türkiyede dansin tarihcesi Türkiyede Dansın Tarihçesi Osmanlı toplumu, kadın ve erkeğin birlikte müzik eşliğindeki modern dansları ile 19yüzyılın son çeyreğinde gayrimüslim burjuvası, levanten ve yabancı misyonlar kanalıyla tanışmıştır Şüphesiz dans, Osmanlıdan günümüze geçen en çarpıcı modernleşme sembollerinden birisidir Çengi ve köçek oynatan bir toplumdan vals yapan bir topluma geçiş, misafir etme kültürünün içeriğini büyük ölçüde değiştirmiştir Osmanlı insanı başkaları tarafından eğlendirilen faizsiz bir karaktere sahip iken, Cumhuriyet insanı kendisinin katılımına imkan veren çağdaş davet anlayışını benimsemiş ve dans pistine çıkma cesaretini göstermiştir Cumhuriyet, misafir etme hayatımıza kadın ve erkeğin benzer ortamda birlikte eğlenmesi ve eğlencenin çeşitlenip, kitleleşmesi gibi iki önemli değişikliği getirmiş ve bu gösteri tarzı meşrutiyetini Cumhuriyet Baloları ile ispatlamıştır Cumhuriyet döneminde dans, batılılaşmanın manâlı ölçütlerinden biri olarak kabul edilmiş, Atatürk’ün özel isteği ile Türk kadınlarının da dansetmesi hedeflenmiş, dansa az kalsın devlet teşvikiuygulanmıştır Ilk dönemlerde, gelişmelere bacak uydurmakta zorluk çeken yüksek derece derece memurlar, rütbeli askerler eğlenceli balo öykülerine konu olmuşlardır Frak giyip baloya sırası gelmişken yumuşacık meslerini beline sokup frağın kuyruklarıyla gizleyenler, birincil dansı heyecandan kaskatı olan türbanlı fakat dekolte yakalı eşiyle açıp birkaç defa pistte döndükten daha sonra rugan ayakkabılarını kimselere göstermeden çıkarıp meslerini giyen kaymakamlar, her baloda mutlaka hastalanan ve baloya katılamayan vali, kaymakam ve eşleri… Bu dönemin ilk yıllarında tango, devlete ait baloların, düğünlerin ve eğlencelerin asri dansı olmuştur Kendine güvenen “monden genç hanım ve beyler gösteri mahiyetinde fokstrot yapsalar da, balolar vals ya da tango ile, düğünler ise mutlaka La Comparsitaile açılmıştır 1930’lu yıllara doğru bütün dünyayı saran çarliston salgını Beyoğlu’na değin uzanmış, kıvraklık isteyen bu yeni dans, kısa sürede genç, yaşlı herkes kadar benimsenmiştir Son yıllarda unutulan eski danslar yeniden gündeme gelmiştir 1991 yılında Swissotel’de Viyana Opera Balosu Orkestrası eşliğinde, Viyana Balosu düzenlenmiştir Altı haftalık vals dersi alan çiftlerin katılımıyla gerçekleştirilen balo, 1996 yılına kadar her sene ahenkli olarak, daha sonraları ise aralıklarla gerçekleştirilmektedir Tango Dostları Derneği’nin yaptığı dans gösterili konserlerle başlayan tango geceleri, yerini ilk önce 1994 yılından itibaren Armada Otel’de süregelen Tangolu Pazar Gecelerine bırakmıştır Günümüzde dansa yönelik alaka her yerde canlanmıştır Çok sayıda dans aktivite ve geceleri uyumlu olarak gerçekleştirilirken, çoğunlukla yurtdışından yabancı dans eğitmenleri atölye çalışmaları için gelmekte, dağıtılmış organizasyon, kurum ve kuruluşlar faaliyete geçmektedir Cumhuriyet Baloları 19 yüzyılın sonlarında, İstanbul, İzmir gibi levantenlerin yoğun yaşadıkları büyük merkezlerde düzenlenen balolar, Türk Ocağı�nın kültürel faaliyetleri ile ivme kazanmış, Cumhuriyetin ilanından sonra ise resmiyet