iltasyazilim
FD Üye
Ölülerin haykırışı
“İhlâsı kazanmanın ve muhafaza etmenin en müessir sebebi ‘rabıtai mevt’tir Lem’alar
Dünyaya gelmeden önce, bilemezdik, hangi erkeğin sülbüne geçeceğimizi, hangi hanımın rahminde büyüyeceğimizi Şimdi de bir başka cehalet tablosuyla karşı karşıyayız Üzerinde seyahat ettiğimiz bu arz küresinden, berzah âlemine hangi vasıta ile göç edeceğiz? Bu yolculukta trafik kazasına mı bineceğiz, kalp sektesine mi? Hangi hastalık bizi ölümün eşiğine getirip, ölüm meleğine teslim edecek? Beşer olarak bu sorumuza cevap vermekten son derece âciziz
Azrail (as) hergün beşyüzbini aşkın insanın ruhunu kabzediyor Hergün bir deste insan, bir bağ beşer kaldırıyor bu dünyadan İçinde ihtiyarı da var genci de Zengini de var fakiri de Hepsinden önemlisi; içinde salihi de var, fasıkı da Mü’mini de var kâfiri de
Bu bağ ve desteler bize şunları haykırıyorlar:
“Ölümde herkes eşit Bir gün de siz biçileceksiniz Dikkat edin de gafil yakalanmayın Ölüm meleği sizi isyan üzere bulmasın
Kendinizi sefâhete değil, ibadete kaptırın Gözünüzü başkasının şusuna busuna değil, kendi ebedî hayatınıza dikin; onu düşünün, onun için bir şeyler yapmaya gayret edin Ölümünüz, vazifesini hakkıyla yapan bir askerin, kışlasını terk etmesi gibi olsun; yahut, imtihan kâğıdını doğru cevaplarla dolduran bir öğrencinin sınıftan çıkışına benzesin
İhtiyarladığınızda sizi artık taşıyamayan ayaklarınıza eskimiş ayakkabılar nazarıyla bakın Ağrılı sızılı bedeninizi yırtık elbise gibi değerlendirin Bunlara fazla önem vermeyin Yeter ki siz eskimeyin; ruhunuz dinç kalsın; bedeniniz yıprandıkça gönlünüze güç gelsin, kalbiniz kuvvetlensin
Gönlünüz iman ve ibadet ile güçlü olursa, elbisenizden tamamen soyunacağınız o son günde sıkıntınız az olur Kalbinizi ne kadar az şeye bağlarsanız, dünyadan kopmanız da o kadar kolay olur
Bu sizin elinizde Lâkin tatbikatınız bu yolda değil Ölümü düşündükçe dünyaya daha fazla sarılıyorsunuz Ondan ayrılmanız, ruhunuza her geçen gün biraz daha zor geliyor Bilmeden kendi kuyunuzu kendi elinizle kazıyorsunuz
Halbuki bu kabir âlemi, öyle pek korkulacak gibi değil Aksine dünyadan daha güzel O âlemden bu âleme sağlam doğabiliyor musunuz, gerisini hiç düşünmeyin Buraya “berzah âlemi“ demeleri boşuna mı? Berzah, yâni perde Dünya ile âhiret arasında bir geçit, bir köprü Mü’minler için dünyadan daha güzel, Cennetten daha geri İnanmayanlar için ise tam tersi; Dünyadan daha elim, Cehennemden daha ferah Bir bakıma ilkbahar ve sonbahar gibi Bu mevsimler de birer perde değil mi? Birisi kış ile yaz arasında, diğeri yaz ile kış arasında
Fırsat elinizde iken, kabrinizi orada güzelleştirmeye bakın Öyle çalışın ki, bu âlem sizin için seher vakti gibi olsun, akşamın alaca karanlığına benzemesin
