Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

türk i̇slam birliğini savunmak?

türk i̇slam birliğini savunmak?
0
211

ahmet0135

FD Üye
Katılım
Nis 13, 2018
Mesajlar
3,764
Etkileşim
85
Puan
48
F-D Coin
0
Türk İslam Birliğini Savunmak?

Ulusal (milli) değerleri evrensel değerlerin üstünde tutan, ulusa bağlılığın evrensel değerlere bağlılıktan, ulusal çıkarların bireysel çıkarlardan daha önemli olduğunu öne süren anlayış ve yaklaşımların genel adı milliyetçiliktir. Kendi ulusunu sevip onu yüceltmeyi amaçlamaktan, kendi ırkını diger tüm ırklara üstün görerek onları egemenliği altına alma isteğine kadar uzanan çesitli biçimlerinden söz edilebilir. Bu nedenle, belli bir siyasal program ya da doktrinden çok, böylesi program ve doktrinleri esas kabul eden tüm siyasal anlayışları dile getirir.

Ülkemizde, hemen her alanda yaşanan kavram kargaşası, kendini "milleyetçilik" kavramında da belli etmektedir. Bu nedenle öncelikle kavramla adı arasındaki tutarsızlık ve çeliskiyi belirlemek gerekir. Millet kelimesi, Kur'ani anlamlandırmayla "din" ve "şeriat" kelimeleriyle aynı anlamı dile getirir. Kelime ancak mecazi olarak belli bir toplumu dile getirmek üzere kullanılabilir. Ama bu durumda da, doğal olarak bir kabileyi, ırk ya da ulusu değil, gerçek anlamının belirlediği din ve şeriata inanan, bağlanan insanların tümünü belirtir: Buna göre kelimenin türevi olan milliyet, insanların kendisine bağlandığı din ve şeriati ifade eder.

Milliyetçilik ise, aynı din ve şeriata bağlılığın adıdır. Oysa günümüzdeki yaygın kullanımında kelimeye, asli anlamı görmezden gelinerek, "ulus" anlamı yüklenmekte ve büyük bir karışıklığa neden olunmaktadır. Çünkü "ulus" belli bir inancı, din ve şeriati değil; bir soydan gelen insanları belirtir. Bu nedenle, bir ulusa bağlığı temel alan anlayış ve yaklaşımlar milliyetçilik kelimesiyle değil, anlamına uygun biçimde ulusçuluk ya da kavmiyetçilik kelimeleriyle isimlendirilebilir.

İslam kan bağının, akrabalığın, ilişkilerinin önemini inkar etmedi. Bunları kabul ederek bağların güçlendirilmesini, ilişkilerin geliştirilmesini öngördü. Bu nedenle Kur'an'da mü'minler akrabalık bağlarının kesilmesi konusunda sakındırılır:

"... Allah'tan ve akrabalık (bağlarını kırmak)tan sakının." (Nisa, 4/1).

Bununla birlikte İslam, akrabalık bağlarının, giderek ulusal bağların toplumu belirleyecek, ilişkileri düzenleyecek başlıca ilke sayılmasına izin vermez. İslam'ın öngördüğü toplum kan bağı, soy ya da çıkar birliği gibi maddi temeller üzerine kurulamaz; insanların doğal biçimde ve iradeleri dışında sahip oldukları nitelikler İslam toplumunun belirleyici ilkesi olamaz. İslam'a göre toplumun oluşmasında, bireysel ve toplumsal ilişkilerin düzenlenmesinde belirleyici tek ilke, insanların özgür iradeleriyle seçerek bağlandıkları akidedir. İnanç bağı İslam toplumunun temelini oluşturur. Tüm bireysel ve toplumsal şart ve nitelikler ancak bu ortak inanç, ortak bağ içerisinde bir anlam kazanır. İnancın birleştirmediği insanlar arasındaki kan yakınlığı, soy birliği gibi tüm bağlar anlamını, geçerliliğini yitirir. Kur'an bu olguyu Hz. Nuh'un (as) kıssası ile açık ve kesin biçimde gözler önüne serer. Aynı inancı paylaşmayan insanlar, aynı toplumun değil, aynı ailenin bile üyesi sayılamazlar:

"Nuh seslendi; Rabb'im! dedi; oğlum benim ailemdendir, senin sözün elbette haktır ve sen hakimlerin hakimisin! (Rabb'i), 'Ey Nuh' dedi, o senin ailenden değildir. O(nun yaptığı) yaramaz iştir. Bilemediğin şeyi benden isteme. Sana cahillerden olmamanı öğütlerim." (Hud,11/45-46).

İnanç birliği gerçekleşmedikçe, kan bağının en güçlü olduğu aile bireyleri arasındaki bağlar bile kopar, karşılıklı haklar ve yükümlülükler sona erer:

"Allah'a ve ahiret gününe inanan bir toplumun babaları, oğulları, kardeşleri ya da akrabaları da olsa, Allah'a ve Resulüne düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsin." (Mücadele, 58/22).

"Ey insanlar, eğer imana karşı küfrü seviyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi veliler edinmeyin. Sizden kim onları veli edinirse, işte zalimler onlardır." (Tevbe, 9/23).

Bu külli kaideler içerisinde her Müslümanın hedefi sadece Türk-İslam birliği değil, tüm Müslümanların birliği olmalıdır. Tüm Müslümanların birliği içerisine Müslüman Türkler de girer.
 
858,475Konular
981,252Mesajlar
29,553Kullanıcılar
yk393939Son üye
Üst Alt