iltasyazilim
FD Üye
23 NİSAN
ULUSAL BAĞIMSIZLIK VE ÇOCUK BAYRAMI
23 Nisan, Türk ulusu için en manâlı günlerden biridir Neden mi? çünkü, Türk ulusu, Mustafa Kemal'in önderliğinde egemenliğini padişahtan almış ve kendisi kullanmaya baslamıştır
Altı yüz sene Osmanlı, adıyla Türk halkını yöneten padişahlar, sınırsız yetkilere sahiptiler Insanlar padişahın kölesi, topraklar padişahın mülküydü Padişah, Tanrı'nın yeryüzündeki gölgesi gibi algılanır, onun söylediği her laf Tanrı buyruğu gibi kabuledilirdi
Avrupa'da başlayan Rönesans hareketi ve peşinde 1789'da gelen Fransız ihtilali, Avrupa halkını uyandırmıştı, lakin Osmanlı topraklarına uzun süre etki yapamamıştı Aradan yıllar geçtikten sonradan, yurt dışarıya tayin yapan aydınlarla, yurt içindeki bazı aydınların çabalarıyla, Mustafa Reşit Paşa Tanzimat Fermanı'nı okudu Bu fermanla padişahların bir takım yetkileri daraltıldı ise de tam netice alınamadı Bu yenileşme hareketini yıllar sonra, Birinci ve ikinci Meşrutiyet dönemi izledi Genede padişahlar halkın egemenliğini kendi ellerinde tutmayı sürdürdüler Aydınların başlattıkları Batılılaşma Hareketibir gitti, bir geldi
Osmanlıların son dönemleri, ülkemiz için en kötü dönemler oldu İkinci Abdülhamit 33 yıl Türk halkını zorlama aşağı yönetti Ondan sonra gelen padişahlar da onu aratmadılar, îşte, Türk halkının egemenliğini alamadığı uzun bir dönem geldi, geldi Birinci Dünya Savaşı'na değin ulaştı
Birinci Dünya Savaşı'nda bizi yönetenlerin yanlış hesapları sonunda, bir oldu bittiyle yanlış tarafta savaşa girdik Bu savaş dört sene sürdü Türk askerleri her cephede kahramanca savaştılar, kan döktüler, şehit oldular Sonunda bizim gruptada ilk önce Almanya, elde etmek üzere Avusturya, Bulgaristan yenilince, biz de yenilmiş sayıldık ve silahlarımızı ele vermek zorunda kaldık Çanakkale'yi geçemeyen düşman gemileri böylece zahmetsizce İstanbul'a geldiler
Yapılan anlaşmalarla, İstanbul; İngiliz, Fransız, İtalya ve Yunan güçleri göre kayıtsız şartsız işgal edildi Buna, ne padişah, ne de İstanbul'daki Meclisi Mebusan direniş gösterebildi Bununla da kalmadı, işgal kuvvetleri Meclisi Mebusan'ı basıp dağıttılar Bir Takım milletvekillerini tutukladılar, bazılarını da sürgüne gönderdiler Halk vekillerinden bazıları da gizli gizli kaçıp, o günlerde Ankara'da yer alan Mustafa Kemal'in Milli Uğraş grubuna sığındılar
Padişah ve Osmanlı hükümeti düşman karşısında cılız kalırken, Mustafa Kemal, halkı örgütlüyor, yeni bir savaşın hazırlıklarını yapıyordu
Bu amaçla, Samsun'dan başlattığı gezisini Erzurum'da, Sivas'ta tamamlamış, Ankara'ya gelmişti
Kurtuluş Savaşı Ankara'dan yönetilecekti Ancak, bu baskı ve sorumluluk sahibi işi, ulusun iradesini temsil edecek bir meclisin yürütmesi gerekiyordu
Nihayet, ülkenin dört bir yerinden gelen halkın iradesini temsil eden 115 delege Ankara'da toplandılar 23 Nisan 1920 tarihinde birincil Türkiye Büyük Halk Meclisi bu nedenle gevşemiş oldu Meclis Başkanlığına Mustafa Kemal Paşa seçildi
Kurtuluş Savaşı kazanılıp, Cumhuriyetimiz kurulunca, çıkarılan bir yasayla, 23 Nisan günü ulusal bayram olarak kabul edildi Adına Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramıdediğimiz bu günü Mustafa Kemal Atatürk, Türk çocuklarına hediye etmiştir
