Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Türkiye Bitkileri

Türkiye Bitkileri
0
79

ahmet0135

FD Üye
Katılım
Nis 13, 2018
Mesajlar
3,764
Etkileşim
87
Puan
48
F-D Coin
0
Türkiye Bitkileri Türkiye Bitkileri Yaz sıcakları yetmezmiş gibi, kalabalığı ve monotonluğuyla da çekilmez bir hayat sunan büyük şehirlerde yaşamanın huzursuz havasından sıyrılmak için koşulan birincil yerlerin, yeşilliklerle buruşuk dağların serin yaylaları olması, boşuna mıdır dersiniz? En artist ressamların, ancak hayal gücüyle bir araya getirebildiği o enfes doğa resimlerini aratmayacak güzellikteki bir şelale dibinde, göğü delen uzunluktaki ağaçların sık yaprakları altındaki çalılıklar arasından, şapkalı mantarlarla cazibe yarışına girmekten çekinmeyen rengarenk çiçeklerin; zambakların, nergislerin, çiğdemlerin resmi geçididir, gözleri esir eden doğa manzaraları Torosların, Amanosların, Kaçkarların, Ilgazların ve öteki meşhur Anadolu Dağlarının eteklerinde daha ne güzellikler saklıdır kim bilir? Doğa asıl, en hoş senaryolarını bu coğrafyanın esintili tepelerinde filme çekmektedir hevesle Yeşillik tutkunlarının iyi bildiği bu iç açıcı görüntüler, bir ülkenin doğal zenginliğine ne büyük değerler katmaktadır bilir misiniz? İç bölgelerini, yangınlar ve erozyonlarla kelleştirdiğimiz Anadolu’nun cömertliği her şeye karşın sürüyor olmalı oysa, bütün nankörlüklerimize karşılık, özellikle kıyı ve geçit bölgelerimizde kıyımlara karşısında hala direnmekte ve imrendirici güzelliklerini sergilemekten geri durmamaktadır Pek çok ülaaai ve hatta kıtayı kıskandıracak zenginlikteki bitki örtüsüne bakarak, ülkemizin bu konuda ne kadar şanslı bir coğrafyada yer aldığını söylemek mümkündür Ülkelerin sahip olduğu ot gibi yaşama zenginlikleri ile ilgili rakamlar incelendiğinde; tüm Avrupa’da 12 bin bitki türü yer alırken, bu rakamın ülkemiz için 9 bin civarında olması, bu zenginliği ifade etmeye yeterlidir doğrusu Toplam bitki sayısı bakımından; Yunanistan'ın 5000, İran'ın 8000, Fransa'nın 4500, Almanya'nın 2500, İtalya'nın 5600, İspanya'nın 5000 ve İngiltere'nin ise 2000 adet bitkiye sahip olduğu bilinmektedir bitkiler zenginliği laf konusu olduğunda, genel bitki türleri sayısı yanında, “sadece bir ülaaae veya bir bölgeye has bitkilere verilen isimle, “endemik türlere de özenle bakmak gerekmektedir Ülkemiz endemik bitki türleri bakımından da oldukça zengin bir varlığa sahiptir Avrupa’daki 2500 endemik bitki türüne karşılık, kimsesiz Türkiye’de 3000 endemik tür vardır (1) Bu konudaki zenginliğimizi vurgulaması bakımından bir kıyas yapmak icabında; Akdeniz ülkelerinden İspanya ile Eski Yugoslavya 500'er adet endemik bitkiye sahip iken, ülkemizde en çok endemik bitkiye sahip olan 3 ilimiz; 578 bitkiyle Antalya, 478 bitkiyle Konya ve 366 bitkiyle İçel'dir Türkiye haricinde Avrupa'nın en çok endemik bitkisine sahip ülkesi olan Yunanistan’da bu rakam 800 kadarken; İtalya'nın endemik bitki sayısı 712, Japonya'nın 2000 ve ABD'nin ise 4036'dır (2) Bu zenginliğin kıymetini hemen şimdi bütünüyle anladığımız söylenemez Belki gelecekte daha fazla araştırmalar yapıldığında, bugüne değin ulaşılamamış diğer köşelerde de yeni türlerin