Aşağıda, Ayasofya ile ilgili onemli bir tarihi ayrıntının altını cizeceğim
Ortada fol yok yumurta yokken, “neden şimdi Ayasofya? sorusu akla gelebilir Once onu izah edelim
Ayasofya Muzesi’nin kuzeydoğu pandantifindeki 6 kanatlı serafim (melek) tasvirinin gun yuzune cıkarılmasıyla ilgili haberler dikkatinizden kacmamıştır
Hıristiyan inancında cennet kapısının bekcisi olarak da bilinen 6 kanatlı serafim mozaiğinin ortaya cıkarılmasından sonra Ayasofya Muzesi’nde bir basın toplantısı duzenleyen Kultur Bakanı Ertuğrul Gunay, Ayasofya’nın ceşitli yerlerinde başka tasvirlerin de olması gerektiğini vurgulayarak, “Onları da bu calışmalar ortaya cıkaracak demiş
Bakan Gunay’a, Ayasofya’dan soz ederken kurulan her cumleye cok ozen gosterilmesi gerektiği gerceğini hatırlatmaya gerek var mı bilmiyorum Ayasofya sadece klasik bir tarihi eser niteliğinde bir mabet değildir Neden sadece ‘mabet’ değildir konusunu izah etmek koca bir kitap yazmayı gerektireceğinden şimdilik onu geciyorum Derin mevzu
Ayasofya ile ilgili her turlu haber heyecanlandırır beni Rutin ziyaret ettiğim ender mekanlardan biridir Saatlerce kalsam sıkılmam Hatırası bende derindir Bugunlerde Ayasofya’nın altındaki gizemli su sarnıclarına dalan dalgıclara ait haberleri de yakından izliyorum Sırf bu nedenle bile dalgıclığı oğrenmeye değer
Peygamber Efendimiz’in doğumundan evvel inşa edilen Ayasofya, başta Mimar Sinan olmak uzere Osman mimarlarının değişik donemlerde yaptıkları guclendirme calışmaları ile bugunlere kadar ayakta kalabildi Osmanlı padişahları Cuma namazlarını burada kılmaya ozen gosterdi Onemli torenler hep bu mabedin golgesinde icra edildi 1453’ten 1924’e değin padişahların İstanbul’da bulundukları zamanlar boyunca her cuma gunu tekrarlanan “Cuma selamlığı adı verilen yarı resmi namaz torenlerini de butun padişahlar, hastalık ve olağanustu durumlar dışında aksatmadan icra ettiler
Turkleri tamamen atmak
Birinci Dunya Savaşı’nı mağlup devletler safında bitiren Osmanlı Devleti’nin toprakları işgal edilirken, Turklerin İstanbul’dan tamamen cıkarılması temel amactı Orneğin İngiliz kamuoyunun Turkiye ile yapılacak barış anlaşmasından uc beklentisi vardı Birincisi, bağımsız bir Ermenistan devleti, ikincisi Turklerin Avrupa’dan cıkarılması, ucuncusu Ayasofya’nın Yunan Ortadokslara geri verilmesi, cami olma ozelliğinden kurtarılarak bir kilise haline getirilmesiydi Diğer Avrupa ulkelerinin kamuoylarının yaklaşımı da bundan farklı değildi
İtilaf Devletleri aralarında yaptıkları ve aylar suren barış muzakerelerinde konuları oylesine detaylı ele alıyorlardı ki, mesela Ayasofya’nın kullanımı konusunda şoyle bir karara varıldı: “Eğer Ayasofya icin tefrik edici bir muamele gerekliyse Butun mezhep ve itikatların eşit cıkarlara sahip bulunduğu tarihi bir anıt olarak muamele edilebilir, fakat hicbir inanc tarafından ibadet gayesiyle kullanılamaz goruşu ağır bastı Ayasofya’nın şimdiki halinin yukarıda alınan karara benzerlik gostermesi de doğrusu ilginc bir durumdur
İstanbul’da bulunan İngiliz Yuksek Komiserliği yetkililerinden Hohler: “Ayasofya kilisesi Turklerin, Yunan İmparatorluğu’nu fethinin bir semboludur Ancak artık, butun İstanbul’un malı olmanın dışında bir şeyi temsil etmemekte ve Turkler de bu kiliseye bu cercevede bir saygı gostermektedir Ayasofya uzerindeki denetimlerini yitirdiklerini gormek Turklerin gururuna dokunur, dindarlıklarına ya da din aşklarına değil der
