iltasyazilim
FD Üye
Meşhur Türk Bilim Adamları
Meşhur Türk Bilim Adamları hakkında data
CAHİT ARF
1910 yılında Selanik'te doğdu Yüksek öğrenimini Fransa'da Ecole Normale Superieure'de tamamladı (1932) Bir vakit Galatasaray Lisesi'nde matematik öğretmenliği yaptıktan sonra İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde doçent adayı olarak çalıştı Doktorasını gerçekleştirmek için Almanya'ya gitti 1938 yılında qöttingen Üniversitesi'nde doktorasını bitirdi Yurda döndüğünde İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde profesör ve ordinaryus profersörlüğe yükseldi Burada 1962 yılına dek çalıştı sonra Robert Koleji'nde Matematik dersleri vermeye başladı 1964 yılında Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) bilim kolu başkanı oldu
sonra gittiği Amerika Birleşik Devletleri'nde araştırma ve incelemelerde bulundu; Kaliforniya Üniversitesi'nde misafir öğretim üyesi olarak devir yaptı 1967 yılında yurda dönüşünde Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde öğretim üyeliğine getirildi 1980 yılında emekli oldu Emekliye ayrıldıktan sonra TÜBİTAK'a tabi Gebze Araştırma Merkezi'nde ödev aldı 1985 ve 1989 yılları aralarında Türk Matematik Derneği başkanlığını yaptı
Arf İnönü Armağanı'nı (1948) ve TÜBİTAK Bilim Ödülü'nü kazandı (1974) Cebir ve Sayılar Teorisi üzerine milletlerarası bir sempozyum 1990'da 3 ve 7 Eylül tarihleri aralarında Arf'in onuruna Silivri'de gerçekleştirilmiştir Halkalar ve Geometri üzerine ilk konferanslarda 1984'te İstanbul'da yapılmıştır Arf, matematikte geometri kavramı üzerine bir makale sunmuşturCahit Arf 1997 yılının Aralık ayında bir yürek rahatsızlığı sebebiyle aramızdan ayrıldı
GELENBEVİ İSMAİL EFENDİ (1730 1790)
1730 yılında şimdiki Manisa'nın Gelenbe kasabasında doğan Gelenbevi İsmail efendi, Osmanlı İmparatorluğu matematikçilerindendir Başlıca adı İsmail'dir Gelenbe kasabasında doğduğu için ikinci adı onun bu doğduğu kasabadan gelir Daha fazla Gelenbevi adıyla ün kazanmıştır
Önce, kendi çevresindeki bilginlerden ilk bilgilerini almıştır sonra, öğrenimini tamamlamak üzere İstanbul'a gitmiştir Burada, çok değerli ve aydın öğretmenlerden yararlandı ve matematiğini oldukça geliştirdi Müderrislik sınavına girerek kazandı ve 33 yaşında müderris oldu Bundan daha sonra kendisini baştan sona ilme verdi
Gelenbevi, eski yöntemle problem çözen son Osmanlı matematikçisidir Sadrazam Halil Hamit paşa ve Kaptanı Derya Cezayirli hasan paşa'nın istekleri üzerine, Kasımpaşa'da açılan Bahriye Mühendislik Okulu'na altmış kuruşla matematik öğretmeni olarak atandı Bu görev ona finansal yönüyle bir rahatlık getirdi
Bir Takım silahların hedefe vurmaması, padişah III Selim'i kızdırmış ve Gelenbevi'yi huzura çağırarak ona uyarıda bulunmuştur Hedefe olan uzaklığı tahmin ederek gerekli düzeltmeleri yapmış ve topların hedefe vurmalarını sağlamıştır Gelenbevi'nin bu başarısı padişahın dikkatini çekmiş ve padişah tarafından ödüllendirilmiştir
Gelenbevi, Türkçe ve Arapça olmak üzere tam otuz beş eser bırakmıştır Türkiye'ye logaritmayı ilk sokan Gelenbevi İsmail Efendi'dir
