nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
Ülkemizde İç Göçün Nedenleri,
ÜLKEMİZDEKİ GÖÇLER VE NEDENLERİ
İÇ GÖÇLER
İç göçler 1950 'den daha sonra Ulaşımın gelişmesi ve sanayileşme ile yükselme göstermiştir
İç Göçün (Köyden Kente) Sebepleri
1 Seri nüfus artışı,
2 Tarım alanlarının miras aracılığıyla minik parçalara ayrılması,
3 Tarımda makineleşme ile işsizliğin oluşması (bu genelleme Karadeniz bölgesi için geçerliliğini yitirir)
4 Eğitim hizmetleri, daha alçak inşa hizmetlerinin yetersizliği,
5 Kan davaları ve terör
6 İklim ve yer şekillerinin negatif etkileri
7 Afiyet hizmetlerinin yetersizliği (en düşük etkin)
8 Iş imkanlarının sınırlı olması
9 Kentlerde sanayinin gelişmiş olması
Köyden Kente Göçün Sonuçları
1 Nüfusun dağılışında dengesizlik olur
2Yatırımların dağılışında dengesizlik olur
3 İşsizlik ortaya çıkar
4Konut sıkıntısı olur Sonuçta gecekondulaşma olur
5Sanayi tesisleri (fabrikalar) şehir içinde kalır
6 Çevre sorunları artar
7Trafik, eğitimsağlık problemleri olur
8Alt yapı hizmetlerinin götürülmesi zorlaşır
9Kültür çatışması olur
10Kırsal kesimdeki yatırımlarda verimsizlik olur
Köyden Kente Göçü Durdurmak İçin
1Sulamalı tarım yaygınlaştırılmalı,
2Modern tarım yöntemleri yaygınlaştırılmalı
3Besi ve ağıl hayvancılığı geliştirilmeli
4Eğitim sağlık hizmetleri geliştirilmeli
5Tarıma dayalı sanayi kolları kırsal kesime kaydırılmalı
6Alt yapı hizmetleri geliştirilmeli (yol ,su, elektrik, haberleşme)
GÖÇ
Waugh'a göre (1990: 301) göç, devinme ve insanın yerleşme yerinde, bazı dönemlerde, kalıcı değişimidir Göçler ve cazibeli faktörlerin etkileri ile ortaya çıkmaktadır faktörler, insanları mevcut yerleşmelerinden hoşnutsuz eden baskılar nedeniyle uzaklaştırırken, cazibeli faktörler insanların yeni bir yerleşmesine tesir eder Göç, özetle, insanların yaşadıkları yerleri
herhangi bir amaçla uzun veya kısa süreli olarak değiştirmesi olayıdır
Göçün Sebepleri
Göç hareketinin fazla sayıda sebebi bulunmaktadır İnsanların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için ekonomik anlamda, içinde bulundukları devre tarafından, belirtilen standartlarda olanaklara sahip olmaları gerekmektedir Halk yaşamak için başta fizyolojik ihtiyaçlarını yerine getirmek zorunda olup, bunun için belirtilen bir gelire ihtiyaç duyarlar Bu amaca karşın halk müziği, bir işte çalışarak kendisinin ve bakmak zorunda olduğu şahısların geçimini sağlamaktadırlar Irk bulundukları ortamlarda iş bulamıyor ve geçimlerini sağlayamıyorlarsa iş bulabilecekleri bir yere göçmek zorundadırlar böylece de araştırma sahasında, göçün en önemli sebebi, meslek bulmak amacını taşımaktadır (%78,1) GAP'ın faaliyete geçmeye başlaması ile beraber, bu neden ortadan kalkmaya başlamıştır Yukarıda değinilen göçün nedenlerini Gökçe'de (1996: 264) destekleyerek, 1981 verilerine göre %40 olan topraksız çiftlik sahibi ailelerinin oranının 1993'e gelindiğinde de aynı olduğunu belirtmiştir Hem, bu durumun topraktan yeterli geçimini sağlama sağlayamama, kentlere kitlesel göç ve işsizlik sorununu da beraberinde getirdiğini vurgulamıştır Araştırma sahasında göç olayının sebeplerinden bir diğeri kan davasıdır Kan davasının göç nedeni olması (%2,1), sahada kan davası olaylarının hala devam ettiğini göstermesi bakımından epeyce önemlidir Bu çağdışı olayın hala yaşanıyor olması sahadaki insanların geleneksel etkilerinden kopamıyor olmasının bir göstergesi olması yanına, eğitim, idareli ve kültürel anlamdaki bir takım eksikliklerin etkili olduğu söylenebilir F Doğanay
(1997: 2122), Harran'da 1970'li yıllarda, bazı aileler arasında kan davasının olduğuna dikkat çekerek, bunun ailelerde rahatsızlık ve güvensizlik nedeni olduğunu belirtmiştir
Araştırma sahasında, ankete katılan hane halkı reislerinden köyden göçmek isteyenlerinoranı azımsanmayacak değin çoktur (%25,4), Oysa, bu sadece bir arzu olup, kesinleşmiş bir olay değildir Köyden göçmek istemeyenler ise çoğunluğu oluşturmaktadırlar (%74,6) Bu da, göçün durmaya başladığının göstergelerinden
Ankete katılan hane halkı reislerinden yurt içine göçmek isteyenlerin kayda değer bir kısmı; Adana (%34,9) ve İstanbul'u (%21,7) seçim etmişlerdir Göç ricası çoğunlukla yakın merkeze ve il içine doğru bir hareketlilik göstermiştir (%72,2), (Tablo 5) Bu oranlara bağlı olarak göç isteğinin, iş imkanı fazla olan gelişmiş uzakta merkezlere ve yakın merkezlere şeklinde olduğu söylenebilir
Dış göç eğilimine rağmen, Şanlıurfa'dan dışa göç eğilimi son 1520 yıl süresince kesintisiz düşüş göstermiştir Buna karşın, alan kentlerine olan göç; nüfus yığılmasına sebep olmaktadır
Araştırma sahasına, göç ederek gelenlerin çoğu meslek imkanının artmış olduğunu belirtmişlerdir (%73,3) Iş kurduğu için gelenlerde de artma vardır (%6,7) Bu şart, GAP'ın ve Şanlıurfa ilinin iş cazibesi bakımından kayda değer olmaya başladığını gösterdiği gibi gelecekte de önemli olacağının işaretlerindendir
Sahada 1995 yılından itibaren, Atatürk Barajı'ndan sulamanın başlaması ile beraber, önceleri Türkiye'nin öteki bölgelerine çalışmaya dışarı giden insanların geriye doğru dönmeye başlamış olmasına rağmen, bu tersine göçnüfusun çoğaltma hızını etkiyecek kadar yüksek değildir Çünkü, göç hareketinin etkileri kısa sürelerde görülmez Araştırma sahasında yaşayan insanlar, daha önceleri, Adana ve Çukurova gibi yerlere çalışmaya gitmişlerdir 1995'te GAP'ın devreye girmesi ise, az önce yeni sayılabilecek bir olaydır Bunun tersine göçgibi sosyal boyuttaki olaylara geç tesir etmesi de gayet doğaldır Alan dışına göç eden halk müziği göç ettikleri yerlerde ekonomik faaliyetlerini sürdürdüğü gibi buralardan çoğunlukla geriye doğru dönmek istemezler Çünkü, geriye doğru döndükleri zaman baştan geldikleri yerlere harmoni sağlamaları da geç olacak ve buna ast olarak da kurulu düzenleri bozulacaktır Türkiye'de son yıllarda yaşanan, ülke genelindeki idareli çıkmazın da aksine göçe olumsuz etkisi olduğu söylenebilir Bu sebeple, son yıllarda artması beklenen tersinegöç, yukarıda belirtilen nedenlerle eksik gerçekleşmiştir Tersine göç olgusunun az da olsa başlamış olması, GAP'ın çekici özelliklerinden kaynaklanmaktadır
