Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.
Ülseratif kolit barsakların münhasıran de kalın barsakların (kolon) tutulduğu, karakteristik olarak ülserlerle yada açık yaralarla seyreden enflamatuar bir hastalıktır. Hastalık belirtilerinin şiddetlendiği alevlenme periyotları ile belirtilerinin azaldığı remisyon devirlerinden oluşur. Illetin remisyona girebilmesi için çoğunlukla tedavi edilmesi gerekir. Illetin etkin devrindeki en değerli özelliği kanlı ishaldir. Ülseratif kolit yaklaşık olarak her 100.000 şahıstan 100’ünde görülmektedir. Illetin nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte genetik, çevresel, ruhsal faktörlere bağlı olabileceği düşünülmektedir. Bugün için en kabul gören teori ülseratif kolitin bir otoimmun hastalık olduğudur. Yani vücudun savunma sistemi kalın barsak mukozasını yabancı hücre üzere algılayıp bu hücrelere saldırmaktadır. (Bağışıklık sisteminin istikrarı bozulmuştur.) Böylelikle kalın barsak yüzeyinde ülserler (yaralar) oluşmaktadır. Hastalık hafiften, çok ağıra kadar farklı klinik tablolar gösterebilmektedir. Tedavide asıl olarak immun sistemi baskılayıcı ilaçlar kullanılmaktadır. Illetin şiddetine nazaran yapılan medikal tedavi illetin semptomlarını baskılayabilmektedir. Şiddetli tutulumlarda ise cerrahi müdahale gerekebilmektedir.
Ülseratif kolit tedavisinde, hastalık velev hafif olsun velev şiddetli, akupunktur tedavisi kesinlikle denenmelidir. Çünkü akupunktur hafif olgularda ilaca olan gereksinimi azaltabileceği üzere, kuvvetli olgularda da illetin şiddetini azaltarak daha baş edilebilir bir hale getirecektir. Akupunktur yalnızca ülseratif kolitte değil, birçok otoimmun marazın tedavisinde çok başarılıdır. Bu tedavide vücut bir bütün olarak ele alınır ve bağışıklık sistemindeki bozulan istikrar onarılır. Bağışıklık sistemimiz olağanda çeşitli kimyasal hususlar üreterek kendisi için zararlı kabul ettiği bakterilere, virüslere (yanlış çalıştığı devir da ülseratif kolitte olduğu üzere kendi dokularına) saldırır. Bu hastaların kan tahlillerinde laf konusu kimyasal unsurlar (interlökin-1 beta, interlökin-4, Superoksitdismutaz, nitrik oksit, ICAM-1) ölçüldüğünde daima yüksek ölçüde bulunur. Halbuki akupunktur tedavisi gören ülseratif kolitli hastalarda kelam konusu kimyasal unsurların kanda azaldığı gösterilmiştir. Akupunktur ülseratif kolitli hastaların bağışıklık sistemini düzenlemenin yanı sıra, bu hastaların gerilimle başa çıkmalarına yardımcı olmak, gerilimin olumsuz tesirlerinden zarar görmemek, daha huzurlu, sakin ve rahat olmalarını sağlayarak da illetlerinin tedavisine yardımcı olur.
Elbet ki ülseratif kolitin birinci tedavisi medikaldir. Ülseratif kolit kıymetli ve ciddiye alınması gereken bir hastalık. Ancak klasik medikal tedavi ile tam gerileme (remisyon) sağlanamamış vakalarda öbür tedavi metotlarına başvurmak kaçınılmazdır. Bu metotlar içinde de akupunktur başı çekmektedir. Bugün akupunktur, yerkürede ülseratif kolitli birçok hastanın tedavisinde kullanılmaktadır. Akupunkturun ülseratif kolit marazının tedavisindeki aktifliğini ispatlayan pek çok ilmî makale mevcuttur. Şiddetli ülseratif kolit hastalarının marazlarının şiddetini azlatmak, hafif olguların da ilaç dozlarını azaltmak ve semptomsuz, rahat geçirdikleri vadeyi en uzun hale getirebilmeleri gayesi ile (hastalıklarının şiddetine göre) yılda her biri 10 seanstan oluşan 1 yada2 kür akupunktur tedavisi görmeleri çok yararlı olacaktır.
Ülseratif kolit tedavisinde, hastalık velev hafif olsun velev şiddetli, akupunktur tedavisi kesinlikle denenmelidir. Çünkü akupunktur hafif olgularda ilaca olan gereksinimi azaltabileceği üzere, kuvvetli olgularda da illetin şiddetini azaltarak daha baş edilebilir bir hale getirecektir. Akupunktur yalnızca ülseratif kolitte değil, birçok otoimmun marazın tedavisinde çok başarılıdır. Bu tedavide vücut bir bütün olarak ele alınır ve bağışıklık sistemindeki bozulan istikrar onarılır. Bağışıklık sistemimiz olağanda çeşitli kimyasal hususlar üreterek kendisi için zararlı kabul ettiği bakterilere, virüslere (yanlış çalıştığı devir da ülseratif kolitte olduğu üzere kendi dokularına) saldırır. Bu hastaların kan tahlillerinde laf konusu kimyasal unsurlar (interlökin-1 beta, interlökin-4, Superoksitdismutaz, nitrik oksit, ICAM-1) ölçüldüğünde daima yüksek ölçüde bulunur. Halbuki akupunktur tedavisi gören ülseratif kolitli hastalarda kelam konusu kimyasal unsurların kanda azaldığı gösterilmiştir. Akupunktur ülseratif kolitli hastaların bağışıklık sistemini düzenlemenin yanı sıra, bu hastaların gerilimle başa çıkmalarına yardımcı olmak, gerilimin olumsuz tesirlerinden zarar görmemek, daha huzurlu, sakin ve rahat olmalarını sağlayarak da illetlerinin tedavisine yardımcı olur.
Elbet ki ülseratif kolitin birinci tedavisi medikaldir. Ülseratif kolit kıymetli ve ciddiye alınması gereken bir hastalık. Ancak klasik medikal tedavi ile tam gerileme (remisyon) sağlanamamış vakalarda öbür tedavi metotlarına başvurmak kaçınılmazdır. Bu metotlar içinde de akupunktur başı çekmektedir. Bugün akupunktur, yerkürede ülseratif kolitli birçok hastanın tedavisinde kullanılmaktadır. Akupunkturun ülseratif kolit marazının tedavisindeki aktifliğini ispatlayan pek çok ilmî makale mevcuttur. Şiddetli ülseratif kolit hastalarının marazlarının şiddetini azlatmak, hafif olguların da ilaç dozlarını azaltmak ve semptomsuz, rahat geçirdikleri vadeyi en uzun hale getirebilmeleri gayesi ile (hastalıklarının şiddetine göre) yılda her biri 10 seanstan oluşan 1 yada2 kür akupunktur tedavisi görmeleri çok yararlı olacaktır.