kazanarak, sosyal yaşamın manâlı bir parçası durumuna gelmiştir Cumhuriyetin kuruluşundan sonra birincil balo, Eylül 1925'te İzmir�de düzenlenmiştir Atatürk�ün isteği ile sadece Müslüman erkek ve kadınların bulunduğu bu gösteri, gerçekte kadın ve erkeğin benzer ortamda bulunması ve eğlenmesi namına büyük bir devrimdir 29 Ekim 1925 tarihinde ise, birincil resmi Cumhuriyet Balosu, Ankara�'da Türk Ocağı'nda, başta Cumhurbaşkanı Atatürk edinmek üzere; başbakan, bakanlar, büyükelçiler, ordu komutanları ve basının ileri gelenlerinin katılımı ile gerçekleştirilmiştir Bu tarihten itibaren, Ankara�da düzenlenen Cumhuriyet balosuna katılmak üzere her sene İstanbul, İzmir ve diğer büyük illerden birçok yerli ve yabancı misafir misafir etme edilmiştir Türk Ocağı o zamanlar, Hamamönü semtindeki Şengül Hamamı'nın yan eski Ermeni mektebinin binasında çalışmaktadır Balo gecesi bu harap binanın salonunda, duvar diplerine sandalyeler dizilmiştir Herkesin sus pus sıralanıp oturduğu, sessiz durağan, hatta kadınsız; benzetme acayip kaçmazsa hemen hemen bir mevlit toplantısıdır bu Süreyya Ağaoğlu bu birincil baloya katılan birkaç Türk kadınından biridir Anılarında özet olarak şunları aktarır: Büyük bir heyecanla hazır, yüzüme de pudra sürmüştüm Girişteki aynada yüzümü görünce hiç beğenmeyip mendille sildim O günlerde o küçücük bina bizim için sözde bir saraydı(Unutma Beni Gökhan Akçura, 2001) Cumhuriyet Baloları toplum için bir misal oluşturmuş ve kısa zamanda müzikli, danslı eğlenceler sıklıkla düzenlenmeye başlamıştır Öncelikle dağıtılmış kurumlar yararına olmak üzere Türk Ocağı, Hilali Ahmer, Himayei Etfal ve buna benzer birçok kurum birbiri ardına balolar düzenlemişlerdir Büyüyen ilgi karşı özel dans okulları kurulup, dans dersleri verilmeye başlanmıştır id Dans muallimi İsmail Ruhi Bey kadar perşembe, cumartesi günleri gecesi, cuma pazar günleri gündüz istenilen saatte ders verebileceğinden heveskaranın şeraiti kavramak ve kaydını icra ettirmek üzere Karşıyaka Belediye bahçesine müracaatları�� (Hizmet, 3 Ağustos 1926) Cumhuriyetin ilk yıllarında, ufak bir taşra kasabası görüntüsü veren başkent Ankara'yı canlandırmak, siyaset, ticaret, kültür ve eğlence merkezi yerine getirmek nedeniyle özel balolar sıkça düzenlenmiştir Örneğin, Şubat 1927�de Başbakan İsmet Paşa�nın ev sahipliğini yaptığı ve Bakanlar Kurulu, İstiklal Mahkemesi üyeleri, tanıdık olmayan büyükelçiler ve işadamlarının katıldığı yaklaşık iki yüz şahsiyet bir balo düzenlenirken, iki gün sonradan yine Ankara�da, Cumhurbaşkanı M Kemal Paşa�nın katıldığı bir Himayei Etfal Balosu düzenlenmiş, baloya çoğu seçkin yerli ve yabancı davetli katılmıştır Kuşkusuz Cumhuriyet baloları batılı hayat tarzının topluma empoze edilmesinde etkin bir vasıta olması nedeniyle ağırlık taşımaktadır Çok Eskiden Dans Dersleri Dansingler İstanbul'da dansinglerin ortaya çıkışı, kuşkusuz Beyaz Rus göçmenlerin savaş sonrası kente yerleşmeleri ile başlamıştır 1920 yılında Rusya'dan gelen zenci Thomas, Şişli'de Hospital de la PaixZihin Hastalıkları Hastanesi'nin hemen yanındaki Stella bahçesinde İstanbul'un ilk dansingini açmış ve daha çok subayların seçim