Biz bütün fırsatları kaybettik Artık ne elimiz bizim, ne de dilimiz Gafletinizi gördükçe, size bir şeyler söylemek, ondan da öte, bir şeyler haykırmak istiyoruz Ama artık ne dudaklarımızla, ne dilimizle, ne ses tellerimizle ve ne de hava tabakasıyla bir alâkamız kalmadı Şimdi bedenimiz, aslına rücû etmek üzere çürümeye terkedilmiş durumda Artık istesek de ayaklarımızı hak yola bir adım olsun attıramıyoruz Bir gün siz de bizim gibi olacak ve ömrünüzü daha iyi değerlendiremediğiniz için, “ahlar çekeceksiniz
Ölüm, insana verilen cüz’i iradenin son sınırı Ömür, nefis ve cüz’i irade Üçünün cenazesi birlikte kalkıyor Artık bizim için bu üçü de çok gerilerde kaldı Şimdi yaptıklarımızın karşılığını görmenin ilk durağındayız Cüz’i irademizin acı ve tatlı meyvelerini burada tadıyoruz Bize tanınan bütün fırsatlar şimdi son bulmuş durumda Allah’ın mutlak iradesinin tam hükmü altındayız O’nun lütfettiği kadar zevk alabiliyor, yahut O’nun irade buyurduğu kadar azap çekiyoruz Bu âlemden mahşere yine O’nun iradesiyle çıkacak ve kendi keyfimizce değil, Allah’ın hâkimiyeti altında hesabımızı vereceğiz
Biz mahşeri bekliyoruz, siz ölümden kaçıyorsunuz; ne garip değil mi?
Ölüm sizin önünüzde duruyor, bizim ise çok gerilerimizde kaldı Yine de siz bize acıyor, bizim için elem çekiyorsunuz
“Kabir, Cennet bahçelerinden bir bahçe, yahut Cehennem çukurlarından bir çukurdur Hadisi Şerifi’ni duymuşsunuzdur Bizler bu âlemde o Hadisi Şerif’in mânâsını yaşıyoruz Size ilk ve son tavsiyemiz: Ömrünüzü öyle geçiriniz ki, kabriniz sizin için bir küçük cennet olsun
Alaaddin Başar (ProfDr)
“İhlâsı kazanmanın ve muhafaza etmenin en müessir sebebi ‘rabıtai mevt’tir Lem’alar
Dünyaya gelmeden önce, bilemezdik, hangi erkeğin sülbüne geçeceğimizi, hangi hanımın rahminde büyüyeceğimizi Şimdi de bir başka cehalet tablosuyla karşı karşıyayız Üzerinde seyahat ettiğimiz bu arz küresinden, berzah âlemine hangi vasıta ile göç edeceğiz? Bu yolculukta trafik kazasına mı bineceğiz, kalp sektesine mi? Hangi hastalık bizi ölümün eşiğine getirip, ölüm meleğine teslim edecek? Beşer olarak bu sorumuza cevap vermekten son derece âciziz
Azrail (as) hergün beşyüzbini aşkın insanın ruhunu kabzediyor Hergün bir deste insan, bir bağ beşer kaldırıyor bu dünyadan İçinde ihtiyarı da var genci de Zengini de var fakiri de Hepsinden önemlisi; içinde salihi de var, fasıkı da Mü’mini de var kâfiri de
Bu bağ ve desteler bize şunları haykırıyorlar:
“Ölümde herkes eşit Bir gün de siz biçileceksiniz Dikkat edin de gafil yakalanmayın Ölüm meleği sizi isyan üzere bulmasın
Kendinizi sefâhete değil, ibadete kaptırın Gözünüzü başkasının şusuna busuna değil, kendi ebedî hayatınıza dikin; onu düşünün, onun için bir şeyler yapmaya gayret edin Ölümünüz, vazifesini hakkıyla yapan bir askerin, kışlasını terk etmesi gibi olsun; yahut, imtihan kâğıdını doğru cevaplarla dolduran bir öğrencinin sınıftan çıkışına benzesin
