Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri ve Dağılışı Nelerdir

Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri ve Dağılışı Nelerdir

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Türkiye Nüfusunun Yapı Özellikleri ve Dağılışı Nelerdir, Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri,Türkiye Nüfusu ile ilgili manâlı bilgiler,


1 Nüfusumuzun Yapısı Bir ülkenin nüfusundaki bayanerkek sayısı ve yaş dilimlerine kadar nüfus tedarik ve oranları tahlil edilmesi gereken ve sosyohesaplı özelliklere sahip değişkenlerdir

11 Cinsiyet Yapısı
Bilindiği gibi dünya üzerindeki bütün toplumlarda doğumda erkek çocuk sayısı kız çocuğu sayısından fazladır ve 100 kız doğumuna karşılık 102109 erkek çocuk doğmaktadır
Yani erkek çocuk doğumu kabaca %5 fazladır Bunun bilimsel açıklaması demin kesinleşmiş değildir Buna karşılık her yaş grubunda erkeklerde ölüm oranları daha pozitif olduğundan doğumdaki bu erkek fazlalığı yaşlar ilerledikçe azalmakta, 2039 yaşlar aralarında dengelenmekte ve daha ileriki yaşlarda ise kadınların çoğunluğu artmaktadırÜlkemizde 1940 y
ılına kadar kadın nüfusun erkek nüfusa oranla fazla olduğu görülmektedir

Nitekim 1927'de 100 kadına 926 erkek düşerken, denge 1940'da yerleşmiş ve bu bedel 997'ye kadar yükselmiştir Bundan sonraki sayım yıllarında 100 kadına düşen erkek sayısı artan bir şekilde kadınlar aleyhine değişmiştir

Bir ülkenin nüfusunun tür bileşimi nüfus istatistiklerine göre nedenlerden fazla toplumsal bir takım olaylarla ilgilidir Bunlardan en önemlisi savaşlar ve göçlerdir Doğrusu tarihin en eski dönemlerinden beri savaşlara istisnalar dışında hep erkek nüfus katılır ve tekrar bu nüfus kütlesi yitirilir Mesela; bugün Almanya, İngiltere ve Japonya gibi ülkelerin nüfuslarında çok belirgin bir erkek nüfusu azlığı vardır Türkiye'de ise 1940'lara kadar önce kadın nüfus pozitif olduğu halde, daha sonraki yıllarda erkek nüfus toplam kadın nüfusumuza menfaat sağlamıştır Kuşkusuz bu durumun ortaya çıkmasında I Dünya savaşında ve Ulusal Mücadele yıllarında kaybettiğimiz erkek nüfus miktarının fazlalığı en kayda değer etkendir

Nüfusumuzun cinsiyet yapısında ortaya meydana çıkan bu genel tablo fakat global bilgi vermekte ve diğer ülkelerle karşılaştırmak bakımından faydalı olmaktadır Oysa konu, bölgeler, iller ve hatta köyler bakımından incelendiğinde genel nüfus planlamalarına ışık tutabilecek kasıt taşır Nitekim göç veren illerimizin yaklaşık olarak yarısında bayan nüfus oranı yüksektir Geri kalan yarısında ise Genel Cinsiyet Oranı 100'ün üstünde olmasına rağmen çoğunun manâlı miktarda asker nüfusunu barındırmasını dikkat çekicidir Göç alan illerin tümünde istisnasız erkek nüfus miktarı daha fazladır Hatta Tekirdağ ve Bilecik gibi keza göç alan, ayrıca de sınırları içinde büyük askeri birliklerin bulunduğu illerde cinsiyet oranı daha da artmaktadır (Tekirdağ 1150, Bilecik 1076) Genel Cinsiyet oranının minimum olduğu illerimiz ise 100 kadına düşen 906 erkek ile Sinop ve 917 erkek ile Gümüşhane'dir Bundan Başka tekrar ülke içi göç ile ilgili olarak kırsal alanlarda bayan, şehirsel yerleşmelerde ise erkek nüfusunun artı olduğu görülmektedir

