Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Türkiye ’nin Enerji Güvenliği Hakkında Bilgi

Türkiye ’nin Enerji Güvenliği Hakkında Bilgi
0
129

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Türkiyenin Enerji Güvenliği,
Türkiye ’nin Enerji Güvenliği Hakkında Bilgiler

Türkiye'nin Enerji Güvenliği

Türkiye ’yi ‘petrol okyanusları ile cepheli bir ada ’ olarak anlatmak mümkündür Dünya petrollerinin % 6575 ’i Türkiye ’nin sınırlarının bitiminde başlar Bu haliyle Ortadoğu dünyanın rakipsiz en büyük doğalgaz ve petrol rezervlerine sahiptir Kuzeyde ise Rusya 2005 yılı verilerine kadar dünyanın en büyük 2 petrol üreticisidir Doğalgaz konusunda da Rusya onlarca yıldır Avrupa ’nın en büyük tedarikçisidir Doğu ’da ise Hazar Havzası yeni gelişiyor olmakla birlikte dünyanın en çok ümit veren petrol ve doğalgaz yataklarına sahiptir Orta Asya ve Kafkasya bölgelerinin kanıtlanmış petrol rezervleri çeşitli hesaplara tarafından 1540 milyar varil arasında değişmektedir Benzer kaynaklar 70150 milyar varillik ilave bir rezervin de yakın bir zamanda ortaya çıkabileceğini savunmaktadırlar Doğalgazda ise 67 ile 97 trilyon metre küplük bir rezervden bahsedilmektedir Yine 8 trilyon metre küplük ek bir rezerv de söz konusu olabilir Bu rakamlar dikkate alındığında Kafkasya ve Orta Asya, dünya petrollerinin % 154 kadarına, dünya gaz rezervlerinin ise % 6 ’sına sahiptir Bazı kaynaklar, mesela The Observer, sadece Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan ’ın dünya petrollerinin % 10 ’una sahip olduğunu varsayım etmektedir Bu durumda Azerbaycan ’ın yeni Kuveyt olması işten bile değildir Rusya, Ortadoğu ve Hazar Havzası ’na Kuzey Afrika da eklendiğinde Türkiye ’nin gaz ve petrol deryasında yüzdüğü rahatça görülebilir Ayrıca ülke akarsular, rüzgâr ve diğer kaynaklar açısından da oldukça şanslıdır Türkiye ’nin en ucuz enerji kaynağı olarak tanıdık hidroelektrik potansiyelini zeka yeterince kullanabildiğini söyleyebilmek zordur Yılın her mevsimi Türkiye ’nin önemli bir kısmı güneş almaktadır ve çok sayıda bölge yel enerjisi için çok uygun bulunmaktadır

Bu ümitli tabloya karşın Türkiye ’nin enerji sorunu hiçbir dönemde çözülememiş ve her dönemde elektrik kesintileri bayağı sayılmıştır Ahenkli elektrik kesintilerinin bittiği şu günlerde zeka bir takım şehirlerde anında her gün elektrikler kesilmekte, konutlar, ticarethaneler ve sanayi tesisleri büyük can sıkıntısı yaşamaktadır Bu çerçevede bireylerin kullandığı jeneratörler ve öteki zorlama üreticileri açısından Türkiye üst sıralarda yer almaktadır En son yaşanan Ukrayna Krizi ve peşinde gelen İran doğalgaz krizi ile birlikte ise Türkiye ’de bir takım sanayi tesislerine uyumlu olarak doğalgaz verilmemeye başlandı Bursa, Ankara, Manisa ve İzmit ’teki dilekçe bütün Türkiye ’de paniğe yol açtı Gazın kesilmesi birçok sanayi tesisinde işleri durdururken son yıllarda elektrik üretiminde gaza dönülmüş olması nedeniyle kesintinin ekonomi üzerindeki etkisi fazla daha büyük oldu Daha önemlisi gaza güvenerek yatırım yapacak olan firmalar bu kesinti ile daha pozitif tedirgin oldular Sadece Manisa OSB ’nde günlük zararın 24000 YTL ’yi aştığı öğrenildiii Fakat zararı sadece günlük imal durması olarak değerlendirmemek gerekir Bursa Ticaret ve Sanayi Odası başkan Vekili Mahmut Yılmaz “bir saatlik kesintinin zeka 10 güne mülk olduğunu açıklamıştır fakat bir takım sektörlerde bir saatlik kesinti bağlantıların en ince ayrıntısına kadar kopmasına ve pazar kaybedilmesine de yol açabilmektedir Süt gibi bir takım ürünlerde ise enerji kesilmesi üretimin durmasının dışarıya adamakıllı kaybedilmesine de neden olabilmektedir

