Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Ülkemizde Tek Eşliliğe Ne Zaman Geçildi

Ülkemizde Tek Eşliliğe Ne Zaman Geçildi

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Ülkemizde Tek Eşliliğe Ne Vakit Geçildi,



KABUL EDİLMESİ
17 Şubat 1926'da İsviçre Uygar Kanunu misal alınarak TBMM'de kabul edilen Türk Medeni Kanunu, 4 Ekim 1926'da yürürlülüğe konmuştur
Türk Medeni Kanunu İle ;
• Ailede kadınerkek
eşitliği sağlandı
• Evlilikte resmi düğün zorunluluğu getirildi
• Tek eşle evlilik esası getirildi
• Kadınlara, istedikleri mesleğe girebilme hakkı tanındı
• Mahkemelerde şahitlik yapma, servet ve boşanma konularında kadınerkek eşit hale getirildi
• Patrikhanelerin, din işleri dışındaki yetkileri kaldırıldı

Siyasal Alanda Kadınlara Tanınan Haklar ;
• 1930'da Belediye seçimlerine katılma hakkı
• 1934'te Milletvekili seçme ve seçebilme hakkı


Türk Medeni Kanunu

Osmanlı devletinde toplumun ihtiyaçlarını mecelle(Adli kurallar Kitabı) karşılıyorduMedeni hukuk konusunda Mecelle'nin yetersizliği,Birinci Dünya Savaşı sırasında anlaşılmış ve değişim yapılmasına karar verilmiştirAma,savaştan yenilgiyle çıkınca,bu konudaki çalışmalar kesilmişti1922 yılında TBMM bu konu üzerinde tekrar çalışmalara başladıBu konuda,Batılı devletlerin medeni kanunlar incelendiİncelemeler sonucu İsviçre Medeni Kanunu'nun alınmasına karar verildiİsviçre Medeni Kanunu'nun kabul edilmesinin nedenleri şunlardı:
a)Avrupa'daki medeni kanunların en yenisi olması,
b)Sorunlara akılca kolayçözümler getirmesi,
c)İfadesinin sadec ve anlaşılması mümkün olması,
d)Bayan erkek eşitliğine dayanan aile hukukunun iyi düzenlenmiş olması,
TBMM 17 Şubat 1926'da bir takım değişiklikler yapılarak Türkçeye çevrilen İsviçre Kanunu'nun bir tüm halinde Türk Medeni Kanunuolarak kabul ettiUygar Kanun,4 Ekim 19262'da yürürlüğe girdi
Türk uygar Kanunu,Türkiye Cumhuriyeti'nin Batılı ve çağdaş anlayışa yönelmesini sağlaması açısından ağırlık taşırMedeni Kanun'un getirdiği yenilikler şunlar oldu:
a)Hukuk birliği sağlandı
b)Vatandaşlar arasında din,mezhep ayrılıkları gözetmeksizin, adalet ve ödevler bakımından eşitlik sağlandı
c)Tek eşlilik sağlandı
d)Mirasta, kadınerkek ayrılığı kaldırıldı
e)Toplumsal hayatta bayanerkek eşitliği getirildi
f)Evlenme ve boşanmada belirtilmiş şartlar getirmiş, bilhassa erkeğin tek taraflı boşamasını kaldırarak boşanmayı hakimin takdirine bırakmıştır
g)Kadınlar idare alanında da 1930 yılında belediye seçimlerine katılma, 1934 yılında da milletvekili seçilebilme haklarını elde etmişlerdir
Medeni Kanun

