adanali
FD Üye
- Katılım
- Eki 20, 2019
- Mesajlar
- 2,792
- Etkileşim
- 0
- Puan
- 36
- Yaş
- 36
- Konum
- Adana
- Web sitesi
- bilgilihocam.com
- F-D Coin
- 69
Ümmetimin Alimleri, İsrailoğullarının Peygamberleri
Ümmetimin alimleri, İsrailoğullarının peygamberleri gibidir, anlamına gelen bir hadis var mıdır? Varsa bu hadisi nasıl anlamalıyız?
ümmetimin alimleri, İsrailoğullarının peygamberleri gibidir." Bu hadis, kaynaklarda haber-i meşhur olarak geçmektedir. Bazı alimler bu rivayetin zayıf veya aslının olmadığını söylemelerine rağmen, bir çok alimin bu rivayetin Peygamberimize ait bir Hadis olarak kabul ettiğini görmekteyiz. (Bkz. Razi, Tefsir, 8/302; Neysaburi, Tefsir: 1/264; Keşfu'l-Hafa: 2/64)
Yani her asırda gelen büyük müceddid alimler insanları fitne ve fesattan kurtarmaları ve dinin o asrın ihtiyacına göre ihya edilmesi ve meselelerin halledilmesi gibi vazifeler üstlendikleri için isriloğullarının kendilerine yeni bir kitap ve şeriat verilmeyen peygamberlerinin vazifelerine benzetilmiştir. çünkü bir Peygamber bir şeriatla geldiği zaman belli aralıklarla insanları uyaracak nebiler gönderilmiştrir. Bu nebiler yeni bir din getirmemiş mevcut olan hak dindeki yanlış anlamaları ve unutulan hükümleri hatırlatmış ve düzeltmişlerdir. Peygamberimizden sonrada başka peygamberler gelmeyeceği için bu vazifeyi deruhte edecek her asırda büyük alimler gönderilmiştir. Hadiste bu mana kastedilmektedir. Yoksa hiç bir evliya makam olarak bir peygambere yetişmez. Burada vazife itibari ile benzerlik kastedilmiştir.
Dinin elden çıkışı sünnetin terkiyle başlar. Halat nasıl lif lif kopup parçalanırsa, din de sünnetin birer birer terkiyle ortadan kalkar. (Darimi, Mukaddime 16)
Peygamber Efendimiz (sav)'in vefatının ardından, İslam dünyasında zaman zaman çeşitli sapmalar yaşanmıştır. İslam ahlakının özünden uzaklaşarak sapkın itikadler meydana gelmesine neden olan kimseleri bu kötü yola iten en önemli unsur, Peygamberimiz (sav)'in yolundan ayrılmış olmalarıdır. Kuran'ın ve Allah Resulü (sav)'in yolundan sapan insanlara karşı ise tarih boyunca Ehl-i Sünnet alimleri büyük fikri mücadele vermişlerdir. Müslümanların yapması gereken ise, "Ehl-i Sünnet ve'l cemaat"e, yani sünnete ve sünnete uyan topluluğa bağlılık göstermek, Ehl-i Sünnet alimlerinin yolunu izlemektir. Hz. Peygamber (sav), "size emrettiklerimi yerine getirin, yasaklarımı da gücünüz yettiğince terk edin" buyurmuştur. (Müslim, sf. 412; İbn Mace, Mukaddime, 1) Nitekim bir Kuran ayetinde, "... Resul size ne verirse artık onu alın, sizi neden sakındırırsa artık ondan sakının ve Allah'tan korkun..." (Haşr Suresi, 7) buyrulmaktadır.