Birazdan mevcut tablonun detaylarına eğileceğiz Ancak bundan önce Türkiye ’deki enerji sorunlarının temelinde enerji eksikliğinden ziyade işletmeyönetim eksikliği bulunduğunu belirtmeliyiz Türkiye ’nin enerji alanındaki bürokrasisi, yasaları ve siyasetçilerin enerji konusundaki vizyon eksiklikleri Türkiye ’ye bir anlamda varlık içinde yoksulluk yaşatmaktadır Türkiye ’nin mevcut bürokrasisi ve yasaları daha fazla 1980 öncesi tarım toplumu olan Türkiye ’ye tarafından düzenlenmiştir O dönemlerde Türkiye ’nin toplam ticaret hacmi 1 milyar doları deha aşmıyordu Ancak günümüzde Türkiye ’nin dış ticaret hacmi 200 milyar dolar civarında ve Türkiye ekonomisi dünyanın en büyük 17 ekonomisi Bir Takım reformlar yapıldı, oysa bu reformlar daha çok kâğıt üstünde kaldı Türkiye ’nin enerji ihtiyacı öylesine hızlı büyüyor ancak, yönetim ve işletmede devrimsel adımlar atılmaması halinde ihtiyaca yetecek yatırımları olabilmek muhtemel değil ilk olarak devletin bu konudaki liberalleşmeye sürat vermesi ve bilhassa özel sektörün yatırım yapmasını kolaylaştırması gerekiyor Şu ana dek devletin attığı hemen hemen bütün enerji ihaleleri sorunlu oldu ve bilhassa doğalgaz ihalelerinde milyar dolarları bulan kayıplar yaşandı Ama risk özel sektöre bırakılsaydı fazla daha karlı anlaşmalar üretilmiş olabilirdi

Türkiye ’nin enerji konusundaki manâlı bir öteki sorunu da plansız yatırımlar Gelecek projeksiyonları yapılmadığından veya isabetli tahminlerde bulunulamadığından Türkiye kronik bir enerji krizi yaşıyor

Bir diğer sorun ise dışa bağımlılığın güvenli olmayan boyutlarda oluşu Enerjide dışa bağımlılık tek başına güvenli olmayan olmayabilir Ama bu bağımlılığın Rusya ve bir ölçüde İran ’a oluşu riskleri arttırıyor

Doğalgaz

Türkiye 1990 ’lardaki anlaşma ve yatırımların da etkisiyle çabucak doğalgaz enerjisine yönelmiştir Yalnızca ısıtmada yok elektrik üretiminde de gaz kömür santralleri ve hidroelektriğin yerini almaya başlamıştır Doğalgazla çalışan termik santrallerin Türkiye elektrik üretimindeki payı % 50 ’ye yaklaşmıştır ve eğilim büyüme yönündedir Türkiye takvim toplam 180 milyar kilovat saat elektrik üretiyor

Doğalgaz ’da Türkiye yaklaşık olarak iyice haricen bağımlı En önemli alım yapılan ülkeler Rusya ve İran Türkiye ’nin takvim gaz alımı 315 milyar metreküp Bunun 19 milyar metreküpü Rusya ’dan gelirken, 8 milyar metreküp de İran ’dan geliyor Geri kalan kısım ise Cezayir ve Nijerya gibi ülkelerden deniz aracılığıyla geliyor Rusya ’dan alınan gazın bin metreküpüne 243 dolar ödenirken İran ’a 236 dolar ödeniyor Ama benzer gaza Gürcistan 217 dolar, Gürcistan ise 110 dolar ödüyor