Türk halkına egemenliğin verildiği ilk gün olan 23 Nisanı, her sene bütün yurtta kutluyoruz23 Nisan Bayramı, TRT'nin önerisiyle, 1979'dan beri de, yalnız Türk çocuklarının bayramı yok, diğer ülke çocuklarının katılmasıyla, milletlerarası bir festival halinde kutlanıyor Böylece, ülke çocuklarıyla dostluklar, arkadaşlıklar oluşuyor Ne güzel bir şey
Atatürk Ve Çocuk
Cümbür Cemaat mutlaka bir yerlerden duymuştur ya da okumuştur: Yurdumuzu düşmanlardan Atatürk kurtarmıştır Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerini atıp, egemenliğimizi o kazandırmıştır Baştanbaşa yıkılmış olmuş, bakımsız yurdumuzu imar eden yeniden o olmuştur Her bakımdan çağın arkasında kalan, ilk önce eğitim kurumları edinmek üzere, bütün kurum ve kuruluşları ortadan kaldırıp yerlerine modern, modern ve en iyilerini Atatürk getirmiştir
Yaptığı devrimlerle bizi medeni uluslar düzeyine çıkaran Atatürk Türk ulusuna kişiliğini, onurunu bitmiş kazandırmıştır Atatürk Cumhuriyeti kurduktan sonra yaptığı yurt gezilerinde büyükleri dinlediği değin küçükleri de dinlemiş, çocukların dertlerini, sorunlarınıda saptamaya çalışmıştır her yerde küçükle ufak, büyükle büyük olmasını ukala, bu nedenle her vatandaşının sevgisini kazanmıştır
Çocuklara karşı daima büyük bir alaka ve sevgi duymuş, geleceğimizin güvencesi olan çocuklarımızın en iyi şekilde yetiştirilebilmesi için büyük uğraş göstermiştir
Her gittiği yerde çocukları sevmiş, onlarla ilgilenmiş, dertlerini, sorunlarını dinlemiş, onlara bir arkadaş gibi davranmıştır Her fırsatta da çocuklara ve gençlere olan güvenini belirtmiştir: Ben olsam da, olmasam da her zaman beni peşine düşüp takip edeceksinizsözleri, onun gençlere ve çocuklara olan güvenini gösterir
Atatürk, çocuklara olan büyük sevgisinden dolayı 23 Nisan Bağimsizlik Bayramı'na Çocuk Bayramıadını verdi Çünkü bugünün çocukları, yarının büyükleridir Gelecekteki Büyük Türkiye'yi onlar meydana getireceklerdir böylece çocuklar tüm mutluluklara, güzelliklere, sevgiye layıktır Bunları bilen Türk çocuklarının Büyük Ata'sı, Türk çocuklarına bu Büyük Bayram'ı hediye etmiştir
Bir Tavır
Değerli Öğretmenler, Anne ve Babalar;
Çocuklarımızın sağlıkları, başarıları ve mutlulukları değin mutlu ve huzurlu olduğumuzu biliyorsunuz
Çocuklarına bedel vermeyen, sahip olmayan, onlar için zorunlu hizmet ve yatırım yapmayan milletlerin geleceklerinin güvenli ve iyi olamayacağını da biliyoruz
Çocuklarını ve gençlerini iyiliğe, güzelliğe, üreticiliğe, yaratıcılığa ve doğruluğa yönelten ailelerin ve milletlerin geleceklerinin de daha iyi, daha dinç, zengin, dinç ve güvenli olacağına inanıyoruz
İnsan varlığının en pak, en dürüst, en içten, en saf dönemini temsilci ve yaşamış çocuklarını, sevgiyle eğilmeyen ve beslemeyen, aklın rehberliğinde, bilimin ve tekniğin ışığında yönlendiremeyen milletlerin geleceğinin cahillik, tutsaklık ve sefalet olacağına inanıyoruz
Çünkü her türlü cehalet, esarettir Çağımızda, keza cahil keza de özgür olarak yaşamak muhtemel değildir!