12 Yaş Yapısı
Özellikle sosyoekonomik amaçlı planlamalarda, nüfus miktarı kadar yük içeren bir başka kriter de ülkenin Nüfus Yaş Yapısıdır Bu terim bir nüfus kitlesinin belirlenmiş yaş gruplarına tarafından bileşim durumunu tanımlar Nüfusun yaş gruplarına bölünüp inceleme edilmesi öncelikle çalışabilir ve çalışmayan nüfusun ortaya çıkartılmasında son derece önemlidir Birleşmiş Milletler ölçütlerine tarafından 014 yaş arasındakiler çocuk, 1564 gruplarındakiler yetişkin ya da çalışabilir nüfus ya da aktif nüfus, 65 yaş ve üzeri ise yaşlı nüfus olarak sınıflandırılır Ülkemizde de ilk kez Devlet Tasarlama Teşkilatı ve Devlet Istatistik Enstitüsü edinmek üzere işgücü değerlendirmelerine yönelik çalışmalarda bu sınıflandırma kullanılmaktadır Tekrar sık sık kullandığımız bir başka sınıflandırma ise yaş grupları 04, 59, 1014, 1519, 8094, 85+ biçiminde olup daha rahat aralıklıdır

Her iki gruplandırma da en iyi şekilde yaş piramidiaracılığı ile gösterilir

Yukarıdaki yaş piramitlerini incelediğimizde üst 1950 yılına ait piramitte çocuk yaşındaki nüfusun pozitif, dolayısıyla doğum oranının yüksek olduğu görülmektedir Dipteki 1990 piramidine tarafından ise 04 yaş grubunun azaldığı ve buna yan olarak nüfus büyüme hızımızın da azalma eğilimine girdiği görülmektedir Bir ülke nüfusunun yaş gruplarına kadar dağılımı bize bununla beraber o ülkenin gelişmişlik düzeyi hakkında da bilgi verir Gelişmiş ülkelerde nüfusun %30'dan azını çocuklar, %15 kadarını da yaşlılar oluşturur Az gelişmiş ülkelerde çocukların payı %4055 aralarında değişirken ihtiyar nüfusun payı %48 arasındadır Bu ayırıcı özellik esas alındığında Türkiye eksik gelişmiş ülkelerle gelişmiş ülkeler arasında ve gelişmekte olan ülkeler sınıfındadır

13 Yaş Bağımlılık Oranı
Toplumdaki imal faaliyetlerine katılmadıkları varsayılan 014 yaş grubu ile 65 ve daha yukarı yaşlardaki nüfusa Bağımlı Nüfusadı verilir ve bir nüfus kitlesinde tiryakilik oranı şöyle hesaplanır:

Yaş bağımlılık oranı, etkin nüfus olan 1564 yaş grubundaki her 100 kişinin teorik olarak görmek zorunda olduğu çocuk ve ihtiyar nüfusu belirtmesi bakımından anlamlıdır Türkiye'de bu oran 1990 verilerine tarafından 64, 68'dir ve 1970'den itibaren düşme eğilimindedir Şüphesiz bu trend olumludur Çünkü bir ülkede tiryakilik oranının yüksek olması kalkınmanın gerçekleşmesine olumsuz etki eder Nitekim gelişmiş ülkelerin bağımlılık oranlarına baktığımızda kabaca %50'lerde olduğunu görürüz

Ancak bu oran komşularımızdan Suriye'de %100'e yakın, Irak ve İran'da ise %80 civarındadır

14 Medyan Yaş
Ülkelerin nüfusunun genç mi yahut yaşlı mı olduğu ya da yaşlanma sürecinde mi olduğu sorularına yanıt verebilmek için ise o ülkenin tüm nüfusunu kapsayacak şekilde bir ortalama yaş hesabına başvurulur ki, buna Medyan Yaşdiyoruz Medyan yaş, bir ülkenin bütün fertleri, yaşlarına göre, yani yeni doğan çocuktan en yaşlı ihtiyara göre sıralandıkları takdirde tam ortaya isabet eden kişinin yaşıdır bu nedenle toplam nüfusun yarısı medyan yaşın altında öteki yarısı ise üstünde bulunur Kuşkusuz medyan yaş düştükçe nüfusun gençleştiği yükseldikçe yaşlandığı anlaşılır Keza gelişmiş ülkelerde medyan yaş yüksek, az gelişmiş ülkelerde düşüktür Örneğin gelişmiş Batı avrupa ülkelerinde medyan yaş 30'un üzerinde, az gelişmiş ülkelerde 20'nin altındadır Türkiye'de ise 1990 yılına ait medyan yaş değeri 2221'dir

Ayrıca 1970 yılından bu yana sürekli bir artış içerisindedir (1970 yılında 1895 idi)

