Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.
Napolyon Bonapart, Fransa denildiğinde akla gelen birinci isimlerden birisidir. Avrupalı birçok devlete karşı yapılan savaşlarda gösterdiği yüksek askeri stratejiler, bugün dahi incelenmektedir. Pekala Napolyon'un kendi halinde bir subayken Osmanlı'ya başvurduğunu biliyor muydunuz?
1769'da İtalya açıklarındaki Korsika Adasında doğan Bonapart çok genç yaşta eğitim için Fransa'ya gitmişti.
Matematik ve geometriye olan yeteneğiyle kısa müddette dikkatleri üzerine çeken Napolyon askeri okul sıralarında babasının mevt haberiyle sarsıldı.
Maddi durumu yeterli değildi, buna karşın çalışkan ve yetenekli bir gençti. Kendisini eğitimine ağırlaştırıp Harp Akademisinden 1785'te bir topçu subayı olarak mezun oldu.
Napolyon'un temel olarak ön plana çıkmaya başlaması ise Fransız İhtilali sonrasındaki Koalisyon Savaşları sırasındadır.
1793'te Toulon kıyılarını savunan bir topçu subayı olarak değerli muvaffakiyetler elde eden Napolyon, buradaki hamasetine binaen daha 24 yaşında generalliğe yükseltildi.
Kısa müddet sonra o zamanda Fransa yönetiminde kelam sahibi olan Robespierre idam edilince yeni yönetim Robespierre ile ortası âlâ olan Napolyon'a da uzaklıklı kaldı.
İşte tam da bu sıralarda yani Eylül 1795'te Napolyon, bahsimizi teşkil eden o meşhur teklifini sunarak Osmanlı'ya askeri alanda topçuluk uzmanı olarak gitmek istedi.
Napolyon'un isteklerini belirttiği bu metin, Ord. Prof. Enver Ziya Karal tarafından yayınlanmıştır.
- Kelam konusu teklifin Fransızca yepyeni metni üzerinden Türkçe çevirisi.
Metinde kendinden ismiyle 3. şahıs üzere bahseden Napolyon, açıkça Osmanlı'ya Fransa hükumeti ismine bir askeri uzman olarak gitmek istemektedir.
Napolyon'un, şayet bu görev kendisine verilirse Fransa için çok yararlı olacağını söylemesi, açıkça Fransa'nın o periyotta Rusya'ya karşı Osmanlı'yı desteklemek niyetinde olduğunun da bir göstergesidir.
Sonuç prestijiyle Napolyon'un bu teklifi kabul edilmedi ve tarih öbür türlü şekillendi. Şayet buradaki tasarıları gerçekleşseydi nasıl olurdu? Sorusuna ise zannederiz ki verilecek yanıtların sayısı her bireyin kendi hayal gücünün sonları kadardır.
