Milli Kultur Nedir ?
Ulusal Birliğimizi Sağlayan faktorler Nedir
Ulusal Kultur Ne Demektir Ulusal Birliğimizi Sağlayan Etkenler Nelerdir?
Buyuk Onder Ataturk ’e gore “Millet, aynı kulturden insanların oluşturduğu toplumdur Demek ki, “milli kultur, bir devleti ayakta tutan unsurların en onemlisidir Cunku, milli kultur oluştuğunda ortaya millet cıkar Millet ise mutlaka bir devlet oluşturur Dunya tarihine baktığımızda, milli kulture sahip olmanın onemi daha iyi anlaşılır Tarihe gozatıldığında, milli kulture sahip halkların her turlu zorluğa karşı varlıklarını korudukları gorulecektir İkinci Dunya Savaşı ’ndan enkaz halinde cıkmalarına rağmen kısa surede onemli birer guc haline gelen Almanya ve Japonya bunun en guzel orneğidir Aynı şekilde, İstiklal Savaşı ’nda Turklere yeni zaferler kazandıran, Turk Milletinin Ataturk milliyetciliği ile tamamlanan milli kulturunun sağlamlığıdır Milli kultur, milli ve manevi değerlerin oğretildiği eğitim kurumlarında oluşmaya başlar Eğitim kurumlarında, milli ve manevi değerleri oğrenen gencler ise bu değerlere sahip cıktıkları olcude devleti, milli birliği ve beraberliği guclendirirler Ataturk ’un sozleri, ortak bir kultur oluşturan eğitimin milli birlik ve beraberlik acısından onemini acıkca ortaya koyar:“Yetişecek cocuklarımıza ve genclerimize, gorecekleri oğrenimin sınırları ne olursa olsun, ilk once ve herşeyden once Turkiye ’nin bağımsızlığına, kendi benliğine, milli geleneklerine duşman olan butun unsurlarla mucadele etmek gereği oğretilmelidir Dunyada uluslararası duruma gore boyle bir mucadelenin gerektirdiği manevi unsurlara sahip olmayan kişiler ve bu nitelikte kişilerden oluşan toplumlara hayat ve bağımsızlık yoktur Cocuklarımızı aynı eğitim derecesinden gecirerek yetiştireceğiz Kesinlikle bilmeliyiz ki iki parca halinde yaşayan milletler zayıftır, hastadır Cocuklarımıza vereceğimiz oğrenim sınırı ne olursa olsun onlara esas olarak şunları oğreteceğiz: Milletine, Turkiye Devleti ’ne, TBMM ’ne duşman olanlarlarla mucadele; bu mucadelenin sebep ve vasıtaları ile donatılmayan millet icin yaşama hakkı yoktur (Ataturk ’un Soylev ve Demecleri, cilt 2, 1952, Turk İnkılap Tarihi Enstitu Yayınları)Ataturk, bu sozlerle, alınan eğitimin, mahiyeti her ne olursa olsun, milli değerleri yucelten ve her zaman korunması gerekli unsurlar olarak on planda tutan bir usluba sahip olması gerektiğini vurgular Cunku, bir devletin sağlam temellere oturması icin oncellikle milli birlik ve beraberliğini koruması gerekir Bir devlet ne kadar gelişmiş olursa olsun, ne kadar guclu olursa olsun eğer ortak bir kulture sahip değilse parca parca demektir Boyle bir devlet ise tum gucunu kaybeder Milleti oluşturan unsurların en temel noktasında bireyler karşımıza cıkmaktadır Bireylere milli beraberliğin ne olduğunu oğretmek ve milli şuuru kazandırmak ise ancak eğitimle gercekleşebilir Bireylere milleti icin calışmanın onemi oğretilmediği takdirde milli eğitim amacına ulaşmamış olur Birey devletine ve dolayısıyla milletine faydasız bir insan haline gelir Ataturk ’un vurguladığı gibi eğitimin mahiyeti ve duzeni her ne olursa olsun, gencler milli şuurun aşılayıcısı