Yukarıda ortaya koymuş olduğumuz manzara, bir takım araştırmacılar tarafından da desteklenmektedir GAP entegre bölgesel yeniden yapılanma projesi gerçekleştiğinde, Güneydoğu Anadolu, göç veren yok, yüksek oranda göçlerin yöneldiği bir alan olacaktır Gaziantep ve Şanlıurfa bölgenin en büyük ve Türkiye'nin sayılı metropolleri arasına girecektir (H Doğanay, 1997: 448) Gökçe'de bu görüşü destekleyerek (1996: 265), 2005 Hedef Yılı'nda, bölgesel istihdamın 1985 yılına göre % 251 oranında büyüme kaydedeceğini, buna karşılık, nüfus artma oranının ise % 240 olacağını belirtmiştir Görüldüğü gibi, 2005 Kasıt Yılı'nda bir istihdam fazlalığı dikkati çekmektedir Bu istihdam fazlalığının alan dışarıda çalışan nüfusu bölgeye çekme gücü vardır
Yukarıdaki araştırmacıları Özer'de destekleyerek (1997: 161), GAP ile birlikte bölgenin manâlı oranda göç alacağını ve bu göçün en büyüğünün projenin başları ile (1990) sonları yani ürünlerin verileceği dönem (2010) olacağını belirtmiştir Ayrıca, GAP bölgesine proje ile birlikte ve projeden sonra genellikle Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu ve İç Anadolu'dan göç geleceğini vurgulamıştır
Görüldüğü gibi, GAP'ın tamamlanmasıyla birlikte sadece daha önce araştırma sahasından Türkiye'nin diğer bölgelerine göç eden ahali sahaya göç etmeyecek, buna ek olarak Ülkenin öteki bazı bölgelerinden de araştırma sahasına göç hareketi gerçekleşecektir Çünkü, GAP tamamlandığında sahaya göç verme ihtimali olabilecek bölgelerde istihdam sorun olmaya devam ederken, GAP bölgesinde istihdam fazlalığı olacaktır Bu da, sahaya öteki bölgelerden göç hareketinin gerçekleşmesi için tatmin edici bir nedendir
Araştırma sahasında geni aile tipinde olan ailelerden işini ve kazancını ayıran bireyler sonra çekirdek ailekurarak toplumsal manada yaşamlarını önceki geniş ailelerinden ayrı ayrı devam ettirirler Bu koşul, göçe sebep olabilmektedir Şöyle ki; evini ayırarak tekrar çekirdek aile oluşturan bireyler ara sıra bulunduğu yerden iş bulmak için ayrılarak göç ederler
İç Göç
Günümüzde, insanlar daha gizli ortamlarda yaşamak istemektedirler Bu özlem aynı zamanda göç nedenlerinin en önemlilerindendir Göç başlıca, insanların bölgeleri dışındaki sanayileşmiş büyük şehirlere olurken, ara sıra kendi yaşadıkları kırsal alanların alt bulundukları il ve ilçe merkezlerine de olabilmektedir Hatta, bazı millet yurt dışına bile göç ederler Araştırma sahasında, son zamanlara gelinceye kadar önemli düzeyde bir göç olayı söz konusu idi Fakat, sulamalı tarıma geçilmesi sebebiyle böyle bir hareketlilik ortadan kalkmaya hatta tersine dönmeye başlamıştır Bu tersine şart, yani aksine göçfazla manâlı oranlarda olmamakla birlikte böyle bir eğilimden söz edilebilir Şanlıurfa ilinde göç 1990'lı yıllar ve öncesinde olumsuz iken; 1990'lı yıllarda durmaya günümüzde ise aksine dönmeye başlamıştır
Araştırma sahasında yurt içine göç; il içive il dışıolarak iki şekilde değerlendirilebilir Ankete katılan hane halkı reislerinden il dışına göç eden hane bireylerinin olduğunu belirtenler manâlı bir oran oluşturmaktadır Hane halkı reislerinden manâlı bir kısmı, haneden herhangi bir bireyin yurt içine göçtüğünü belirtmişlerdir Göç eden hane halkı bireylerinin manâlı bir kısmı (%45,5) Adana'yı seçim etmiştir İl dışına göç edenlerin çoğunluğu ise çevre illeri seçim etmişlerdir (%55,8) Geriye kalanların manâlı bir kısmı, Şanlıurfa Merkez İlçe'ye göç ederken (%23,9), arta kalanlar ise uzaktaki illere göçmüşlerdir
Sulamalı tarım henüz ildeki iş isteğine yeterince cevap veremediği için Şanlıurfa'da hala il dışına göç vardır Sulamalı tarıma 1995'te geçildiği düşünülürse bu şart epeyce doğaldır Göç gibi toplumsal olayların sonuçlarının ortaya çıkması uzun sürebilir
Hane halkı reislerinden ülke içinden göç ederek geldiğini belirtenler %3,2 orandadır Bu da, GAP'ın bir çekim gücü oluşturmaya başladığını göstermektedir Ülke içinden göç ederek gelenlerin çoğunluğu Adana (%38,5) ve Gaziantep'deri gelmiştir (%30,8) Şanlıurfa'dan göç ederek geldiğini belirtenler de önemli bir orandadır (%15,4), (Tablo 9) Daha önceleri tarımda ve öbür işlerde hedeflemek amacıyla Adana ve Gaziantep'e çalışmaya dışarı giden ailelerin geriye doğru dönmeye başlamış olması iç göç içerisinde değerlendirilebilir
Toplam hane halkı reislerinin Şanlıurfa il merkezinden Şanlıurfa'nın değişik köylerine göçtüğünü belirtmesi uyarı çekicidir Çok ciddi bir oranda olmamakla beraber Şanlıurfa'da kentten köye göçolgusu başlamıştır Bunun da esas sebebi, ilde sulamalı tarıma geçilmesi ile sulamalı tarım arazilerinde işgücüne gereklilik doğmasıdır Bu şart, aynı zamanda GAP'ın sonuçlarının alınmaya başlandığının da bir göstergesidir
Araştırma sahasında kırdan kentegöçün en kayda değer sebepleri şunlardır:
Kırsal alanlarda tatmin edici iş imkanın olmaması,
Miras yoluyla arazilerin bölünmesi ya da çiftçilikle geçinen ailelerin toprak sahibi olamamaları,
GAP kapsamında bulunan Atatürk, Birecik ve Hacı Hıdır Barajı'nın göl aynası aşağı kalan yerleşmelerdeki insanların kente göç etmesi en bariz nedenlerdendir
Kırdan kente göçün bir diğer sebebi de; kırsal kesimde doğurganlık oranın fazla olması dolayısıyla aşırı nüfus artışıdır
Zorunlu Göç Araştırma sahasında, GAP ile gerçekleştirilen baraj gölü aynasının aşağı kalan yerleşmelerden başka yörelere önemli miktarda göç yaşanmıştır Keza, kan davası ve terör zorunlulukları dahilinde de gerekli göçolayı mevcuttur Sahada zorunlu göç olayı, bilhassa Atatürk, Birecik ve Hacı Hıdır barajlarının göl aynalarında kalan yerleşme yerlerinde yaşayan insanların göçmek zorunda kalması durumu ile daha da ağırlık kazanmıştır (Tablo 10) Lüzum araştırma sahasında, gerekse GAP Bölgesi'nde baraj göl aynalarının suları aşağı arazileri veya konut ve dükkanları kalan insanların bu mülklerinin kamulaştırılması ve bu insanların her tarafta yerleştirilmeleri birbirinden ayrılmayan konulardır Sahada devletleştirme ve her tarafta yatırma sorunlu olmuştur Bu sorun, ekonomik olduğu dek sosyolojik ve psikolojiktir Bu sebeple, üstünde özenle durulması gereken bir konu olup, hala devam eden bir problemdir
