iltasyazilim
FD Üye
Uzaktaki Bir Veliye Karşı Medet, Yardım Et, YetişDemek Caiz midir
Sami Ruhan tarafından yazıldı
Aşağıdaki mesajlarımız, manevi yardımlaşmayı, medet beklemeyi mesela 'Ya Resulallah yardım et', 'Ya filan şeyh yetiş' demeyi, yani istimdatı, istigaseyi inkar edenlere karşı yazılmıştır Öncesinde tabii ki konuyla ilgili bazı Hadisi Şerifler ve bazı Ulema beyanları verilmişti Fakat Hadisi Şerifler ve Ulema beyanlarına burun bükülmüştür Burada, peş peşe 4 kısa yazımız olacak inşallah
Birincisi, inkarcıların Peki, yardım istemenin, istimdat'ın (istigasenin) Kur'an'da delili var mısözüne karşı bir yazıdır
İkincisi ve üçüncüsü ise bazı Hadisi Şerifler ve bazı Ulema beyanları olarak verdiğimizi söylediğimiz yazılardır
Son olarak, yazılar içinde geçtiği için, bizzat görülebilmesi açısından Neml Suresi'nden 3 Ayeti Kerimenin meali şerifini ve tefsirinden kısa bir nakil yapacağız inşallah Tesir ve başarı Allah'tandır
1Hadisi Şerifleri ve Ulema beyanlarını yazdık Tınnn İnkarcı arkadaşları ilgilendirmiyor ve de kesmiyor
Süleyman As, kendi huzurundaki bir Veli kuldan, Belkıs'ın tahtını bir anda(göz açıp kapayıncaya kadar) getirmesi için yardım istemiştir Bu yardım isteği ve neticesi Kur'anı Kerimde vardır (Neml Suresi, 38, 39, 40) Bir anda, çok uzaklardan koca bir tahtı getirebilmek SIRADAN insanların işi değildir Hatta beşerin (insanlığın) da işi değildir Bütün beşer birleşsin 7 milyar insan Bugünkü teknolojiyle yapsınlar bakalım?! Yapabiliyor musunuz? Bir tahtı (cismi) çok uzaklardan bir anda oradan yok edip buraya getirivermek galiba birilerine sıradan ve basit geliyorÇok uzaklardan bir tahtı bir anda getiriveren o kul, bir Peygamber değildir Bir melek değildir Cin de değildir Hoş olsa ne olur! Allah'tan başkasından olağanüstü bir yardım istenmez diyen için o kul Veli olmasa da kendi mantığına aykırı olacaktır Farz edelim, tahtı getiren Melek olsun! Ne fark eder? Yine Allah'tan başkası olmuyor mu? Sebeblere yapışmak lazımsa; ha Peygamber, ha Veli, ha cin, ha melek Fark etmez Hepsi sebebtir Faili Mutlak ise ancak ve ancak Allah Tealadır Yani sebeblerin vasıtasıyla yardım eden ancak Allah'tır Nasıl olursa olsun yardıma vasıta olanlar ancak bir vesiledir, sebebdir
Aslında Hadisi Şerifleri tınmayanlar kendilerine yazık ediyorlar İlla Kur'an'dan Ayetdemek has Müslümanın işi değildir Peygamberimiz bana Kitap ve MİSLİ verildibuyurmuştur Kur'anı Kerim'de Mevlamız, Kitap ve HİKMET verdikdiye Peygamberimizi vasıflandırmıştır O nedenle illa Ayet diye ayak diretenler aslında İslam'ın ne olduğunu anlamamış olanlardır: İslam, sadece Kur'an'dan ibaret değildir
Bununla birlikte, Süleyman As'ın örneği yanında, hazır olanlar ve olmayanlar arasında olağandışı (manevi) yardıma ilişkin Kur'an'dan 3 misal daha verelim:
a Yusuf As ile Zeliha sultan yalnız kaldıklarında, Rabbının Burhan'ıdiye tavsif edilen hadise zuhur etti Kur'an'dadır Tefsir uleması bu burhana gaipten sesdediler, melekdediler Muteber bir nakle göre burhan, duvardan Yakup As'ın görünüp Yusuf As'a seslenmesiydi Halbuki o sıra Yusuf As ile Yakup As birbirlerinden çok uzaktalardı Hatta ayrılığından Yakup As'ın gözlerine perde inmiş ama (kör) olmuştu Yusuf As dan ayrılmasına çok üzülüyor ve gözlerinden oluncaya kadar ağlıyor idi
