Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.
bilgisayarci
FD Üye
Romanda ülkede yaşanan karışıklığın bir çöküşü nasıl hazırladığı anlatılıyor. Yıllar sonra Afganistan'ın geldiği bu durum ise o yıllardan kalan bir domino taşı tesiri aslında.
Kitaptan alıntıları okurken bir defa daha Buyruk, Hasan, Assef, Baba, Ali, Rahim Han, Sohrab üzere karakterlerin dünyasında kendinizi bulacaksınız.
"İyilik bu toprakları terk etti; ölümlerden kaçmanın yolu kalmadı. Mevt, her an, her yerde vefat."
"Afganistan'da çocuk çok fakat çocukluk yok."
"...Yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. O da hırsızlıktır. Onun dışındaki bütün günahlar, hırsızlığın bir çeşitlemesidir."
"İnsan olmana müsaade vermiyorlar."
"Elime bir tüfek alıp önüme gelene ateş etseydim bile, o beni bir an sendelemeyen bir sevgiyle sevmeyi sürdürürdü."
"Zamanla kanserin pek çok ismi olduğunu öğrendik; tıpkı şeytan üzere."
"Masasının üzerindeki bir levhada şöyle yazıyordu: Hayat bir trendir, atla!"
“İlkokul birinci sınıf kitabımı bile okuyamayan Hasan, beni rahat rahat okuyordu.”
"Belki haksızlık, lakin bazen birkaç günde hatta tek bir günde olanlar bütün bir ömrün akışını değiştirebiliyor Buyruk."
Baba, berbatların bile canını yakmanın günah olduğunu söylerdi. İstemeden makûs olmuşlar, bazen de düzelirlermiş."
"Mutlu son diye bir şey var mı? Her şey bir yana hayat bir Hint sineması değil. Afganların en sık yinelediği deyiştir: Zendagi migzara. Hayat devam ediyor."
"Sonradan bulduğun bir şeyi yitirmek, her vakit daha zordur."
"Çocuklar boyama kitabı değildir. Onları en sevdiğin renklere boyayamazsın."
"Senin bu kadar keyifli olmana, fakat senden bir şey almaya hazırlandıkları vakit müsaade verirler."
“Uçurtmayı senin için yakalamamı ister misin? - ”Yutkunurken, âdemelması inip çıktı. Rüzgâr saçlarını karıştırdı. Başını evet manasında salladığını gördüm.
“Senin için bin tane olsa yakalarım,” dediğimi duydum. Sonra döndüm, koşmaya başladım. Sırf bir gülümsemeydi, hepsi bu. Her şeyi düzeltmiş değildi. Hiç bir şeyi düzeltmemişti. Muhakkak belgisiz bir tebessüm. Minicik bir şey. Ormandaki bir yaprak; apansızın havalanan bir kuşun kıpırdattığı bir yaprak.