ELHARİZMİ
Ebu Abdullah Muhammed bin Musa ElHarezmi, Özbekistan'da doğdu Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir Hayatı hakında fazla artı bilgi bulunmamaktadır Batı bilim
El Harizmi'nin en fazla alaka gören eserleri Kitabü'l muhtasar fi'l Cebr ve'l Mukabele ve Kitabü'l muhtasar fi Hisabü'l Hindi dir
Harizmi, doğu bilim dünyasında cebir ilmine ilişkin birincil eser yazar kişidir Bu bilim dalı daha önce aşağı yukarı tamamlanmış ve kısmen geometriden farklı bir ilim dalı olmaya başlamıştı Birinci dereceden denklemler çözülebiliyordu, hatta hesaplama metodlarıyla ikinci dereceden denklemlere çözüm bulunuyordu Fakat demin ikinci derece denklemlerin köklerini bulma yöntemi geliştirilmemişti
İşte El Harizmi'nin El Cebr ve'l Mukabele kitabı ikinci dereceden denklemlerin çözüm yolunu sistemli olarak işleyen birincil eser niteliğindedir ve 600 yıldan uzun bir vakit (15 yüzyıla kadar) el üzerinde tutulmasının nedeni de budur
Harizmi'nin Denklem Grupları
El Harizmi, adı geçen eserinde denklemleri iki grupta toplamaktadır:
Birinci grupta, çözümleri derhal bulunabilen bizim bugünkü sembollerle açıklama edersek
x2 ax
x2 n
ax n
şeklindeki denklemlerdir
Bunların çözüm kurallarını gösterdikten daha sonra El Harizmi ikinci denklem grubuna geçer
x2 + ax n
x2 +n ax
ax + n x2
Ve bunların çözümünü bugün bildiğimiz metotla yapar
Bu kitapta hem, ikinci dereceden denklemlerin hangi durumlarda iki kökünün , hangi durumlarda çift kökünün olacağını ve hangi durumlarda denklemin gerçek kökü olamayacağını fazla açık bir şekilde belirtmiştir Bu kuralları bir hoca yeteneğiyle ortaya koyduktan daha sonra El Harizmi , bu kuralları geometrik olarak ispatlamıştır
Harizmi'nin bu eseri matematik tarihi bakımından çok kayda değer gelişmelere destek ve açılış olmuş 600 yıldan azıcık daha artı (15 yy ardına kadar) matematik öğretimi için temel sayılmıştır Eser, Endülüs medreseleri yoluyla Batı'ya geçmiştir Ilk Latince çevirisi 1183'te yapılmıştır Roger Bacon, Fibonacci gibi bilim adamaları eseri hayranlıkla incelemişler, ve kendi öğretilerinde bu eserden faydalanmışlardır 1486 yılında Leipzig Üniversitesi'nde okutulmaya başlanmıştır 1598 1599 yıllarında hala cebir biliminde tek kaynak Harizmi'nin bu eseridir
El Harizmi matematiğin yanı sıra gökbilim ve coğrafya ilimlerinde de eserler vermiştir Astronomik cetvellerle ilgili kitaplar yazmış ve bu eserler 12 yy da Latince' ye çevrilmiştir Bunun yanısıra Ptolemy'nin coğrafya kitabını düzeltmelerle yeniden yazmış, 70 tane bilim adamıyla birlikte çalışarak 830 yılında bir dünya haritası çizmiştir Dünyanın çevresini ve hacmini hesaplama çalışmalarında yer almıştır Güneş saatleri, usturlaplar ve saatler üzerine yazılı eserleri de vardır
HÜSEYİN TEVFİK PAŞA