b Yine Yusuf As, Mısır veziri iken, kardeşlerine gömleğini vermiş, bunu babama götürüp verin gözlerine sürüp koklasındemiş idi Ve babasının gözlerinin iyi olacağını söylemişti Daha kardeşleri Mısır'dan ayrılmadan, memleketlerine yönelince, Yakup As o kadar mesafe olmasına rağmen Ben Yusuf'un kokusunu alıyorumbuyurdular Bu da Kur'an'dadır Ve nihayet, kardeşleri babalarının yanına dönünce Yusuf As'ın gömleğiyle Yakup As iyileştiler
c Musa As, Allah katından bir ilim öğrenmek için Hızır As'a sipariş edilmiştir Dikkat ediniz, Tur dağında Rabbısıyla konuşabilen Kelimullah ve Ulu'l Azm bir Peygamber, bir takım ilimler konusunda yardım alması için, Allah Teala tarafından bir başka kula gönderilmiştir Her şeye kadir olan Allah, Musa kuluna da bizzat ilim öğretmeye kadirdi Amenna Fakat, adetullah, her işi bir sebebe, her ilmi bir kapıya bağlamıştır
Bu ve benzeri Ayetler manevi yardımlaşmanın caiz olduğunu; Allah'tan başkasından olağanüstü (maddi irtibatsız, manevi) yardım istenmez, beklenmez, alınamaz diyenlerin hata ettiklerini göstermektedir
Son söz: Halbuki, inkarcılar, başta verilecek olana da; maddi ve manevi yardımlaşma, yardım isteme, yardım görme konularında bize ulaştırılan sahih Hadis ve Ashab arasındaki örneklerine de itibar etmeleri gerekirdi
2Manevi (Hazır Olmayan Gözle Görülemeyen Bir Takım Kudsi Varlıklardan) Yardım İstemenin DelilleriUtbe ibni Gazvan Radıyallahu Anhdan rivayet edilen bir Hadisi Şerifte, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
Sizin biriniz bir şey kaybederse yahut yanında arkadaşı bulunmadığı bir yerde yardım dilerse 'Ey Allah'ın kulları bana yardım edin! Ey Allah'ın kulları bana imdat edin!' desin Çünkü Allah'ın bizim görmediğimiz kulları vardır(Taberani, elMu'cemü'lKebir, No: 290, 17117, Heysemi, Mecme'u'zZevaid, No: 17103, 10188)
İmam Taberani Rahimehullahın beyanına göre, bu Hadisi Şerif denenmiş, böylece yardım görülmüştür
İbni Abbas Radıyallahu Anhumadan rivayet edilen bir Hadisi Şerifte de Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
Şüphesiz ki Allah Teala'nın, hafaza meleklerinin dışında yeryüzünde melekleri vardır ki ağaç yapraklarından düşenleri yazarlar Sizin birinize çöl arazisinde bir aksaklık isabet ederse, 'Ey Allah'ın kulları! (Bana) yardım edin' diye seslensin(İbni HacerelAskalani, Muhtasarı Zevaidi'l Bezzar, No: 2128, 2420)
Abdullah ibni Mesud Radıyallahu Anhdan rivayet edilen diğer bir Hadisi Şerifte, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz ifade etmişlerdir:
Sizin birinizin sahrada hayvanı kaçarsa, 'Ey Allah'ın kulları hapsedin! Ey Allah'ın kulları durdurun!' diye seslensin Çünkü Allah'ın yeryüzünde hazır bulunan kulları vardır, onu tutarlar(Ebu Ya'la, Müsned, No: 5269, 9177, İbni Hacer, el Metalibu'l Akliye, No: 3375, 3239, Taberani, elMu'cemü'lKebir, No: 10518, 10217, Deylemi, Müsnedi Firdevs, No: 1311, 1330)
İşte bütün bu Hadisi Şerifler, mukaddes ruhlara sahip olan varlıklarla tevessülün (onları vesile kılmanın) ve onlardan himmet (yardım) istemenin meşruiyyetinin açık delilleridir
Devenin bulunması için yardım edenler, Mevla'nın bulunması için yardım etmezler mi?