İhtiyarladığınızda sizi artık taşıyamayan ayaklarınıza eskimiş ayakkabılar nazarıyla bakın Ağrılı sızılı bedeninizi yırtık elbise gibi değerlendirin Bunlara fazla önem vermeyin Yeter ki siz eskimeyin; ruhunuz dinç kalsın; bedeniniz yıprandıkça gönlünüze güç gelsin, kalbiniz kuvvetlensin
Gönlünüz iman ve ibadet ile güçlü olursa, elbisenizden tamamen soyunacağınız o son günde sıkıntınız az olur Kalbinizi ne kadar az şeye bağlarsanız, dünyadan kopmanız da o kadar kolay olur
Bu sizin elinizde Lâkin tatbikatınız bu yolda değil Ölümü düşündükçe dünyaya daha fazla sarılıyorsunuz Ondan ayrılmanız, ruhunuza her geçen gün biraz daha zor geliyor Bilmeden kendi kuyunuzu kendi elinizle kazıyorsunuz
Halbuki bu kabir âlemi, öyle pek korkulacak gibi değil Aksine dünyadan daha güzel O âlemden bu âleme sağlam doğabiliyor musunuz, gerisini hiç düşünmeyin Buraya “berzah âlemi“ demeleri boşuna mı? Berzah, yâni perde Dünya ile âhiret arasında bir geçit, bir köprü Mü’minler için dünyadan daha güzel, Cennetten daha geri İnanmayanlar için ise tam tersi; Dünyadan daha elim, Cehennemden daha ferah Bir bakıma ilkbahar ve sonbahar gibi Bu mevsimler de birer perde değil mi? Birisi kış ile yaz arasında, diğeri yaz ile kış arasında
Fırsat elinizde iken, kabrinizi orada güzelleştirmeye bakın Öyle çalışın ki, bu âlem sizin için seher vakti gibi olsun, akşamın alaca karanlığına benzemesin
Biz bütün fırsatları kaybettik Artık ne elimiz bizim, ne de dilimiz Gafletinizi gördükçe, size bir şeyler söylemek, ondan da öte, bir şeyler haykırmak istiyoruz Ama artık ne dudaklarımızla, ne dilimizle, ne ses tellerimizle ve ne de hava tabakasıyla bir alâkamız kalmadı Şimdi bedenimiz, aslına rücû etmek üzere çürümeye terkedilmiş durumda Artık istesek de ayaklarımızı hak yola bir adım olsun attıramıyoruz Bir gün siz de bizim gibi olacak ve ömrünüzü daha iyi değerlendiremediğiniz için, “ahlar çekeceksiniz
Ölüm, insana verilen cüz’i iradenin son sınırı Ömür, nefis ve cüz’i irade Üçünün cenazesi birlikte kalkıyor Artık bizim için bu üçü de çok gerilerde kaldı Şimdi yaptıklarımızın karşılığını görmenin ilk durağındayız Cüz’i irademizin acı ve tatlı meyvelerini burada tadıyoruz Bize tanınan bütün fırsatlar şimdi son bulmuş durumda Allah’ın mutlak iradesinin tam hükmü altındayız O’nun lütfettiği kadar zevk alabiliyor, yahut O’nun irade buyurduğu kadar azap çekiyoruz Bu âlemden mahşere yine O’nun iradesiyle çıkacak ve kendi keyfimizce değil, Allah’ın hâkimiyeti altında hesabımızı vereceğiz
Biz mahşeri bekliyoruz, siz ölümden kaçıyorsunuz; ne garip değil mi?
Ölüm sizin önünüzde duruyor, bizim ise çok gerilerimizde kaldı Yine de siz bize acıyor, bizim için elem çekiyorsunuz
“Kabir, Cennet bahçelerinden bir bahçe, yahut Cehennem çukurlarından bir çukurdur Hadisi Şerifi’ni duymuşsunuzdur Bizler bu âlemde o Hadisi Şerif’in mânâsını yaşıyoruz Size ilk ve son tavsiyemiz: Ömrünüzü öyle geçiriniz ki, kabriniz sizin için bir küçük cennet olsun
Alaaddin Başar (ProfDr)