Türk Sinemasının En Derin Bakışlara Sahip Yakışıklı Delikanlısı: Kadir İnanır

Kadir İnanır'ın olmadığı bir Türk Sineması düşünmek neredeyse imkansız. Yıllardır bize o kadar çok duyguyu hissettirdi ki, onun yeri herkesten başka bir yerde duruyor. Gelin artık onun seyahatine daha yakından bakalım...


Türk sineması dediğiniz vakit ismini sayacağınız birinci oyunculardan birisi Kadir İnanır olur. Zira herkesin aklına mıh üzere çakılmış bir Kadir İnanır sineması kesinlikle vardır.



Aslında o bu kadar ünlü olmadan evvel bir fotoroman yıldızıydı. Onu o vakitler fotoromanlardan takip edenler, bir gün canlanıp en beğenilen jönlerden biri olacağını büyük ihtimalle iddia edememiştir.



1967 yılında Ses Mecmuası tarafından düzenlenen 'Sinema Artisti Yarışı'nda finale kalan İnanır, 1968 yılında da Saklambaç gazetesinin 'Fotoroman Artisti Yarışması''nda birinci oldu. Bu aslında, onun hayatının dönüm noktalarından birisiydi.

Balıkçı Azize'nin sevdiği genç ve güzel Kenan'ı hatırladınız mı? Hah, işte o Kadir İnanır'ın birinci filmi!



'Kara gözlüm' sinemasıyla birlikte, yılların efsane çifti olarak kabul edilen Türkan Şoray ve Kadir İnanır'ın harikulade ahengi da başlamış oldu.

Fatsalı 10 çocuklu bir ailenin en küçük üyesiyken bir anda tüm Türkiye'nin bayıldığı bir jön oluvermişti.



Birçok kişi pek bilmez lakin aslında Kadir İnanır, Marmara Üniversitesi Bağlantı Fakültesi, Radyo Televizyon Kısmı'nı bitirdi.



1968 yılında yapılan bir röportajda 'Okulu bitirince gazetecilik mi yapacaksınız?' diye sormuşlar. Kadir İnanır'ın yanıtı nitekim çok hoş: 'Hayır. İcap ederse gazeteci olurum; hayat bu aşikâr olmaz. Fakat ben, yüksek tahsili yalnızca kültürümü genişletmek için yapıyorum. Okuduğunu anlayabilen, düşündüğünü rahatlıkla söyleyebilen bir insan olmak için...'

"Fakir ancak gururlu genç" denilince aklımıza direkt onun yüzü gelse de, mizah dolu sinemalara de imza atmışlığı vardır. Mesela Uyanık Kardeşler'in siz de hastası değil miydiniz?



'Param yok şak şak şak, pulum yok şak şak şak, maşım mülküm olmasın ziyanı yok...'

Türkan Şoray'ın hoşluğunun doruk noktasında olduğu, Kadir İnanır'ın güzelliğin kitabını yazdığı yıllar... O efsane "Devlerin Aşkı" sineması nasıl unutulur!



Kadir İnanır'ın jestleri ve mimikleri öylesine kuvvetli, öylesine gerçek ki, bu aşkın gerçek olduğuna inanmamak için neredeyse hiçbir sebebimiz yoktu!

Onunla birlikte bir Kadir İnanır duruşu, Kadir İnanır bakışı da insanların zihnine yerleşti. Kendi şeklini yaratan adam olarak "Kadirizm"in doğuşu da böylece ortaya çıktı.



1977 yılında çekilen Dila Hanım sinemasındaki şu Zeybek sahnesi nasıl unutulur? Efsaneler efsanesi bir performans.

Ve İlyas, ah İlyas! Ömrümüzü yedin sen bizim!



Sevginin ne olduğunu senin sayende öğrendik biraz da... Asya olduk, Cemşit olduk lakin İlyas daima karşımızdaydı. Tekrar de gönlümüzden gönderemedik, orada daima kaldın İstanbullu!

İlyas ve Asya, kimilerimizin duvarında hâlâ daha durur. Sinemanın gerçeklik gücünü varın siz düşünün...



Fakirin, ezilmişin hakkını kollayan, adalet peşindeki cesaretli yürek Tatar Ramazan olağan ki tüm oyunları bozdu.



Tatar Ramazan aslında bir sinema karakterinden öte, gerçekte de yaşamış bir insan. Bu yüzde tahminen de öbür rollere nazaran daha sıkıntı bile sayılır. Lakin Kadir İnanır'ın sinemadaki başarısı o kadar âlâ ki, hepimiz onun gerçek Tatar Ramazan olduğuna inandık.

2000 yılında oynadığı Komser Şekspir sineması ise, Kadir İnanır'ın oyunculuk mesleğindeki en marjinal işlerden biri.



Zira biz onu güzel, sert mizaçlı ve dediği dedik olarak görmeye alışkınız. Komser Şekspir, bir bakıma Kadir İnanır'ın koşulların her değişebileceğini ve kendisini büyük bir özgüvenle ironi materyali yapabileceğini gösterdiği bir işti.

Yıllardan sonra Türkan Şoray ile bir ortaya geldiği son sineması ise Gönderilmemiş Mektuplar. Amasra halkı, sinemadan sonra Kadir İnanır'ı başka bir sevdi.



Amasra'ya gittiyseniz şayet Kadir İnanır'ın ve Türkan Şoray'ın sinema setinde çekilen fotoğraflarını her yerde görebilirsiniz.

2012'de çekilen son sineması "Elveda Katya"yı izlemediyseniz kesinlikle izleyin. İnsanın gönül teli çok üzücü titriyor...



Bize kattığı o kadar çok şey var ki, Türk Sineması onunla ne kadar gurur duysa az...



Kahverengi gözlerinin hastasıyız Kadir İnanır. Bir an evvel sıhhatine kavuşup bizi yeniden o bakışlarına kavuşturmanı temenni ediyoruz.