Medeni Kanun,toplumun rahat ve sevinç içerisinde yaşayışını,devamlılığını temin etmek nedeniyle düzenlenmiş bir kurallar bütünüdürBir toplumdaki şahısların hakları, borçları, aile kurması, bunu işleyişi, boşanma, miras ve şahısların birbiri ile ilgili değişik işlemleri bu kanunun içindedir
Değişik Avrupa ülkelerinden uygar hukuk ve ilgili kanunlar toplanmış ve düzenlenmiştirBizde, bu amaçla Mecelleadı bahşedilen, dini karakterli bir kanun uygulanmaktaydıBu kanun, 1926 yılına dek yürürlükte kaldı
Türk toplumu, çağdaşlaşmak için inkılaplar yapmaktaydı Kanunların da zamanın şartlarına uyması gerekliydiMecelle, bundan böyle toplumun ihtiyaçlarına cevap veremez ülkü gelmiştiBirinci Dünya Savaşı sırasında bu tamamıyla anlaşılmış ve değişim yapılmasına karar verilmiştirOysa,savaştan yenilgiyle çıkınca,bu konudaki incelemeler kesilmiştiToplumun temeli aile olduğu için, ilk önce ailenin kuruluşu ve işleyişi ile ilgili konular ele alındıBunun için laik ve mantıklı ilkelere yerinde bir medeni kanun hazırlanması gerekiyorduBu kanunun hazırlanması çok uzun sürebilirdiOysaki, kalkınmakta olan ülkemiz bu dek uzun vakit bekleyemezdiUygar kanunu düzenlemek amacıyla bir kurul kurulduBu kurul, dağıtılmış Avrupa ülkelerinin medeni kanunlarını inceledi
İsviçre Medeni Kanunu, Avrupa 'da hazırlanan kanunların en iyisi ve toplumumuza en uygun olanıydı Demokrasi ilkelerine yerinde ve basit uygulanabilir bir nitelik taşıyorduBunun, bir bütün halinde, Türk Medeni Kanunu haline getirilmesine karar verildiHukukun temeli olan bu kanun, Türkiye Büyük Ahali Meclisi göre kabul edilerek,4 Ekim 1926'da yürürlüğe girdiTürk Uygar Kanununun Türkiye'nin modernleşmesinde benzersiz katkısı bulunmaktadır Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Kemal Oğuzman, Jale Akipek'in de arasında bulunduğu hukukçular bu hukuk dalına büyük katkılar yapmışlar, ülkemizde uygar hukuk doktrininin oluşmasında büyük rol oynamışlardır
Bu kanun ile; aile hukukunda, bayan erkek eşitliği sağlandıEvlenmelerde, her iki tarafında fikri esas alındıResmi düğün usulü ve tek eşlilik gibi yenilikler getirildiBoşanma hakkı, kadına da tanındıMirasta, bayan erkek eşitliği sağlandıBu suretle, Türk ailesinin kuruluş ve işleyişi modern, demokratik kurallara dayandırıldı
Bundan sonradan, devlet ve toplumun hayatını ilgilendiren diğer kanunlar da ele alındı


Osmanlı Uygar Kanunu Ya Da Mecelle
Osmanlı devletinde fıkıh kuralları geçerli olduğu için öbür bir uygar kanun olmayıp fıkıh kitapları mahkemelerde uygulanıyordu Özellikle şeyhülislamların verdiği fetvalar mahkemelerin işlerini oldukça kolaylaştırmıştır Tanzimat fermanından sonradan Osmanlı devletinin bir uygar kanunun olması ve bunun da özellikle Fransa ’dan alınması için büyük çaba gösterilmiştir Devrin ileri gelenleri arasındaki anlaşmazlıklar sonucunda bu başarılamamış ve 1868 yılında yeniden fıkıh kitaplarına dayanan Mecelle vücuda getirilmeye başlanmıştır Mecelle, 18681876 tarihleri aralarında kitaplar biçiminde hazırlanmıştı Tamamı 1851 madde olup, akitlere, hileli fiillere, bir kısım şahsın hukukuna, bir kısım ayni haklara ve bir kısım da hukuk mu hakemeleri usulüne ait olmak üzere farklı alanlara yönlendirilmiş hükümlere yer verilmişti Mecelleyi hazırlayan komite gerçekte 16 kitaptan sonra dağılmamış, aile, miras, vasiyet, vesayet, vakıf gibi hususları hazırlamaya devam etmiştir Ama bu hususlar kanunlaşamadan ilgili komisyonun çalışmaları tatil edilmiştir Kanun tekniği ve tasnif bakımından o devirdeki batı mevzuatına, örneğin Fransa veya Avusturya uygar kanununa nazaran geri olmakla birlikte, kendisinden önceki Osmanlı mevzuatına nazaran terakki etmiş bir sistematiğe sahiptir Daha da önemlisi dağınık bir halde bulunan fıkıh hükümlerini bir sisteme bağlı olarak bir araya getirmesi açısından büyük bir icat ve ilerilik talep eder Mecellenin hazırlandığı devri de göz önüne olmak gerekir Yetkin hukukçuların yetişmediği bir dönemde ve hukukçu olmayan üyelerden sabit olan ticaret ve nizamiye mahkemelerinde de uygulanmak üzere hazırlanmıştır böylece her yerde, tasvir ve mukaddimelerle onlara bir nevi hukuk kitabı vazifesi görmeyi de üstlenmiştir Medeni kanun sistematiğine bağlı olarak değil de, o devirde derhal gereksinim görülen kısımlarına öncelik verilerek hazırlanmıştır Hem Mecellenin zamanına kadar, sade, kolay anlaşılır ve yasal bir dil ile yazıldığı söylenebilir