Aziz vatandaşlarım,
Sevgili çocuklar ve gençler;
Bizler, aileleriniz, milletimizin mutluluğu ve refahı için çalışan, millî iradeyi temsilci siyasî iktidarlar, defalarca, bu amaçla hizmet etme yarışındayız
Atatürk de, bu maksatla milletimizin yeniden dağılma ve yokedilme sınırına gelmemesi, geleceğimizin parlak ve güvenli olması için; çocukların ve gençlerin daha iyi, bilinçli, kurnaz, gözü kara, millî ahlaklı, karakterli, yapıcı, iradeli ve kudretli olarak yetiştirilmesini istemiştir
Millî bağimsizlik uğrunda canımı saptamak, benim için vicdan ve iffet borcu olsundemiştir
Bir milletin ruhu zaptolunmadıkça, bir milletin azim ve iradesi kırılmadıkça o millete hakim olunamayacağını ifade eden Atatürk Çocuklarımıza ve gençlerimize vereceğimiz öğrenimin sınırı ne olursa olsun, her şeyden önce onlara millî varlığımız, hakkımız ve birliğimiz ile çelişen bütün yabancı unsurlarla mücadele gereğinin öğretilmesininkoşul olduğuna uyarı çekmiştirFertleri, bu mücadele gerekleri ve araçlarıyla donatmayan milletler için yaşama hakkı yokturdiyen Atatürk Öğretmen ordusu olmadan, asker ordusunun verimli sonuçlarının kaybolacağını, milletlerin yalnız ve fakat öğretmenler göre kurtarılacağınısöylemiştir
Çünkü Atatürk, dünya tarihine yön vermiş, çağ kapatıp çağ açmış, üç kıtada hakim olmuş asil milletimizin millî varlığına, bağımsızlığına ve egemenliğine son vermek ve karışıklığa itmek gerçek dışı ve ihtirası ile yurdumuzu istila eden, bir kısım arkadaş sanılan düşmanlarının, aziz vatan topraklarımızda milletimize yaptıkları insanlık dışı vahşeti ve rezaleti görmüş, bunu milletle birlikte yaşamıştır
Milli direnme azmimiz ve manevi gücümüzle, bu vatan evlatları, çok büyük sıkıntılara, yokluklara karşın, düşmanları denize dökmüş; hayallerini ve ihtiraslarını yeniden uyanmayacak, rüyalarına da giremeyecek şekilde ezip geçmiş, silip süpürmüştür!
Çünkü, millî hakimiyet, millî benliğin, ahlakın, karakterin ve bunların sonucu olan millî birliğin, egemenliğin zaferidir Milletin ruhudur
Millî anlaşmanın, kaynaşmanın, dayanışmanın, huzurun ve güvenin kaynağıdır
Millî egemenlik, millete ait olan maddî ve manevî her şeyintemelidir
Millî egemenliğe sahip olmak, halk müziği olmaktır Milletin, kendisiyle ilgili kararları kendisinin alması; kendi kaderi ve geleceği hakkında kendisinin karar vermesi demektir
Ulusal egemenlik, çağdaş, bağımsız, hür ve laik bir ulusal toplum olmaktır Bunun için, hürriyetin ve adaletin olduğu kadar, demokrasinin de temeli milli egemenliktir
laiklik,dinsizlik,ne de din düşmanlığı değildirSaptıranlara karıştıranlara aldanmayınız, kanmayınız
Laiklik, kimsenin dini inanç ve vicdan hürriyetine müdahale etmemek; tersine, saygılı almak; dini siyaset ve devlet işlerine karıştırmamak;
dini ve din duygularını, tanrısal olan her şeyi çıkarlarımıza tarafından kullanmamak, yönlendirmemek demektir
Millî bağimsizlik, teslimiyetçi olmamak, kendi vatanımızda egemen edinmek, hür yaşamak, kendimize saygımızı ve güvenimizi kaybetmemektir
Değerli gençler ve çocuklar,Bundan daha sonra atama ve sorumluluk sizlerindir Yaşınız ilerledikçe bu atama ve sorumluluklarınız da artacaktırÇünkü, bu milletin bir ferdi olmanın; bu vatanın bir vatandaşı olarak yaşamanın hakları olduğu değin; görevleri, sorumlulukları ve yükümlülükleri de vardır