Bitmiş yatırma zorunlu göçün bir çeşidi olarak tanımlanabilir Araştırma sahasında, devlet tarafından oluşturulan tesisler nedeniyle kamulaştırmadan etkilenenlerin iskanı 2510 sayılı İskan Kanunun Ilave10 Maddesine tarafından isteğe alt olarak yapılmıştır Vatandaş devlet eliyle iskan istemediği takdirde kamulaştırma bedellerini alabildikleri gibi, diledikleri şekilde uygulamak için hür bırakılmışlardır İnsanların zorunlu olarak baştan iskana yan tutulmaları, hiçte istenecek bir şart değildir Bu sebeple de
birtakım sorunlar ortaya çıkmıştır Bu sorunlar ara sıra hakiki olurken bazen de spekülatif olmaktadır
Sahada gerekli göçe tesir eden en manâlı faktörlerden birisi PKK adlı kanunsuz terörist örgütün ortaya koymuş olduğu terörist faaliyetlerle ortaya meydana çıkan emniyet sorunudur PKK'nın bölgede göstermiş olduğu faaliyetlerden canını kurtarmak isteyen insanlar özellikle kırsal kesimden şehir alanlarına göç etmişlerdir Bu durum, son 56 yıldır bu örgütün faaliyetlerinin durdurulması ile oldukça az bir düzeye indirgenmiştir PKK, sahada artı etkili olmamakla beraber, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinin bazı illerinde daha etkin olmuştur Emniyet sorunu, gerek Şanlıurfa'da, gerekse bölgedeki öteki illerden Şanlıurfa merkezine göç olaylarının yaşanmasına sebep olmuştur
Göçün Sonuçları
Göç olgusu genel olarak negatif olup, göç veren yeri olumlu veya negatif etkilediği gibi göç alan yeri de aynı şekilde etkilemektedir Bu sonuçları göçveren yerler ve göç alan yerler için ayırarak koyulmak mümkündür
Göç veren yerler için;
Öncelikli olumsuzluğa sahip olan iş gücü göçüdür Meslek gücü göçü o yerin meslek yapma ve mahsul üretme becerisinin azalması ya da değil olması demektir
Sermaye göçü ise, göç veren yeri anapara açısından negatif etkileyerek, bu yerdeki toplam anapara miktarını azaltır
Beyin göçü bir öteki negatif etki olup, şayet de en olumsuzudur
Çünkü, göç veren yerin beyin kadrosunun azalması demektir Bu da, bir yerin gelişimi için en gerekli olan unsurunun değil olması manasını taşır
Göçün uzun vadeli etkisine bakıldığında, göç eden nüfus daha önce yaşadığı yere dönerse göçtüğü yerde kazanmış olduğu sermayeyi göç etmeden önceki yere taşıyabilmektedir Bu yönüyle ortaya meydana çıkan döngüsel koşul, göç veren yerler için oysa uzun vadeli olarak, bir yarar sağlamaktadır 1990'dan önceki yıllarda il dışına göçmüş olan nüfus, 1995'li yıllarda bundan böyle Şanlıurfa'ya göçmeye başlamıştır Aksine göç eden bu nüfus daha önce göçmüş olduğu Adana, Mersin ve diğer bazı şehirlerde kazanmış oldukları data, hüner ve sermayelerini il için kullanmaktadırlar Araştırma sahasında, pamuk yetiştiriciliğinin fazla yapılma sebeplerinden birisi, yukarıda belirtilmiş bölgelerden, tersine göçle gelen nüfusun pamuk tarımını bilmesi ve yapmak istemesiyle eksik da olsa alakalıdır Suruç ilçesindeki çiftçilerin manâlı bir kısmı daha önce Mersin ve Adana'da pamuk işçiliğinde, bilhassa pamuk sulamasında çalışmıştırlar Bu sebeple, göçe katılan çiftçilerden, pamuk yetiştiriciliği konusunda öteki çiftçiler yararlanmaktadırlar
Göçün, göç alan yerler içinde olumlu ve negatif etkileri vardır Göç alan yerlere olan negatif etkileri şunlardır:
Yerel idare boyutunda oldukça önemlidir Göç ederek gelen insanların barınması, sosyal ve kültürel manada bir takım hizmetleri alması için maksimum iş lokal yönetimlere düşmektedir Bir yere göç edilmesi eğer göç patlaması şeklinde ise bu şart çok daha ciddidir
Göç eden nüfusun göç ettikleri yere sosyal ve kültürel boyutta armoni sağlaması keza değerlendirilmesi gereken bir problemdir Bu durumda bir Güneydoğu Anadolu Projesi'nin (GAP) Şanlıurfa'daki Göçe Etkisi fazla lokal idare çaba gösterse de tatmin edici olamamakta ve göç eden nüfusun bazı sosyal ve psikolojik problemi ortaya çıkmaktadır Doğrudan insanların ruh sağlığı ile alakalı olması dolayısıyla göç olgusu içerisinde ola ki de en önemli olumsuzluk budur Göç olgusu, gerek nedensel açıdan gerekse netice açısından daha fazla idareli bir boyut taşımaktadır Bundan dolayı da göç olgusunun olumsuzluğunu ortadan uyandırmak için göç eden insanların bulundukları yerlerde değerlendirilmesi göç probleminin çözümü için en kısa ve en idareli yoldur
Göç alan yerler için göçün olumlu etkileri: Göç ederek gelen nüfusun hüner düzeyleri göç ettiği yeri olumlu etkiler Göç eden nüfusun anapara olanakları da gittiği yerde kullanılmaktadır Dolayısıyla, göç eden insanların sahip olduğu tüm olumlu imkanlar göç ettiği yerde kullanılmakta ve buna bağlı olarak, göç veren yer kısa vakit içerisinde bu nüfusun olumlu yönlerinden yararlanamamaktadır
SONUÇ
Araştırma sahasında göçün en manâlı sebebi istihdam sorunudur Daha iyi yaşam isteği, toprak mülkiyetinin olmaması veya az olması, eğitim ve kan davası diğer göç nedenleridir Nahoş faktörler sebebiyle 1990'lı yıllara dek Şanlıurfa'dan ülkenin bir takım bölgelerine manâlı miktarda göç yaşanmıştır
Ülkenin farklı bölgelerine göç eden halk, 1995'te Atatürk Barajı'ndan sulamanın başlaması ile ortaya meydana çıkan istihdam olanakları sebebiyle geriye doğru dönmeye başlamışlardır Bu aksine göç, ilde son on yılda en önemli insan hareketi olmuştur Önceleri göç hareketi, daha çok araştırma sahasından Türkiye'nin diğer illerine doğru görülürken, günümüzde GAP'ın faaliyete geçmesine alt olarak, çevre illerden araştırma sahasına olmaktadır
Araştırma sahasında kırsal kesim son zamanlarda, sulamalı tarım ile birlikte şehirsel alanlara kıyasla daha artı istihdam olanağı sağlamaktadır Bu istihdam olanağı başlıca tarımsal faaliyetlerde olmaktadır Bu sebeple, sahada 1995 yılından itibaren özellikle Şanlıurfa'nın merkezinden Merkez İlçe'nin köylerine ve baraj sulamasının başladığı ova köylerine içten kentten köye göçbaşlamıştır
Zorunlu göçiçerisinde bulunan kamulaştırmaya dayalı her tarafta sipariş verme keza sosyohesaplı hem de psikolojik bir olaydır Tekrar koyma çalışmalarına bu açılardan yaklaşılarak, bu durumdan etkilenenlere en yerinde ortamlar hazırlanmalıdır