bulunmasıyla, bu sayının artacağı kaslı bir ihtimaldir ama mevcut bitki örtümüzün bile, son 23 yüzyıl baştan başa ülkemize gelen yabancı uzmanlar göre tespit edilmiş olması da, herzamanki vurdumduymazlığımızın güzel bir örneği olsa lüzum Fakat daha Kanuni Sultan Süleyman vaktinde, 15461549 yılları her tarafında Osmanlı topraklarının güney bölümüne ve özellikle Anadolu’ya alaka duyarak geziler yapan Pierre Belon’dan başlayarak; 19381966 yılları aralarında 11 kere ülkemizi dolaşıp, topladığı zengin bitki örneklerine dayanarak yayınladığı 10 ciltlik “Türkiye Florası kitabının yazarı PH Davis’e dek, bu toprakları gezip dolaşan öyle fazla tanıdık olmayan yolcu ve bilim adamının incelemeleri bir uçtan bir uca, Türkiye’nin bitki örtüsünü tanımlayabilmek mümkün olmuştur Nedense, kendi insanımızın bu tür çalışmalara ilgisi fazla olmamıştır Eksik sayıdaki örnekten birisi olarak, meşhur Türk gezgini Evliya Çelebi’nin 1630 yılında başlayan ve 1682’deki ölümüne değin süren gezileri boyunca not ettiği öbür bitki türleriyle ilgili bilgilerin de yer aldığı, 10 ciltlik meşhur seyahatnamesiyle, Türkiye Bitkileri konusuna oldukça kayda değer katkılar yaptığını spesifize etmek uygun olacaktır (3) Ancak bu kayıtsızlığımızı kıracak şekilde, son 4050 yılda; Hikmet Birand, Kamil Karamanoğlu, Turhan Bay Asuman Baytop ve Tuna Ekim gibi üniversite hocalarımızın konuya yakın alaka göstermeleri ve sürdürülen yoğun araştırmalar sonunda, bitki örtümüzü tanıtan kaynak eserler yayınlamaları epeyce sevindiricidir yine de, daha yapılacak fazla şeylerin olduğunu bilmekte fayda vardır 1753 yılında, meşhur İsveçli doğa bilimci Carolus Linnaeus’un 8 bin bitki türünü kapsayan ve “İkili adlandırma olarak tanıdık derecelendirme sistemiyle ilgili bilimsel çalışmalarının arkasından, bu konudaki çabalar daha bir bilimsel hüviyet kazanmışsa da, yeryüzü bitkilerini toplama ve açıklama konusundaki öncü çalışmaları genelde İngilizler yürütmüştür 1700’lü yıllardan daha sonra, ülke dışına meydana çıkan her İngiliz elçisinden, gittiği coğrafyaların ilginç bitki ve hayvan örneklerinden toplayıp İngiltere’ye yollamaları istenirmiş Bu sayede, bugün Londra’da bulunan “Doğa Tarihi Müzesi, bu alandaki dünyanın en geniş ayrıntılı koleksiyonuna sahip müzesi olarak hizmet vermektedir Kendi ülkelerinin her bir metrekaresini bilimsel çabalarla arşınlayan batılı gelişmiş ülke bilim adamları, gözlerini son bir asırda da diğer ülkelerin bitkilerine dikmişler ve dünya üzerinde az daha gidilmedik yer bırakmamışlardır 1900’lü yıllar boyunca süren bu tür teknik gezilerden, Anadolu da çokça nasiplenmiş olup, söz konusu incelemeler sonunda yayınlanan “Türkiye Florası konulu yayınlar, bugün bile pek çok botanikçinin kullanım kaynağı olmaya devam etmektedir Ancak, ülkemiz doğa ananın cömertliğinden en fazla yararlanmış bir coğrafyaya sahiptir ve daha yoğun taramalarla bitki zenginliğimizin belirlenmesi gerekmektedir Tarih baştan başa gelip geçen uygarlıklardan gördüğü inanılmaz ilgi ve sahip olma hırsı da bunun en manâlı belgesi olsa gerek Üç tarafı denizlerle kenarlı bir coğrafyada, üzerleri doğal ormanlarla kaplı yemyeşil dağların karlı zirvelerini, hemen