Allame Muhammed ibni Allan Rahimehullah Ezkarşerhinde şöyle demiştir
Bu Hadisi Şeriflerde geçen, Allah'ın kullarından maksat, ya melekler veya müslüman cinler ya da Ebdaldiye isimlendirilen Ricali Gayb(seçkin veliler) dir
İmam Nevevi Radıyallahu Anh şöyle demiştir:
İlimde büyük hisse sahibi olan bazı şeyhlerimiz, içlerinden birinin katırı kaçtığında bu Hadisi Şerifle amel ederek, Allah'ın kullarından yardım istediklerini ve o anda hayvanlarının bulunduğunu bize nakletmişlerdir
Bir kere benim de aralarında bulunduğum bir cemaatte, hayvan kaçmağa başladı, insanlar onu tutmaktan aciz kalınca ben bu isti'ane'yi (yardım isteme lafzını) söyledim Benim bu sözümden başka görünen hiçbir sebep ortada yokken hayvan o anda durdu(İbni Allan, elFütuhatü'rRabbaniyye, 5150151)
İmam Nevevi gibi Şafi'i mezhebinde içtihad mertebesine ulaşmış büyük bir alimin bu beyanı bu Hadisi Şerifin sağlamlığına ve bununla amel etmenin cevazına (İslam'a uygun olduğuna) açıkça delalet etmektedir
Ayrıca Sahabei Kiramın tatbikatı (uygulamaları) da bu yöndedir Çünkü onlar, vefatından sonra da, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimize nida ederek yardım istemişlerdir Nitekim şu rivayetler bunun en açık delillerindendir:
RESULULLAH (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) EFENDİMİZ İLE MÜSLÜMANLARIN TEVESSÜLÜ:
Hafız İbni Kesir'in naklettiğine göre, Yemame vak'asında müslümanların şiarı (nişanı) Ey Muhammed!sözleriydi (İbni Kesir, el Bidaye ve'nNihaye: 6324)
kaynak : Ahmed Mahmud Ünlü, Rabıta Risalesi, sf 160161
Feyzu'l Kadir'in müellifi, İmam Subki'den naklen şöyle demiştir: Allah Teala'ya yaklaşmak için Peygamberleri vesile kılmayı teşeffu' ve istianeyi (şefaat, medet dilemek ve manevi yardımı), selef ve haleften (Peygamber Efendimizin zamanından), İbnu Teymiyye'ye gelinceye kadar hiçbir kimse inkar etmemiştir İbnu Teymiyye ise hak yoldan ayrılıp, şefaat ve vasıtayı, meded beklemeyi inkar etmiştir
Tevessül hususunda dilerseniz EnNisa' 64 ve ElMaide 35 ayetleriyle alakalı İbnu kesir c 2 sf 306; Alusi cüz 6 sf 35; Keşşaf c 1 sf 538; Tefsiri Hatib c 1 sf 307 ve diğer tefsirlere bakınız; vesileden maksadın salih amel ve salih insan olduğunu görürsünüz Bu hususta hiçbir tefsir diğerine muhalefet etmemiştir Ehli Sünnet dışındakiler müstesna…
İktibas: allame İsmail Çetin, Ehli Sünnetin Nazarı İtikadın Ölçüsüdür, Dilara Yayınları
Şafii ulemasından Allame Şihab erRemli Rahimehullaha, Bazı insanlar zorluklarla karşılaştıklarında: 'Ya Resulallah!', 'Ya Şeyh filan!' gibi nidalarla, Peygamberlerden, Velilerden, Alimler ve Salihlerden istiğasede bulunuyorlar (meded dileniyorlar), bu caiz midir? Bu zatların, vefatlarından sonra bir iğaseleri (yardımları) var mıdır?diye sorulduğunda şöyle cevap vermiştir:
