Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.
iltasyazilim
FD Üye
Ülkemizde Tekstilin Yeri Ve Önemi,
Dünyada ülkelerin rekabet gücünü belirleyen ve etkileyen en önemli kriter ve unsur, o ülkenin işletmelerinin lüzum iç piyasalarda ve gerekse de dış piyasalarda gösterdiği performans ve yarattığı katma değerdir Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de tekstil sektörü ülkenin gelişmesinde ve kalkınmasında birincil ele alınan ve yatırımların yoğunlaştığı sektör olmuştur Bunda hammaddenin ülkemizde üretilmesinin yanı sıra 2025 sene önceki yapısıyla emekyoğun bir sektör olmasının da etkisi olmuştur Fakat günümüze geldiğimizde sektörün ayrıca emekyoğun yapısı tamamı ile (hazırlanmış giyim sektörü hariç) ortadan kalkmış ve hem de ürettiğimiz hammadde tüketimimize yetmediği için önemli bir pamuk ithalatçısı (yılda takriben 350400 bin ton) ülke konumuna gelinmiştir
Türk dokuma sektörü de yarattığı katma layık ve gösterdiği performansla Türk ekonomisinin en kayda değer rekabet avantajlarından birisini oluşturmaktadır Tekstil sektörü GSMH'nin yaklaşık yüzde 11'ini (Tablo 1), ihracatın yüzde 37'sini (Tablo 2), toplam sanayi üretiminin takriben yüzde 10'unu, toplam işgücünün aracısız 2 milyonunu dolambaçlı olarak da 6 milyonunu bünyesinde barındıracak bir büyüklüğe ve etkinliğe ulaşmıştır
Ayrıca sektörde yüzde 25'i ihracatçı elde etmek üzere toplam 40000 civannda işletme bulunmakta ve bunlann yaklaşık yüzde 92'si KOBİ niteliğindedir Bu büyüklükteki bir sektörün keza kendi bünyesinden ve keza de genel hesaplı ve siyasal yapıdan kaynaklanan birtakım sorunlannın olması doğal karşılanmalıdır
Türk dokuma sektörü yukarıda açıklanmaya çalışılan ülke ekonomisindeki ağırlığına paralel birtakım önemli sorunlar ve problemlerle de aleyhinde karşıyadır Ülkemizde tekstil işletmeleri de ilk olarak olmak üzere birçok şirketin güç durumlara düştükleri, bu sıkıntılardan kurtulmak için el değiştirdikleri, nadiren ihtiyaçları olan işletme sermayesi temini için yaklaşık olarak değil pahasına satıldıklan bilinen bir gerçektir
Bu işletmelerin zor duruma düşmelerinin değişik nedenleri vardır Pazar şartlarının daralması, öngörülemeyen yüksek sermayeli diğer şirketlerin rekabeti, karlann enflasyon oranında artmaması nedeniyle işletme sermayesi yetersizliği, artan teknolojiyi elde edememeleri, bilhassa kapalı ekonomiden bağımsızlık pazar ekonomisine geçişte milletlerarası rekabete hazır olmamaları, yanlış yatırım kararlan, prodüktivite ve randıman düşüklüğü, devletin yatırım ve özendirme sistemlerinde uyguladığıuygulamaya çalıştığı yöntem ve sistemlerin yanlışlığı, ekonomik, sosyal, yasal ve politik sistemlerdeki kararsızlık ve ülkemizin son üç yıldır yaşadığı idareli ve siyasi krizler gibi nedenlerden kaynaklandığı görülmektedir Bu problemleri temelde iki başlık aşağıda değerlendirebiliriz Birincisi sektörün hızlı artma trendine rağmen idare kalitelerinin de aynı oranda büyümemesi veya büyüyememesidir İkincisi ise makro idareli yapıdan kaynaklanan devletin ekonomik, siyasi ve hukuki düzenlemeleri ve danışmanlık rolünü onlarca yıldır istenilen performansta yapmamasıdır
Sorunlar ne olursa olsun sektör, ülkemizin dünyayla rekabet etmesinde sahip olduğu en önemli rekabet gücü konumundadır Dolayısıyla böyle bir sektörün gerilemesi veya dikkatsizlik edilmesi zaten kıt ve sınırlı bir sermaye birikimine sahip olan ülkemizin tüm hesaplı, siyasi ve sosyal dengelerinin bozulmasına neden olacaktır Nitekim 1999 yılındaki GSMH'deki küçülmede ve 2000 yılındaki resesyonda sektörün etkisi büyük olmuştur (Bkz Tablo 1) Ayrıca 2001 yılında derinleşen krizden çıkış için hazırlana Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı'ndaihracatın önemine değinilmekte ve ihiracattaki büyüme için zorunlu önlemler ortaya konmaktadır Türkiye ihracatının lokomotifi ise tekstil ve hazırlanmış giyim sektörü olduğuna göre ülkemizin krizden çıkmasında bu sektöre bir defa daha büyük görevler düşmüştür böylece sektörün sahip olduğu birtakım avantajları korurken mikro ve makro çevrenin kendisine sunduğu fırsatları değerlendirmesi ve risklerden de kaçınması ve bunlara karşı önlemler alması gerekmektedir Aşağıda sektörün sahip oldugu ya da değerlendirebileceği fırsatlar ile günümüzde ve özellilde de gelecekte kendisini tehdit eden ve gelişmesini sınırlayabilecek olan riskler değerlendirilmeye çalışılarak bunlara karşısında izlenebilecek stratejiler ortaya konmaya çalışılmıştır *