15 Eğitim Durumu
Bir ülkeyi öteki ülkelerle karşılaştırırken idareli göstergelerin yanına sosyal göstergeler de kullanılmaktadır Eğitim sektörü, sosyal göstergeler içinde, ekonominin ihtiyaç duyduğu kaliteli nüfusu yetiştiren esas kaynaktır Nitekim Japonya ve İsrail örneğinde olduğu gibi eğitim düzeyi yüksek, kaliteli bir nüfus, en negatif şartlarda bile kalkınmayı gerçekleştirebilmektedir Türkiye de eğitim konusunda gerçekten önemli hamleler yapmış bir ülkedir Ama varılan nokta, olması gerekenden geridir Nitekim 1927 yılında 6 yaş ve üstü nüfus dikkate alındığında genel nüfusumuzun sadece %106 'sı okur yazarken, 1990'da 8046'ya çıkmıştır Oysa okuryazar olmayan nüfusun %71 'i maalesef kadın nüfustur Hem Türkiye'de 1990 yılında okumayazma bilenlerin %771 'inin herhangi bir okuldan mezun olmayanlar ile ilkokul mezunu olanlardan meydana gelmesi üzücüdür Okuryazar olan nüfus içinde orta ve dengi okullardan mezun olanların oranı %94, lise ve dengi mektep mezunlarının oranı %96, akademi ve fakülte mezunu olanların oranı ise yalnızca 39'dur

16 Doğum ve Ölümler
Nüfus kitlelerinin değişkenlerinden biri de doğumlar ve ölümlerdir Ülke nüfusunda 1549 yaşları arasındaki 1000 kadın başına düşen takvim doğum sayısına genel doğum oranıdenir Buna karşılık, herhangi bir yaş dilimi olmaksızın 1000 nüfus başına düşen yıllık ölüm sayısına genel vefat oranıdenmektedir

Ülke nüfusunda doğum ve vefat oranları arasındaki fark o ülkenin doğal nüfus artış hızını verir ve göçlerden arındırılmış bulunduğundan daha anlamlıdır Türkiye'de lüzum doğum ve gerekse ölüm oranları 1950'li yıllardan itibaren giderek düşmektedir

Nitekim 195055 yılları arasını kapsayan beş takvim dönem için doğum oranı %46, vefat oranı ise %25 iken, 198590 devresinde bu değerler doğum oranında %28'e, ölüm oranında %6'ya kadar düşmüştür Ölüm oranlarının düşmesi sosyal ve idareli yaşantıdaki iyileşmelerin açık bir göstergesidir Doğum oranlarının düşüşü ise daha ziyade sanayileşme ve şehirleşme olguları ile ilgilidir Çünkü sanayileşme ve şehirleşme (bir anlamda gelişme) sürecindeki ülkelerde ailelerin yapmayı düşündüğü ve ihtiyaç duyduğu çocuk sayısı yıldan yıla azalmaktadır Zaten gelişmekte olan ülkelerde sosyoekonomik kalkınma ile zıt orantılı olarak doğal nüfus büyüme hızının, başka kelimelerle doğum ile vefat oranları arasındaki farkın düşmesi adeta demografik bir kaide gibidir bu nedenle Türkiye nüfus artış hızının yüksek olması nedeniyle paniğe kapılmak bizce yersizdir Çünkü bugünün gelişmiş toplumları da benzer süreci geçmişte yaşamışlar ve günümüzde bundan böyle nüfus artış hızını yükseltici politikalar üretmeye başlamışlardır

17 Aile Nüfus Sayısı Büyüklüğü
Aile büyüklüğümüz bakımından değişik araştırmalarda 5 sayısı alınmaktadır Ama bu rakam ülke geneli için bir fikir vermekle birlikte, ilden ile, kırdanşehire koskocoman farklılıklar arzeder Gerçekte Doğanay'ın 1980'li yılların başında Erzurum il merkezi içinde yaptığı bir araştırmada bu değerin 7,3 dolayında olduğu belirlenmişti
Hatta gecekondu semtlerinde 917 kişiye ulaşan geniş aile yapılarına sıkça rastlanmıştı Varsayım edilebileceği gibi bu değerler gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında oldukça yüksektir1990 nüfus sayımı verilerine bakılırsa, Türkiye'de aile sayısının 112 milyona yaklaştığı anlaşılmaktadır Bunların kabaca %66'sı 15 karakter, %28'i 610 karakter, %6'sı ise 10 ve daha artı nüfusu barındıran ailelerdir

Ülkemizde aile nüfus sayısının yüksek olmasında hesaplı nedenlerin yanına geleneklerimiz de rol oynar Bilhassa kırsal kesimde evlenen oğullar babanın idare ve denetiminde kalmaya devam etmekte onunla benzer evde yaşamakta, bu nedenle birleşmiş aileyapısı halen önemini korumaktadır
*
 
858,475Konular
981,252Mesajlar
29,552Kullanıcılar
pitbulls33Son üye
Üst Alt