Rusya, Ukrayna ’nın kullandığı gazı 50 dolardan 230 dolara çıkaracağını açıklayınca, Ukrayna artışı kabul etmediğini belirterek, toprakları üzerinden Avrupa ve Türkiye ’ye geçen gazı kesmeye başlamıştı Almanya, Fransa gibi ülkelerde dahi gaz kesintisi hissedilirken, krizin sona ermesi korkuları gidermedi Rusya ’nın gazı bir tür siyasi silaha çevirmesi ihtimali daha fazla gündeme geldi ve AB ülkeleri alternatif enerji kaynakları üstünde durmaya başladılar
Krizin çözülmesi ile Ankara bakımlı bir nefes aldı, ama bu kez de Sibirya soğukları ile birlikte bir yana iç talepte patlama yaşandı, bundan başka ise Rusya ’dan gelen gazda azalma oldu Rusya Mavi Eğilim üzerinden gelen gazda artırıma gitgide artarak bu açığı kapattıysa da İran ’ın da ‘teknik arıza ’ gerekçesiyle gönderdiği gazda büyük oranda indirime gitmesi Türkiye ’nin ihtiyacının aşağıda gaz almasına yol açtı BOTAŞ elektrik üretimi yapan bir takım özel firmalar ile bazı sanayi tesislerinde kesintiye gitti, birçok tesiste imal durdu İran ’dan kesintinin nedeni sorulduğunda ‘Allah ’ın işi işte ’ yanıtının alınması Türkiye ’nin en stratejik alanda ne değin güvenilir ortaklarının olduğunu göz önüne sermektedir Hem Türkiye Rusya ve İran ile öylesine kötü anlaşmalar yapmıştır ama muhakkak bir rakamın altında gaz harcasa da ödemediği gazın parasını saptamak zorundadır Buna rağmen Türkiye ’ye gaz gönderimindeki kesintilerde aleyhinde tarafa cezai müeyyideler son derece belirsizdir Bu durumda gazı keyfi olarak kesebilecek olan Rusya ve İran bunun yaptırımı ile karşılaşmayacaklardır Bu da uluslar arası siyasi ve askeri kriz dönemlerinde gazı siyasi ve askeri bir silaha zahmetsizce dönüştürebilecektir

Aralık 2005Ocak 2006 krizlerinden ders bölge AB ülkeleri Hazar gaz ve petrolleri ve Kuzey Afrika üstünde önemle durmaya başladılar Rusya ’ya karşısında kendilerini hukuki garantiler ile güçlendirmeye çalıştılar Depolama kapasitelerini gözden geçirdiler ve elektrik üretiminde gazın payını azaltma yönünde kararlar aldılar En önemlisi tasarruf ve alternatifler üzerinde duruldu Buna rağmen Türkiye ’nin aldığı derslerin bu dek fazla olmadığı söylenebilir her şeyden önce depolama konusunda Türkiye ’nin ne kadar eksik olduğu, daha doğrusu depolama imkanının olmadığı anlaşıldı Şubat ayının hemencecik başında Dünya Bankası ile depolamada kullanılacak 325 milyon dolarlık bir kredi sağlandıiii Ama bu kaynağın depolamaya gidip gitmeyeceği şüpheli Çünkü petrolde kriz anlarında kullanılacak stokları oluşturmak için petrolden alınan ton başına 10 dolar ile toplanan 30 milyon doların Milli Stok Komisyonu tarafından bu amaçla kullanılmadığı ve Türkiye ’nin hemen petrol depolama imkânına sahip olmadığı, herhangi bir kriz hemen bir jurnal deha petrolümüzün olmadığı biliniyoriv Bundan Başka yalnızca ulusal yasa ve düzenlemeler yok, Milletlerarası Enerji Ajansı ve Avrupa Birliği de üyelerinden olağanüstü durumlar için aynı miktarda petrol depolamasını istiyor Yılda 30 milyon ton petrol bitiren Türkiye ’nin 5 milyon ton petrol stoklaması gerekiyor ve boru hatları ve rafinerilerde yalnızca 2 milyon ton stok tutulabiliyor Irak hattının dinç çalışması ve BaküTiflisCeyhan ’ın bitmesinin ilave kapasite oluşturacağı ifade edilse de gelişmiş ülkeler günlerce, hatta haftalarca yetecek stoklar tutuyorlar