Ayasofya’ya can
22 Aralık 1919 Londra Konferansında Ruslar, İngilizler, Fransızlar ve Yunanlılar Ayasofya'ya can takılmasını kararlaştırdılar Ancak takılacak canın renginde anlaşamazlar Acaba Katolik mi, Ortadoks mu yoksa protestan canı mı takılsın diye
Bu haber İstanbul’a ulaştığında İstanbul hucum taburu komutanı binbaşı Şukru Oğuz Bey’in tepkisi şiddetli oldu İşgal kuvvetleri komutanına, Eğer Ayasofya'ya can takarlarsa Ayasofya'yı dinamitleyeceğimtehdidini savurdu Can takmaktan vazgectiler (İstanbul Kultur ve Sanat Ans 1875 ) Ama minarelerden rahatsızlıklarını da gizlemediler
Amerika'nın Boston kentinde kurulan Bizans Araştırma Enstitusu Muduru Papaz Prof Wittemore, 1931 yılında Ayasofya'yı tamir etmek icin Turk hukumetine baş vurdu Profesor Semavi Eyice bu calışmaların neticesini şoyle anlatır:
Wittemore'nin idaresindeki calışmalar surerken Ayasofya'nın muze haline getirilmesi duşuncesi ortaya atıldı Sekiz kişilik bir komisyon kuruldu ve bir rapor sunmaları istendi Bu kişiler Ayasofya’nın muzeye cevrilmesini, etrafında ve icinde Osmanlıya ait herşeyin yıkılmasını teklif ettiler Ancak Profesor E Ungen rapora muhalefet şerhi koydu ve cami kalmasını teklif etti Rapor doğrultusunda avludaki Fatih Medresesi yıkıldı Minareler de yıkılacakken Mimar Kemal Attan, Minareler yıkıldığı takdirde kubbenin gocebileceğinimuhendislik hesaplarına dayalı bir raporla anlattı Minareler bu sayede kurtuldu
Mustafa İzzet Efendi tarafından yazılan başta Allah, Muhammed lafzı yazılı levhalar olmak uzere hepsi yerlerinden indirildi Ancak levhaların capının yedi bucuk metre olup kapıdan cıkarılamaması sebebiyle Demokrat Parti donemine kadar ustuste istif edilmiş olarak icerde bir koşede toz toprak icinde kaldı O yıllarda İbnul Emin Mahmut Kemal'in onculuğunde levhalar eski yerlerinin biraz altına yeniden asıldı
Ayasofya Camii'nin avlusundaki Fatih Medresesi yıkıldıktan sonra araştırmalar yapılmış ve bir tane vaftiz teknesiyle moloz taşlar cıkarılarak hemen teşhir edilmiştir Bu calışmalardaki amac, Ayasofya’nın Musluman mabedi olduğu gerceğini golgelemekti
Kultur Bakanı Ertuğrul Gunay’ın, Ayasofya’nın ceşitli yerlerinde başka tasvirlerin de olması gerektiği ve onların da cıkarılacağı yonundeki sozleri bana, Ayasofya’nın cami vasfının ortadan kaldırılmaması icin mucadele eden Binbaşı Şukru Oğuz Bey’in civanvertliğini hatırlattı ve ‘acaba şimdi kemikleri sızlıyor mudur?’ diye duşundurdu
Ayasofya’da Muslumanlık alameti sadece 4 minare kalmak uzere Hıristiyan dunyasında zaten minareleri kaldırılmış resimler kullanılmasına ozen gosteriliyor
Sevr goruşmelerinde İtilaf devletleri Turkiye’yi kendi aralarında paylaşmakta zorlanmadılar ama Ayasofya’nın hangi Hıristiyan mezhebinin mabedi olacağı konusunda uzlaşamadılar Ayasofya’nın şimdiki hali, Sevr goruşmelerinde uzerinde durulan ‘birine ait değilse diğerlerine de ait olmaması’ şeklinde ozetlenebilecek genel mutabakata yakın bir uyum gosteriyor
Ayasofya’nın İslami kimliğini golgelemek icin yapılan her turlu calışma da Sevr’in ruhuna uygunluk gosteriyor Bilerek ya da bilmeyerek