Mecelle Üzerinde Değişim Çalışmaları
Mecelle, aile ve servet başta elde etmek üzere bayağı bir uygar kanunda bulunması gereken hususları içermiyordu Bu sebeple İkinci Meşrutiyetten sonra Mecelleyi bir uygar kanun olarak tamamlamak üzere dağıtılmış komisyonlar kurulmuştur Bunlardan yalnızca aile hukukunu tanzim eden Hukukı Aile Kararnâmesi yürürlüğe girmiştir Laf konusu kararname, Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi aile hukuklarını tanzim etmiştir Müslümanlar tarafından dört mezhebi birleştirdiği (telfik) azınlıklar tarafından da aile hukuku ile ilgili yetkileri ellerinden alarak şer ’iye mahkemelerine verdiği için eleştirilmiştir Bu sebeple iki yıldan daha eksik bir süre yürürlükte kalabilmiştir 1916 yılında kurulup alt komisyonları aracılığı ile uzun zaman incelemeler yapan Kanunı Medeni Komisyonundan beklenen netice elde edilemeyince 1923 yılında isimleri değiştirilerek ve tahsis alanları her tarafta belirlenerek yeni komisyonlar oluşturulmuştur Ne var oysa, komisyonların çalışmalarından manâlı bir netice elde edilememiştir
CUMHURİYET'TEN SONRA
Medeni Hukuk
Cumhuriyetin kurulması ile idare şekli dek önemli olan bir başka husus da uygar hukuk alanında yapılan devrimlerdir Diğer bir açıklama ile İsviçre Medeni Kanunun iktibas edilerek yürürlüğe konmasıdır Fiilen Tanzimat fermanından daha sonra birçok us ve devlet adamının Fransız Uygar Kanunun iktibas edilmesi hususundaki gayretleri netice vermemişti Yukarıda da açıklama edildiği üzere 186876 yılları arasında hazırlanıp yürürlüğe konun Mecelle, yürürlükte bulunuyordu Cumhuriyet duyuru edildikten sonradan o anda Mecelleyi tadil için çalışan Ukûd ve Vâcibât Komisyonu ile Ahkâmı Şahsiye Komisyonu üyelerinin görevlerine son verilerek yerlerine yeni üyeler atamakla işe başlanmıştır Konu ile ilgili talimata kadar, yapılacak kanunların en ince ayrıntısına kadar asrî bir devlet mefhumuna ve esas esaslarına azâmî ölçüde yerinde olması ve memleketin ihtiyaçları nazara alınmalıydı Bu maksada varmak için gerek yürürlükteki mevzuattan gerekse yüksek medeniyeti temsil eden batı milletleri eser ve kanunlarından gereken bütün esaslar alınmalıydı Aradan geçen iki yıldan artı zamana karşın istenen uygar kanun bir türlü ortaya konulamamıştı Bu durum, yeni bir kanun yapmaktansa Batı kanunlarından birisini tercüme suretiyle edinmek düşüncesini baştan güçlendirdi Ama bunu yerine getirmek için her şeyden önce Batı hukukunu haberdar olan kimselere gereklilik vardı Bu ihtiyacı karşılamak nedeniyle Avrupa ’ya öğrenciler gönderilmeye