Adalet sahibi edebilmek için, önce tayin ve sorumluluklarımızın gereğini yerine getirmek zorundayız Kendimize, ailemize, milletimize, vatanımıza, kültürümüze, demokratik ve serbest yaşayışımıza, bizi biz yapan millî ve manevî değerlerimize, inançlarımıza ve ideallerimize aleyhinde görevlerimiz ve sorumluluklarımız vardır
Daha iyi, daha dinç, daha ileri ve medenî, daha enerjik ve varlıklı bir irk ve devlet olarak millî varlığımızı yüceltmenin azmini, heyecanını ve bilincini yüreğimizde duymalı ve yaşatmalıyız Geleceğimiz, mutluluğumuz ve refahımız buna bağlıdır
Dünya milletleri arasında daha önde olmamız, dünya çocukları ve gençleri arasında en önde yarışmamız ve yaşamamız buna bağlıdır
Fakat, bunun tek yolu, yegane çaresi, kesintisiz amaçlamak, işine düşkün olmaktır Çünkü, her başarı, çalışmanın sonucudur Başarıya Ulaşmak için hedeflemek, her gün kendimizi yenilemek ve bilgilendirmek zorundayız
Hiçbir insan ve toplum, yalnızca başkasını taklit ederek, başkalarının yaptıklarını alarak ve kullanarak yükselemezGerçekten çağdaş almak, ileri ve enerjik yapabilmek, data çağında yaşamak, bilgi ve makina üstü toplumun becerikli ve üretici bir üyesi olmayı gerektirir
Bunun için araştırıcı, yapıcı, marifetli ve imalatçı olmaya mecburuzSadece tip, seyirci ve transferci değil; kendi ihtiyaçlarımıza, şartlarımıza, özelliklerimize ait teknolojileri, kendimize kadar üretmeye de mecburuz Ürettiklerimizi ise daha iyi ve kaliteli olarak geliştirmek, çeşitlendirmek ve artırmakla yükümlüyüz
Atatürk'ün Onuncu Sene Nutku'ndaki görüntü ve istekleri doğrultusunda Türkiye'yi ulvileştirme çabası ve mutluluğu içindeyiz Çünkü her on yılda, Türk milletini daha çok ve daha büyük işler yaparak geliştirmek ve sağlamlaştırmak için, millî birlik ve beraberlik içinde, her engeli aşmaya ve her güçlüğü yenmeye azimli ve kararlıyız Daha az zamanda, daha büyük işler başarmaktayız Yurdumuzu dünyanın en bayındır ve en medenî ülkelerinin seviyesine tümdengelim yolunda aralıksız olarak ve bitkinlik bilmeden çalışmaktayız Daha fazla, disiplinli ve sistemli çalışmalıyız Büyük Önder'in, asla kesin olmama etmediği gibi, Yüksek mediniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğmaktayız Sonsuza dışarı giden her on yılda,rahat ve kolaylık içinde, Atatürk prensip ve inkılapları doğrultusunda, övünç ve kibir verici gelişme ve ilerlemeler içinde güçlenmekte ve yenilenmekteyiz
Sevgili çocuklar ve gençler,
Görmekte ve yaşamaktasınız fakat, her şey sizin içindir Ülkemizin ve milletimizin geleceği içindirBu sebeple, yarınlarımız için çok iyi ve bilinçli hazırlanınız
Görevinizi, sorumluluğunuzu ve onurumuzu her şeyin üzerinde tutunuz
Sizler, görevinizi, sorumluluğunuzu ve onurunuzu her şeyin üstünde tuttuğunuz oranda, bu halk müziği daha çabuk gelişecektir
Ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti daha çabuk ve daha fazla güçlenecektir
Milletimiz, dünya milletleri arasında, millî tarihimizde olduğu dönemlerdeki gibi değerinde olduğu yere daha kısa zamanda kavuşacaktır
Bu duygu, dilek ve düşüncelerle Millî Egemenlik ve Çocuk Bayramınızı içten kutluyorum
Aziz milletimize, kıymetli öğretmenlere, sevgili çocuklarımıza ve gençlerimize en doğru ve gönülden duygularımla en iyi dileklerimi, sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum
Bayramınız kutlu olsun!
