TÜrk Seramİk Sanati Hammaddesi, toprak Yaşamın sarp kayalar üzerine fidan gibi yeşil parmaklarıyla tutunmasını sağlayan, ekinleri göverten, kutsal, doğurgan toprak Bu defa dünyanın bereketini içinde gizlemek, yere saçılıp tutumsuzluk edilmesini önlemek için suyla buluşuyor Derken eli insan eline değiyor; kıvamınca yoğrulup biçimleniyor ekmek gibi Ve ateşte pişiriliyor İnsanlık tarihini araştıran bilim dalları için topraktan yapılma çanakçömlek gibi buluntular büyük yük taşıyor Ellerin toprakla olan bu yoğurmaşekillendirme serüveni, Anadolu'da, Hazır Taş Dönemi'nde başlıyor Tahılın beslenmede tartma kazanmasıyla insanoğlu sulu malzemesini koyabileceği çömleği, kap kacağı yaratıyor Yaşam kaynağı topraktan yapılma çanak çömleğin içine, bir diğer yaşam kaynağı, besinler konuluyorVe daha sonra su sızdırmaması için testiler, küpler, tabaklar erimiş kumla kaplanıyor, yani sırlanıyor Medenilik tarihinde ekmek kadar kutsal, sıcacık toprağı elinde yoğurup biçimlendiremeyen bir ulusun varlığından laf edilemez Anadolu toprakları ise fazla eski devirlerden beri toprak sanatları konusunda manâlı bir mekezdi Seramik işleri, Türkler'in Orta Asya'dan beri milli sanatları aralarında yer alıyorduBozkırlarda yeşil renge duyulan hasret, Anadolu'da çini ve seramiğin firuze yeşilinde ölümsüzleştiToprak sanatları, Selçuklular ve Osmanlılar zamanında Anadolu'ya özgü araç gereç ve tekniklerin kullanımıyla daha da gelişti ve buradan tüm dünyaya yayıldı XII ve XIII yüzyıllarda Selçuklu egemenliği sınırları içindeki Anadolu'da, toprak sanatlarının merkezi Konya idi Anadolu'da Türk çini ve seramik sanatı, bilhassa XIII ve XIX yüzyıllar aralarında büyük gelişmeler göstermiş ve dağıtılmış teknikler, varlıklı renk ve desenlerle dünyada beğeni kazanmıştır Mimariye emrindeki olarak büyüyen çini sanatı, Anadolu'ya Selçuklular'la girmiş, dağıtılmış tekniklerle en güzel ve başarılı örneklerini vermiştir Osmanlı Sanatı'nda çinicilik desen ve renklerdeki daimi atılımlarla aralıksız gelişmiştir XV asır sonu ve XVI yüzyıl başlarında yapılan mavibeyaz seramikler, porseleni hatırlatan sert ve pürüzsüz hamurları, mavibeyaz renkleri, ustalıklı desenleri ile üstün seramiklerdir Sert ve kaliteli saydam sır aşağıda mavi tonları ile işlenen desenlerde Çin tarzı şakayıklar, krizantemler, rumîler ve hatayîler, bulutlar, stilize ejder hatta çintemani motifleri hakimdir Bunların yanı sıra lâle, karanfil, bahar dalları gibiçeşitli natüralist çiçekler, asma dalları, kuş, geyik, tavşan, balık, hayvan çaba sahneleri, nesih ve kufî yazılar daha önce soyut zenginlikte ve incelikte bir desen programıyla XVI yüzyılda büyüyen sıraltı seramiklere öncü olurlar Erken örneklerde mavi tonları koyudur, sonra daha açık ve tatlı bir maviye döner, azıcık firuze de kullanılırBazen desenler mavi zemin üstünde beyazla yer alır Erken dönem örneklerindeki ağır ve sıkışık motifler sonradan hafifler Lale, karanfil,sümbül, çiçek demeti kompozisyonlarının işlendiği örneklerde mavi tonları