başlandı Bu öğrenciler yurda dönünce Almanya, Fransa ve İtalya gibi devletlerin hukuk ve kanunları ile ilgili yazılar yayınlamaya başladılar Bu yazılarla Batı hukukunun kabulü yolunda önemli adımların atılmasına asistan oldular Bir yandan da Batılı devletlerin medeni kanunları, tercüme edilerek yayınlanmaya başlanmıştı Esasen yeni kurulan Türk Devletinin kararı, Batı medeniyetini ilgisiz ve kayıtsız şartsız kendisine mülk etmekti Medeniyet bir bütün olduğu için ya iyice alınmalı ya da hiç alınmamalıydı Idare alanında batı medeniyetinin esasları benimsendiğine tarafından bir birlik teşkil etmesi için hukuk sistemlerinin de düşüncesiz ve şartsız alınması gerekiyordu Keza Lozan anlaşmasının 42 ’nci maddesi ile Türkiye ’deki azınlıklara, aile ve şahsın hukukunu kendi örf ve adetlerine göre belirleme imkanı sağlanmıştı Bu amacı gerçekleştirmek üzere azınlık gruplarının temsilcilerinden oluşacak bir kurul kurulacaktı Lozan anlaşması yürürlüğe girince bu komisyonlar belirlenmiş ve çalışmalarına başlamışlardı Ancak aniden fazla hukukun benzer anda ülkede yürürlükte bulunmasının bir kısım sakıncaları vardı Yüzyıllar süren kapitülasyonlar kaldırılmıştı ama yeni kapitülasyonlara kapılar açılmıştı Azınlıklar şer ’iye mahkemelerine gitmiyor, şer ’î hukukun kendilerine uygulama edilmesine razı olmuyorlardı İşte bu sebeplerle ülkede bütün vatandaşlara uygulanacak bir kanun, İsviçre Uygar ve Borçlar Kanunu iktibas edilmiş ve Mecelle yürürlükten kaldırılmıştı Laf konusu kanunun iktibası ile ülkemizde bulunan azınlıklar kendileri için artık öbür hükümler koymaya lüzum kalmadığını, Lozan anlaşması ile getirilen istisnai durumun korunmasında bir yarar görmediklerini, yeni kabul edilmiş olan medeni kanunun kendilerine de uygulanmasını can atarak bu konu ile ilgili incelemeler gerçekleştirmek üzere kurmuş oldukları komisyonları lağvetmişlerdir
Niçin İsviçre Uygar Kanunu?
Tanzimat ’tan sonra aralıksız gündeme gelen Fransız uygar kanunu yerine İsviçre Medeni Kanunun alınması o devirde de bir çok kimseyi şaşırtmıştır İsviçre Medeni Kanunun tercihi için şu sebepler ileri sürülmüştür: a) İsviçre ’de okuyan hukukçuların Türkiye ’de işbaşına gelmesi, b) İsviçre Medeni Kanununun kolay ve açık oluşu, c) bayanerkek eşitliğine dayanan aile hukukunu hoş tanzim etmiş olması, d) hakimlere geniş takdir yetkisi vermesi, e) Fransız uygar kanunun birazcık yıpranmış ve devir sonrası yapıldığı için Napolyon ’un baskıcı izlerini taşıması, buna mukabil İsviçre Uygar Kanununun daha reformcu ve demokratik olması