Ne Mutlu Türk'üm Diyene! *
ULUSAL BAĞIMSIZLIK VE ÇOCUK BAYRAMI
23 Nisan, Türk ulusu için en manâlı günlerden biridir Neden mi? çünkü, Türk ulusu, Mustafa Kemal'in önderliğinde egemenliğini padişahtan almış ve kendisi kullanmaya baslamıştır
Altı yüz sene Osmanlı, adıyla Türk halkını yöneten padişahlar, sınırsız yetkilere sahiptiler Insanlar padişahın kölesi, topraklar padişahın mülküydü Padişah, Tanrı'nın yeryüzündeki gölgesi gibi algılanır, onun söylediği her laf Tanrı buyruğu gibi kabuledilirdi
Avrupa'da başlayan Rönesans hareketi ve peşinde 1789'da gelen Fransız ihtilali, Avrupa halkını uyandırmıştı, lakin Osmanlı topraklarına uzun süre etki yapamamıştı Aradan yıllar geçtikten sonradan, yurt dışarıya tayin yapan aydınlarla, yurt içindeki bazı aydınların çabalarıyla, Mustafa Reşit Paşa Tanzimat Fermanı'nı okudu Bu fermanla padişahların bir takım yetkileri daraltıldı ise de tam netice alınamadı Bu yenileşme hareketini yıllar sonra, Birinci ve ikinci Meşrutiyet dönemi izledi Genede padişahlar halkın egemenliğini kendi ellerinde tutmayı sürdürdüler Aydınların başlattıkları Batılılaşma Hareketibir gitti, bir geldi
Osmanlıların son dönemleri, ülkemiz için en kötü dönemler oldu İkinci Abdülhamit 33 yıl Türk halkını zorlama aşağı yönetti Ondan sonra gelen padişahlar da onu aratmadılar, îşte, Türk halkının egemenliğini alamadığı uzun bir dönem geldi, geldi Birinci Dünya Savaşı'na değin ulaştı
Birinci Dünya Savaşı'nda bizi yönetenlerin yanlış hesapları sonunda, bir oldu bittiyle yanlış tarafta savaşa girdik Bu savaş dört sene sürdü Türk askerleri her cephede kahramanca savaştılar, kan döktüler, şehit oldular Sonunda bizim gruptada ilk önce Almanya, elde etmek üzere Avusturya, Bulgaristan yenilince, biz de yenilmiş sayıldık ve silahlarımızı ele vermek zorunda kaldık Çanakkale'yi geçemeyen düşman gemileri böylece zahmetsizce İstanbul'a geldiler
Yapılan anlaşmalarla, İstanbul; İngiliz, Fransız, İtalya ve Yunan güçleri göre kayıtsız şartsız işgal edildi Buna, ne padişah, ne de İstanbul'daki Meclisi Mebusan direniş gösterebildi Bununla da kalmadı, işgal kuvvetleri Meclisi Mebusan'ı basıp dağıttılar Bir Takım milletvekillerini tutukladılar, bazılarını da sürgüne gönderdiler Halk vekillerinden bazıları da gizli gizli kaçıp, o günlerde Ankara'da yer alan Mustafa Kemal'in Milli Uğraş grubuna sığındılar
Padişah ve Osmanlı hükümeti düşman karşısında cılız kalırken, Mustafa Kemal, halkı örgütlüyor, yeni bir savaşın hazırlıklarını yapıyordu
Bu amaçla, Samsun'dan başlattığı gezisini Erzurum'da, Sivas'ta tamamlamış, Ankara'ya gelmişti
Kurtuluş Savaşı Ankara'dan yönetilecekti Ancak, bu baskı ve sorumluluk sahibi işi, ulusun iradesini temsil edecek bir meclisin yürütmesi gerekiyordu
Nihayet, ülkenin dört bir yerinden gelen halkın iradesini temsil eden 115 delege Ankara'da toplandılar 23 Nisan 1920 tarihinde birincil Türkiye Büyük Halk Meclisi bu nedenle gevşemiş oldu Meclis Başkanlığına Mustafa Kemal Paşa seçildi
Kurtuluş Savaşı kazanılıp, Cumhuriyetimiz kurulunca, çıkarılan bir yasayla, 23 Nisan günü ulusal bayram olarak kabul edildi Adına Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramıdediğimiz bu günü Mustafa Kemal Atatürk, Türk çocuklarına hediye etmiştir