Dünyada ülkelerin rekabet gücünü belirleyen ve etkileyen en önemli kriter ve unsur, o ülkenin işletmelerinin lüzum iç piyasalarda ve gerekse de dış piyasalarda gösterdiği performans ve yarattığı katma değerdir Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de tekstil sektörü ülkenin gelişmesinde ve kalkınmasında birincil ele alınan ve yatırımların yoğunlaştığı sektör olmuştur Bunda hammaddenin ülkemizde üretilmesinin yanı sıra 2025 sene önceki yapısıyla emekyoğun bir sektör olmasının da etkisi olmuştur Fakat günümüze geldiğimizde sektörün ayrıca emekyoğun yapısı tamamı ile (hazırlanmış giyim sektörü hariç) ortadan kalkmış ve hem de ürettiğimiz hammadde tüketimimize yetmediği için önemli bir pamuk ithalatçısı (yılda takriben 350400 bin ton) ülke konumuna gelinmiştir
Türk dokuma sektörü de yarattığı katma layık ve gösterdiği performansla Türk ekonomisinin en kayda değer rekabet avantajlarından birisini oluşturmaktadır Tekstil sektörü GSMH'nin yaklaşık yüzde 11'ini (Tablo 1), ihracatın yüzde 37'sini (Tablo 2), toplam sanayi üretiminin takriben yüzde 10'unu, toplam işgücünün aracısız 2 milyonunu dolambaçlı olarak da 6 milyonunu bünyesinde barındıracak bir büyüklüğe ve etkinliğe ulaşmıştır
Ayrıca sektörde yüzde 25'i ihracatçı elde etmek üzere toplam 40000 civannda işletme bulunmakta ve bunlann yaklaşık yüzde 92'si KOBİ niteliğindedir Bu büyüklükteki bir sektörün keza kendi bünyesinden ve keza de genel hesaplı ve siyasal yapıdan kaynaklanan birtakım sorunlannın olması doğal karşılanmalıdır
Türk dokuma sektörü yukarıda açıklanmaya çalışılan ülke ekonomisindeki ağırlığına paralel birtakım önemli sorunlar ve problemlerle de aleyhinde karşıyadır Ülkemizde tekstil işletmeleri de ilk olarak olmak üzere birçok şirketin güç durumlara düştükleri, bu sıkıntılardan kurtulmak için el değiştirdikleri, nadiren ihtiyaçları olan işletme sermayesi temini için yaklaşık olarak değil pahasına satıldıklan bilinen bir gerçektir
Bu işletmelerin zor duruma düşmelerinin değişik nedenleri vardır Pazar şartlarının daralması, öngörülemeyen yüksek sermayeli diğer şirketlerin rekabeti, karlann enflasyon oranında artmaması nedeniyle işletme sermayesi yetersizliği, artan teknolojiyi elde edememeleri, bilhassa kapalı ekonomiden bağımsızlık pazar ekonomisine geçişte milletlerarası rekabete hazır olmamaları, yanlış yatırım kararlan, prodüktivite ve randıman düşüklüğü, devletin yatırım ve özendirme sistemlerinde uyguladığıuygulamaya çalıştığı yöntem ve sistemlerin yanlışlığı, ekonomik, sosyal, yasal ve politik sistemlerdeki kararsızlık ve ülkemizin son üç yıldır yaşadığı idareli ve siyasi krizler gibi nedenlerden kaynaklandığı görülmektedir Bu problemleri temelde iki başlık aşağıda değerlendirebiliriz Birincisi sektörün hızlı artma trendine rağmen idare kalitelerinin de aynı oranda büyümemesi veya büyüyememesidir İkincisi ise makro idareli yapıdan kaynaklanan devletin ekonomik, siyasi ve hukuki düzenlemeleri ve danışmanlık rolünü onlarca yıldır istenilen performansta yapmamasıdır
Sorunlar ne olursa olsun sektör, ülkemizin dünyayla rekabet etmesinde sahip olduğu en önemli rekabet gücü konumundadır Dolayısıyla böyle bir sektörün gerilemesi veya dikkatsizlik edilmesi zaten kıt ve sınırlı bir sermaye birikimine sahip olan ülkemizin tüm hesaplı, siyasi ve sosyal dengelerinin bozulmasına neden olacaktır Nitekim 1999 yılındaki GSMH'deki küçülmede ve 2000 yılındaki resesyonda sektörün etkisi büyük olmuştur (Bkz Tablo 1) Ayrıca 2001 yılında derinleşen krizden çıkış için hazırlana Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı'ndaihracatın önemine değinilmekte ve ihiracattaki büyüme için zorunlu önlemler ortaya konmaktadır Türkiye ihracatının lokomotifi ise tekstil ve hazırlanmış giyim sektörü olduğuna göre ülkemizin krizden çıkmasında bu sektöre bir defa daha büyük görevler düşmüştür böylece sektörün sahip olduğu birtakım avantajları korurken mikro ve makro çevrenin kendisine sunduğu fırsatları değerlendirmesi ve risklerden de kaçınması ve bunlara karşı önlemler alması gerekmektedir Aşağıda sektörün sahip oldugu ya da değerlendirebileceği fırsatlar ile günümüzde ve özellilde de gelecekte kendisini tehdit eden ve gelişmesini sınırlayabilecek olan riskler değerlendirilmeye çalışılarak bunlara karşısında izlenebilecek stratejiler ortaya konmaya çalışılmıştır *