Doğalgaz krizinin Türkiye ’de bıraktığı ola ki de en kayda değer etki nükleer enerji alternatifinin her yerde ve daha güçlü olarak gündeme gelmesi oldu Kimi çevrelere göre ise doğalgaz krizi Türkiye ’yi nükleer enerjiye mahkûm etmek için çıkarıldı Bu iddianın sahipleri tezleri için herhangi bir kanıt getirmiyorlar ve biz de iddiayı sıradan bir danışıklı dövüş teorisi olarak değerlendirebiliriz Buna karşın geçmişte ‘ölümü gösterip sıtmaya razı etme ’ yönteminin sıklıkla kullanıldığını da hatırlatmak isteriz Mavi Cereyan Projesi üzerinde tartışmalar yoğunlaşırken Türkiye ’de elektrik kesintilerinin başlaması ve Enerji Bakanlığı ’nın Türkiye ’nin büyük bir enerji krizi içinde olduğunu söylemesi, ancak uzlaşma imzalandıktan sonradan durumun bir kriz boyutuna ulaşmadığının anlaşılması hatırdadır

Doğalgaz ’da Dışa Bağımlılık Azalabilir mi?

Doğalgaza alternatif enerjilerin payı arttırılarak, tasarruf ve enerjide her tarafta baştan yapılandırmalarla dışa bağımlılığı eksilmek mümkündür Fakat orta ve uzun vadede tez büyüyen Türkiye ekonomisi doğalgaz da dahil elde etmek üzere her türlü enerji kaynağımızı tüketecek ve yeni kaynaklar isteyecektir Türkiye ’de doğalgaz bulunmaması durumunda dışa bağımlılığın gelecekte daha da artacağını tahminde bulunmak baskı değildir Dışa bağımlılıkta manâlı olan dıştan ne dek gaz alındığından çok bunun hangi şartlarda ve hangi çeşitlilikte alındığındır Fazla sayıda gaz sağlayıcıdan ayrıcalıklı anlaşmalar ile sağlanacak gaz Türkiye ’yi sıkıntıya sokmak Ancak şu anki tablo hiç de iç açıcı değildir Yıllık 315 milyar metreküp gazın 19 milyar metreküpünü Rusya ’dan aldığı sürece Türkiye ’nin Rusya aleyhinde isteklerini kabul ettirebilmesi olanaksızdır Hem Rusya gibi güvenilirliği nispeten eksik olan bir ülkeyev % 50 ’den pozitif bağımlı edinmek stratejik ast etkileri olan da bir durumdur Aynı şekilde doğalgaz ihtiyacının 8 milyar metreküpü İran ’dan gelmektedir ancak, İran, Rusya ’dan çok daha az güven veren bir ülkedir Uluslar arası toplum içindeki tehlikeli durumu ile İran her an bir savaş içine girebilir ve Irak ’ta olduğu gibi enerji hatları kesilebilir Bundan Başka İran da ideolojik nedenler ile Türkiye ’ye güven vermemektedir İran ’da muhakkak bir kesim Türkiye ’yi risk olarak görmektedir En kötüsü İran ’ın daha alçak yapısı ve teknik kadroları Türkiye ’nin ihtiyaçlarını aralıksız sağlayabilecek mükemmeliyette değildir Nitekim bugüne kadar çok kez gaz akışı güya sanki yarıyadan daha düşük seviyelere inmiştir ve İran bu zararı yeterince tazmin etmemiştir İran ve Rusya ’nın Türkiye gaz ihtiyacındaki payları % 90 ’ı bulmaktadır Bu da Türkiye ’nin enerji ihtiyacında ne değin tehlikeli bir durumda olduğunun açık göstergesidir

Mevcut tablonun kırılmasında Türkiye ’nin hemen öteki gaz sağlayıcılar ile bağlantılar kurması gerektiği açıktır Bunun için 3 bölge bulunmaktadır: Hazar havzası (Orta Asya ve Kafkasya), Ortadoğu ve Kuzey Afrika