olan milli kulturumuzu oğrenecek şekilde eğitilmelidir Ayrıca, milli kulturun temellerini Buyuk Onder Ataturk ’un “İlke ve İnkılaplarının oluşturduğu genclere anlatılmalıdır Eğitim insanlara milli şuurdan başka daha bircok şey kazandırır İnsanın hayata bakışını, prensiplerini, sanat anlayışını, ideallerini, yaşam şeklini belirler İnsanların aileleri, dini, ulkesi, cinsiyeti, yaşam seviyesinin standartları her ne olursa olsun verilen iyi bir eğitimle aradaki tum farklar bir anda kalkabilir Boylece insanlar aynı ortak amacta birleşmiş olurlar Milli şuur da buna eklendiğinde bireyler tamamen kaliteli, yuksek ahlaklı, devletine bağlı ve faydalı bir hale gelirler Bir birey icin devletine bağlı ve faydalı olmak, kendisinin ve gelecek nesillerin en iyi yaşam standartlarına ulaşmasına katkıda bulunmak demektir Sonuc olarak, eğitimin amacı, Ataturk ilke ve inkılaplarını kendilerine ilke edinmiş, devletini ve milletini tum değerlerin uzerinde tutan gencler yetiştirmek olmalıdır
1 Konuşma ve yazı dili olarak Turkcenin doğru ve guzel kullanılmaması
2 Batı ve Doğu dillerinden alınan sozcuklerin ve dil kurallarının cokluğu ve kimi zaman bunların yanlış kullanılması
3 Toplumun kulturune ve değerlerine uymayan bir dil anlayışı
4 Yazı ve dil devrimine aykırılık
5 Turkceyi kucumsemek, Turkceyle alay etmek
6 Yabancı dille eğitimin bir sonucu olarak bilincsizce kullanılan Turkce
7 Sovgu ve argo
8 Sozcuk sayısı az olan, sıradan sozcuklere dayanan zayıf ve yetersiz bir dil kullanımı
yerilmektedir
Bilgi, bilinc ve duyarlılığın bir sonucu olan bu yergiler, yazı ve dil devrimi karşıtlarına Osmanlıcacılara, İngilizcecilere, yabancı dille eğitime, dille ilgili kurumların eksik ve yanlışlarına, kureselleşme dayatmalarına, ekonomik ve kulturel somuruye karşın Turkceden cayılamayacağının da altını cizer
Turkceden Cayılamaz : Yuzeysel bir yaklaşımla sanıldığının tersine dil yalnızca iletişim aracı değildir Dili, kendi dışında oluşmuş duşunceleri bir yerden bir yere aktaran bir taşıta indirgemek yanlıştır Dil, bu işlevinin yanı sıra cok daha onemli bir işlev yuklenir Dil, duşunceye taşıtlık etmekle kalmaz ona aracılık da eder Dil duşuncenin hem yapıtaşı hem aracı hem de avadanlığıdır Dilden soyutlanarak duşunce uretmek, sonra da bu duşunceleri dil aracılığıyla taşımak olanaksızdır Cunku dil olmayınca yalnızca taşıt değil taşınacak nesne de olmaz Kısacası duşunce olabilmesi icin dil de olmalıdır Dil duşuncenin varlık bicimidir Boyle olunca da dil nasılsa duşuncenin de oyle olması kacınılmazdır Corba gibi bir dille yuksek zeka duzeyi gerektiren bir duşunsel etkinlik gercekleştirilemez Bilimciler, dilin duşunceyi koşullandığına, dil gelişmediğinde duşuncenin de durduğuna, duşunmeye dayanan bilim alanlarında da başarı sağlanamayacağına dikkat cekerler Başka dillerin baskısı altındaki kavruk dillerle evrensel boyutlarda duşuncelerin uretilemeyeceğini vurgularlar Turkce ’nin sanat ve bilim dili olması isteniyorsa, sanat ve bilimle cağdaşlığa uzanılacaksa Ataturk ’un şu sozu unutulmamalıdır: “Ulkesini, yuksek bağımsızlığını korumasını bilen Turk ulusu, dilini de, yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır
Yazı ve Dil Devrimi: Turkiye Cumhuriyeti Devleti ’nin temellerini oluşturan devrimlerin icinde yazı devriminin ozel bir yeri vardır Okuma ve yazmayı kolaylaştırmış; bilgi edinmek, bilgiyi ve duşunceyi yaymak ozgurluğu getirmiştir Arap alfabesinden uzaklaşmak laikliğin benimsenmesine de katkıda bulunmuştur Ataturk, yeni Turk alfabesini halka tanıtırken şunları soylemiştir :
“Arkadaşlar! Bizim kıvrak ve varsıl dilimiz yeni Turk harfleriyle kendini gosterecektir Yuzyıllardan beri kafalarımızı demir cerceve icinde bulundurmaktan aslında iyi anlaşılmayan, bizim de anlayamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak zorundayız Bunu kavramak durumundayız Kavradığımızın izlerini yakın gunlerde butun dunya gormuş olacaktır Buna kesin olarak inanıyorum Yeni Turk harfleri cabucak oğrenilmelidir Yurttaşa, kadına, erkeğe, hamala, sandalcıya oğretiniz Bunu yurtseverlik, ulusseverlik odevi biliniz Bu odevi yerine getirirken duşununuz ki bir ulusun, bir toplumun yuzde onu, yirmisi okuma yazma bilir; yuzde sekseni bilmez durumdadır; bundan insan olanlar utanmalıdır
“Turk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun 1 Kasım l928′de kabul edildikten sonra buyuk bir okuma yazma seferberliği başlamış; yazı devrimini izleyen dil devrimiyle birlikte toplum oz kimliğine kavuşmuştur Eğitim birliği yasasıyla da yazı ve dil devrimleri desteklenmiştirHun, Gokturk, Uygur ve Kırgızlarda devlet dili Turkceyken 11 yuzyıldan başlayarak Farsca ve Arapcanın yoğun etkisi gorulur 11 yuzyılda Selcuklular Farscayı devlet dili olarak benimserler
Ulusal Birliğimizi Sağlayan faktorler Nedir
Ulusal Kultur Ne Demektir Ulusal Birliğimizi Sağlayan Etkenler Nelerdir?
Buyuk Onder Ataturk ’e gore “Millet, aynı kulturden insanların oluşturduğu toplumdur Demek ki, “milli kultur, bir devleti ayakta tutan unsurların en onemlisidir Cunku, milli kultur oluştuğunda ortaya millet cıkar Millet ise mutlaka bir devlet oluşturur Dunya tarihine baktığımızda, milli kulture sahip olmanın onemi daha iyi anlaşılır Tarihe gozatıldığında, milli kulture sahip halkların her turlu zorluğa karşı varlıklarını korudukları gorulecektir İkinci Dunya Savaşı ’ndan enkaz halinde cıkmalarına rağmen kısa surede onemli birer guc haline gelen Almanya ve Japonya bunun en guzel orneğidir Aynı şekilde, İstiklal Savaşı ’nda Turklere yeni zaferler kazandıran, Turk Milletinin Ataturk milliyetciliği ile tamamlanan milli kulturunun sağlamlığıdır Milli kultur, milli ve manevi değerlerin oğretildiği eğitim kurumlarında oluşmaya başlar Eğitim kurumlarında, milli ve manevi değerleri oğrenen gencler ise bu değerlere sahip cıktıkları olcude devleti, milli birliği ve beraberliği guclendirirler Ataturk ’un sozleri, ortak bir kultur oluşturan eğitimin milli birlik ve beraberlik acısından onemini acıkca ortaya koyar:“Yetişecek cocuklarımıza ve genclerimize, gorecekleri oğrenimin sınırları ne olursa olsun, ilk once ve herşeyden once Turkiye ’nin bağımsızlığına, kendi benliğine, milli geleneklerine duşman olan butun unsurlarla mucadele etmek gereği oğretilmelidir Dunyada uluslararası duruma gore boyle bir mucadelenin gerektirdiği