Şanlıurfa'da benzerigöçebetoplulukların mevsimlik devinimi uzun yıllarca var olan bir mevsimlik göç olayı olup, ilde Karacadağ ve Tektek dağlarında eksik da olsa devam etmektedir Keza, pamuk işinde kastetmek için Şanlıurfa'ya pamuk çapalama ve toplama mevsiminde çevre illerden gelen işçi göçü de mevsimlik göç içerisinde değerlendirilebilir Araştırma sahsında, göçün olumsuz tarafı iş gücü, sermaye ve beyin göçüdür Göçün olumlu sonuçları ise uzun vade de gerçekleşmekte olup, anapara ve kalifiye meslek gücüşeklindedir
Türkiye Ve Dış Göç
Türkiye ve Dışgöç
Türkiye ve dışgöç ilişkisi iki farklı daha aşağı başlıkta incelenebilir; Türkiye ’ye göç ve Türkiye ’den göç
a)Türkiye ’den Göç
Türkiye Cumhuriyeti ’nin kuruluş yılları, “büyük mübadele olarak bilinen büyük bir göç hareketine de şahit olmuştur Lozan Antlaşması temelinde, Yunanistan ’da yaşamış Müslümanların Türkiye ’ye göçüne karşılık bir milyon Yunan kökenli Ortodoks Türkiye ’yi terk etmek zorunda kalmıştır Bu göç 1923 sonundan 1925 başına kadar sürmüştür
1960 ’lı yıllara dek Türkiye ’den yurt dışına yönelen göç, ağırlıklı olarak gayrimüslimleri içermektedir Bu göç, ekonomik bir göç olmaktan çok siyasi ve kültürel nedenlerden kaynaklanan bir nüfus hareketidir Bu dönemde, binlerce gayrimüslimin ara sıra bireysel girişimleri ara sıra de ufak gruplar halinde ülkeden ayrıldıkları bilinmektedir Örneğin, 1935 yılında Yunanca konuşan 10 bin Türk vatandaşının ayrılması gibi sırası gelmişken, 1940 ’lı yılların başında çıkarılan Varlık Dergisi ’nin gayrimüslimlerin göçünü hızlandırdığı da bir gerçektir öte yandan İsrail Devleti ’nin kuruluşunun getirdiği çekicilik ile 1948 ve 1952 yılları aralarında yaklaşık 35 bin Musevi Türkiye ’den İsrail ’e göç etmiştir Türkiye, 1960 ’ların başından daha sonra da, dünyanın birçok ülkesine yönelen çok büyük sayıdaki göçün kaynağı olmuştur Son 3540 yıllık Türkiye dış göç tarihi bu göç hareketine iki temel dönemin varlığını gösterir 1960 başları ve 1970 sonları aralarında “işçi göçü dönemi ve 1970 sonlarında bu yana “işçi göçü sonrası dönem
1961 Anayasası ’nın yürürlüğe girmesinden sonra, Türkiye ’deki birincil beş takvim(19621967) kalkınma planı, göçü yani işgücü ihracatını, işsizliği azaltma ve emekçi dövizi akışı sağlama bağlamında gelişme politikalarından birisi olarak değerlendirildi Türkiye bu politikayı gerçekleştirmek için Almanya ile 1961 ’de göç anlaşması imzaladı Hükümetler arasında benzer anlaşmalar göçün temel koşulları, meslek ve vergi konularını da içerecek şekilde Avusturya, Hollanda ve Belçika ile 1964 ’te, Fransa ile 1965 ’te, İsveç ve Avustralya ile 1967 ’de imzalandı özet olarak Türk işçilerinin Batı Avrupa ülkelerine göçü 1960 ’larda başlamış, 1960 ’ların ortalarında hızlanmış, 1960 ’ların sonunda ve 1970 ’lerin başında epeyce yaygınlaşmış ve 1970 ’lerde petrol bulanımı ve onu izleyen idareli bakımlı boğaz döneminde Federal Almanya ’nın işçi alımını durdurmasıyla en azından hukuki planda fazla yavaşlamıştır Bu göç hareketi, 1970 ’lerin sonu ve bilhassa 1980 ’lerin başında aile birleşimi ve izaç göçü şeklini alarak devam etmiştir Bu göçler 1980 ’de sadece Batı Avrupa ülkelerinde yaşamış Türk nüfusunun 1,7 milyona ulaşmasına niçin olmuş; 1985 ’te bu nüfus 2 milyona; 1990 ’da 2,3 milyona yükselmiştir 1995 ’te söz konusu nüfus devlete ait kaynaklara göre 3 milyon kişidir
Son 1520 yılda, Türkiye dikkate değerinde bir hesaplı, sosyal, politik ve demografik değişik yaşadı Bu değişik sadece Türkiye ’den sürekli göç akışının esas nedenlerini belirlemekte, bununla beraber son göçlerin ardından yatan dinamiğe de dikkat çekici etmektedir 1980 ’ler ve 1990 ’larda Türkiye ’de bir takım kayda değer ekonomik ve sosyal gelişmeler olmasına rağmen, Türkiye gelişmekte olan bir ülke olarak, yüksek göç potansiyeli ile uluslar arası göç pazarında manâlı bir yere sahipti Örneğin 1993 Dünta Bankası istatistiklerinde, 1990 ’ların başında Türkiye ’de birey başına düşen gayri safi milli hasıla 1,780 dolar iken, Türkiye ’den binlerce göçmen alan Almanya ’nın ise 1,4 tür Türkiye ’de doğumda beklenilen sıradan hayat süresi 67 iken, Almanya ’da 76 ’dır Türkiye ’de ortaokula yazılma oranı 54 iken, Almanya ’da 97 ’dir Türkiye ’nin büyük kasaba nüfusu toplam nüfusun %63 ’ü iken, Almanya ’da %90 ’dır Bu gibi rakamlar Türkiye ’den kaynaklanan dışgöçün dinamiklerini açıklamada belirleyici olmasalar da, göç bölge ve göç veren ülkeler arasında devamlı idareli ve nüfus istatistiklerine göre dengesizliklerin göç dalgalarına olası etkilerini dokundurma etmektedir
19801995 yılları aralarında takriben 350 bin birey siyasi sığınma yolunu kullanarak Türkiye ’den Batı Avrupa ’ya gitti Özellikle 1980 ’lerin sonları ve 1990 ’ların başlarında siyasi nedenlerle göç etmeye çalışanların sayısı arttı 198385 aralarında Batı Avrupa ’da iltica başvurusu yapan Türk vatandaşlarının takvim ortalaması 11 binden 19891991 aralarında 47 bine yükseldi Son dönemlerdeki verilen iltica başvurularında hayli düşüş olmasına karşın, 1990 ’ların ortalarında takvim rakamın 37 bin civarında olduğunu gösteriyor
b)Türkiye ’ye Göç
Türkiye ’ye göçün tarihini Cumhuriyet öncesine değin uzatmak mümkündür Bilindiği gibi asır dönümünde yaşamış “93 Harbi, Balkan Savaşları ve arkasından gelen Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı egemenliğindeki topraklarda yaşayan insanlarınözellikle Balkanlarda ve Anadolu ’da hayatlarını kayda değer ölçüde etkiledi Bu üç savaş sırasında yüzbinlerce kişi Balkanlar ’dan Anadolu ’ya göç etmiştir
Türkiye ’ye göçün birinci dönemini “milli yapı dönemi olarak adlandırmak o kadar yanlış olmaz Çünkü bu dönemde karşımıza çıkan en temel göç görüntüsü, savaş sonunda Cumhuriyet Türkiye ’si sınırları dışında kalmış Osmanlı topraklarında yaşayan Müslüman ve başlıca Türk kökenli insanların, milli iradeye dayanan yeni “anayurd göçleridir Bu göçlerin temel nedeni siyasal, dinsel ve kültürel nedenli çatışmalar ve anlşamazlıklar olmuştur
1945 ’ten 1980 ’lere dek uzatabileceğimiz 2dönem daha çok Bulgaristan ’dan göç ile belirlendi Önce 19501951 ve sonradan 19691978 aralarında elde etmek üzere, iki parti göç yaşandı ve takriben 270 bin birey Bulgaristan ’dan ülkeye antre yaptı 1950 yılı Türkiye ’ye göç açısından önemlidir *