Hazar Havzası ’nda Azeri, Kazak ve Türkmen gazlarının Türkiye ’ye yönlendirilmesi stabilizatör bir öğe olarak yaşamsal bir öneme sahiptir Zaten hemen da Rusya ve İran Türkmen gazını alarak Türkiye ’ye fiyat arttırıp satmaktadırlar Her üç kaynağı da BTC ’ye paralel Güney Kafkasya Doğalgaz Hattı (SCP) üzerinden Türkiye ’ye taşımak sadece Türkiye ’nin enerji kaynaklarını çeşitlendirmez, aynı zamanda İran ve Rusya aleyhinde elini güçlendirir Yine bölgedeki Türk cumhuriyetlerinin her iki ülkeye aleyhinde güçlenmesini de sağlar SCP ’de Türkiye ’de TPAO ’nın da % 9 ’luk bir hissesi bulunmaktadır SOCAR ’ın verdiği bilgilere tarafından Aralık 2005 itibariyle SCP ’nin Azerbaycan ayağında 442 km ’lik inşaat tamamlanmıştır Aynı kaynağa göre Türkiye ayağında boru hatlarının % 90 ’ı, Gürcistan ’da ise % 81 ’i tamamlanmıştır SOCAR ’a tarafından açılış 2006 ’da yapılacaktırvi Gürcistan sınırına gelecek olan gaz hattı Erzurum ’a bağlanarak Türkiye doğalgaz şebekesine ulaşmış olacaktır Bu alandaki inşaat sorumluluğu BOTAŞ ’a aittir Türkiye Enerji Bakanlığı kaynaklarına kadar ilk gaz teslimi Ekim 2006 ’da gerçekleşecektir Kesinlikle en büyük galibiyet bu hatta Hazar ’ın diğer ülkelerin gaz hatlarını da eklemektir Bu ülkelerin petrol ve doğalgaz kaynaklarını Türkiye ’ye bağlama konusunda süratli davranılmaması halinde geç olabilir Çünkü derhal Çin ve Hindistan Hazar havzası ’nı kendi ülkelerine bağlayabilmek için hummalı bir egzersiz içindedirler Ve bu hatların devreye girmesi halinde Türkiye en kayda değer alternatiflerinden birini kaybetmiş olacaktır

Doğalgaz konusunda Türkiye Irak, Suudi Arabistan ve Basra Körfezi olasılıklarını da önemli olarak düşünmelidir Coğrafi uzaklık gibi ilk başta göz korkutabilecek unsurlar bu tür projelere engel olmamalıdır Çünkü enerji ekonominin en kayda değer ihtiyacıdır ve kendi fiyatını ödeyecek kaynakları bulur

Üçüncü manâlı kaynak ise Afrika ve bilhassa Kuzey Afrika ’dır Bu kıtadan deniz taşımacılığıyla ya da boru hatlarıyla gaz taşımak mümkündür Libya ile deniz altından sağlanacak bir hat da dikkate alınmalıdır

Söz konusu kaynakların dışarıda Türkiye ’nin DoğuBatı, hatta KuzeyGüney hattında enerji geçiş koridoru haline gelmesi de enerji sorununun hallinde önemli bir rol oynayacaktır Özellikle Hazar havzası ’ndan ve Ortadoğu ’dan AB ’ye petrol ve gaz hatlarının kurulması ve bunların Türkiye üzerinden geçmesi hem enerji kaynaklarını daha güvenilir bir ışık halkası getirecektir, hem de Türkiye ’nin rahat bir çevreye bağımlı olmasını engelleyecektir

Bütün bunlara ilave olarak Türkiye ’nin Libya, Irak, Körfez vb yerlerde petrol ve doğalgaz arama ve işletme çalışmalarına faal olarak katılması gerekmektedir Sanılanın tersine çevremizde keşfedilmemiş çok sayıda saha bulunmaktadır ve Uzak Doğu ve Latin Amerika ’dan gelen şirketler komşularımızda arama geliştirme faaliyetlerinde bulunmaktadırlar Devletin Türk şirketlerini teşviki bu konuda hareketlenmenin ilk ateşleyicisi olabilir Ayrıca enerjide liberalleşmeye verilecek hız da Türkiye ’nin içeride ve haricen dinamiklerini harekete geçirecektir Türk şirketlerinin enerji alanında büyümeleri Türkiye ’nin Rusya, İran veya Gazprom gibi birkaç ülke veya şirkete mahkûm olmasını engelleyecektir