dibindeki bir gölün masmavi sularına düşen yansımasıyla birlikte seyreden hangi kral ya da komutan, bu enfes güzelliği es geçip başka diyarlara gidebilmiş fakat? Ağaç diplerini süsleyen rengarenk çiçekli bitkilerin katkısı eksik mıdır, bu cazibeye dayanamayan Attalos’un ordusuna konut sahipliği yaparak kurulan Antalya’nın bugünlere gelmesine Ege, Akdeniz ve Karadeniz kıyılarını çevreleyen yeşillik cenneti dağlarımızın barındırdığı binlerce değişik bitki türünün zenginliği her gören gözün malumudur Güneydoğu ve doğunun ağaçtan yandan kısmetsiz tepelerinde bile; çiğdeminden meyanına ve orkidesinden ters lalesine değin, ne göz büyüleyici çiçekler sergi açarlar bahar ve yaz aylarında da, gelip onları gözleyecek doğa tutkunlarının heveslerini boşu boşuna beklerler mevsimler boyunca Şayet yalnızca, bezginlik çobanların kaval sesleriyle hüzünlenip yola düşen kınalı kuzuların bariz dişleridir hep hatırlarını soran ve değerlendiren (!) Ülkemizin bulunmaz zenginliği olan bu 3 bin civarındaki endemik türlerin aralarında neler yok ama? KMaraş civarında toprak altı yumrularının “Sahlep adıyla dondurmada kullanıldığı değişik çiçek renklerine sahip türleriyle Orkide; Akdeniz Bölgesine yayılan Kuşkonmaz; abartılı yaprakları ve sarıdan mora dek değişen renkteki çiçekleriyle Süsen (İris); hemen tüm dağlarımızı mekan tutan, keskin kokusuyla sofralara tat katan Kekik; bilhassa Ege ve Akdeniz Bölgelerinde yayılmış yer alan fazla sayıda türüyle Adaçayı; Anadolu’nun her bir köşesine yayılmış durumdaki Çiğdem (Safranbolu civarında yetiştirilen kırmızıkavuniçi çiçeklilerine safran denilmektedir); ocakşubat aylarında kar altındaki ılık ortamdan sıkılarak kafasını kar örtüsünden dışarı uzatıp, görenleri hayran bırakan beyaz çiçekli Kardelen; sadece AnkaraGölbaşı yöresinde yetişen Yanardöner; ilkbaharla birlikte buğday tarlalarının veya tarla kenarlarının baş misafiri olan, kırmızı çiçekleriyle böceklerin gözdesi olan Gelincik ve daha niceleri Korunga, ebegümeci, sümbül, devedikeni, lale, akzambak, zakkum ve yabani soğan gibi bir kısmı endemik türlerden oluşan bitki grupları da, ülkemizin bitki örtüsünde oldukça çok yer almaktadır Bunların yanında, tarımsal üretimleriyle manâlı ekim alanlarına sahip olan; buğday, arpa, keten, nohut, kiraz, armut ve badem gibi yaygın olarak kültüre küskün ve besin kültürümüzde geniş yer bulmuş bitkilerin bir çok alt türleri de, anavatanları olan ülkemizin doğal tümör içerisinde bol bol bulunmaktadır Milletlerarası Doğa Koruma Örgütü’nün, “Biyoçeşitlilik Sıcak Nokta listesinde, yeryüzünde belirlenen 34 küresel sıcak noktadan 3’ünün ülkemiz topraklarında bulunduğunu ve topraklarımızın % 77’sini kaplayan, Trakya ve Batı Karadeniz dışındaki bu alanların imdat haykırışları içerisinde olduğunu bilmekte de fayda var Bir yerin sıcak nokta sayılması için; minimum 1500 endemik bitki türüne sahip olması ama doğal yaşam alanının dörtte üçünün kaybedilmiş olması şartı düşünüldüğünde, daha yeni yeni farkına vardığımız bu cins zenginliklerin kıymetine de artı kulak asmadığımız net bir şekilde belgelenmiş oluyor fiilen (4)  
 
858,496Konular
982,168Mesajlar
30,107Kullanıcılar
KayrabıSon üye
Üst Alt