manevi unsurlara sahip olmayan kişiler ve bu nitelikte kişilerden oluşan toplumlara hayat ve bağımsızlık yoktur Cocuklarımızı aynı eğitim derecesinden gecirerek yetiştireceğiz Kesinlikle bilmeliyiz ki iki parca halinde yaşayan milletler zayıftır, hastadır Cocuklarımıza vereceğimiz oğrenim sınırı ne olursa olsun onlara esas olarak şunları oğreteceğiz: Milletine, Turkiye Devleti ’ne, TBMM ’ne duşman olanlarlarla mucadele; bu mucadelenin sebep ve vasıtaları ile donatılmayan millet icin yaşama hakkı yoktur (Ataturk ’un Soylev ve Demecleri, cilt 2, 1952, Turk İnkılap Tarihi Enstitu Yayınları)Ataturk, bu sozlerle, alınan eğitimin, mahiyeti her ne olursa olsun, milli değerleri yucelten ve her zaman korunması gerekli unsurlar olarak on planda tutan bir usluba sahip olması gerektiğini vurgular Cunku, bir devletin sağlam temellere oturması icin oncellikle milli birlik ve beraberliğini koruması gerekir Bir devlet ne kadar gelişmiş olursa olsun, ne kadar guclu olursa olsun eğer ortak bir kulture sahip değilse parca parca demektir Boyle bir devlet ise tum gucunu kaybeder Milleti oluşturan unsurların en temel noktasında bireyler karşımıza cıkmaktadır Bireylere milli beraberliğin ne olduğunu oğretmek ve milli şuuru kazandırmak ise ancak eğitimle gercekleşebilir Bireylere milleti icin calışmanın onemi oğretilmediği takdirde milli eğitim amacına ulaşmamış olur Birey devletine ve dolayısıyla milletine faydasız bir insan haline gelir Ataturk ’un vurguladığı gibi eğitimin mahiyeti ve duzeni her ne olursa olsun, gencler milli şuurun aşılayıcısı olan milli kulturumuzu oğrenecek şekilde eğitilmelidir Ayrıca, milli kulturun temellerini Buyuk Onder Ataturk ’un “İlke ve İnkılaplarının oluşturduğu genclere anlatılmalıdır Eğitim insanlara milli şuurdan başka daha bircok şey kazandırır İnsanın hayata bakışını, prensiplerini, sanat anlayışını, ideallerini, yaşam şeklini belirler İnsanların aileleri, dini, ulkesi, cinsiyeti, yaşam seviyesinin standartları her ne olursa olsun verilen iyi bir eğitimle aradaki tum farklar bir anda kalkabilir Boylece insanlar aynı ortak amacta birleşmiş olurlar Milli şuur da buna eklendiğinde bireyler tamamen kaliteli, yuksek ahlaklı, devletine bağlı ve faydalı bir hale gelirler Bir birey icin devletine bağlı ve faydalı olmak, kendisinin ve gelecek nesillerin en iyi yaşam standartlarına ulaşmasına katkıda bulunmak demektir Sonuc olarak, eğitimin amacı, Ataturk ilke ve inkılaplarını kendilerine ilke edinmiş, devletini ve milletini tum değerlerin uzerinde tutan gencler yetiştirmek olmalıdır
1 Konuşma ve yazı dili olarak Turkcenin doğru ve guzel kullanılmaması
2 Batı ve Doğu dillerinden alınan sozcuklerin ve dil kurallarının cokluğu ve kimi zaman bunların yanlış kullanılması
3 Toplumun kulturune ve değerlerine uymayan bir dil anlayışı
4 Yazı ve dil devrimine aykırılık
5 Turkceyi kucumsemek, Turkceyle alay etmek
6 Yabancı dille eğitimin bir sonucu olarak bilincsizce kullanılan Turkce
7 Sovgu ve argo
8 Sozcuk sayısı az olan, sıradan sozcuklere dayanan zayıf ve yetersiz bir dil kullanımı
yerilmektedir