Hüseyin Tevfik Paşa (18321901) Vidin'de doğmuş, genç yaşta İstanbul'a gelmiş ve Askerî Okul'da okumuştur Burada, matematik derslerindeki yeteneğiyle Cambridge Üniversitesi'nden mezun olmuş olan matematik hocası Tahir Paşa'nın dikkatini çekmiş ve Tahir Paşa kendisine özel dersler vermiştir Tahsilini bitirdikten sonradan Harbiye'ye cebir hocası olarak atanmış, Tahir Paşa ölünce onun matematik dersleri de Hüseyin Tevfik Paşa'ya kalmıştır Harbiye'deki hocalığı devam ederken, Tophâne Deneyim ve Tetkik Komisyonu'na da getirilmiştir 1868'de Paris'teki Mektebî Osmanî'ye müdür muavini olarak gönderilmiş ve bununla beraber balistik ve tüfek imalatı üstüne incelemelerde bulunmakla görevlendirilmiştir bu vesileyle matematik bilgisini ilerletmek için üniversiteye de devam etmiş ve Paris'te kaldığı iki yıl boyunca bir takım makaleler yayımlamış ve bilimsel toplantılara katılmıştır
Hüseyin Tevfik Paşa, 1872'de Amerika'daki bazı silah fabrikalarına ısmarlanan tüfeklerin imalatını ve şartnâmeye uyulup uyulmadığını teftiş etme göreviyle Amerika'ya gönderilmiştir 1878 yılına dek Amerika'da kalmış ve bu süre içinde matematikle uğraşmıştır; Lineer Cebir adlı İngilizce kitabını bu sırada yazmış ve Argand'ın kompleks sayılarla ilgili teorisinde ileri sürdüğü çarpımı üç boyutlu uzaya uygulamanın bir yolunu bulmuştur
Eserinin önsözünde şöyle söylemektedir: Bu kitapta incelenen lineer cebir, dünyanın Sir William Hamilton'a borçlu olduğu quaterniyonlara fazla aynı Lineer cebir, quaterniyonların bütün potansiyellerine sahiptir ve güçlüğü daha azdır Quaterniyonlar üniversitelerde öğretilmektedir ve kabul görmüş bir bilgidir Lineer cebirin de benzer kabülü görüp görmeyeceğini, hattâ quaterniyonların yerini alıp almayacağını şimdiden bilmiyorum
Kendi sisteminin üstünlüğünü ise şöyle açıklama etmiştir:
Quaterniyonların çarpımı, isim olarak bile düzlem geometride ele alındığında, bizi üç boyutlu uzayda çalışmaya zorlamaktadır; halbuki lineer cebirde yalnızca iki boyut ele alındığı zaman bir üçüncü boyutu düşünme durumunda değiliz
Hüseyin Tevfik Paşa'nın bu eseri tercüme değildir ve konuya benzersiz katkı maddesi yapması açısından fazla önemlidir
Tevfik Paşa'nın başka o kadar fazla görevleri olmuş, Fransa ve Amerika'da kaldığı sıralarda Fransızca ve İngilizce'yi, bu dillerde kitap yazabilecek kadar iyi öğrenmiştir Gazi Ahmed Muhtar Paşa ve Yusuf Ziya Paşa ile birlikte Cemiyeti Tedrisiyyei İslâmiye'nin ve Dârüşşafaka'nın kurucularındandır Burada matematik dersleri vermiş, yine bu sıralarda arkadaşlarıyla çıkarttığı Mebâhisi İlmiyye adlı aylık dergiye makaleler yazmıştır Bu dergide yayımladığı makaleleri aralarında Mahsûsât ve Gayrı Mahsûsâtisimli felsefî bir yazısı, hem türev ve fonksiyonlar üstüne yazıları bulunur
Hüseyin Tevfik Paşa, defalarca devlet memuriyetiyle görevli olmasına karşın, matematik bilimlerle ilgilenmeye vakit ayırabilmiş, zengin bir kütüphane oluşturmuş, çevresindeki Sâlih Zekî gibi yetenekli gençlere, vakit ayırmış, periyodik yayınlarla entellektüel bir ortamın oluşmasına çaba sarf etmiştir
KERİM ERİM