Petrol

Türkiye ’nin petrole olan bağımlılığı ve petrol fiyatlarındaki artma bir takım iktisatçılara tarafından paniğe neden olacak düzeyde ve Türkiye ekonomisini tehdit ediyor Fiyatlardaki büyüme böyle giderse Türkiye ’nin cari açığının iki katına çıkabileceği dahi iddia ediliyor Türkiye 2005 ’de 235 (17225 milyon varil) milyon ton çiğ petrol ithal etti Bunun takriben 7 milyon tonu İran ’dan geldi Petrolde de dışa tiryakilik % 100 ’e yakın bir düzeyde ve uluslararası petrol üretim sahalarındaki ve çevremizdeki gerilim nedeniyle petrolde fiyat istikrarı bulunmuyor Bu da ekonomi üstünde ani değişikliklere niçin olabiliyor Ama sorun aynı zamanda fırsatlar da sunuyor Petrol fiyatlarındaki çoğalma Türkiye ’de faturayı arttırırken, Türkiye ’nin çevresinde yüklü miktarda petrodolarlara neden oluyor Son birkaç yılda Rusya ve Ortadoğu ’da petrol üreticisi ülkeler tez dış borçlarını azaltıyorlar veya kapatıyorlar ve bölgede yatırım yapacak yeni alanlar arıyorlar Benzer şekilde Azerbaycan ve Orta Asya ’da da petrol ve gaz ekonomilere oldukça olumlu katkılarda bulunuyor Özellikle Arap ve Rus sermayesinin önümüzdeki yıllarda Türkiye ’de daha faal ayla geleceği varsayım edilebilir Yine Türkiye için doğal Pazar sanılan bu ülkelere olan ihracat da petroldeki yükselme doğru yükselişini sürdürebilir Tüm bunlara ek olarak petrol fiyatlarındaki artışın Türkiye ekonomisine belirli bir tartma getirdiği doğrudur, ancak hala petrol fiyatları üzerinde yüklü bir vergi bulunmaktadır Bu da petrol fiyatlarının hala makul bir düzeyde olduğunu göstermektedir

Petrol konusunda alternatif arayışları tıpkı doğalgaz alanında olduğu gibi devam etmelidir Ama bundan önce Türkiye ’nin firari petrol ve israf üstünde durması gerekmektedir Stratejik depolama ve öteki altyapılar eksiklikleri de kabul edilemez bir düzeydedir Petrol ve gaz konusunda Türkiye gibi dünyanın en büyük 17 ekonomisinin bu kadar plansızprogramsız oluşu açıkçası şaşırtıcıdır

Nükleer Enerji

Son dönemdeki doğalgaz krizi ve petrol fiyatlarındaki artma nükleer enerjiye geri dönüşü hızlandırdı Sadece Türkiye ’de değil, İngiltere ve Fransa gibi Batı Avrupa ülkelerinde de bu yönde bir canlanma var Hindistan, Çin vb ülkeler de nükleer enerjiden vazgeçilemeyeceğini anlamış durumdalar ve yeni yatırımlar planlıyorlar Çevreci bir lobi nükleer enerjinin bundan böyle demode olduğunu savunsa da bu dürüst değildir Dünyada şu anda 32 ülkede etkin en düşük 454 nükleer şiddet santrali var 30 adam başına de inşa ediliyor asgari 100 tanesine ise tasarlama aşamasında Rusya'nın herkes 2 reaktör içeren 460 nükleer denizaltısı denizlerde dolaşıyor Bir böylece da ABD'nin var Dünya üzerinde yerin altına gömülmemiş 715 araştırma reaktörü var Kısacası nükleer olmadık fazla eksik sayıda ülke kaldı desek yeridir

Şu ana kadar iki ihaleyi iptal eden Türkiye ’nin en az 5 nükleer santral yapacağı belirtiliyor Her bir santral 3 milyar dolara mal oluyor Maliyeti ve riskleri nedeniyle bu nesil araştırmalar daha fazla devletler eliyle yapılıyor

Mevcut tabloda Türkiye ’nin şipşak nükleer enerjiye girmesi gerektiği açık Çünkü diğer alanlarda ne dek tasarruf sağlanırsa sağlansın Türkiye ’nin seri artan ekonomisinin enerji açlığını kapatmak ve dışa bağımlılığı makul bir düzeye çekebilmek için nükleer enerji gerekmektedir Türkiye ’nin nükleer enerji planları çoktan Fransız, Kanadalı, Alman ve Amerikan firmaların ilgisini çekmiş ve ihale için rekabet süreci başlamıştır *
 
858,476Konular
981,262Mesajlar
29,554Kullanıcılar
MiklosSon üye
Üst Alt