Resullerin, nebilerin ve velilerin, vefatlarından sonra da yardımları vardır Çünkü Peygamberlerin mucizeleri ve velilerin kerametleri ölümlerinden sonra kesilmez
Zira birçok sağlam Hadisi Şeriflerde varid olduğu üzere, Peygamberler kabirlerinde diridirler, namaz kılarlar, hacca giderler, dolayısıyla onların yardımları mucizelerinden sayılır
Şehitler de diridirler, gündüz gözüyle aşikare kafirlerle harbettikleri açıkça görülmüştür Velilerin yardımı ise onların kerametleridir(Fetave'r Remli, fi Hamişi'l Fetave'l Kübra, ibni Hacer elHeytemi, 4382, elFetave'l Hayriyye, fi Hamişi'l Ukudi'dDürriyye fi Tenkihi'l Hamidiyye, 2279280, Tehanevi, Ahkamü'l Kur'an, 367, Nebhani, Şevahidü'lHak, Sf 141)
***
Şeyh Abdulğani EnNablusi Cemu'l Esrar fi Men'i Eşrar anitTa'ni fis SofiyetilAhyar adlı eserinde, ŞehaburRemli'nin sözünü naklettikten sonra şöyle devam eder: “ŞehaburRemli, Ey İman edenler Allah'tan korkun ve vesileyi taleb edin… mealindeki Ayete mebni (dayanarak), tevessül (vesile kılmanın) ve istiğasenin (manevi yardım istemenin) caiz olduğunu kastetmektedir Nitekim ŞehaburRemli demiştir ki: Enbiya ve Evliyaya, ölümlerinden sonda da sığınmak caizdir Çünkü Enbiyanın mu'cizeleri, Evliyanın kerametleri, ölümleriyle kesilmez
Şevahidu'l Hak adlı eserde, Şeyh Yusuf Nebhani bu hususta dört mezheb ulemasının sözlerini nakletmektedir
3“İmam Beyhaki’nin sahih bir isnatla Malik EdDar’dan rivayet ettiğine göre ikinci Halife Ömer Bin Hattab Hzleri zamanında kıtlık ve açlık oldu Sahabelerden biri (Bilal B Haris elMuzeni) Peygamber Efendimizin (sallallahu aleyhi ve sellemin) kabri şerifine teberrük (bereketlenmek ve yardımını görmek) amacıyla giderek şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Resulü! Allah’a dua et ki ümmetine yağmur yağdırsın Çünkü helak olmuş durumdalar Sonra bu adam Peygamberimizi rüyasında görmüş ve Peygamberimiz ona şöyle demiştir: “Ömer’e selam söyle ve Allah’ın onlara yağmur yağdıracağını haber ver Adam Ömer’e gider ve olanları anlatır (Dikkat ediniz Helefai Raşidin olan o mübarekler, Bilal Hzlerine kabre niçin gidip seslenip yardım bekledin! Bu suçtur, kusurdur ya da dinden edicidirvs gibi bir çıkışta bulunmamışlar, tersine Allah'ın Resulünden gelen başımız üzeredir deyip hıçkırıklarla ağlamışlardır)
Bu hadisi İbni Hacer elAskalani Fethu'l Bari adlı kitabında nakletmiştir, c 2 sf 495 Hadis numarası 1010 Kitabu'l Istisgai konu başlığındaki 3 Bölümde (Babu sualin ma fi elimame elistisgae iza kahatu)
İslam Tarihinde bu konuları ilk kez inkar eden İbnu Teymiyye'nin öğrencisi İbni Kesir de ElBidaye venNihaye adlı eserinde bunu nakletmiştir ve sahih değil dememiştir (c 7 s 91)
4İşte İbnu Kesir'in ilgili Ayetleri tefsirinden bir bölüm:
Neml, 38 — (Süleyman As) Dedi ki: Ey ileri gelenler, kendileri bana müslüman olarak gelmeden önce hanginiz onun tahtını bana getirebilir?