ÜLKEMİZDEKİ GÖÇLER VE NEDENLERİ
İÇ GÖÇLER
İç göçler 1950 'den daha sonra Ulaşımın gelişmesi ve sanayileşme ile yükselme göstermiştir
İç Göçün (Köyden Kente) Sebepleri
1 Seri nüfus artışı,
2 Tarım alanlarının miras aracılığıyla minik parçalara ayrılması,
3 Tarımda makineleşme ile işsizliğin oluşması (bu genelleme Karadeniz bölgesi için geçerliliğini yitirir)
4 Eğitim hizmetleri, daha alçak inşa hizmetlerinin yetersizliği,
5 Kan davaları ve terör
6 İklim ve yer şekillerinin negatif etkileri
7 Afiyet hizmetlerinin yetersizliği (en düşük etkin)
8 Iş imkanlarının sınırlı olması
9 Kentlerde sanayinin gelişmiş olması
Köyden Kente Göçün Sonuçları
1 Nüfusun dağılışında dengesizlik olur
2Yatırımların dağılışında dengesizlik olur
3 İşsizlik ortaya çıkar
4Konut sıkıntısı olur Sonuçta gecekondulaşma olur
5Sanayi tesisleri (fabrikalar) şehir içinde kalır
6 Çevre sorunları artar
7Trafik, eğitimsağlık problemleri olur
8Alt yapı hizmetlerinin götürülmesi zorlaşır
9Kültür çatışması olur
10Kırsal kesimdeki yatırımlarda verimsizlik olur
Köyden Kente Göçü Durdurmak İçin
1Sulamalı tarım yaygınlaştırılmalı,
2Modern tarım yöntemleri yaygınlaştırılmalı
3Besi ve ağıl hayvancılığı geliştirilmeli
4Eğitim sağlık hizmetleri geliştirilmeli
5Tarıma dayalı sanayi kolları kırsal kesime kaydırılmalı
6Alt yapı hizmetleri geliştirilmeli (yol ,su, elektrik, haberleşme)
GÖÇ
Waugh'a göre (1990: 301) göç, devinme ve insanın yerleşme yerinde, bazı dönemlerde, kalıcı değişimidir Göçler ve cazibeli faktörlerin etkileri ile ortaya çıkmaktadır faktörler, insanları mevcut yerleşmelerinden hoşnutsuz eden baskılar nedeniyle uzaklaştırırken, cazibeli faktörler insanların yeni bir yerleşmesine tesir eder Göç, özetle, insanların yaşadıkları yerleri
herhangi bir amaçla uzun veya kısa süreli olarak değiştirmesi olayıdır
Göçün Sebepleri
Göç hareketinin fazla sayıda sebebi bulunmaktadır İnsanların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için ekonomik anlamda, içinde bulundukları devre tarafından, belirtilen standartlarda olanaklara sahip olmaları gerekmektedir Halk yaşamak için başta fizyolojik ihtiyaçlarını yerine getirmek zorunda olup, bunun için belirtilen bir gelire ihtiyaç duyarlar Bu amaca karşın halk müziği, bir işte çalışarak kendisinin ve bakmak zorunda olduğu şahısların geçimini sağlamaktadırlar Irk bulundukları ortamlarda iş bulamıyor ve geçimlerini sağlayamıyorlarsa iş bulabilecekleri bir yere göçmek zorundadırlar böylece de araştırma sahasında, göçün en önemli sebebi, meslek bulmak amacını taşımaktadır (%78,1) GAP'ın faaliyete geçmeye başlaması ile beraber, bu neden ortadan kalkmaya başlamıştır Yukarıda değinilen göçün nedenlerini Gökçe'de (1996: 264) destekleyerek, 1981 verilerine göre %40 olan topraksız çiftlik sahibi ailelerinin oranının 1993'e gelindiğinde de aynı olduğunu belirtmiştir Hem, bu durumun topraktan yeterli geçimini sağlama sağlayamama, kentlere kitlesel göç ve işsizlik sorununu da beraberinde getirdiğini vurgulamıştır Araştırma sahasında göç olayının sebeplerinden bir diğeri kan davasıdır Kan davasının göç nedeni olması (%2,1), sahada kan davası olaylarının hala devam ettiğini göstermesi bakımından epeyce önemlidir Bu çağdışı olayın hala yaşanıyor olması sahadaki insanların geleneksel etkilerinden kopamıyor olmasının bir göstergesi olması yanına, eğitim, idareli ve kültürel anlamdaki bir takım eksikliklerin etkili olduğu söylenebilir F Doğanay
(1997: 2122), Harran'da 1970'li yıllarda, bazı aileler arasında kan davasının olduğuna dikkat çekerek, bunun ailelerde rahatsızlık ve güvensizlik nedeni olduğunu belirtmiştir
Araştırma sahasında, ankete katılan hane halkı reislerinden köyden göçmek isteyenlerinoranı azımsanmayacak değin çoktur (%25,4), Oysa, bu sadece bir arzu olup, kesinleşmiş bir olay değildir Köyden göçmek istemeyenler ise çoğunluğu oluşturmaktadırlar (%74,6) Bu da, göçün durmaya başladığının göstergelerinden
Ankete katılan hane halkı reislerinden yurt içine göçmek isteyenlerin kayda değer bir kısmı; Adana (%34,9) ve İstanbul'u (%21,7) seçim etmişlerdir Göç ricası çoğunlukla yakın merkeze ve il içine doğru bir hareketlilik göstermiştir (%72,2), (Tablo 5) Bu oranlara bağlı olarak göç isteğinin, iş imkanı fazla olan gelişmiş uzakta merkezlere ve yakın merkezlere şeklinde olduğu söylenebilir
Dış göç eğilimine rağmen, Şanlıurfa'dan dışa göç eğilimi son 1520 yıl süresince kesintisiz düşüş göstermiştir Buna karşın, alan kentlerine olan göç; nüfus yığılmasına sebep olmaktadır
Araştırma sahasına, göç ederek gelenlerin çoğu meslek imkanının artmış olduğunu belirtmişlerdir (%73,3) Iş kurduğu için gelenlerde de artma vardır (%6,7) Bu şart, GAP'ın ve Şanlıurfa ilinin iş cazibesi bakımından kayda değer olmaya başladığını gösterdiği gibi gelecekte de önemli olacağının işaretlerindendir
Sahada 1995 yılından itibaren, Atatürk Barajı'ndan sulamanın başlaması ile beraber, önceleri Türkiye'nin öteki bölgelerine çalışmaya dışarı giden insanların geriye doğru dönmeye başlamış olmasına rağmen, bu tersine göçnüfusun çoğaltma hızını etkiyecek kadar yüksek değildir Çünkü, göç hareketinin etkileri kısa sürelerde görülmez Araştırma sahasında yaşayan insanlar, daha önceleri, Adana ve Çukurova gibi yerlere çalışmaya gitmişlerdir 1995'te GAP'ın devreye girmesi ise, az önce yeni sayılabilecek bir olaydır Bunun tersine göçgibi sosyal boyuttaki olaylara geç tesir etmesi de gayet doğaldır Alan dışına göç eden halk müziği göç ettikleri yerlerde ekonomik faaliyetlerini sürdürdüğü gibi buralardan çoğunlukla geriye doğru dönmek istemezler Çünkü, geriye doğru döndükleri zaman baştan geldikleri yerlere harmoni sağlamaları da geç olacak ve buna ast olarak da kurulu düzenleri bozulacaktır Türkiye'de son yıllarda yaşanan, ülke genelindeki idareli çıkmazın da aksine göçe olumsuz etkisi olduğu söylenebilir Bu sebeple, son yıllarda artması beklenen tersinegöç, yukarıda belirtilen nedenlerle eksik gerçekleşmiştir Tersine göç olgusunun az da olsa başlamış olması, GAP'ın çekici özelliklerinden kaynaklanmaktadır