İstanbul Yüksek Mühendis mektebi'ni bitirdikten (1914) daha sonra Berlin Üniversitesi'nde Albert Einstein'in yanına doktorasını yaptı (1919) Türkiye'ye dönünce, bitirdiği okulda öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı Üniversite reformunu hazırlayan kurulda yer aldı Yeni kurulan İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde çözümleme profesörü ve dekan olduğu gibi Yüksek Mühendis Mektebi'nde de ders vermeye devam etti Yüksek Mühendis Mektebi İstanbul Teknik Üniversitesi'ne dönüştürülünce buradan ayrıldı ve sadece İstanbul Üniversitesi'nde çalışmaya devam etti daha sonra burada ordinaryüs profesör oldu 1948 yılında Fen Fakültesi Dekanlığı'na getirildi
1940 1952 yılları aralarında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'ne alt Matematik Enstitüsü'nün başkanlığını yaptı Türkiye'de yüksek matematik öğretiminin yaygınlaşmasında ve çağdaş matematiğin yerleşmesinde etkili rol oynadı Mekaniğin matematik esaslara dayandırılmasına da öncülük etti Matematik ve fizik bilimlerinin felsefe ile olan ilişkileri üstünde de çalışmalarda bulunan Erim'in Almanca ve Türkçe yapıtları bulunmaktadır Bunlardan bazıları şunlardır:
Nazari Hesap(1931), Mihanik(1934), Diferansiyel ve İntegral Hesap(1945), Über die Tragheitsformen eines modulsystems(Bir modül sisteminin süredurum biçimleri üstüne 1928)
MATRAKÇI NASUH ( 1564)
Türk, minyatürcü Ayrıca matematik ve tarih konularında kitaplar da yazmış fazla yönü olan bir bilgindir
Doğum tarihi ve yeri bilinmiyor Kâtip Çelebi ölüm tarihi olarak 1533'ü vermekteyse de, bunun içten olmadığı bugün kesinleşmiştir Dağıtılmış kaynaklarda onun 1547'den, 1551'den, 1553'ten daha sonra ölmüş olabileceği ileri sürülmektedir Yaşamı üzerine data de yok denecek kadar azdır Saraybosna yakınlarında doğduğuna, dedesinin devşirme olduğuna ilişkin kesinleşmemiş ipuçları vardır
Enderun'da okumuştur Matrakçı veya Matrakî adıyla anılması, lobotu andıran sopalarla oynandığı ve eskrime eş bir cins savaş oyunu olduğu aşina matrakoyununda çok ressam olmasından ve ola ki de bu oyunun mucidi bulunmasından ileri gelmektedir Nasuh hem fazla artist bir silahşördü böylece Silahî adıyla da anılırdı Türlü tabanca ve mızrak oyunlarındaki ustalığı nedeniyle Osmanlı ülkesinde üstadve reisolarak tanınması için 1530'da I Süleyman (Kanuni) göre verilmiş bir beratı da vardı Çeşitli silahların nasıl kullanılacağını ve dövüş yöntemlerini anlatan Tuhfetü'lGuzât adlı bir rehber kitap bile yazmıştı
Nasuh, bilhassa geometri ve matematik alanlarında kayda değer bir bilim
Nasuh bir tarihçi olarak da manâlı yapıtlar vermiştir Mecmaü'tTevârih adıyla Taberî Tarihi'ni Türkçe'ye çevirmiştir Hem Tarih'i Sultan Bayezid ve Sultan Selim ile Tarih'i Sultan Bayezid adlı iki kitabında bu padişahlar dönemindeki olayları anlatmıştır Süleymannâme adlı kitabının üç öbür nüshasında 15201937, 15431551 ve 15421543 aralarında geçen olayları ele almıştır Kanuni'nin 1534 Irak seferini Demeçı Menazili Seferi Irakeyni Sultan Süleyman Han'da 1538 Karaboğdan seferini!de Fetihnâmei Karaboğdan' da konu etmiştir
Nasuh 28 Nisan 1564'te öldü
adamıydı Uzunluk ölçülerini gösteren cetveller hazırlamış ve bu konuda kendinden sonradan gelenlere liderlik etmiştir Matematiğe ilişkin iki kitabı Cemâlü'lKüttâb ve Kemalü'l Hisâb ile Umdetü'lHisâb'ı I Selim (Yavuz) döneminde yazmış ve padişaha adamıştır Bu yapıtlardan sonuncusu uzun yıllar matematikçilerin elkitabı olarak kullanılmıştır *