Bilgi, bilinc ve duyarlılığın bir sonucu olan bu yergiler, yazı ve dil devrimi karşıtlarına Osmanlıcacılara, İngilizcecilere, yabancı dille eğitime, dille ilgili kurumların eksik ve yanlışlarına, kureselleşme dayatmalarına, ekonomik ve kulturel somuruye karşın Turkceden cayılamayacağının da altını cizer
Turkceden Cayılamaz : Yuzeysel bir yaklaşımla sanıldığının tersine dil yalnızca iletişim aracı değildir Dili, kendi dışında oluşmuş duşunceleri bir yerden bir yere aktaran bir taşıta indirgemek yanlıştır Dil, bu işlevinin yanı sıra cok daha onemli bir işlev yuklenir Dil, duşunceye taşıtlık etmekle kalmaz ona aracılık da eder Dil duşuncenin hem yapıtaşı hem aracı hem de avadanlığıdır Dilden soyutlanarak duşunce uretmek, sonra da bu duşunceleri dil aracılığıyla taşımak olanaksızdır Cunku dil olmayınca yalnızca taşıt değil taşınacak nesne de olmaz Kısacası duşunce olabilmesi icin dil de olmalıdır Dil duşuncenin varlık bicimidir Boyle olunca da dil nasılsa duşuncenin de oyle olması kacınılmazdır Corba gibi bir dille yuksek zeka duzeyi gerektiren bir duşunsel etkinlik gercekleştirilemez Bilimciler, dilin duşunceyi koşullandığına, dil gelişmediğinde duşuncenin de durduğuna, duşunmeye dayanan bilim alanlarında da başarı sağlanamayacağına dikkat cekerler Başka dillerin baskısı altındaki kavruk dillerle evrensel boyutlarda duşuncelerin uretilemeyeceğini vurgularlar Turkce ’nin sanat ve bilim dili olması isteniyorsa, sanat ve bilimle cağdaşlığa uzanılacaksa Ataturk ’un şu sozu unutulmamalıdır: “Ulkesini, yuksek bağımsızlığını korumasını bilen Turk ulusu, dilini de, yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır
Yazı ve Dil Devrimi: Turkiye Cumhuriyeti Devleti ’nin temellerini oluşturan devrimlerin icinde yazı devriminin ozel bir yeri vardır Okuma ve yazmayı kolaylaştırmış; bilgi edinmek, bilgiyi ve duşunceyi yaymak ozgurluğu getirmiştir Arap alfabesinden uzaklaşmak laikliğin benimsenmesine de katkıda bulunmuştur Ataturk, yeni Turk alfabesini halka tanıtırken şunları soylemiştir :
“Arkadaşlar! Bizim kıvrak ve varsıl dilimiz yeni Turk harfleriyle kendini gosterecektir Yuzyıllardan beri kafalarımızı demir cerceve icinde bulundurmaktan aslında iyi anlaşılmayan, bizim de anlayamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak zorundayız Bunu kavramak durumundayız Kavradığımızın izlerini yakın gunlerde butun dunya gormuş olacaktır Buna kesin olarak inanıyorum Yeni Turk harfleri cabucak oğrenilmelidir Yurttaşa, kadına, erkeğe, hamala, sandalcıya oğretiniz Bunu yurtseverlik, ulusseverlik odevi biliniz Bu odevi yerine getirirken duşununuz ki bir ulusun, bir toplumun yuzde onu, yirmisi okuma yazma bilir; yuzde sekseni bilmez durumdadır; bundan insan olanlar utanmalıdır
“Turk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun 1 Kasım l928′de kabul edildikten sonra buyuk bir okuma yazma seferberliği başlamış; yazı devrimini izleyen dil devrimiyle birlikte toplum oz kimliğine kavuşmuştur Eğitim birliği yasasıyla da yazı ve dil devrimleri desteklenmiştirHun, Gokturk, Uygur ve Kırgızlarda devlet dili Turkceyken 11 yuzyıldan başlayarak Farsca ve Arapcanın yoğun etkisi gorulur 11 yuzyılda Selcuklular Farscayı devlet dili olarak benimserler