Yukarıda ortaya koymuş olduğumuz manzara, bir takım araştırmacılar tarafından da desteklenmektedir GAP entegre bölgesel yeniden yapılanma projesi gerçekleştiğinde, Güneydoğu Anadolu, göç veren yok, yüksek oranda göçlerin yöneldiği bir alan olacaktır Gaziantep ve Şanlıurfa bölgenin en büyük ve Türkiye'nin sayılı metropolleri arasına girecektir (H Doğanay, 1997: 448) Gökçe'de bu görüşü destekleyerek (1996: 265), 2005 Hedef Yılı'nda, bölgesel istihdamın 1985 yılına göre % 251 oranında büyüme kaydedeceğini, buna karşılık, nüfus artma oranının ise % 240 olacağını belirtmiştir Görüldüğü gibi, 2005 Kasıt Yılı'nda bir istihdam fazlalığı dikkati çekmektedir Bu istihdam fazlalığının alan dışarıda çalışan nüfusu bölgeye çekme gücü vardır
Yukarıdaki araştırmacıları Özer'de destekleyerek (1997: 161), GAP ile birlikte bölgenin manâlı oranda göç alacağını ve bu göçün en büyüğünün projenin başları ile (1990) sonları yani ürünlerin verileceği dönem (2010) olacağını belirtmiştir Ayrıca, GAP bölgesine proje ile birlikte ve projeden sonra genellikle Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu ve İç Anadolu'dan göç geleceğini vurgulamıştır
Görüldüğü gibi, GAP'ın tamamlanmasıyla birlikte sadece daha önce araştırma sahasından Türkiye'nin diğer bölgelerine göç eden ahali sahaya göç etmeyecek, buna ek olarak Ülkenin öteki bazı bölgelerinden de araştırma sahasına göç hareketi gerçekleşecektir Çünkü, GAP tamamlandığında sahaya göç verme ihtimali olabilecek bölgelerde istihdam sorun olmaya devam ederken, GAP bölgesinde istihdam fazlalığı olacaktır Bu da, sahaya öteki bölgelerden göç hareketinin gerçekleşmesi için tatmin edici bir nedendir
Araştırma sahasında geni aile tipinde olan ailelerden işini ve kazancını ayıran bireyler sonra çekirdek ailekurarak toplumsal manada yaşamlarını önceki geniş ailelerinden ayrı ayrı devam ettirirler Bu koşul, göçe sebep olabilmektedir Şöyle ki; evini ayırarak tekrar çekirdek aile oluşturan bireyler ara sıra bulunduğu yerden iş bulmak için ayrılarak göç ederler
İç Göç
Günümüzde, insanlar daha gizli ortamlarda yaşamak istemektedirler Bu özlem aynı zamanda göç nedenlerinin en önemlilerindendir Göç başlıca, insanların bölgeleri dışındaki sanayileşmiş büyük şehirlere olurken, ara sıra kendi yaşadıkları kırsal alanların alt bulundukları il ve ilçe merkezlerine de olabilmektedir Hatta, bazı millet yurt dışına bile göç ederler Araştırma sahasında, son zamanlara gelinceye kadar önemli düzeyde bir göç olayı söz konusu idi Fakat, sulamalı tarıma geçilmesi sebebiyle böyle bir hareketlilik ortadan kalkmaya hatta tersine dönmeye başlamıştır Bu tersine şart, yani aksine göçfazla manâlı oranlarda olmamakla birlikte böyle bir eğilimden söz edilebilir Şanlıurfa ilinde göç 1990'lı yıllar ve öncesinde olumsuz iken; 1990'lı yıllarda durmaya günümüzde ise aksine dönmeye başlamıştır
Araştırma sahasında yurt içine göç; il içive il dışıolarak iki şekilde değerlendirilebilir Ankete katılan hane halkı reislerinden il dışına göç eden hane bireylerinin olduğunu belirtenler manâlı bir oran oluşturmaktadır Hane halkı reislerinden manâlı bir kısmı, haneden herhangi bir bireyin yurt içine göçtüğünü belirtmişlerdir Göç eden hane halkı bireylerinin manâlı bir kısmı (%45,5) Adana'yı seçim etmiştir İl dışına göç edenlerin çoğunluğu ise çevre illeri seçim etmişlerdir (%55,8) Geriye kalanların manâlı bir kısmı, Şanlıurfa Merkez İlçe'ye göç ederken (%23,9), arta kalanlar ise uzaktaki illere göçmüşlerdir
Sulamalı tarım henüz ildeki iş isteğine yeterince cevap veremediği için Şanlıurfa'da hala il dışına göç vardır Sulamalı tarıma 1995'te geçildiği düşünülürse bu şart epeyce doğaldır Göç gibi toplumsal olayların sonuçlarının ortaya çıkması uzun sürebilir
Hane halkı reislerinden ülke içinden göç ederek geldiğini belirtenler %3,2 orandadır Bu da, GAP'ın bir çekim gücü oluşturmaya başladığını göstermektedir Ülke içinden göç ederek gelenlerin çoğunluğu Adana (%38,5) ve Gaziantep'deri gelmiştir (%30,8) Şanlıurfa'dan göç ederek geldiğini belirtenler de önemli bir orandadır (%15,4), (Tablo 9) Daha önceleri tarımda ve öbür işlerde hedeflemek amacıyla Adana ve Gaziantep'e çalışmaya dışarı giden ailelerin geriye doğru dönmeye başlamış olması iç göç içerisinde değerlendirilebilir
Toplam hane halkı reislerinin Şanlıurfa il merkezinden Şanlıurfa'nın değişik köylerine göçtüğünü belirtmesi uyarı çekicidir Çok ciddi bir oranda olmamakla beraber Şanlıurfa'da kentten köye göçolgusu başlamıştır Bunun da esas sebebi, ilde sulamalı tarıma geçilmesi ile sulamalı tarım arazilerinde işgücüne gereklilik doğmasıdır Bu şart, aynı zamanda GAP'ın sonuçlarının alınmaya başlandığının da bir göstergesidir
Araştırma sahasında kırdan kentegöçün en kayda değer sebepleri şunlardır:
Kırsal alanlarda tatmin edici iş imkanın olmaması,
Miras yoluyla arazilerin bölünmesi ya da çiftçilikle geçinen ailelerin toprak sahibi olamamaları,
GAP kapsamında bulunan Atatürk, Birecik ve Hacı Hıdır Barajı'nın göl aynası aşağı kalan yerleşmelerdeki insanların kente göç etmesi en bariz nedenlerdendir
Kırdan kente göçün bir diğer sebebi de; kırsal kesimde doğurganlık oranın fazla olması dolayısıyla aşırı nüfus artışıdır
Zorunlu Göç Araştırma sahasında, GAP ile gerçekleştirilen baraj gölü aynasının aşağı kalan yerleşmelerden başka yörelere önemli miktarda göç yaşanmıştır Keza, kan davası ve terör zorunlulukları dahilinde de gerekli göçolayı mevcuttur Sahada zorunlu göç olayı, bilhassa Atatürk, Birecik ve Hacı Hıdır barajlarının göl aynalarında kalan yerleşme yerlerinde yaşayan insanların göçmek zorunda kalması durumu ile daha da ağırlık kazanmıştır (Tablo 10) Lüzum araştırma sahasında, gerekse GAP Bölgesi'nde baraj göl aynalarının suları aşağı arazileri veya konut ve dükkanları kalan insanların bu mülklerinin kamulaştırılması ve bu insanların her tarafta yerleştirilmeleri birbirinden ayrılmayan konulardır Sahada devletleştirme ve her tarafta yatırma sorunlu olmuştur Bu sorun, ekonomik olduğu dek sosyolojik ve psikolojiktir Bu sebeple, üstünde özenle durulması gereken bir konu olup, hala devam eden bir problemdir