ettiği seçkin bir mekan olmuştur Kiev'li bir Yahudi olan Mösyö Weinbaum, Cercle d'Orient'in karşısındaki binanın zemin katında, La Nose Noire (Siyah Gül)adında başka bir Rus dansingini işletmiştir M Lehmann'ın işlettiği varyete tiyatrosu Garden Barise, zamanla bir Rus dansingi haline dönüşmüştür Rus dansinglerinin yanısıra, Tokatlıyan, Pera Palas gibi dönemin istek görebilen otellerinin de dansingleri olup, o kadar fazla danslı dere partisine ev sahipliği yapmış, o kadar çok gönül ilişkisinin başlamasına veya bitmesine vesile olmuştur Bu salonlarda kendine özgü disiplin ve edep başat olup, cümbür cemaat bu kurallara uymuştur Örneğin, dansa kalkmayan dam zorlanmamış, angajeyimdiyen dama aleyhinde ısrar edilmemiştir Dans Dersleri ve Eğitmenleri Araştırmacı yazar Gökhan Akçura, dönemin dans derslerini şu şekilde aktarmaktadır: Üstünde dans muallimiyazılmış kapıdan içeri girip merenleri çıkıyoruz Sonunda, sandalyelerin duvar diplerine dizildiği büyük bir salona ulaşıyoruz Biz vardığımızda galiba dans yeni tekrar ama; herkes yerine oturuyor Bu sırada yanımıza gelen kısa boylu adam cebinden bir makbuz çıkarıp uzatıyor Fişin üstünde dershane ile ilgili temel bilgiler yeralmakta Bunların en önemlisi dans saatlerinin düzenlenişi ile ilgili olanı: Ders Saatleri; 10:00 12:00 13:00 17:00 19:00 21:00 22:00 24:00 Gramofonun karşısındaki manâsız sandalyelere oturtuluyoruz Hemencecik bir matmazel gelerek karşımıza dikiliyor Deneyimsiz olduğumuzu anlayınca söz konusu fiş karşılığı, birey başına 15 kuruş vereceğimizi söylüyor Karşımızdaki gramofonun yanına beş altı kız oturuyor Bunlar günde elli ila yetmiş kuruş yevmiye alan muavinler Sabahleyin akşama değin çalışıyor ve gelen erkeklerin damları olarak ödev yapıyorlar Bizim oturduğumuz tarafta da on onbeş dek erkek var Rum aksanıyla konuşan dans profesörü, önce danslar hakkında talimatlar yapıyor Sonra erkekler kızların önüne artan bir şekilde kızları revaransla dansa kaldırıyorlar Gramafona konan tango çalmaya başlıyor Bunu sonra vals ve paso doble takip ediyorDans dershanelerine giriş (duhuliye) ücreti, Fener'de, İstanbul yakasının birincil dans salonunda 25 kuruş iken, Beyoğlu'nda ilk olarak Haçopulo Hanı'ndaki Mösyö Yani'nin salonu elde etmek üzere yalnız kavalyeden alınan giriş ücreti 30 kuruş ve üzerine çıkmaktadır Bir Takım dans dershanelerinin hemen yanına kafeşantanlar yeralmakta olup, antre ücreti erkekler için 25 kuruş, bayanları cesaretlendirmek için ise 10 kuruştur Niyet dansetmek için gelen erkek ve kadınları biraraya getirmektir Dönemin dans eğitmenlerinden birincil akla gelenler; * Yüksekkaldırım'da Madam Sari * Galatasaray'da Şahinyan * Tokatlıyan Oteli'nin peşinde Yorgo * Ipek Sineması karşısında Hanımyan * Sakelaridis * Taksim'de Lukas * Fener'de Halid ve Halide Armanlı * Bahri Bey * Haçopulo Hanı'nda Mösyö Yani * Madam Salaha Mösyö Yani'nin dans salonunun kavalye müşterileri daha fazla banka, ofis ve büyük mağazalarda çalışıp, salona yakın semtlerden gelen öğrenci ve gençlerden oluşurken, damlar ağırlıklı olarak Fener, Balat, Hasköy, Cibali, Kuledibi, Tarlabaşı, Feriköy ve Beşiktaş'tan gelmektedirler alinti