Türk halkına egemenliğin verildiği ilk gün olan 23 Nisanı, her sene bütün yurtta kutluyoruz23 Nisan Bayramı, TRT'nin önerisiyle, 1979'dan beri de, yalnız Türk çocuklarının bayramı yok, diğer ülke çocuklarının katılmasıyla, milletlerarası bir festival halinde kutlanıyor Böylece, ülke çocuklarıyla dostluklar, arkadaşlıklar oluşuyor Ne güzel bir şey
Atatürk Ve Çocuk
Cümbür Cemaat mutlaka bir yerlerden duymuştur ya da okumuştur: Yurdumuzu düşmanlardan Atatürk kurtarmıştır Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerini atıp, egemenliğimizi o kazandırmıştır Baştanbaşa yıkılmış olmuş, bakımsız yurdumuzu imar eden yeniden o olmuştur Her bakımdan çağın arkasında kalan, ilk önce eğitim kurumları edinmek üzere, bütün kurum ve kuruluşları ortadan kaldırıp yerlerine modern, modern ve en iyilerini Atatürk getirmiştir
Yaptığı devrimlerle bizi medeni uluslar düzeyine çıkaran Atatürk Türk ulusuna kişiliğini, onurunu bitmiş kazandırmıştır Atatürk Cumhuriyeti kurduktan sonra yaptığı yurt gezilerinde büyükleri dinlediği değin küçükleri de dinlemiş, çocukların dertlerini, sorunlarınıda saptamaya çalışmıştır her yerde küçükle ufak, büyükle büyük olmasını ukala, bu nedenle her vatandaşının sevgisini kazanmıştır
Çocuklara karşı daima büyük bir alaka ve sevgi duymuş, geleceğimizin güvencesi olan çocuklarımızın en iyi şekilde yetiştirilebilmesi için büyük uğraş göstermiştir
Her gittiği yerde çocukları sevmiş, onlarla ilgilenmiş, dertlerini, sorunlarını dinlemiş, onlara bir arkadaş gibi davranmıştır Her fırsatta da çocuklara ve gençlere olan güvenini belirtmiştir: Ben olsam da, olmasam da her zaman beni peşine düşüp takip edeceksinizsözleri, onun gençlere ve çocuklara olan güvenini gösterir
Atatürk, çocuklara olan büyük sevgisinden dolayı 23 Nisan Bağimsizlik Bayramı'na Çocuk Bayramıadını verdi Çünkü bugünün çocukları, yarının büyükleridir Gelecekteki Büyük Türkiye'yi onlar meydana getireceklerdir böylece çocuklar tüm mutluluklara, güzelliklere, sevgiye layıktır Bunları bilen Türk çocuklarının Büyük Ata'sı, Türk çocuklarına bu Büyük Bayram'ı hediye etmiştir
Bir Tavır
Değerli Öğretmenler, Anne ve Babalar;
Çocuklarımızın sağlıkları, başarıları ve mutlulukları değin mutlu ve huzurlu olduğumuzu biliyorsunuz
Çocuklarına bedel vermeyen, sahip olmayan, onlar için zorunlu hizmet ve yatırım yapmayan milletlerin geleceklerinin güvenli ve iyi olamayacağını da biliyoruz
Çocuklarını ve gençlerini iyiliğe, güzelliğe, üreticiliğe, yaratıcılığa ve doğruluğa yönelten ailelerin ve milletlerin geleceklerinin de daha iyi, daha dinç, zengin, dinç ve güvenli olacağına inanıyoruz
İnsan varlığının en pak, en dürüst, en içten, en saf dönemini temsilci ve yaşamış çocuklarını, sevgiyle eğilmeyen ve beslemeyen, aklın rehberliğinde, bilimin ve tekniğin ışığında yönlendiremeyen milletlerin geleceğinin cahillik, tutsaklık ve sefalet olacağına inanıyoruz
Çünkü her türlü cehalet, esarettir Çağımızda, keza cahil keza de özgür olarak yaşamak muhtemel değildir!
