iltasyazilim
FD Üye
Türk Sanatının Avrupaya Etkisi
Türkler, diğer Müslüman topluluklar gibi tarihin her döneminde dünya uygarlığına, müze ve sanat galerilerine tarihsel kökenlerinin derinliklerini ve yayılmış oldukları geniş coğrafyayı yansıtan son derece kıymetli sanat yapıtlarını sunmuş bir millettir Güzel sanatlar alanında Türkİslâm kültürünü dünyanın diğer büyük kültürlerinden ayıran en önemli özellik, binlerce sene her tarafında Orta Asya ’dan Orta Avrupa ’ya uzanan geniş bir bölgede böylece fazla kültür ve uygarlığın etkisi aşağı kalması ve karşılığında birçok diğer kültür ve sanatı ilk elden etkileyen özgün yapıtlar meydana getirmiş olmasıdır
Türkler birincil ortaya çıktıkları Altay ve Orhon bölgelerinden(üç büyük kültür bölgesinin göbeğindenÇin,Hint ve Eurasia) tüm dünyaya yayılmışlardır Doğuda Çin ’e girmişler, güneyde Hint ’i boyunduruk altına almışlar ve en son Batı Avrupa ’nın kapılarına, Viyana önlerine değin dayanmışlardır
Erken çağlardan başlayarak madenleri, toprağı, ahşabı, yünü sanatsal biçimlerle işleyen ve IX yüzyıldan itibaren sanatsal etkinliklerini İslâmî ilkeler doğrultusunda geliştiren Türkler, işlem içinde mimarî, taş oymacılığı, hat, tezhib, minyatür ve ciltçilik sanatlarında doğaüstü ustalığa eriştiler Tüm dünyanın hayranlığını kazandılar Yapı ettikleri cami, medrese, han, hamam ve kervansaraylar ile de mimarî ve dekoratif sanatların doruğuna ulaştılar
Viyana Üniversitesi, Sanat Tarihi Enstitüsü Müdürü Prof Joseph Strzygowski, Avrupa Hıristiyan sanatının kaynağını araştırırken bu sanatın Helen sanatı ile birlikte Türkİslâm sanatının etkisi altında kaldığını, bu nedenle Türklerin belli başlı yurtlarındaki geliştirdikleri sanatlarının da incelenmesi gerektiğini önemle belirtmiştir Strzygowski Türklerin, Kuzey göçebe sanat tarzını İslâm düşüncesi ile de güçlendirerek zamanımıza değin korudukları ve bu sanatın hümanistlerin sandıkları gibi ilkel ve vahşi bir hafıza ürünü olmayıp, tersine Akdeniz sanat dairesinden içerik olarak tamamen ayrı bir sanat olduğunu kaydetmiştir
Asya ’da yer alan Türkler yurtlarından kopup İslâm uygarlığı alanına girdikten sonradan Yunanlılarla kültür temasına girmişlerdir Bu kültür temasında, bugün hümanistler tarafından Yunanlılara ve başka uluslara maledilen uygarlık ürünlerinin o kadar çoğunun doğrusu Türklere ait bulunduğunu, Yunan uygarlığının Türklerden öyle çok malzeme aldığını Strzygowski bilimsel olarak birçok araştırmasında kanıtlamıştır
Birçokları öyle insancıl terbiyesi almışlardır ancak, bugün bile İslâm sanatının mirasını, HelenRoma sanatından aldığı efsanesine hemencecik inanıverirler Oysa Prof Strzygowski Türk sanatına ait araştırmalarıyla bu sanatın Greklere ait olan her şeyden daha eski olduğunu kanıtlamıştır
Hatta Atina ’nın Akropolis ’inde deha ve onun etrafında Türkİslâm sanatının izlerini bakmak olasıdır Partenon ’un ortasında top ateşi ile mahvolmuş olan Marian Kilisesi ’nin içine yapı edilmiş olan minik hoş camii, buna örnek olarak gösterilebilir
Türk, atını hiçbir zaman yanından ayırmadığı gibi, çadır da onun yaşamında çok yük verdiği nesnelerden biridir Türkler çadırcılığı ve çadır donatımını İslâm sanatına sokmalarının yanı sıra bu bölge da Çin i de etkilemişlerdir Orhon Kitabeleri ’yle de değişmez olduğu üzere, Çinliler ham malzemeden başka işçilerini de Türklerin emrine vermişlerdir
Türk sanatında şekil geometriktir Bir Takım Batılılar Orta Asya Türk dekor sanatının en fazla kabul gören şekli olan helezonlu geometrik süslemenin klâsik ilk çağdan geldiğini söyleseler de onların söylediğinin tersine Türkler bunu Batı ’dan ya da Araplardan almış değillerdir; bütün aksine hayvan sembolizmi gibi, yaptıkları geometrik süslemelerin hareket noktası da yine kendileridir daha sonra bu sanatı yalnız Batı ’ya değil, her tarafa ve hatta Doğu ’ya Çin ’e dek götürmüşlerdir
Son olarak şunları söyleyebiliriz, Akdeniz ve dolayısıyla Avrupa sanatı Türkİslâm sanatı üstünde muhakkak bir tesir yapmadığı gibi, yüzyıllardır kendi tarzına uymayan ne varsa hepsini barbar ve ilkel olarak bakmak istemiştir *