39 — Cinnlerden bir ifrit dedi ki: Sen, yerinden kalkmadan, onu sana getiririm, eminim ki buna gücüm yeter
40 — Nezdinde kitabdan bir bilgi bulunan (Veli) de dedi ki: Gözünü açıp kapamadan ben, onu sana getiririm Süleyman, tahtı yanına yerleşivermiş görünce dedi ki: Bu, Rabbımm lutfundandır Şükür mü yoksa küfür mü edeceğim diye beni sınamak içindir Kim şükrederse; ancak kendisi için şükretmiş olur Kim de küfrederse; muhakkak ki Rabbım; Gani'dir, Kerim'dir
Yezid İbn Ruman'dan rivayetle Muhammed İbn İshak şöyle anlatıyor: Elçiler Belkis'a Hz Süleyman'ın cevabını getirdiklerinde, o: Allah'a yemin olsun ki ben, onun bir kral olmadığını, bizim ona karşı gücümüzün yetmeyeceğini kesin olarak bildim Onun satveti ve gücü karşısında bizim yapabileceğimiz hiç bir şey yokdeyip Hz Süleyman'a: Kavmimin büyükleriyle birlikte emrini ve bizi çağırmış olduğun dinini görmek üzere gelmekteyimdiye haber göndermiş, sonra üzerinde oturmakta olduğu ve yakut, zeberced ve inciyle işlenmiş, altından olan hükümdarlık tahtının birbiri içinde, iç içe yedi evin ortasına konulmasını, kapılarının kilitlenmesini emretmiş Sonra hükümdarlığına vekil olarak bıraktığı kişiye: “Yanında bulunan şeyleri ve hükümdarlık tahtımı iyi koru Allah'ın kullarından hiç birisi ona ulaşamasın ve ben gelinceye kadar onu hiç kimse görmesin demiş
Sonra da her birerinin emri altında binlerce kişi bulunan Yemen krallarından on iki bin itibarlı kişi arasında Hz Süleyman'a gitmek üzere yola çıkmış
Hz Süleyman her gün ve gecede onların yürüyüşlerine dair haber almak üzere bir cinni göndermeye başlamış Belkis yaklaştığı zaman, Süleyman As, emri altındaki cinn ve insanları toplayıp: «Ey ileri gelenler, kendileri bana Müslüman olarak gelmeden önce hanginiz onun tahtını bana getirebilir?» diye sormuş
Katade der ki: Belkis'ın gelmekte olduğu haberi Hz Süleyman'a ulaştığında ki Belkis'ın bir tahtı olduğu ona anlatılmış ve taht onun çok hoşuna gitmişti Bu taht altundan olup ayakları inci ve cevherden imiş, üzerinde saf ipekten bir örtü varmış Bu tahtın üzerinde dokuz kilit bulunuyormuş Hz Süleyman onlar Müslüman olduktan sonra bunu almayı kerih görmüş Allah'ın peygamberi biliyormuş ki; onlar Müslüman olduklarında, kanları ile beraber malları da haram olacaktır Bunun üzerine «Ey ileri gelenler, kendileri bana Müslüman olarak gelmezden önce hanginiz onun tahtını bana getirebilir?» demiş Ata elHorasani, Süddi ve Züheyr İbn Muhammed de «Onlar bana müslüman olarak gelmezden önce» ayeti hakkında onların Müslüman olmalarıyla mallarının haram olacağı açıklamasını getirmişlerdir
Mücahid, «Cinnlerden bir ifrit dedi ki» ayetindeki ifriti; güçlü kuvvetli bir cinn ile tefsir eder Şuayb elCübbai bu cinninin adının … (taramadan okunamadı) olduğunu söyler Yezid İbn Ruman'dan rivayetle Muhammed ibn ishak ile Vehb ibn Münebbih de böyle söylemiştir Ebu Salih onun, dağ gibi (iri) olduğunu söyler
İbn Abbas, «Sen, yerinden kalkmadan onu sana getiririm» ayetini: Sen, meclisinden kalkmazdan önce, şeklinde açıklar Mücahid ise: «Sen, oturduğun yerden kalkmazdan önce» açıklamasını getirir Süddi ve bir başkası ise şöyle diyor: Hz Süleyman insanlar için günün başlangıcından güneşin zevaline kadar hüküm, hasımlaşmalar ve yemek için otururdu
