Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Türkçenin Zenginlikleri Nelerdir?

Türkçenin Zenginlikleri Nelerdir?
0
146

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Bir dili “zengin veya “yoksul olarak nitelemek için hangi ölçütlerden, kanıtlardan yararlanılabilir? Bu konuda akla birincil gelen ölçütler şunlardır:
1 Bir dildeki sözcük sayısı, özellikle kültür dili farzedilen dillerle karşılaştırıldığında ne durumdadır?
2 Bir dil, doğadaki nesneleri, evreni, insan davranışlarını ayrı olarak adlandırabiliyor mu?
3 Benzer kavram alanında farklı alanlara yönlendirilmiş sözcüklere, değişik anlatım yollarına sahip mi?
4 Bir dilin sözvarlığı hangi ölçüde kendi sözcüklerinden oluşuyor?
1 Türkçe, en eski kaynaklarından bugüne incelenecek olursa, maddesel ve görünmeyen kavramları tedarik eden fazla geniş bir sözvarlığıyla karşılaşılır 13yüzyıldan başlayarak Türkçe sözcüklerin ve deyimlerin bugün unutulanlarını bir araya getiren Tarama Sözlüğü(196377) 8 büyük ciltten oluşmaktadır Anadolu ağızlarının sözvarlığını içeren Derleme Eser Sözlüğü(196382) ise 12 cilt tutmaktadır Buna ek olarak birçok alanın terimleri bir araya getirilecek olursa, Türkçe için çok geniş bir ansiklopedik sözlük ortaya çıkar
2 Bu soru Türkçe için yöneltilecek olursa, en eski dönemlerden bu yandan Türkçenin “genel kavramlara da ulaşabilmiş bir ayrıntılı anlatım dili olduğudur
Buna ilişkin özelliklere şöyle değinebiliriz:
Türkçeyi HintAvrupa ailesinden dillerle karşılaştıracak olursak, Türkçenin, kavramların anlatımında ayrıntıya inme eğilimi kendini gösterir HintAvrupa dillerinde yeşil, mavi, gri, sarı gibi adların hepsinin “parlamak anlamındaki “ghel karşılıklı köküne dayanır Türkçede ise, öbür anlatım yollarından adlandırmalara gidilmiştir “Sema anlamına gelen kök(mavi),boz, sarıg (sarı) gibi sözcüklerin yanına, doğadaki muhakkak nesnelere dayanan renk tonları büyük zenginlik gösterir: Vişneçürüğü, gülkurusu, narçiçeği… gibi dahası açık yeşil, koyu yeşil gibi nitelemelerin yanı sıra sapsarı, yemyeşil gibi pekiştirmelerden yararlanılır
Ayrıntılı anlatım özelliğini akrabalık adlarında da görmekteyiz: İngilizce, Almanca gibi dillerde “kayınbirader, enişte, bacanak kavramları tek göstergeyle karşılanmaktadır: İng Brotherinlow, Alm Schwager gibi sözcüklerle karşılanmaktadır
Türkçenin anlatım gücünü ve zenginliğini artıran etkenlerden biri de ikilemelerin fazla sık kullanılmasıdır Bir kavramın daha detaylı biçimde dile getirilmesine yönelen ikilemeler, dilin gelmiş geçmiş her döneminde ve lehçesinde kullanılmıştır Sözcük türlerinin hemen hemen her tarzında sözcüklerle aşağı yukarı, ayda yılda, içten içten… gibi oluşturulmuş ikilemeler mevcuttur
3 Türkçenin sözvarlığında, benzer kavram alanına giren kelime ve deyimleşmiş anlatımlarının, benzeyen anlamlarının zenginliğini şu örnekle gösterebiliriz:
Bugün aynı kavram alanına giren işitmek, duymak, kulak vermek gibi sözcüklerin yanı sıra kulak vermek, kulak kesilmek, kulak misafiri elde etmek gibi aktarmalarla deyimleşmiş anlatım biçimleri Türkçenin zenginliğinin kanıtlarındandır