Efendimiz (sav) sünnetine uyulmasını emrettiği gibi, kendi ashabına da uyulmasını emir buyurmuştur: "İçinizde benden sonra yaşayanlar birçok ayrılıklara şahit olacaktır. Size sünnetimi, hidayete erdirilmiş, doğru yolu bulmuş halifelerinin sünnetini (yolunu) tavsiye ederim. Ona sımsıkı sarılın, adeta dişlerinizle tutun, sonradan çıkacak şeylerden sakının. çünkü her uydurma bidat, her bidat sapıklıktır." (Ebu Davud, Sünne, 5) Zira Ashab-ı Kiram da her işlerinde Kuran'la birlikte, Kuran'ın hayata geçmiş hali olan Resulullah (sav)'in sünnetine uymuşlardır. Sahabelerden nakledilen şu söz bu durumun bir ispatı niteliğindedir:
Biz hiç bir şey bilmezken Allah bize Hz. Muhammed (sav)'i peygamber olarak gönderdi. Biz, Hz. Muhammed (sav)'i neyi, nasıl yaparken görmüşsek, onu öylece yaparız. (Nesai, Taksir 1)
Bu nedenle iman edenlerin de, ahiretteki gerçek mutluluğu yakalayabilmeleri için İslam'ın bu iki kaynağını (Kuran'ı ve Sünneti) çok iyi anlayıp, eksiksiz olarak uygulamaları gerekir. Bunun en önemli yollarından biri, Ehl-i Sünnet alimlerini rehber edinmek, onların açtığı yoldan gitmektedir. Resulullah (sav) bir hadis-i şerifinde "ümmetimin fesad zamanında, unutulmuş sünnetlerimden birini ihya edene yüz şehid sevabı verilir" (İbn-i Mace) buyuruyor. Tüm dünyayı çeşitli fitnelerin sardığı bu dönemde, Ehl-i Sünnet İslam alimleri, Peygamber Efendimiz (sav)'in sünnetlerini anlatan, açıklayan, en doğru haliyle uygulayanlar olarak bu sevabı kazanmamıza vesile olacak kişilerdir.
Ahiret gününde utanıp mahcup olanlardan değil de, Allah (cc)'ın rızasını, rahmetini ve cennetini kazananlardan olmak istiyorsak Allah (cc)'ın son kitabı Kuran-ı Kerim'i ve O'nun Resulü Hz. Muhammed (sav)'in açmış olduğu nurlu yolu izlemeliyiz. Bu yolun anahtarı ise Ehl-i Sünnet ve'l Cemaatten ayrılmamaktır.
Ümmetimin alimleri, İsrailoğullarının peygamberleri gibidir, anlamına gelen bir hadis var mıdır? Varsa bu hadisi nasıl anlamalıyız?
ümmetimin alimleri, İsrailoğullarının peygamberleri gibidir." Bu hadis, kaynaklarda haber-i meşhur olarak geçmektedir. Bazı alimler bu rivayetin zayıf veya aslının olmadığını söylemelerine rağmen, bir çok alimin bu rivayetin Peygamberimize ait bir Hadis olarak kabul ettiğini görmekteyiz. (Bkz. Razi, Tefsir, 8/302; Neysaburi, Tefsir: 1/264; Keşfu'l-Hafa: 2/64)
Yani her asırda gelen büyük müceddid alimler insanları fitne ve fesattan kurtarmaları ve dinin o asrın ihtiyacına göre ihya edilmesi ve meselelerin halledilmesi gibi vazifeler üstlendikleri için isriloğullarının kendilerine yeni bir kitap ve şeriat verilmeyen peygamberlerinin vazifelerine benzetilmiştir. çünkü bir Peygamber bir şeriatla geldiği zaman belli aralıklarla insanları uyaracak nebiler gönderilmiştrir. Bu nebiler yeni bir din getirmemiş mevcut olan hak dindeki yanlış anlamaları ve unutulan hükümleri hatırlatmış ve düzeltmişlerdir. Peygamberimizden sonrada başka peygamberler gelmeyeceği için bu vazifeyi deruhte edecek her asırda büyük alimler gönderilmiştir. Hadiste bu mana kastedilmektedir. Yoksa hiç bir evliya makam olarak bir peygambere yetişmez. Burada vazife itibari ile benzerlik kastedilmiştir.