Bitmiş yatırma zorunlu göçün bir çeşidi olarak tanımlanabilir Araştırma sahasında, devlet tarafından oluşturulan tesisler nedeniyle kamulaştırmadan etkilenenlerin iskanı 2510 sayılı İskan Kanunun Ilave10 Maddesine tarafından isteğe alt olarak yapılmıştır Vatandaş devlet eliyle iskan istemediği takdirde kamulaştırma bedellerini alabildikleri gibi, diledikleri şekilde uygulamak için hür bırakılmışlardır İnsanların zorunlu olarak baştan iskana yan tutulmaları, hiçte istenecek bir şart değildir Bu sebeple de
birtakım sorunlar ortaya çıkmıştır Bu sorunlar ara sıra hakiki olurken bazen de spekülatif olmaktadır
Sahada gerekli göçe tesir eden en manâlı faktörlerden birisi PKK adlı kanunsuz terörist örgütün ortaya koymuş olduğu terörist faaliyetlerle ortaya meydana çıkan emniyet sorunudur PKK'nın bölgede göstermiş olduğu faaliyetlerden canını kurtarmak isteyen insanlar özellikle kırsal kesimden şehir alanlarına göç etmişlerdir Bu durum, son 56 yıldır bu örgütün faaliyetlerinin durdurulması ile oldukça az bir düzeye indirgenmiştir PKK, sahada artı etkili olmamakla beraber, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinin bazı illerinde daha etkin olmuştur Emniyet sorunu, gerek Şanlıurfa'da, gerekse bölgedeki öteki illerden Şanlıurfa merkezine göç olaylarının yaşanmasına sebep olmuştur
Göçün Sonuçları
Göç olgusu genel olarak negatif olup, göç veren yeri olumlu veya negatif etkilediği gibi göç alan yeri de aynı şekilde etkilemektedir Bu sonuçları göçveren yerler ve göç alan yerler için ayırarak koyulmak mümkündür
Göç veren yerler için;
Öncelikli olumsuzluğa sahip olan iş gücü göçüdür Meslek gücü göçü o yerin meslek yapma ve mahsul üretme becerisinin azalması ya da değil olması demektir
Sermaye göçü ise, göç veren yeri anapara açısından negatif etkileyerek, bu yerdeki toplam anapara miktarını azaltır
Beyin göçü bir öteki negatif etki olup, şayet de en olumsuzudur
Çünkü, göç veren yerin beyin kadrosunun azalması demektir Bu da, bir yerin gelişimi için en gerekli olan unsurunun değil olması manasını taşır
Göçün uzun vadeli etkisine bakıldığında, göç eden nüfus daha önce yaşadığı yere dönerse göçtüğü yerde kazanmış olduğu sermayeyi göç etmeden önceki yere taşıyabilmektedir Bu yönüyle ortaya meydana çıkan döngüsel koşul, göç veren yerler için oysa uzun vadeli olarak, bir yarar sağlamaktadır 1990'dan önceki yıllarda il dışına göçmüş olan nüfus, 1995'li yıllarda bundan böyle Şanlıurfa'ya göçmeye başlamıştır Aksine göç eden bu nüfus daha önce göçmüş olduğu Adana, Mersin ve diğer bazı şehirlerde kazanmış oldukları data, hüner ve sermayelerini il için kullanmaktadırlar Araştırma sahasında, pamuk yetiştiriciliğinin fazla yapılma sebeplerinden birisi, yukarıda belirtilmiş bölgelerden, tersine göçle gelen nüfusun pamuk tarımını bilmesi ve yapmak istemesiyle eksik da olsa alakalıdır Suruç ilçesindeki çiftçilerin manâlı bir kısmı daha önce Mersin ve Adana'da pamuk işçiliğinde, bilhassa pamuk sulamasında çalışmıştırlar Bu sebeple, göçe katılan çiftçilerden, pamuk yetiştiriciliği konusunda öteki çiftçiler yararlanmaktadırlar
Göçün, göç alan yerler içinde olumlu ve negatif etkileri vardır Göç alan yerlere olan negatif etkileri şunlardır:
Yerel idare boyutunda oldukça önemlidir Göç ederek gelen insanların barınması, sosyal ve kültürel manada bir takım hizmetleri alması için maksimum iş lokal yönetimlere düşmektedir Bir yere göç edilmesi eğer göç patlaması şeklinde ise bu şart çok daha ciddidir
Göç eden nüfusun göç ettikleri yere sosyal ve kültürel boyutta armoni sağlaması keza değerlendirilmesi gereken bir problemdir Bu durumda bir Güneydoğu Anadolu Projesi'nin (GAP) Şanlıurfa'daki Göçe Etkisi fazla lokal idare çaba gösterse de tatmin edici olamamakta ve göç eden nüfusun bazı sosyal ve psikolojik problemi ortaya çıkmaktadır Doğrudan insanların ruh sağlığı ile alakalı olması dolayısıyla göç olgusu içerisinde ola ki de en önemli olumsuzluk budur Göç olgusu, gerek nedensel açıdan gerekse netice açısından daha fazla idareli bir boyut taşımaktadır Bundan dolayı da göç olgusunun olumsuzluğunu ortadan uyandırmak için göç eden insanların bulundukları yerlerde değerlendirilmesi göç probleminin çözümü için en kısa ve en idareli yoldur
Göç alan yerler için göçün olumlu etkileri: Göç ederek gelen nüfusun hüner düzeyleri göç ettiği yeri olumlu etkiler Göç eden nüfusun anapara olanakları da gittiği yerde kullanılmaktadır Dolayısıyla, göç eden insanların sahip olduğu tüm olumlu imkanlar göç ettiği yerde kullanılmakta ve buna bağlı olarak, göç veren yer kısa vakit içerisinde bu nüfusun olumlu yönlerinden yararlanamamaktadır
SONUÇ
Araştırma sahasında göçün en manâlı sebebi istihdam sorunudur Daha iyi yaşam isteği, toprak mülkiyetinin olmaması veya az olması, eğitim ve kan davası diğer göç nedenleridir Nahoş faktörler sebebiyle 1990'lı yıllara dek Şanlıurfa'dan ülkenin bir takım bölgelerine manâlı miktarda göç yaşanmıştır
Ülkenin farklı bölgelerine göç eden halk, 1995'te Atatürk Barajı'ndan sulamanın başlaması ile ortaya meydana çıkan istihdam olanakları sebebiyle geriye doğru dönmeye başlamışlardır Bu aksine göç, ilde son on yılda en önemli insan hareketi olmuştur Önceleri göç hareketi, daha çok araştırma sahasından Türkiye'nin diğer illerine doğru görülürken, günümüzde GAP'ın faaliyete geçmesine alt olarak, çevre illerden araştırma sahasına olmaktadır
Araştırma sahasında kırsal kesim son zamanlarda, sulamalı tarım ile birlikte şehirsel alanlara kıyasla daha artı istihdam olanağı sağlamaktadır Bu istihdam olanağı başlıca tarımsal faaliyetlerde olmaktadır Bu sebeple, sahada 1995 yılından itibaren özellikle Şanlıurfa'nın merkezinden Merkez İlçe'nin köylerine ve baraj sulamasının başladığı ova köylerine içten kentten köye göçbaşlamıştır
Zorunlu göçiçerisinde bulunan kamulaştırmaya dayalı her tarafta sipariş verme keza sosyohesaplı hem de psikolojik bir olaydır Tekrar koyma çalışmalarına bu açılardan yaklaşılarak, bu durumdan etkilenenlere en yerinde ortamlar hazırlanmalıdır