Meşhur Türk Bilim Adamları hakkında data
CAHİT ARF
1910 yılında Selanik'te doğdu Yüksek öğrenimini Fransa'da Ecole Normale Superieure'de tamamladı (1932) Bir vakit Galatasaray Lisesi'nde matematik öğretmenliği yaptıktan sonra İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde doçent adayı olarak çalıştı Doktorasını gerçekleştirmek için Almanya'ya gitti 1938 yılında qöttingen Üniversitesi'nde doktorasını bitirdi Yurda döndüğünde İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde profesör ve ordinaryus profersörlüğe yükseldi Burada 1962 yılına dek çalıştı sonra Robert Koleji'nde Matematik dersleri vermeye başladı 1964 yılında Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) bilim kolu başkanı oldu
sonra gittiği Amerika Birleşik Devletleri'nde araştırma ve incelemelerde bulundu; Kaliforniya Üniversitesi'nde misafir öğretim üyesi olarak devir yaptı 1967 yılında yurda dönüşünde Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde öğretim üyeliğine getirildi 1980 yılında emekli oldu Emekliye ayrıldıktan sonra TÜBİTAK'a tabi Gebze Araştırma Merkezi'nde ödev aldı 1985 ve 1989 yılları aralarında Türk Matematik Derneği başkanlığını yaptı
Arf İnönü Armağanı'nı (1948) ve TÜBİTAK Bilim Ödülü'nü kazandı (1974) Cebir ve Sayılar Teorisi üzerine milletlerarası bir sempozyum 1990'da 3 ve 7 Eylül tarihleri aralarında Arf'in onuruna Silivri'de gerçekleştirilmiştir Halkalar ve Geometri üzerine ilk konferanslarda 1984'te İstanbul'da yapılmıştır Arf, matematikte geometri kavramı üzerine bir makale sunmuşturCahit Arf 1997 yılının Aralık ayında bir yürek rahatsızlığı sebebiyle aramızdan ayrıldı
GELENBEVİ İSMAİL EFENDİ (1730 1790)
1730 yılında şimdiki Manisa'nın Gelenbe kasabasında doğan Gelenbevi İsmail efendi, Osmanlı İmparatorluğu matematikçilerindendir Başlıca adı İsmail'dir Gelenbe kasabasında doğduğu için ikinci adı onun bu doğduğu kasabadan gelir Daha fazla Gelenbevi adıyla ün kazanmıştır
Önce, kendi çevresindeki bilginlerden ilk bilgilerini almıştır sonra, öğrenimini tamamlamak üzere İstanbul'a gitmiştir Burada, çok değerli ve aydın öğretmenlerden yararlandı ve matematiğini oldukça geliştirdi Müderrislik sınavına girerek kazandı ve 33 yaşında müderris oldu Bundan daha sonra kendisini baştan sona ilme verdi
Gelenbevi, eski yöntemle problem çözen son Osmanlı matematikçisidir Sadrazam Halil Hamit paşa ve Kaptanı Derya Cezayirli hasan paşa'nın istekleri üzerine, Kasımpaşa'da açılan Bahriye Mühendislik Okulu'na altmış kuruşla matematik öğretmeni olarak atandı Bu görev ona finansal yönüyle bir rahatlık getirdi
Bir Takım silahların hedefe vurmaması, padişah III Selim'i kızdırmış ve Gelenbevi'yi huzura çağırarak ona uyarıda bulunmuştur Hedefe olan uzaklığı tahmin ederek gerekli düzeltmeleri yapmış ve topların hedefe vurmalarını sağlamıştır Gelenbevi'nin bu başarısı padişahın dikkatini çekmiş ve padişah tarafından ödüllendirilmiştir
Gelenbevi, Türkçe ve Arapça olmak üzere tam otuz beş eser bırakmıştır Türkiye'ye logaritmayı ilk sokan Gelenbevi İsmail Efendi'dir
ELHARİZMİ