Medeni Kanunun Getirdiği Yenilikler
Her şeyden önce medeni hukuk alanını laikleştirmiş, yani din temellerinden çıkartıp, zeka olarak temeller üstüne oturtmuştur Din ayrımı gözetilmeksizin tüm vatandaşlara uygulanmayı getirmiştir Bunlardan başka medeni kanun daha fazla kadınlarla ilgili getirdiği hükümlerle uyarı çekmektedir Gerçekte eski hukuka göre, kız ve erkek kardeşler birlikte varis oldukları vakit ikili as paylaşıyorlardı Medeni kanun bu durumu kaldırarak kızerkek eşit miras hakkı getirmiştir Mahkemelerde suç oluşturan hukuku ile ilgili hususlarda iki kadının şahitliği bir erkeğe eşit kabul ediliyordu Medeni kanun bu hususta da kadın ile erkeği benzer duruma getirmiştir Evlenme ve boşanmada kayıtlı şartlar getirmiş, bilhassa erkeğin tek taraflı boşamasını kaldırarak boşanmayı hakimin takdirine bırakmıştır Eski hukukun erkeğe tanıdığı dörde kadar evlenme hakkını ortadan kaldırarak sadece bir kadınla evlenmeye izin vermiştir İmam nikahı olarak aşina dini nikahı kabul etmemiş, düğün akti yapma yetkisini belediyelere vermiştir Cumhuriyetin ilanında sonra kadınlar medeni kanun ile bu hakları, idare alanında da 1930 yılında belediye seçimlerine katılma, 1934 yılında da milletvekili seçilebilme haklarını elde etmişlerdir
Mecellenin Kaldırılması
Mecelle, dinin eksikliğinden değil, zorlayan iktisadi ve sosyal koşullar sonunda o çağdaki şeriat hukukunun eskimişliğine bir çare idi Çünkü hukuk sistemleri devamlı değişiyordu, Batılılaşma reformlarına mecbur kalan imparatorluk bir yanlamasına Batı'dan iktibaslar yapıyor, bir yandan şeriatta düzenlemeler yapıyordu Bu şart cumhuriyete kadar iki başlı toplum yapısına yol açmıştır Mecelle Cemiyeti'nin başında Ahmet Cevdet Paşa vardı 1869'da kuruldu, 1870'de birincil kitabını çıkardı,padişah bunu onayladı, yürürlüğe girdi Fakat skolastik medreseyi karşısında buldu İmam Züfer'in ictihadı bahane edilerek Cevdet Paşa azlettirildi Mecelle fetva kapısına nakledildi Cemiyet 1888'de lağvedildi Bu cemiyetin kitapları, 1926'ya dek yürürlükteydi 1926'da İsviçre uygar kanunu alınarak mesele kökten halledildi
Hakkında
Medeni hukuk, şahıslar arasındaki ilişkileri aranjör, kişilerin doğumdan (tüzel kişilerde kuruluşundan) ölümüne (tüzel kişilerde sona ermesine) ilişkilerini düzenleyen özel hukuk dalıdır Kişiler hukuku, Aile Hukuku, eşya hukuku, miras hukuku uygar hukuk dahilinde yer alırlar ve uygar kanunla düzenlenirler Borçlar hukuku ve ticaret hukuku da fiilen uygar hukukun uzantısıdır Uygar hukuk salt bir hukuk dalı olmaktan öte hukukun özüdür
Türkiye'de Medeni Kanun, İsviçre Uygar Kanunundan iktibas edilmiştir Kazuistik metoda sahip Prusya Kanunu ile devrimci bir felsefeye sahip katı Fransız Kanunu arasında kalarak ortalama bir yol izlemiştir Kanuna öncelik tanımakla birlikte hakime takdir hakkı da tanımaktadır 1 Ocak 2002 tarihinde bütünüyle gözden geçirilerek yenilenmiş ve Yeni Uygar Kanun yürürlüğe girmiştir Türk Uygar Kanununun Türkiye'nin modernleşmesinde eşsiz katkısı bulunmaktadır Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Kemal Oğuzman, Jale Akipek'in de aralarında bulunduğu hukukçular bu hukuk dalına büyük katkılar yapmışlar, ülkemizde uygar hukuk doktrininin oluşmasında büyük rol oynamışlardır *
 
858,496Konular
981,871Mesajlar
29,913Kullanıcılar
DerieriSon üye
Üst Alt