Prof Dr Osman OZSOY Haber7
yazaramesaj@gmailcom
Ortada fol yok yumurta yokken, “neden şimdi Ayasofya? sorusu akla gelebilir Once onu izah edelim
Ayasofya Muzesi’nin kuzeydoğu pandantifindeki 6 kanatlı serafim (melek) tasvirinin gun yuzune cıkarılmasıyla ilgili haberler dikkatinizden kacmamıştır
Hıristiyan inancında cennet kapısının bekcisi olarak da bilinen 6 kanatlı serafim mozaiğinin ortaya cıkarılmasından sonra Ayasofya Muzesi’nde bir basın toplantısı duzenleyen Kultur Bakanı Ertuğrul Gunay, Ayasofya’nın ceşitli yerlerinde başka tasvirlerin de olması gerektiğini vurgulayarak, “Onları da bu calışmalar ortaya cıkaracak demiş
Bakan Gunay’a, Ayasofya’dan soz ederken kurulan her cumleye cok ozen gosterilmesi gerektiği gerceğini hatırlatmaya gerek var mı bilmiyorum Ayasofya sadece klasik bir tarihi eser niteliğinde bir mabet değildir Neden sadece ‘mabet’ değildir konusunu izah etmek koca bir kitap yazmayı gerektireceğinden şimdilik onu geciyorum Derin mevzu
Ayasofya ile ilgili her turlu haber heyecanlandırır beni Rutin ziyaret ettiğim ender mekanlardan biridir Saatlerce kalsam sıkılmam Hatırası bende derindir Bugunlerde Ayasofya’nın altındaki gizemli su sarnıclarına dalan dalgıclara ait haberleri de yakından izliyorum Sırf bu nedenle bile dalgıclığı oğrenmeye değer
Peygamber Efendimiz’in doğumundan evvel inşa edilen Ayasofya, başta Mimar Sinan olmak uzere Osman mimarlarının değişik donemlerde yaptıkları guclendirme calışmaları ile bugunlere kadar ayakta kalabildi Osmanlı padişahları Cuma namazlarını burada kılmaya ozen gosterdi Onemli torenler hep bu mabedin golgesinde icra edildi 1453’ten 1924’e değin padişahların İstanbul’da bulundukları zamanlar boyunca her cuma gunu tekrarlanan “Cuma selamlığı adı verilen yarı resmi namaz torenlerini de butun padişahlar, hastalık ve olağanustu durumlar dışında aksatmadan icra ettiler
Turkleri tamamen atmak
Birinci Dunya Savaşı’nı mağlup devletler safında bitiren Osmanlı Devleti’nin toprakları işgal edilirken, Turklerin İstanbul’dan tamamen cıkarılması temel amactı Orneğin İngiliz kamuoyunun Turkiye ile yapılacak barış anlaşmasından uc beklentisi vardı Birincisi, bağımsız bir Ermenistan devleti, ikincisi Turklerin Avrupa’dan cıkarılması, ucuncusu Ayasofya’nın Yunan Ortadokslara geri verilmesi, cami olma ozelliğinden kurtarılarak bir kilise haline getirilmesiydi Diğer Avrupa ulkelerinin kamuoylarının yaklaşımı da bundan farklı değildi
İtilaf Devletleri aralarında yaptıkları ve aylar suren barış muzakerelerinde konuları oylesine detaylı ele alıyorlardı ki, mesela Ayasofya’nın kullanımı konusunda şoyle bir karara varıldı: “Eğer Ayasofya icin tefrik edici bir muamele gerekliyse Butun mezhep ve itikatların eşit cıkarlara sahip bulunduğu tarihi bir anıt olarak muamele edilebilir, fakat hicbir inanc tarafından ibadet gayesiyle kullanılamaz goruşu ağır bastı Ayasofya’nın şimdiki halinin yukarıda alınan karara benzerlik gostermesi de doğrusu ilginc bir durumdur
İstanbul’da bulunan İngiliz Yuksek Komiserliği yetkililerinden Hohler: “Ayasofya kilisesi Turklerin, Yunan İmparatorluğu’nu fethinin bir semboludur Ancak artık, butun İstanbul’un malı olmanın dışında bir şeyi temsil etmemekte ve Turkler de bu kiliseye bu cercevede bir saygı gostermektedir Ayasofya uzerindeki denetimlerini yitirdiklerini gormek Turklerin gururuna dokunur, dindarlıklarına ya da din aşklarına değil der