Ebu Abdullah Muhammed bin Musa ElHarezmi, Özbekistan'da doğdu Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir Hayatı hakında fazla artı bilgi bulunmamaktadır Batı bilim
El Harizmi'nin en fazla alaka gören eserleri Kitabü'l muhtasar fi'l Cebr ve'l Mukabele ve Kitabü'l muhtasar fi Hisabü'l Hindi dir
Harizmi, doğu bilim dünyasında cebir ilmine ilişkin birincil eser yazar kişidir Bu bilim dalı daha önce aşağı yukarı tamamlanmış ve kısmen geometriden farklı bir ilim dalı olmaya başlamıştı Birinci dereceden denklemler çözülebiliyordu, hatta hesaplama metodlarıyla ikinci dereceden denklemlere çözüm bulunuyordu Fakat demin ikinci derece denklemlerin köklerini bulma yöntemi geliştirilmemişti
İşte El Harizmi'nin El Cebr ve'l Mukabele kitabı ikinci dereceden denklemlerin çözüm yolunu sistemli olarak işleyen birincil eser niteliğindedir ve 600 yıldan uzun bir vakit (15 yüzyıla kadar) el üzerinde tutulmasının nedeni de budur
Harizmi'nin Denklem Grupları
El Harizmi, adı geçen eserinde denklemleri iki grupta toplamaktadır:
Birinci grupta, çözümleri derhal bulunabilen bizim bugünkü sembollerle açıklama edersek
x2 ax
x2 n
ax n
şeklindeki denklemlerdir
Bunların çözüm kurallarını gösterdikten daha sonra El Harizmi ikinci denklem grubuna geçer
x2 + ax n
x2 +n ax
ax + n x2
Ve bunların çözümünü bugün bildiğimiz metotla yapar
Bu kitapta hem, ikinci dereceden denklemlerin hangi durumlarda iki kökünün , hangi durumlarda çift kökünün olacağını ve hangi durumlarda denklemin gerçek kökü olamayacağını fazla açık bir şekilde belirtmiştir Bu kuralları bir hoca yeteneğiyle ortaya koyduktan daha sonra El Harizmi , bu kuralları geometrik olarak ispatlamıştır
Harizmi'nin bu eseri matematik tarihi bakımından çok kayda değer gelişmelere destek ve açılış olmuş 600 yıldan azıcık daha artı (15 yy ardına kadar) matematik öğretimi için temel sayılmıştır Eser, Endülüs medreseleri yoluyla Batı'ya geçmiştir Ilk Latince çevirisi 1183'te yapılmıştır Roger Bacon, Fibonacci gibi bilim adamaları eseri hayranlıkla incelemişler, ve kendi öğretilerinde bu eserden faydalanmışlardır 1486 yılında Leipzig Üniversitesi'nde okutulmaya başlanmıştır 1598 1599 yıllarında hala cebir biliminde tek kaynak Harizmi'nin bu eseridir
El Harizmi matematiğin yanı sıra gökbilim ve coğrafya ilimlerinde de eserler vermiştir Astronomik cetvellerle ilgili kitaplar yazmış ve bu eserler 12 yy da Latince' ye çevrilmiştir Bunun yanısıra Ptolemy'nin coğrafya kitabını düzeltmelerle yeniden yazmış, 70 tane bilim adamıyla birlikte çalışarak 830 yılında bir dünya haritası çizmiştir Dünyanın çevresini ve hacmini hesaplama çalışmalarında yer almıştır Güneş saatleri, usturlaplar ve saatler üzerine yazılı eserleri de vardır
HÜSEYİN TEVFİK PAŞA