Aziz vatandaşlarım,
Sevgili çocuklar ve gençler;
Bizler, aileleriniz, milletimizin mutluluğu ve refahı için çalışan, millî iradeyi temsilci siyasî iktidarlar, defalarca, bu amaçla hizmet etme yarışındayız
Atatürk de, bu maksatla milletimizin yeniden dağılma ve yokedilme sınırına gelmemesi, geleceğimizin parlak ve güvenli olması için; çocukların ve gençlerin daha iyi, bilinçli, kurnaz, gözü kara, millî ahlaklı, karakterli, yapıcı, iradeli ve kudretli olarak yetiştirilmesini istemiştir
Millî bağimsizlik uğrunda canımı saptamak, benim için vicdan ve iffet borcu olsundemiştir
Bir milletin ruhu zaptolunmadıkça, bir milletin azim ve iradesi kırılmadıkça o millete hakim olunamayacağını ifade eden Atatürk Çocuklarımıza ve gençlerimize vereceğimiz öğrenimin sınırı ne olursa olsun, her şeyden önce onlara millî varlığımız, hakkımız ve birliğimiz ile çelişen bütün yabancı unsurlarla mücadele gereğinin öğretilmesininkoşul olduğuna uyarı çekmiştirFertleri, bu mücadele gerekleri ve araçlarıyla donatmayan milletler için yaşama hakkı yokturdiyen Atatürk Öğretmen ordusu olmadan, asker ordusunun verimli sonuçlarının kaybolacağını, milletlerin yalnız ve fakat öğretmenler göre kurtarılacağınısöylemiştir
Çünkü Atatürk, dünya tarihine yön vermiş, çağ kapatıp çağ açmış, üç kıtada hakim olmuş asil milletimizin millî varlığına, bağımsızlığına ve egemenliğine son vermek ve karışıklığa itmek gerçek dışı ve ihtirası ile yurdumuzu istila eden, bir kısım arkadaş sanılan düşmanlarının, aziz vatan topraklarımızda milletimize yaptıkları insanlık dışı vahşeti ve rezaleti görmüş, bunu milletle birlikte yaşamıştır
Milli direnme azmimiz ve manevi gücümüzle, bu vatan evlatları, çok büyük sıkıntılara, yokluklara karşın, düşmanları denize dökmüş; hayallerini ve ihtiraslarını yeniden uyanmayacak, rüyalarına da giremeyecek şekilde ezip geçmiş, silip süpürmüştür!
Çünkü, millî hakimiyet, millî benliğin, ahlakın, karakterin ve bunların sonucu olan millî birliğin, egemenliğin zaferidir Milletin ruhudur
Millî anlaşmanın, kaynaşmanın, dayanışmanın, huzurun ve güvenin kaynağıdır
Millî egemenlik, millete ait olan maddî ve manevî her şeyintemelidir
Millî egemenliğe sahip olmak, halk müziği olmaktır Milletin, kendisiyle ilgili kararları kendisinin alması; kendi kaderi ve geleceği hakkında kendisinin karar vermesi demektir
Ulusal egemenlik, çağdaş, bağımsız, hür ve laik bir ulusal toplum olmaktır Bunun için, hürriyetin ve adaletin olduğu kadar, demokrasinin de temeli milli egemenliktir
laiklik,dinsizlik,ne de din düşmanlığı değildirSaptıranlara karıştıranlara aldanmayınız, kanmayınız
Laiklik, kimsenin dini inanç ve vicdan hürriyetine müdahale etmemek; tersine, saygılı almak; dini siyaset ve devlet işlerine karıştırmamak;
dini ve din duygularını, tanrısal olan her şeyi çıkarlarımıza tarafından kullanmamak, yönlendirmemek demektir
Millî bağimsizlik, teslimiyetçi olmamak, kendi vatanımızda egemen edinmek, hür yaşamak, kendimize saygımızı ve güvenimizi kaybetmemektir
Değerli gençler ve çocuklar,Bundan daha sonra atama ve sorumluluk sizlerindir Yaşınız ilerledikçe bu atama ve sorumluluklarınız da artacaktırÇünkü, bu milletin bir ferdi olmanın; bu vatanın bir vatandaşı olarak yaşamanın hakları olduğu değin; görevleri, sorumlulukları ve yükümlülükleri de vardır