aralarında firuzenin de yer alışı uyarı çeker Firuzeli seramikler 15301540 arasına tarihlenir XVI asır başlarında Çin'den ipekyolu ile saraya gelen ve sonradan da zengin kişilere satılan porselenler İznikli ustaları çok etkilemiş, saraydan bunların kopyalarının yapılması için siparişler gelmeye başladığında atölyeler birbirleriyle yarışa girmişlerdir İznik ve Kütahya dışarıya, Çanakkale XVIII asrın ortasından XX asrın başına kadar manâlı bir seramik merkezi olmuştur Çanakkale isminin burada yapılan çanak, çömlekten geldiği kanısı yaygındır Çini ve seramik benzer malzemeden yapılmaktadır Mimaride kullanılanlara çini, kap ve kacaklarda kullanılanlara ise batı dilerinde seramik denilmektedir Anadolu Türkçesi'nde ve Osmanlılar'da sırlı seramiklere daha fazla “cam, çinilere ise,Asya'daki çinicilik merkezi Kâş kentine atfen, “kâşi deniliyorduTürk çiniseramik ustalarına ise önceleri “kâşiger daha sonra da “çinici, “sırçacı adları verilmişti Çini ve seramiğin esas maddesi iyi cins kildir Kil, yabancı maddelerden arındırılıp havuzlarda balçık haline getirilir Bu balçık ast yana sıralanmış üç havuzda dinlendirilir Üçüncü havuzda çamur dibe çöker Üstündeki sulu kısım akıtılır ve buradan alınan hamur, çanakçömlek yapılacaksa çarkta, çini yapılacaksa kalıplarda şekillendirilip kurutulur Üzerindeki pürüzler zımpara ile temizlenip fırınlanır Çini, Selçuklular'da 700800˚ C civarında, Osmanlılar'da ise 9001000˚ C civarında pişirilirdi Sertleşen malzeme yavaş yavaş soğutulan fırından alınır ve boyamaya geçilir Eğer mahsul desenlendirilecekse, transparan kâğıtlara çizilen ve ince iğnelerle delinen motifler, çini ve seramiğin üstüne konur; üzerinden kömür tozu geçirilerek beliren şekle göre boyanır Boyanan çini ve seramiğin üstüne pişince şeffaflaşan renkli veya soluk giz çekilir Sırlamadan sonra malzeme yeniden fırınlanır “Sıraltı denen bu teknik, farklı alanlara yönlendirilmiş devirlerde bazı farklılıklar göstermiş olmakla beraber Anadolu'da olmuş ve özellikle Osmanlı Dönemi'nde olağanüstü bir mükemmelliğe ulaşmıştır Türk çini ve seramiklerinde kullanılan sırlama ve renklendirme yöntemlerinden bir diğeri olansırüstü tekniğinde pişmiş toprak önce saydam olmayan bir sırla kaplanır Fırında piştikten sonradan üzerine badana ile resim yapılarak ikinci defa fırına sokulur Bu aşama, perdahlama adını alır Kullanılan boyaya alt olarak, perdahlamadan daha sonra obje bazen madenî bir parlaklık kazanmaktadır Sırüstü tekniği daha fazla Selçuklu Çağı'nda uygulanmıştır Bunlardan diğer tek renkli, saydam olmayan, sırlı ve desensiz çiniler de Anadolu'da fazla kullanılmıştır Sıraltı ve sırüstü tekniklerini bir arada kullanarak çok renkli bir yüzey olmak mümkündür “Minaî adı bahşedilen bu usul, İran Selçukluları'nın yarattığı ve o dönemde günlük kullanıma bile bile seramikte çok gelişmiş bir tekniktirFarsça'da “minâ emaye demektir Minaî tekniğinde yedi renk kulanılabilir Renklerden bir kısmı sıraltına, bir kısmı da sırüstüne uygulama edilir