Hüseyin Tevfik Paşa (18321901) Vidin'de doğmuş, genç yaşta İstanbul'a gelmiş ve Askerî Okul'da okumuştur Burada, matematik derslerindeki yeteneğiyle Cambridge Üniversitesi'nden mezun olmuş olan matematik hocası Tahir Paşa'nın dikkatini çekmiş ve Tahir Paşa kendisine özel dersler vermiştir Tahsilini bitirdikten sonradan Harbiye'ye cebir hocası olarak atanmış, Tahir Paşa ölünce onun matematik dersleri de Hüseyin Tevfik Paşa'ya kalmıştır Harbiye'deki hocalığı devam ederken, Tophâne Deneyim ve Tetkik Komisyonu'na da getirilmiştir 1868'de Paris'teki Mektebî Osmanî'ye müdür muavini olarak gönderilmiş ve bununla beraber balistik ve tüfek imalatı üstüne incelemelerde bulunmakla görevlendirilmiştir bu vesileyle matematik bilgisini ilerletmek için üniversiteye de devam etmiş ve Paris'te kaldığı iki yıl boyunca bir takım makaleler yayımlamış ve bilimsel toplantılara katılmıştır
Hüseyin Tevfik Paşa, 1872'de Amerika'daki bazı silah fabrikalarına ısmarlanan tüfeklerin imalatını ve şartnâmeye uyulup uyulmadığını teftiş etme göreviyle Amerika'ya gönderilmiştir 1878 yılına dek Amerika'da kalmış ve bu süre içinde matematikle uğraşmıştır; Lineer Cebir adlı İngilizce kitabını bu sırada yazmış ve Argand'ın kompleks sayılarla ilgili teorisinde ileri sürdüğü çarpımı üç boyutlu uzaya uygulamanın bir yolunu bulmuştur
Eserinin önsözünde şöyle söylemektedir: Bu kitapta incelenen lineer cebir, dünyanın Sir William Hamilton'a borçlu olduğu quaterniyonlara fazla aynı Lineer cebir, quaterniyonların bütün potansiyellerine sahiptir ve güçlüğü daha azdır Quaterniyonlar üniversitelerde öğretilmektedir ve kabul görmüş bir bilgidir Lineer cebirin de benzer kabülü görüp görmeyeceğini, hattâ quaterniyonların yerini alıp almayacağını şimdiden bilmiyorum
Kendi sisteminin üstünlüğünü ise şöyle açıklama etmiştir:
Quaterniyonların çarpımı, isim olarak bile düzlem geometride ele alındığında, bizi üç boyutlu uzayda çalışmaya zorlamaktadır; halbuki lineer cebirde yalnızca iki boyut ele alındığı zaman bir üçüncü boyutu düşünme durumunda değiliz
Hüseyin Tevfik Paşa'nın bu eseri tercüme değildir ve konuya benzersiz katkı maddesi yapması açısından fazla önemlidir
Tevfik Paşa'nın başka o kadar fazla görevleri olmuş, Fransa ve Amerika'da kaldığı sıralarda Fransızca ve İngilizce'yi, bu dillerde kitap yazabilecek kadar iyi öğrenmiştir Gazi Ahmed Muhtar Paşa ve Yusuf Ziya Paşa ile birlikte Cemiyeti Tedrisiyyei İslâmiye'nin ve Dârüşşafaka'nın kurucularındandır Burada matematik dersleri vermiş, yine bu sıralarda arkadaşlarıyla çıkarttığı Mebâhisi İlmiyye adlı aylık dergiye makaleler yazmıştır Bu dergide yayımladığı makaleleri aralarında Mahsûsât ve Gayrı Mahsûsâtisimli felsefî bir yazısı, hem türev ve fonksiyonlar üstüne yazıları bulunur
Hüseyin Tevfik Paşa, defalarca devlet memuriyetiyle görevli olmasına karşın, matematik bilimlerle ilgilenmeye vakit ayırabilmiş, zengin bir kütüphane oluşturmuş, çevresindeki Sâlih Zekî gibi yetenekli gençlere, vakit ayırmış, periyodik yayınlarla entellektüel bir ortamın oluşmasına çaba sarf etmiştir
KERİM ERİM
İstanbul Yüksek Mühendis mektebi'ni bitirdikten (1914) daha sonra Berlin Üniversitesi'nde Albert Einstein'in yanına doktorasını yaptı (1919) Türkiye'ye dönünce, bitirdiği okulda öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı Üniversite reformunu hazırlayan kurulda yer aldı Yeni kurulan İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde çözümleme profesörü ve dekan olduğu gibi Yüksek Mühendis Mektebi'nde de ders vermeye devam etti Yüksek Mühendis Mektebi İstanbul Teknik Üniversitesi'ne dönüştürülünce buradan ayrıldı ve sadece İstanbul Üniversitesi'nde çalışmaya devam etti daha sonra burada ordinaryüs profesör oldu 1948 yılında Fen Fakültesi Dekanlığı'na getirildi
