Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Türklerde denizciliğin başlaması ve gelişmesi

Türklerde denizciliğin başlaması ve gelişmesi
0
232

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
14
Türk denizciliğinin başlangıcı, Türk denizciliği ne zamanbaşladı, Türk denizciliğinin gelişimi

TÜRK DENİZCİLİĞİMİZİN GELİŞİMİ

Türk denizciliğimiz ve gemilerimizin geçmişi ile savaş denizciliğimizin geçmişi ortaktır Hem savaş bahriyesinin ayrıca de ticari bahriyenin gemileri benzer tezgahta (Tersanei Amirede) yapılmaya başlanmış olmakla beraber, kısa süre sonra iki gemi grubunun birbirinden ayrılması gerektiğinin farkına varıldı Arkasından da ticari gemicilik (denizcilik aramak gerekiyor ama hakiki anlamıyla denizcilik serbest girişimciliği göremiyoruz) süreci başladı Ancak bu süreç hiçbir zaman Batı'daki gelişmiş denizci ulusların düzeyine ulaşamadığı gibi, planlandığı sürat ve sistemli içinde de yürütülemedi

Denizciler ile tüccarlar arasında belirtilen anlaşmazlıkların bulunmasına karşılık, Avrupa'daki yöneticiler devletlerinin gelişimi, zenginliği, bağımsızlığı ve savunması açısından denizin önemini kavramışlardı Avrupa'nın kurulmasında ve arkasından Avrupa kimliğinin oluşmasında bu vaka ağırlık taşımıştır Bu olgu İtalyan kentlerine bakıldığında kolayca doğrulanır; ne Venedik ne Cenova ve hatta ne de Floransa denizden destek almadan o üstün konuma ulaşabilirdi İber yarımadası değişik durumlar sergiler: Katalonya ve Valencia Krallığı denizsiz düşünülemezdi; Kastilya, Cantabria kıyılarındaki etkinlikle ayakta kalabilirdi fakat üç yanını çevreleyen Katolik krallıkların çağını beklemek zorunda kalırdı Akdeniz, Endülüs ve BaskPortekiz her şeyini denize borçluydu lakin ancak 1385'te Aljubarrota'da sona eren ve Kastilya zincirlerinden kurtulmasını karşılayan savaşın arkasında bunun ayrımına vardı Benzer şey denizlerdeki kaderi oysa Yüz Sene Savaşı'nın sonunda anakaradan sürüldükten sonradan ortaya meydana çıkan İngiltere için de söylenebilir lakin İngiltere daha çatışmalar esnasında adalı konumunun getirdiklerini hissetmişti ve gelecekteki tüm tarihi bu çerçevede belirlenecekti bununla birlikte Fransa da savunmasının ve ticari çıkarlarının gerektirdiklerinin ayrımına varmış ve daha 13 yüzyılda Philippe August yönetiminde buna yönelik bir dizi adım atmıştı; 14 yüzyılda V Charles ve 16 yüzyılda XII Louis'den IIHenry'e kadar olan bütün kralların yönetimi aşağıda bu girişimleri sürdürecekti Bu Nedenle 16 yüzyıla kadar Avrupa krallıkları zamanla fakat ayrı olarak denizlerdeki çıkarlarının ayrımına vardılarBu ayrımın adı da idareli çıkardı

Denizcilik sadece bir askerî donanma gücü olarak değil, bilim, endüstri ve ticaret olarak da denizcilik sektörünün gelişmesi demektir Denizcilik gücü ticari ve savaş bahriyesinin birlikte hareket etmesini ifade eder Osmanlı deniz gücü 15 ve 16 yüzyıllarda Akdeniz'in stratejisini belirleyen en büyük güçtü Doğu Akdeniz ticaret yolu ayrıntılarıyla Osmanlı denetimi altındaydı

İnsanlık tarihi uygun saymayıp keşif ve icatlar art arda patlayınca bunlara ayak uyduramayan Osmanlı'nın 17 yüzyılda içine düştüğü duraklamadan1 denizcilik kurumları da payına düşeni almıştır Özellikle Avrupalıların yeni bir saldırı yaparak, kalyon olarak adlandırılan yüksek güverteli gemileri savaş ve ticaret gemisi olarak kullanmaya başlamaları, Osmanlılar'ın okyanuslara açılmadıkları için buna fazla geç geçişleri, Osmanlı denizciliğini 17 yüzyılda önce bir duraksatacaktır Bu durum, 1682 yılında kalyonların Osmanlı harp filosunda ana öğe gemi olmalarına dek sürecektir

Buna bakarak Osmanlı'da ticari bahriye olmadığı hükmü verilmemelidir Ticareti Bahriye de 16 yüzyılda limanlar arası taşımacılığı ve ticareti denemiştir 17 yüzyılda da yine özel kişilerin sahip oldukları gemiler bizim sularımızda, bizim kara topraklarımızda ticaret işine girmişlerdir Hatta devlet bunlara bir olanak da tanımıştır Herhangi bir deniz savaşı esnasında ticaret gemisiyle donanma hizmetine girenlere aidat muafiyeti koymuştur Bu dokunulmazlık 18 yüzyılda anlaşılamayan bir nedenle kaldırılmıştır Bu hatalı karardan sonra deniz ticaretimizde yavaşça zayıflama başlar