ibn Abbas, «Eminim ki buna gücüm yeter» ayetini şöyle açıklıyor: «Ben onu yüklenecek kadar güçlü, ondaki cevherleri koruyacak emin birisiyim»
Hz Süleyman (as), “Ben bundan da acele olmasını istiyorum, demişti Buradan anlaşılıyor ki Allah'ın peygamberi Hz Süleyman bu tahtın yanında hazır edilmesiyle Allah'ın kendisine bahşetmiş olduğu hükümdarlığın, kendisinden önce kimseye verilmemiş, kendisinden sonra hiç kimseye müyesser olmayacak, buyruğuna verilmiş ordunun büyüklüğünü izhar etmek, Belkis ve kavmine karşı peygamberliğine bir delil edinmek istemişti Zira onlar kendisinin yanına gelmezden önce ülkesinden tahtını olduğu şekilde getirmek harikulade büyük bir şeydir Ayrıca Belkis bu tahtı kilitler, muhafızlarla emniyet altına almıştı
Hz Süleyman: Bundan daha da çabuk olmasını istiyorum, dediğinde «Nezdinde kitabdan bir ilim bulunan biri de dedi ki» İbn Abbas bu kimsenin, Hz Süleyman'ın katibi Asaf olduğunu söyler Muhammed ibn İshak'ın Yezid İbn Ruman'dan rivayetine göre; bu, Asaf İbn Berhiya'dır Sıddik birisi olup İsmi A'zam'ı bilirmiş Katade der ki: Mü'min bir insan olup, adı Asaf idi Ebu Salih, Dahhak ve Katade de onun insanlardan olduğunu söylerken, Katade ayrıca onun İsrailoğullarından olduğu fazlalığını getirir Mücahid, onun isminin Ustum olduğunu söyler Kendisinden gelen rivayetlerden birinde Katade, onun adının, Beliha olduğunu söylemiştir Züheyr İbn Muhammed ise onun, Zünnur adında Endülüslü biri olduğunu söylüyor Abdullah İbn Lehia, onun Hızır olduğunu sanmıştır Ancak bu, gerçekten garibdir (tuhaf bir haberdir, yani Hızır As olamaz)
reddulmuhtar sitesinden alıntıdır
Sami Ruhan tarafından yazıldı
Aşağıdaki mesajlarımız, manevi yardımlaşmayı, medet beklemeyi mesela 'Ya Resulallah yardım et', 'Ya filan şeyh yetiş' demeyi, yani istimdatı, istigaseyi inkar edenlere karşı yazılmıştır Öncesinde tabii ki konuyla ilgili bazı Hadisi Şerifler ve bazı Ulema beyanları verilmişti Fakat Hadisi Şerifler ve Ulema beyanlarına burun bükülmüştür Burada, peş peşe 4 kısa yazımız olacak inşallah
Birincisi, inkarcıların Peki, yardım istemenin, istimdat'ın (istigasenin) Kur'an'da delili var mısözüne karşı bir yazıdır
İkincisi ve üçüncüsü ise bazı Hadisi Şerifler ve bazı Ulema beyanları olarak verdiğimizi söylediğimiz yazılardır
Son olarak, yazılar içinde geçtiği için, bizzat görülebilmesi açısından Neml Suresi'nden 3 Ayeti Kerimenin meali şerifini ve tefsirinden kısa bir nakil yapacağız inşallah Tesir ve başarı Allah'tandır
1Hadisi Şerifleri ve Ulema beyanlarını yazdık Tınnn İnkarcı arkadaşları ilgilendirmiyor ve de kesmiyor