1940 1952 yılları aralarında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'ne alt Matematik Enstitüsü'nün başkanlığını yaptı Türkiye'de yüksek matematik öğretiminin yaygınlaşmasında ve çağdaş matematiğin yerleşmesinde etkili rol oynadı Mekaniğin matematik esaslara dayandırılmasına da öncülük etti Matematik ve fizik bilimlerinin felsefe ile olan ilişkileri üstünde de çalışmalarda bulunan Erim'in Almanca ve Türkçe yapıtları bulunmaktadır Bunlardan bazıları şunlardır:
Nazari Hesap(1931), Mihanik(1934), Diferansiyel ve İntegral Hesap(1945), Über die Tragheitsformen eines modulsystems(Bir modül sisteminin süredurum biçimleri üstüne 1928)
MATRAKÇI NASUH ( 1564)
Türk, minyatürcü Ayrıca matematik ve tarih konularında kitaplar da yazmış fazla yönü olan bir bilgindir
Doğum tarihi ve yeri bilinmiyor Kâtip Çelebi ölüm tarihi olarak 1533'ü vermekteyse de, bunun içten olmadığı bugün kesinleşmiştir Dağıtılmış kaynaklarda onun 1547'den, 1551'den, 1553'ten daha sonra ölmüş olabileceği ileri sürülmektedir Yaşamı üzerine data de yok denecek kadar azdır Saraybosna yakınlarında doğduğuna, dedesinin devşirme olduğuna ilişkin kesinleşmemiş ipuçları vardır
Enderun'da okumuştur Matrakçı veya Matrakî adıyla anılması, lobotu andıran sopalarla oynandığı ve eskrime eş bir cins savaş oyunu olduğu aşina matrakoyununda çok ressam olmasından ve ola ki de bu oyunun mucidi bulunmasından ileri gelmektedir Nasuh hem fazla artist bir silahşördü böylece Silahî adıyla da anılırdı Türlü tabanca ve mızrak oyunlarındaki ustalığı nedeniyle Osmanlı ülkesinde üstadve reisolarak tanınması için 1530'da I Süleyman (Kanuni) göre verilmiş bir beratı da vardı Çeşitli silahların nasıl kullanılacağını ve dövüş yöntemlerini anlatan Tuhfetü'lGuzât adlı bir rehber kitap bile yazmıştı
Nasuh, bilhassa geometri ve matematik alanlarında kayda değer bir bilim
Nasuh bir tarihçi olarak da manâlı yapıtlar vermiştir Mecmaü'tTevârih adıyla Taberî Tarihi'ni Türkçe'ye çevirmiştir Hem Tarih'i Sultan Bayezid ve Sultan Selim ile Tarih'i Sultan Bayezid adlı iki kitabında bu padişahlar dönemindeki olayları anlatmıştır Süleymannâme adlı kitabının üç öbür nüshasında 15201937, 15431551 ve 15421543 aralarında geçen olayları ele almıştır Kanuni'nin 1534 Irak seferini Demeçı Menazili Seferi Irakeyni Sultan Süleyman Han'da 1538 Karaboğdan seferini!de Fetihnâmei Karaboğdan' da konu etmiştir
Nasuh 28 Nisan 1564'te öldü
adamıydı Uzunluk ölçülerini gösteren cetveller hazırlamış ve bu konuda kendinden sonradan gelenlere liderlik etmiştir Matematiğe ilişkin iki kitabı Cemâlü'lKüttâb ve Kemalü'l Hisâb ile Umdetü'lHisâb'ı I Selim (Yavuz) döneminde yazmış ve padişaha adamıştır Bu yapıtlardan sonuncusu uzun yıllar matematikçilerin elkitabı olarak kullanılmıştır *