıralarda Fransızca ve İngilizce'yi, bu dillerde kitap yazabilecek kadar iyi öğrenmiştir Gazi Ahmed Muhtar Paşa ve Yusuf Ziya Paşa ile birlikte Cemiyeti Tedrisiyyei İslâmiye'nin ve Dârüşşafaka'nın kurucularındandır Burada matematik dersleri vermiş, yeniden bu sıralarda arkadaşlarıyla çıkarttığı Mebâhisi İlmiyye adlı aylık dergiye makaleler yazmıştır Bu dergide yayımladığı makaleleri aralarında Mahsûsât ve Gayrı Mahsûsâtisimli felsefî bir yazısı, keza türev ve fonksiyonlar üstüne yazıları bulunur
Hüseyin Tevfik Paşa, defalarca devlet memuriyetiyle görevli olmasına karşın, matematik bilimlerle ilgilenmeye vakit ayırabilmiş, zengin bir kütüphane oluşturmuş, çevresindeki Sâlih Zekî gibi yetenekli gençlere, süre ayırmış, periyodik yayınlarla entellektüel bir ortamın oluşmasına gayret sarf etmiştir
KERİM ERİM
İstanbul Yüksek Mühendis mektebi'ni bitirdikten (1914) sonradan Berlin Üniversitesi'nde Albert Einstein'in yanına doktorasını yaptı (1919) Türkiye'ye dönünce, bitirdiği okulda öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı Üniversite reformunu hazırlayan kurulda yer aldı Yeni kurulan İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde tahlil profesörü ve dekan olduğu gibi Yüksek Mühendis Mektebi'nde de ders vermeye devam etti Yüksek Mühendis Mektebi İstanbul Teknik Üniversitesi'ne dönüştürülünce buradan ayrıldı ve sadece İstanbul Üniversitesi'nde çalışmaya devam etti sonradan burada ordinaryüs profesör oldu 1948 yılında Fen Fakültesi Dekanlığı'na getirildi
1940 1952 yılları aralarında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'ne bağlı Matematik Enstitüsü'nün başkanlığını yaptı Türkiye'de yüksek matematik öğretiminin yaygınlaşmasında ve çağdaş matematiğin yerleşmesinde etkin rol oynadı Mekaniğin matematik esaslara dayandırılmasına da öncülük etti Matematik ve fizik bilimlerinin felsefe ile olan ilişkileri üzerinde de çalışmalarda yer alan Erim'in Almanca ve Türkçe yapıtları bulunmaktadır Bunlardan bazıları şunlardır:
Nazari Hesap(1931), Mihanik(1934), Diferansiyel ve İntegral Hesap(1945), Über die Tragheitsformen eines modulsystems(Bir modül sisteminin süredurum biçimleri üzerine 1928)
MATRAKÇI NASUH ( 1564)
Türk, minyatürcü Hem matematik ve tarih konularında kitaplar da yazmış fazla yönlü bir bilgindir
Doğum tarihi ve yeri bilinmiyor Kâtip Çelebi vefat tarihi olarak 1533'ü vermekteyse de, bunun doğru olmadığı bugün kesinleşmiştir Farklı Alanlara Yönlendirilmiş kaynaklarda onun 1547'den, 1551'den, 1553'ten sonradan ölmüş olabileceği ileri sürülmektedir Yaşamı üstüne veri de değil denecek kadar azdır Saraybosna yakınlarında doğduğuna, dedesinin devşirme olduğuna ilişkin kesinleşmemiş ipuçları vardır
Enderun'da okumuştur Matrakçı veya Matrakî adıyla anılması, lobotu andıran sopalarla oynandığı ve eskrime benzer bir cins savaş oyunu olduğu bilinen matrakoyununda fazla sanatkâr olmasından ve şayet de bu oyunun mucidi bulunmasından ileri gelmektedir Nasuh hem çok sanatkâr bir silahşördü böylece Silahî adıyla da anılırdı Türlü tabanca ve mızrak oyunlarındaki ustalığı sebebiyle Osmanlı ülkesinde üstadve reisolarak tanınması için 1530'da I Süleyman (Kanuni) göre verilmiş bir beratı da vardı Çeşitli silahların nasıl kullanılacağını ve dövüş yöntemlerini anlatan Tuhfetü'lGuzât adlı bir kılavuz kitap bile yazmıştı
Nasuh, bilhassa geometri ve matematik alanlarında önemli bir bilim adamıydı Uzunluk ölçülerini bildiren cetveller hazırlamış ve bu konuda kendinden sonradan gelenlere önderlik etmiştir Matematiğe ilişkin iki kitabı Cemâlü'lKüttâb ve Kemalü'l Hisâb ile Umdetü'lHisâb'ı I Selim (Yavuz) döneminde yazmış ve padişaha adamıştır Bu yapıtlardan sonuncusu uzun yıllar matematikçilerin elkitabı olarak kullanılmıştır
Nasuh bir tarihçi olarak da önemli yapıtlar vermiştir Mecmaü'tTevârih adıyla Taberî Tarihi'ni Türkçe'ye çevirmiştir Keza Tarih'i Sultan Bayezid ve Sultan Selim ile Tarih'i Sultan Bayezid adlı iki kitabında bu padişahlar dönemindeki olayları anlatmıştır Süleymannâme adlı kitabının üç ayrı nüshasında 15201937, 15431551 ve 15421543 aralarında geçen olayları ele almıştır Kanuni'nin 1534 Irak seferini Beyanı Menazili Seferi Irakeyni Sultan Süleyman Han'da 1538 Karaboğdan seferini!de Fetihnâmei Karaboğdan' da konu etmiştir
Nasuh 28 Nisan 1564'te öldü *