Şanlıurfa'da benzerigöçebetoplulukların mevsimlik devinimi uzun yıllarca var olan bir mevsimlik göç olayı olup, ilde Karacadağ ve Tektek dağlarında eksik da olsa devam etmektedir Keza, pamuk işinde kastetmek için Şanlıurfa'ya pamuk çapalama ve toplama mevsiminde çevre illerden gelen işçi göçü de mevsimlik göç içerisinde değerlendirilebilir Araştırma sahsında, göçün olumsuz tarafı iş gücü, sermaye ve beyin göçüdür Göçün olumlu sonuçları ise uzun vade de gerçekleşmekte olup, anapara ve kalifiye meslek gücüşeklindedir
Türkiye Ve Dış Göç
Türkiye ve Dışgöç
Türkiye ve dışgöç ilişkisi iki farklı daha aşağı başlıkta incelenebilir; Türkiye ’ye göç ve Türkiye ’den göç
a)Türkiye ’den Göç
Türkiye Cumhuriyeti ’nin kuruluş yılları, “büyük mübadele olarak bilinen büyük bir göç hareketine de şahit olmuştur Lozan Antlaşması temelinde, Yunanistan ’da yaşamış Müslümanların Türkiye ’ye göçüne karşılık bir milyon Yunan kökenli Ortodoks Türkiye ’yi terk etmek zorunda kalmıştır Bu göç 1923 sonundan 1925 başına kadar sürmüştür
1960 ’lı yıllara dek Türkiye ’den yurt dışına yönelen göç, ağırlıklı olarak gayrimüslimleri içermektedir Bu göç, ekonomik bir göç olmaktan çok siyasi ve kültürel nedenlerden kaynaklanan bir nüfus hareketidir Bu dönemde, binlerce gayrimüslimin ara sıra bireysel girişimleri ara sıra de ufak gruplar halinde ülkeden ayrıldıkları bilinmektedir Örneğin, 1935 yılında Yunanca konuşan 10 bin Türk vatandaşının ayrılması gibi sırası gelmişken, 1940 ’lı yılların başında çıkarılan Varlık Dergisi ’nin gayrimüslimlerin göçünü hızlandırdığı da bir gerçektir öte yandan İsrail Devleti ’nin kuruluşunun getirdiği çekicilik ile 1948 ve 1952 yılları aralarında yaklaşık 35 bin Musevi Türkiye ’den İsrail ’e göç etmiştir Türkiye, 1960 ’ların başından daha sonra da, dünyanın birçok ülkesine yönelen çok büyük sayıdaki göçün kaynağı olmuştur Son 3540 yıllık Türkiye dış göç tarihi bu göç hareketine iki temel dönemin varlığını gösterir 1960 başları ve 1970 sonları aralarında “işçi göçü dönemi ve 1970 sonlarında bu yana “işçi göçü sonrası dönem
1961 Anayasası ’nın yürürlüğe girmesinden sonra, Türkiye ’deki birincil beş takvim(19621967) kalkınma planı, göçü yani işgücü ihracatını, işsizliği azaltma ve emekçi dövizi akışı sağlama bağlamında gelişme politikalarından birisi olarak değerlendirildi Türkiye bu politikayı gerçekleştirmek için Almanya ile 1961 ’de göç anlaşması imzaladı Hükümetler arasında benzer anlaşmalar göçün temel koşulları, meslek ve vergi konularını da içerecek şekilde Avusturya, Hollanda ve Belçika ile 1964 ’te, Fransa ile 1965 ’te, İsveç ve Avustralya ile 1967 ’de imzalandı özet olarak Türk işçilerinin Batı Avrupa ülkelerine göçü 1960 ’larda başlamış, 1960 ’ların ortalarında hızlanmış, 1960 ’ların sonunda ve 1970 ’lerin başında epeyce yaygınlaşmış ve 1970 ’lerde petrol bulanımı ve onu izleyen idareli bakımlı boğaz döneminde Federal Almanya ’nın işçi alımını durdurmasıyla en azından hukuki planda fazla yavaşlamıştır Bu göç hareketi, 1970 ’lerin sonu ve bilhassa 1980 ’lerin başında aile birleşimi ve izaç göçü şeklini alarak devam etmiştir Bu göçler 1980 ’de sadece Batı Avrupa ülkelerinde yaşamış Türk nüfusunun 1,7 milyona ulaşmasına niçin olmuş; 1985 ’te bu nüfus 2 milyona; 1990 ’da 2,3 milyona yükselmiştir 1995 ’te söz konusu nüfus devlete ait kaynaklara göre 3 milyon kişidir
Son 1520 yılda, Türkiye dikkate değerinde bir hesaplı, sosyal, politik ve demografik değişik yaşadı Bu değişik sadece Türkiye ’den sürekli göç akışının esas nedenlerini belirlemekte, bununla beraber son göçlerin ardından yatan dinamiğe de dikkat çekici etmektedir 1980 ’ler ve 1990 ’larda Türkiye ’de bir takım kayda değer ekonomik ve sosyal gelişmeler olmasına rağmen, Türkiye gelişmekte olan bir ülke olarak, yüksek göç potansiyeli ile uluslar arası göç pazarında manâlı bir yere sahipti Örneğin 1993 Dünta Bankası istatistiklerinde, 1990 ’ların başında Türkiye ’de birey başına düşen gayri safi milli hasıla 1,780 dolar iken, Türkiye ’den binlerce göçmen alan Almanya ’nın ise 1,4 tür Türkiye ’de doğumda beklenilen sıradan hayat süresi 67 iken, Almanya ’da 76 ’dır Türkiye ’de ortaokula yazılma oranı 54 iken, Almanya ’da 97 ’dir Türkiye ’nin büyük kasaba nüfusu toplam nüfusun %63 ’ü iken, Almanya ’da %90 ’dır Bu gibi rakamlar Türkiye ’den kaynaklanan dışgöçün dinamiklerini açıklamada belirleyici olmasalar da, göç bölge ve göç veren ülkeler arasında devamlı idareli ve nüfus istatistiklerine göre dengesizliklerin göç dalgalarına olası etkilerini dokundurma etmektedir
19801995 yılları aralarında takriben 350 bin birey siyasi sığınma yolunu kullanarak Türkiye ’den Batı Avrupa ’ya gitti Özellikle 1980 ’lerin sonları ve 1990 ’ların başlarında siyasi nedenlerle göç etmeye çalışanların sayısı arttı 198385 aralarında Batı Avrupa ’da iltica başvurusu yapan Türk vatandaşlarının takvim ortalaması 11 binden 19891991 aralarında 47 bine yükseldi Son dönemlerdeki verilen iltica başvurularında hayli düşüş olmasına karşın, 1990 ’ların ortalarında takvim rakamın 37 bin civarında olduğunu gösteriyor
b)Türkiye ’ye Göç
Türkiye ’ye göçün tarihini Cumhuriyet öncesine değin uzatmak mümkündür Bilindiği gibi asır dönümünde yaşamış “93 Harbi, Balkan Savaşları ve arkasından gelen Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı egemenliğindeki topraklarda yaşayan insanlarınözellikle Balkanlarda ve Anadolu ’da hayatlarını kayda değer ölçüde etkiledi Bu üç savaş sırasında yüzbinlerce kişi Balkanlar ’dan Anadolu ’ya göç etmiştir
Türkiye ’ye göçün birinci dönemini “milli yapı dönemi olarak adlandırmak o kadar yanlış olmaz Çünkü bu dönemde karşımıza çıkan en temel göç görüntüsü, savaş sonunda Cumhuriyet Türkiye ’si sınırları dışında kalmış Osmanlı topraklarında yaşayan Müslüman ve başlıca Türk kökenli insanların, milli iradeye dayanan yeni “anayurd göçleridir Bu göçlerin temel nedeni siyasal, dinsel ve kültürel nedenli çatışmalar ve anlşamazlıklar olmuştur
1945 ’ten 1980 ’lere dek uzatabileceğimiz 2dönem daha çok Bulgaristan ’dan göç ile belirlendi Önce 19501951 ve sonradan 19691978 aralarında elde etmek üzere, iki parti göç yaşandı ve takriben 270 bin birey Bulgaristan ’dan ülkeye antre yaptı 1950 yılı Türkiye ’ye göç açısından önemlidir *