Türkler, diğer Müslüman topluluklar gibi tarihin her döneminde dünya uygarlığına, müze ve sanat galerilerine tarihsel kökenlerinin derinliklerini ve yayılmış oldukları geniş coğrafyayı yansıtan son derece kıymetli sanat yapıtlarını sunmuş bir millettir Güzel sanatlar alanında Türkİslâm kültürünü dünyanın diğer büyük kültürlerinden ayıran en önemli özellik, binlerce sene her tarafında Orta Asya ’dan Orta Avrupa ’ya uzanan geniş bir bölgede böylece fazla kültür ve uygarlığın etkisi aşağı kalması ve karşılığında birçok diğer kültür ve sanatı ilk elden etkileyen özgün yapıtlar meydana getirmiş olmasıdır
Türkler birincil ortaya çıktıkları Altay ve Orhon bölgelerinden(üç büyük kültür bölgesinin göbeğindenÇin,Hint ve Eurasia) tüm dünyaya yayılmışlardır Doğuda Çin ’e girmişler, güneyde Hint ’i boyunduruk altına almışlar ve en son Batı Avrupa ’nın kapılarına, Viyana önlerine değin dayanmışlardır
Erken çağlardan başlayarak madenleri, toprağı, ahşabı, yünü sanatsal biçimlerle işleyen ve IX yüzyıldan itibaren sanatsal etkinliklerini İslâmî ilkeler doğrultusunda geliştiren Türkler, işlem içinde mimarî, taş oymacılığı, hat, tezhib, minyatür ve ciltçilik sanatlarında doğaüstü ustalığa eriştiler Tüm dünyanın hayranlığını kazandılar Yapı ettikleri cami, medrese, han, hamam ve kervansaraylar ile de mimarî ve dekoratif sanatların doruğuna ulaştılar
Viyana Üniversitesi, Sanat Tarihi Enstitüsü Müdürü Prof Joseph Strzygowski, Avrupa Hıristiyan sanatının kaynağını araştırırken bu sanatın Helen sanatı ile birlikte Türkİslâm sanatının etkisi altında kaldığını, bu nedenle Türklerin belli başlı yurtlarındaki geliştirdikleri sanatlarının da incelenmesi gerektiğini önemle belirtmiştir Strzygowski Türklerin, Kuzey göçebe sanat tarzını İslâm düşüncesi ile de güçlendirerek zamanımıza değin korudukları ve bu sanatın hümanistlerin sandıkları gibi ilkel ve vahşi bir hafıza ürünü olmayıp, tersine Akdeniz sanat dairesinden içerik olarak tamamen ayrı bir sanat olduğunu kaydetmiştir
Asya ’da yer alan Türkler yurtlarından kopup İslâm uygarlığı alanına girdikten sonradan Yunanlılarla kültür temasına girmişlerdir Bu kültür temasında, bugün hümanistler tarafından Yunanlılara ve başka uluslara maledilen uygarlık ürünlerinin o kadar çoğunun doğrusu Türklere ait bulunduğunu, Yunan uygarlığının Türklerden öyle çok malzeme aldığını Strzygowski bilimsel olarak birçok araştırmasında kanıtlamıştır
Birçokları öyle insancıl terbiyesi almışlardır ancak, bugün bile İslâm sanatının mirasını, HelenRoma sanatından aldığı efsanesine hemencecik inanıverirler Oysa Prof Strzygowski Türk sanatına ait araştırmalarıyla bu sanatın Greklere ait olan her şeyden daha eski olduğunu kanıtlamıştır
Hatta Atina ’nın Akropolis ’inde deha ve onun etrafında Türkİslâm sanatının izlerini bakmak olasıdır Partenon ’un ortasında top ateşi ile mahvolmuş olan Marian Kilisesi ’nin içine yapı edilmiş olan minik hoş camii, buna örnek olarak gösterilebilir
Türk, atını hiçbir zaman yanından ayırmadığı gibi, çadır da onun yaşamında çok yük verdiği nesnelerden biridir Türkler çadırcılığı ve çadır donatımını İslâm sanatına sokmalarının yanı sıra bu bölge da Çin i de etkilemişlerdir Orhon Kitabeleri ’yle de değişmez olduğu üzere, Çinliler ham malzemeden başka işçilerini de Türklerin emrine vermişlerdir
Türk sanatında şekil geometriktir Bir Takım Batılılar Orta Asya Türk dekor sanatının en fazla kabul gören şekli olan helezonlu geometrik süslemenin klâsik ilk çağdan geldiğini söyleseler de onların söylediğinin tersine Türkler bunu Batı ’dan ya da Araplardan almış değillerdir; bütün aksine hayvan sembolizmi gibi, yaptıkları geometrik süslemelerin hareket noktası da yine kendileridir daha sonra bu sanatı yalnız Batı ’ya değil, her tarafa ve hatta Doğu ’ya Çin ’e dek götürmüşlerdir
Son olarak şunları söyleyebiliriz, Akdeniz ve dolayısıyla Avrupa sanatı Türkİslâm sanatı üstünde muhakkak bir tesir yapmadığı gibi, yüzyıllardır kendi tarzına uymayan ne varsa hepsini barbar ve ilkel olarak bakmak istemiştir *
Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.