4 Bugün gelişmiş bir kültür dili farzedilen İngilizcenin sözvarlığının en büyük bölümünün yabancı kaynaklı öğelerden oluştuğu görülür Bu dil kimi araştırmacılara göre %20, kimilerine kadar ise %14 oranında İngilizce kökenli kelime içermektedir)
Gazete haber incelenmesi, belli dönemde, bir ülkede konuşulan ve yazılan dilin sözvarlığını ortaya koyan kayda değer bir ölçüttür 1931 ’de, gazete haber dilinde %35 olan Türkçe sözcük oranı giderek yükselmiş, 1970 ’den sonra %70 ’i geçmiştir 2000 ’de ise, bu oran %74 dolayındadır
Türkçenin Eski Dönemlerdeki Zenginliği
Elimizdeki en eski yazılı ürünler Orhun ve Yenisey Yazıtları olmasına rağmen, bunların dilinin, görünmeyen kavramlar bakımından da gelişmiş bir yazın diline sahip oldukları saptanmıştır
Uygurların dilini aydınlatan öyle fazla metin bulunmaktadır Bunlar, Göktürklerin sözvarlığının derhal tüm öğelerini içermekle birlikte, Uygurların girdikleri yeni kültür çevresinin etkilerini yansıtmaktadır Bu dönemden bize, dinsel metinlerden, öykülere, afiyet bilgilerinden seyahatnamelere uzanan ürünlerle geniş bir sözvarlığın kalmıştır Keza metinlerin çokluğu, Türkçenin o dönemdeki zenginliğine ışık tutmaktadır Bu zenginlik, Uygurların dinsel nedenlerle Sanskrit ’cilt, Çinceden aldıkları sözcükleri küçük değişikliklerle kullanmalarından, farklı alanlara yönlendirilmiş alanlarla ilgili birçok terimle karşılaşmalarından ve birçok kavramı tercüme yoluyla Türkçeye aktarmalarından kaynaklanmaktadır
Karahanlı Türkçesinde Göktürk ve Uygurlara ait sözcükler kullanılmıştır Divanü Lügati ’t Türk ve Kutadgu Bilig, bu dönemin Türkçesi hakkında değerli bilgiler vermektedir Divan, toplum yaşamı, maddimanevi kültürle ilgili kelime ve terimleri, deyim ve atasözlerini, günündeki gramer özelliklerini ortaya koymaktadır O dönem dilinin sanatlı kullanımını belirten Kutadgu Bilig, bu bakımdan ayrıca önemlidir İslam ’ın benimsenmesinden daha sonra bu dinin temel dili olan Arapça ve yazı dil olan Farsçanın etkilerini Kutadgu Bilig ’de %2 oranında görmekteyiz; ama Atabetü ’l Hakayık ’ta bu oranın %20 ’ye çıkmıştır
Malazgirt Savaşı ’ndan sonra Türkler, anadillerini Anadolu ’ya taşımakla birlikte, Anadolu Selçukluları devrinde aydınların ve sanatçıların Arapça ve Farsçaya yönelmeleri, bir süre Arapça ve Farsçanın devlete ait dil olarak kullanımı, yeni bir yazın dilinin oluşmasına neden olmuştur 15 yüzyıldan daha sonra Divan şairleri, Arapça ve Farsçayı Türkçeye üstün tutmuşlar ve yazın dilindeki yabancılaşmayı artırmışlardır
Tanzimat ’tan sonradan Batı ’ya yönelirken, bilim, sanat alanlarındaki gelişmelere but uydurulamaması dilin sözvarlığındaki etkisin göstermiş, teknik terimlerde ve görünmeyen kavramlarda eksiklikler oluşmuştur Batı ’dan alınan kavramlar Türkçeye Arapça ve Farsça tamlamalarla aktarılmıştır
Türkçenin Eski Dönemlerindeki Zenginliklerine Örnekler
Uygur Türkçesinde “yürümek anlamındaki yorrı eyleminin türevi olan yorıg, “gidiş, yol, tarz anlamındaydı Karahanlı Türkçesinde yorık şeklinde karşımıza çıkan kelime, “yürüyüş, gidiş anlamıyla birlikte “mizaç anlamını da taşıyordu Bugünkü Türkiye Türkçesine gelemeyen sözcük, yc değişimini bildiren coruk biçiminde, Kırgız Türkçesinde, kılık ’la birlikte, ikileme olarak kullanılıyor; kılıkcoruk, tekrar “yürüyüş, gidiş kavramını yansıtıyor