Süleyman As, kendi huzurundaki bir Veli kuldan, Belkıs'ın tahtını bir anda(göz açıp kapayıncaya kadar) getirmesi için yardım istemiştir Bu yardım isteği ve neticesi Kur'anı Kerimde vardır (Neml Suresi, 38, 39, 40) Bir anda, çok uzaklardan koca bir tahtı getirebilmek SIRADAN insanların işi değildir Hatta beşerin (insanlığın) da işi değildir Bütün beşer birleşsin 7 milyar insan Bugünkü teknolojiyle yapsınlar bakalım?! Yapabiliyor musunuz? Bir tahtı (cismi) çok uzaklardan bir anda oradan yok edip buraya getirivermek galiba birilerine sıradan ve basit geliyorÇok uzaklardan bir tahtı bir anda getiriveren o kul, bir Peygamber değildir Bir melek değildir Cin de değildir Hoş olsa ne olur! Allah'tan başkasından olağanüstü bir yardım istenmez diyen için o kul Veli olmasa da kendi mantığına aykırı olacaktır Farz edelim, tahtı getiren Melek olsun! Ne fark eder? Yine Allah'tan başkası olmuyor mu? Sebeblere yapışmak lazımsa; ha Peygamber, ha Veli, ha cin, ha melek Fark etmez Hepsi sebebtir Faili Mutlak ise ancak ve ancak Allah Tealadır Yani sebeblerin vasıtasıyla yardım eden ancak Allah'tır Nasıl olursa olsun yardıma vasıta olanlar ancak bir vesiledir, sebebdir
Aslında Hadisi Şerifleri tınmayanlar kendilerine yazık ediyorlar İlla Kur'an'dan Ayetdemek has Müslümanın işi değildir Peygamberimiz bana Kitap ve MİSLİ verildibuyurmuştur Kur'anı Kerim'de Mevlamız, Kitap ve HİKMET verdikdiye Peygamberimizi vasıflandırmıştır O nedenle illa Ayet diye ayak diretenler aslında İslam'ın ne olduğunu anlamamış olanlardır: İslam, sadece Kur'an'dan ibaret değildir
Bununla birlikte, Süleyman As'ın örneği yanında, hazır olanlar ve olmayanlar arasında olağandışı (manevi) yardıma ilişkin Kur'an'dan 3 misal daha verelim:
a Yusuf As ile Zeliha sultan yalnız kaldıklarında, Rabbının Burhan'ıdiye tavsif edilen hadise zuhur etti Kur'an'dadır Tefsir uleması bu burhana gaipten sesdediler, melekdediler Muteber bir nakle göre burhan, duvardan Yakup As'ın görünüp Yusuf As'a seslenmesiydi Halbuki o sıra Yusuf As ile Yakup As birbirlerinden çok uzaktalardı Hatta ayrılığından Yakup As'ın gözlerine perde inmiş ama (kör) olmuştu Yusuf As dan ayrılmasına çok üzülüyor ve gözlerinden oluncaya kadar ağlıyor idi
b Yine Yusuf As, Mısır veziri iken, kardeşlerine gömleğini vermiş, bunu babama götürüp verin gözlerine sürüp koklasındemiş idi Ve babasının gözlerinin iyi olacağını söylemişti Daha kardeşleri Mısır'dan ayrılmadan, memleketlerine yönelince, Yakup As o kadar mesafe olmasına rağmen Ben Yusuf'un kokusunu alıyorumbuyurdular Bu da Kur'an'dadır Ve nihayet, kardeşleri babalarının yanına dönünce Yusuf As'ın gömleğiyle Yakup As iyileştiler
c Musa As, Allah katından bir ilim öğrenmek için Hızır As'a sipariş edilmiştir Dikkat ediniz, Tur dağında Rabbısıyla konuşabilen Kelimullah ve Ulu'l Azm bir Peygamber, bir takım ilimler konusunda yardım alması için, Allah Teala tarafından bir başka kula gönderilmiştir Her şeye kadir olan Allah, Musa kuluna da bizzat ilim öğretmeye kadirdi Amenna Fakat, adetullah, her işi bir sebebe, her ilmi bir kapıya bağlamıştır
Bu ve benzeri Ayetler manevi yardımlaşmanın caiz olduğunu; Allah'tan başkasından olağanüstü (maddi irtibatsız, manevi) yardım istenmez, beklenmez, alınamaz diyenlerin hata ettiklerini göstermektedir
Son söz: Halbuki, inkarcılar, başta verilecek olana da; maddi ve manevi yardımlaşma, yardım isteme, yardım görme konularında bize ulaştırılan sahih Hadis ve Ashab arasındaki örneklerine de itibar etmeleri gerekirdi