Bu şart III Selim vaktinde dikkate alınacak, donanmanın ıslahıyla ilgili çıkarılan nizamname ve kanunnameler, bünyevi ticaret gemisi ifade olunan devlet ticaret gemilerinin kurulmasına dek gidecektir başlangıçta devlet ticaret gemisi kurulması düşüncesi III Selim döneminde ele gücenmiş ve bunun için devrin zenginlerine birer gemi almaları ve bünyevi ticaret gemilerinin çoğaltılması hususuna gidilmesi emredilmiştir Ve bunun yanına devlet de ayrıca zenginlere2 gemi aldıracak ayrıca de kendi tersanelerinden devlet ticaret gemilerini artırmak için gemiler yapı edecekti

Fakat bu tasarı keza ülkenin içinde bulunduğu şartlar ve keza de Batı'daki devletlerin engelleyici siyasetleri sebebiyle gerçekleştirilememiştir gerçi sivil deniz ticaret filosu kurulması ve deniz taşımacılığı öneminin anlaşılması bakımından temel oluşturmuştur denebilir

Osmanlılar 18 yüzyılın mevcut koşulları aşağı tersaneyi ve ;bu arada gemiciliği geliştirmek için yeni bir takım atılımların yapılması gerektiğini de görmüştü Bu inancın, bu değişimin bilhassa 1770'lerden sonra baskı kazandığını söylemek mümkündür 1770'lere kadar Osmanlı denizciliğinin manâlı bir faaliyeti görülmemektedir 1770 yılındaki Çeşme yangını tüm yöneticileri denizden gelecek tehlikeye karşı uyarmıştır Denizden gelecek risk büyük bir nefret edilen şey halinde o tarihlerde herkeste egemendi Osmanlı denizciliğinin bu tarihten itibaren vizyon kazandığını ve bir takım adımlar atma çabası gösterdiğiniz saptamaktayız Denizciliğin tartma kazanması III Selim döneminde Duraklama dönemine kadar oldukça ileri düzeydedir

III Selim ile başlayan değişim ve yeniliklerde, idareli politika bağlamında denizcilik önemli bir yer kazanmaya başladı, Lakin böyle olmasına rağmen III Selim'in denize, denizciliğe vermiş olduğu yük nedeniyle İradı Cedid 3hazinesi denizcilikle ilgili bir takım masrafları da sonunda üstlenmek zorunda kaldı Bu masraflardan en önemlisi kalyonlar nevacüdü, yani kalyonlarda çalışan personelin maaşlarıyla ilgili giderlerdir

Padişah III Selim denizciliğin önemini, deniz ticaretinin gerekliliğini kavrayarak İradı Cedid hazinesinden kayda değer bir miktarı denizcilikle ilgili konulara seferber etmiştir Bu yalnızca kalyonlar nevacüdü adını verdiğimiz cari harcamayla ilgili gider olarak kalmamış, III Selim vaktinde tersanede havuz yapılması için de manâlı meblağlar İradı Cedid hazinesinden harcanmıştır



Tersanei Âmire adıyla teşkilatlandırılan, Osmanlı'nın en büyük tersanesi 11 Kasım 1455 tarihinde Kasımpaşa Camialtı Meydanı denilen yerde kuruldu Bunu İzmit, Gemlik, Sinop ve Girit tersanelerinin kuruluşu izledi

III Selim'e gelinceye değin, yani 16 yüzyılda Türk tersaneleri yalnız Donanmayı Hümayun için gemi yapmıyor, öteki ülkelerin ticaret gemilerinin yapım siparişlerini de kabul ediyordu Özellikle dönemin büyük denizci milleti olan Venediklilerin 15901616 yıllarında Türk tersanelerine gemi sipariş etmiş olmaları Türk gemi yapımcılığının Batı'nın gemi yapımcılığından ileri olduğu kabul edilmekteydi Bu seçim durumu 1876 yılına kadar devam etti

17 yüzyılın ortalarında Marmara ve Ege denizi adalarındaki Rum asıllı Osmanlı uyruklu gemi sahiplerine karşısında, merkezleri İstanbul Yağ Kapanı'nda olan ve Hayriye tüccarları adıyla anılan, büyük yelken gemisi sahipleri vardı Bunların elinde İstanbul limanına alt olarak 2600 adet büyüklü küçüklü yelkenli ticaret gemisi vardı Bu gemilerden 600 adam başına büyük yelken gemisi idi Bu denizcilik piyasasında 27000 kadar kaptan ve gemi tayfası çalışmaktaydı *
 
858,505Konular
982,701Mesajlar
33,053Kullanıcılar
gakgunSon üye
Üst Alt