Ayasofya’ya can
22 Aralık 1919 Londra Konferansında Ruslar, İngilizler, Fransızlar ve Yunanlılar Ayasofya'ya can takılmasını kararlaştırdılar Ancak takılacak canın renginde anlaşamazlar Acaba Katolik mi, Ortadoks mu yoksa protestan canı mı takılsın diye
Bu haber İstanbul’a ulaştığında İstanbul hucum taburu komutanı binbaşı Şukru Oğuz Bey’in tepkisi şiddetli oldu İşgal kuvvetleri komutanına, Eğer Ayasofya'ya can takarlarsa Ayasofya'yı dinamitleyeceğimtehdidini savurdu Can takmaktan vazgectiler (İstanbul Kultur ve Sanat Ans 1875 ) Ama minarelerden rahatsızlıklarını da gizlemediler
Amerika'nın Boston kentinde kurulan Bizans Araştırma Enstitusu Muduru Papaz Prof Wittemore, 1931 yılında Ayasofya'yı tamir etmek icin Turk hukumetine baş vurdu Profesor Semavi Eyice bu calışmaların neticesini şoyle anlatır:
Wittemore'nin idaresindeki calışmalar surerken Ayasofya'nın muze haline getirilmesi duşuncesi ortaya atıldı Sekiz kişilik bir komisyon kuruldu ve bir rapor sunmaları istendi Bu kişiler Ayasofya’nın muzeye cevrilmesini, etrafında ve icinde Osmanlıya ait herşeyin yıkılmasını teklif ettiler Ancak Profesor E Ungen rapora muhalefet şerhi koydu ve cami kalmasını teklif etti Rapor doğrultusunda avludaki Fatih Medresesi yıkıldı Minareler de yıkılacakken Mimar Kemal Attan, Minareler yıkıldığı takdirde kubbenin gocebileceğinimuhendislik hesaplarına dayalı bir raporla anlattı Minareler bu sayede kurtuldu
Mustafa İzzet Efendi tarafından yazılan başta Allah, Muhammed lafzı yazılı levhalar olmak uzere hepsi yerlerinden indirildi Ancak levhaların capının yedi bucuk metre olup kapıdan cıkarılamaması sebebiyle Demokrat Parti donemine kadar ustuste istif edilmiş olarak icerde bir koşede toz toprak icinde kaldı O yıllarda İbnul Emin Mahmut Kemal'in onculuğunde levhalar eski yerlerinin biraz altına yeniden asıldı
Ayasofya Camii'nin avlusundaki Fatih Medresesi yıkıldıktan sonra araştırmalar yapılmış ve bir tane vaftiz teknesiyle moloz taşlar cıkarılarak hemen teşhir edilmiştir Bu calışmalardaki amac, Ayasofya’nın Musluman mabedi olduğu gerceğini golgelemekti
Kultur Bakanı Ertuğrul Gunay’ın, Ayasofya’nın ceşitli yerlerinde başka tasvirlerin de olması gerektiği ve onların da cıkarılacağı yonundeki sozleri bana, Ayasofya’nın cami vasfının ortadan kaldırılmaması icin mucadele eden Binbaşı Şukru Oğuz Bey’in civanvertliğini hatırlattı ve ‘acaba şimdi kemikleri sızlıyor mudur?’ diye duşundurdu
Ayasofya’da Muslumanlık alameti sadece 4 minare kalmak uzere Hıristiyan dunyasında zaten minareleri kaldırılmış resimler kullanılmasına ozen gosteriliyor
Sevr goruşmelerinde İtilaf devletleri Turkiye’yi kendi aralarında paylaşmakta zorlanmadılar ama Ayasofya’nın hangi Hıristiyan mezhebinin mabedi olacağı konusunda uzlaşamadılar Ayasofya’nın şimdiki hali, Sevr goruşmelerinde uzerinde durulan ‘birine ait değilse diğerlerine de ait olmaması’ şeklinde ozetlenebilecek genel mutabakata yakın bir uyum gosteriyor
Ayasofya’nın İslami kimliğini golgelemek icin yapılan her turlu calışma da Sevr’in ruhuna uygunluk gosteriyor Bilerek ya da bilmeyerek
Prof Dr Osman OZSOY Haber7
yazaramesaj@gmailcom