Eski Türkçenin türetme gücünü ve soyut kavramları karşılama açısından yeterliliğini belirten kanıtlardan biri, bir ülkede keşmekeş, kesin olmama ve huzursuzluğu belirten sözcüğün bulunmasıdır
Bu sözcükleri şöyle gösterebiliriz:
Kavramı yansıtan ve benzer kökten türetilen sözcüklerden ikisi bulgak ve bulganç ’tır Tonyukuk yazıtında geçen ve kökleri bugünkü bula, bulan eylemlerinde karşımıza meydana çıkan sözcükler, ülkede ortaya meydana çıkan kesin olmama ve düşman korkusu sebebiyle halka aralarında oluşan huzursuzluğu fiziki bir kavramdan yararlanarak anlatmaktadır Bulgak sözcüğü, Karahanlı Türkçesinde de “düşman gelmesi yüzünden insanlar arasındaki kargaşa anlamında geçmekte, öbür lehçelerde kullanılmaktadır
Göktürk metinlerinde benzer anlamı bildiren bir diğer sözcük kamşag ’tır Yine bir somutlaştırma olan sözcüğün kökü, “sarsılmak, sallanmak anlamındaki kamşa eylemidir Benzer yazıtlarda “tökezlemek, ayağı sarsılmak anlamındaki adak kamşat deyimi de bu açıdan ilginçtir
Karahanlılar dönemi Türkçesinde aynı kavramı dile getiren bir başka kelime de, ürk kökünün türevi olan ürkün ’dür Divan ’da, “düşman yüzünden halk arasına düşen ürküntü, telaşla kalelere ve sığınaklara kaçışma olarak açıklanıyor Bunun yanı sıra, aynı kaynakta “ürküntü, kargaşalık anlamında ürkünç de geçiyor Divan ’da “düşman gelmesi yüzünden bir vilayet halkının nefret ve dehşete düşmesi olarak açıklanan kıyım da bu kavramın anlatımına yarayan bir başka sözcüktür
Anadilimizin Eski Türkçe evresinden bugüne gelen sözcük zenginliğinin kanıtlarından biri, kimi maddi kavramları yansıtan pat diye fazla sözcüğün bulunmasıdır Bunu bildiren örnekler arasında, “yüz, çehre kavramını anlatan sözcükler de vardır
Bunları şöyle gösterebiliriz:
Yüz sözcüğü başlangıçta Orhun yazıtlarında, yüzüne başına biçiminde, bir ikilemeyle karşımıza çıkıyor; günümüze dek, çok manalı bir biçimde yaşamayı sürdürüyor Bugünkü beniz ise meñiz biçiminde, daha Uygur metinlerinde geçmekte, bu kaynaklarda “görünüş, güzellik, yüz anlamında kullanılmış Aynı kaynaklarda “güzel yüzlü için körklüg meñizlig anlatımına rastlıyoruz
Türkiye Türkçesinde, özellikle bet beniz şeklinde ikileme ile dile getirilen bet sözcüğü, Uygurca döneminde, yeniden “yüz anlamında bit biçiminde karşımıza çıkmakta, bugün Kazak, Kırgız, Özbek lehçelerinde yeniden bet ve kimi lehçelerde bit biçimde kullanılmaktadır*Karahanlı Türkçesinde hem “yüz, keza de “yanak, avurt anlamında kullanıldığını gördüğümüz eñ sözcüğü, kızgu eñ “yüzü parlayan, mutlu kişi kullanımında direkt “yüz, surat kavramını yansıtmaktadır*Eñ sözcüğünün bir diğer türevi olan ve “çene anlamında Uygur metinlerinde karşımıza çıkan eñek ise “yanak, çevre ve gerdan anlamında, Anadolu ’da uzun yüzyıllar boyu kullanılmıştır
Uygur döneminde “beniz, yüz rengi, hoş yüz anlamında geçen kırtış sözcüğü Karahanlı döneminde de görülmekte, Kutadgu Bilig ’deki kullanımları aralarında, doğrudan doğruya “yüz anlamının yanı sıra “deri, renk, deri anlamlarına da rastlanmaktadır
 
858,496Konular
981,800Mesajlar
29,868Kullanıcılar
bethesdaSon üye
Üst Alt