Adalet sahibi edebilmek için, önce tayin ve sorumluluklarımızın gereğini yerine getirmek zorundayız Kendimize, ailemize, milletimize, vatanımıza, kültürümüze, demokratik ve serbest yaşayışımıza, bizi biz yapan millî ve manevî değerlerimize, inançlarımıza ve ideallerimize aleyhinde görevlerimiz ve sorumluluklarımız vardır
Daha iyi, daha dinç, daha ileri ve medenî, daha enerjik ve varlıklı bir irk ve devlet olarak millî varlığımızı yüceltmenin azmini, heyecanını ve bilincini yüreğimizde duymalı ve yaşatmalıyız Geleceğimiz, mutluluğumuz ve refahımız buna bağlıdır
Dünya milletleri arasında daha önde olmamız, dünya çocukları ve gençleri arasında en önde yarışmamız ve yaşamamız buna bağlıdır
Fakat, bunun tek yolu, yegane çaresi, kesintisiz amaçlamak, işine düşkün olmaktır Çünkü, her başarı, çalışmanın sonucudur Başarıya Ulaşmak için hedeflemek, her gün kendimizi yenilemek ve bilgilendirmek zorundayız
Hiçbir insan ve toplum, yalnızca başkasını taklit ederek, başkalarının yaptıklarını alarak ve kullanarak yükselemezGerçekten çağdaş almak, ileri ve enerjik yapabilmek, data çağında yaşamak, bilgi ve makina üstü toplumun becerikli ve üretici bir üyesi olmayı gerektirir
Bunun için araştırıcı, yapıcı, marifetli ve imalatçı olmaya mecburuzSadece tip, seyirci ve transferci değil; kendi ihtiyaçlarımıza, şartlarımıza, özelliklerimize ait teknolojileri, kendimize kadar üretmeye de mecburuz Ürettiklerimizi ise daha iyi ve kaliteli olarak geliştirmek, çeşitlendirmek ve artırmakla yükümlüyüz
Atatürk'ün Onuncu Sene Nutku'ndaki görüntü ve istekleri doğrultusunda Türkiye'yi ulvileştirme çabası ve mutluluğu içindeyiz Çünkü her on yılda, Türk milletini daha çok ve daha büyük işler yaparak geliştirmek ve sağlamlaştırmak için, millî birlik ve beraberlik içinde, her engeli aşmaya ve her güçlüğü yenmeye azimli ve kararlıyız Daha az zamanda, daha büyük işler başarmaktayız Yurdumuzu dünyanın en bayındır ve en medenî ülkelerinin seviyesine tümdengelim yolunda aralıksız olarak ve bitkinlik bilmeden çalışmaktayız Daha fazla, disiplinli ve sistemli çalışmalıyız Büyük Önder'in, asla kesin olmama etmediği gibi, Yüksek mediniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğmaktayız Sonsuza dışarı giden her on yılda,rahat ve kolaylık içinde, Atatürk prensip ve inkılapları doğrultusunda, övünç ve kibir verici gelişme ve ilerlemeler içinde güçlenmekte ve yenilenmekteyiz
Sevgili çocuklar ve gençler,
Görmekte ve yaşamaktasınız fakat, her şey sizin içindir Ülkemizin ve milletimizin geleceği içindirBu sebeple, yarınlarımız için çok iyi ve bilinçli hazırlanınız
Görevinizi, sorumluluğunuzu ve onurumuzu her şeyin üzerinde tutunuz
Sizler, görevinizi, sorumluluğunuzu ve onurunuzu her şeyin üstünde tuttuğunuz oranda, bu halk müziği daha çabuk gelişecektir
Ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti daha çabuk ve daha fazla güçlenecektir
Milletimiz, dünya milletleri arasında, millî tarihimizde olduğu dönemlerdeki gibi değerinde olduğu yere daha kısa zamanda kavuşacaktır
Bu duygu, dilek ve düşüncelerle Millî Egemenlik ve Çocuk Bayramınızı içten kutluyorum
Aziz milletimize, kıymetli öğretmenlere, sevgili çocuklarımıza ve gençlerimize en doğru ve gönülden duygularımla en iyi dileklerimi, sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum
Bayramınız kutlu olsun!
Ne Mutlu Türk'üm Diyene! *