Dinin elden çıkışı sünnetin terkiyle başlar. Halat nasıl lif lif kopup parçalanırsa, din de sünnetin birer birer terkiyle ortadan kalkar. (Darimi, Mukaddime 16)
Peygamber Efendimiz (sav)'in vefatının ardından, İslam dünyasında zaman zaman çeşitli sapmalar yaşanmıştır. İslam ahlakının özünden uzaklaşarak sapkın itikadler meydana gelmesine neden olan kimseleri bu kötü yola iten en önemli unsur, Peygamberimiz (sav)'in yolundan ayrılmış olmalarıdır. Kuran'ın ve Allah Resulü (sav)'in yolundan sapan insanlara karşı ise tarih boyunca Ehl-i Sünnet alimleri büyük fikri mücadele vermişlerdir. Müslümanların yapması gereken ise, "Ehl-i Sünnet ve'l cemaat"e, yani sünnete ve sünnete uyan topluluğa bağlılık göstermek, Ehl-i Sünnet alimlerinin yolunu izlemektir. Hz. Peygamber (sav), "size emrettiklerimi yerine getirin, yasaklarımı da gücünüz yettiğince terk edin" buyurmuştur. (Müslim, sf. 412; İbn Mace, Mukaddime, 1) Nitekim bir Kuran ayetinde, "... Resul size ne verirse artık onu alın, sizi neden sakındırırsa artık ondan sakının ve Allah'tan korkun..." (Haşr Suresi, 7) buyrulmaktadır.
Efendimiz (sav) sünnetine uyulmasını emrettiği gibi, kendi ashabına da uyulmasını emir buyurmuştur: "İçinizde benden sonra yaşayanlar birçok ayrılıklara şahit olacaktır. Size sünnetimi, hidayete erdirilmiş, doğru yolu bulmuş halifelerinin sünnetini (yolunu) tavsiye ederim. Ona sımsıkı sarılın, adeta dişlerinizle tutun, sonradan çıkacak şeylerden sakının. çünkü her uydurma bidat, her bidat sapıklıktır." (Ebu Davud, Sünne, 5) Zira Ashab-ı Kiram da her işlerinde Kuran'la birlikte, Kuran'ın hayata geçmiş hali olan Resulullah (sav)'in sünnetine uymuşlardır. Sahabelerden nakledilen şu söz bu durumun bir ispatı niteliğindedir:
Biz hiç bir şey bilmezken Allah bize Hz. Muhammed (sav)'i peygamber olarak gönderdi. Biz, Hz. Muhammed (sav)'i neyi, nasıl yaparken görmüşsek, onu öylece yaparız. (Nesai, Taksir 1)
Bu nedenle iman edenlerin de, ahiretteki gerçek mutluluğu yakalayabilmeleri için İslam'ın bu iki kaynağını (Kuran'ı ve Sünneti) çok iyi anlayıp, eksiksiz olarak uygulamaları gerekir. Bunun en önemli yollarından biri, Ehl-i Sünnet alimlerini rehber edinmek, onların açtığı yoldan gitmektedir. Resulullah (sav) bir hadis-i şerifinde "ümmetimin fesad zamanında, unutulmuş sünnetlerimden birini ihya edene yüz şehid sevabı verilir" (İbn-i Mace) buyuruyor. Tüm dünyayı çeşitli fitnelerin sardığı bu dönemde, Ehl-i Sünnet İslam alimleri, Peygamber Efendimiz (sav)'in sünnetlerini anlatan, açıklayan, en doğru haliyle uygulayanlar olarak bu sevabı kazanmamıza vesile olacak kişilerdir.
Ahiret gününde utanıp mahcup olanlardan değil de, Allah (cc)'ın rızasını, rahmetini ve cennetini kazananlardan olmak istiyorsak Allah (cc)'ın son kitabı Kuran-ı Kerim'i ve O'nun Resulü Hz. Muhammed (sav)'in açmış olduğu nurlu yolu izlemeliyiz. Bu yolun anahtarı ise Ehl-i Sünnet ve'l Cemaatten ayrılmamaktır.