2Manevi (Hazır Olmayan Gözle Görülemeyen Bir Takım Kudsi Varlıklardan) Yardım İstemenin DelilleriUtbe ibni Gazvan Radıyallahu Anhdan rivayet edilen bir Hadisi Şerifte, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
Sizin biriniz bir şey kaybederse yahut yanında arkadaşı bulunmadığı bir yerde yardım dilerse 'Ey Allah'ın kulları bana yardım edin! Ey Allah'ın kulları bana imdat edin!' desin Çünkü Allah'ın bizim görmediğimiz kulları vardır(Taberani, elMu'cemü'lKebir, No: 290, 17117, Heysemi, Mecme'u'zZevaid, No: 17103, 10188)
İmam Taberani Rahimehullahın beyanına göre, bu Hadisi Şerif denenmiş, böylece yardım görülmüştür
İbni Abbas Radıyallahu Anhumadan rivayet edilen bir Hadisi Şerifte de Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
Şüphesiz ki Allah Teala'nın, hafaza meleklerinin dışında yeryüzünde melekleri vardır ki ağaç yapraklarından düşenleri yazarlar Sizin birinize çöl arazisinde bir aksaklık isabet ederse, 'Ey Allah'ın kulları! (Bana) yardım edin' diye seslensin(İbni HacerelAskalani, Muhtasarı Zevaidi'l Bezzar, No: 2128, 2420)
Abdullah ibni Mesud Radıyallahu Anhdan rivayet edilen diğer bir Hadisi Şerifte, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz ifade etmişlerdir:
Sizin birinizin sahrada hayvanı kaçarsa, 'Ey Allah'ın kulları hapsedin! Ey Allah'ın kulları durdurun!' diye seslensin Çünkü Allah'ın yeryüzünde hazır bulunan kulları vardır, onu tutarlar(Ebu Ya'la, Müsned, No: 5269, 9177, İbni Hacer, el Metalibu'l Akliye, No: 3375, 3239, Taberani, elMu'cemü'lKebir, No: 10518, 10217, Deylemi, Müsnedi Firdevs, No: 1311, 1330)
İşte bütün bu Hadisi Şerifler, mukaddes ruhlara sahip olan varlıklarla tevessülün (onları vesile kılmanın) ve onlardan himmet (yardım) istemenin meşruiyyetinin açık delilleridir
Devenin bulunması için yardım edenler, Mevla'nın bulunması için yardım etmezler mi?
Allame Muhammed ibni Allan Rahimehullah Ezkarşerhinde şöyle demiştir
Bu Hadisi Şeriflerde geçen, Allah'ın kullarından maksat, ya melekler veya müslüman cinler ya da Ebdaldiye isimlendirilen Ricali Gayb(seçkin veliler) dir
İmam Nevevi Radıyallahu Anh şöyle demiştir:
İlimde büyük hisse sahibi olan bazı şeyhlerimiz, içlerinden birinin katırı kaçtığında bu Hadisi Şerifle amel ederek, Allah'ın kullarından yardım istediklerini ve o anda hayvanlarının bulunduğunu bize nakletmişlerdir
Bir kere benim de aralarında bulunduğum bir cemaatte, hayvan kaçmağa başladı, insanlar onu tutmaktan aciz kalınca ben bu isti'ane'yi (yardım isteme lafzını) söyledim Benim bu sözümden başka görünen hiçbir sebep ortada yokken hayvan o anda durdu(İbni Allan, elFütuhatü'rRabbaniyye, 5150151)
İmam Nevevi gibi Şafi'i mezhebinde içtihad mertebesine ulaşmış büyük bir alimin bu beyanı bu Hadisi Şerifin sağlamlığına ve bununla amel etmenin cevazına (İslam'a uygun olduğuna) açıkça delalet etmektedir
Ayrıca Sahabei Kiramın tatbikatı (uygulamaları) da bu yöndedir Çünkü onlar, vefatından sonra da, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimize nida ederek yardım istemişlerdir Nitekim şu rivayetler bunun en açık delillerindendir:
RESULULLAH (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) EFENDİMİZ İLE MÜSLÜMANLARIN TEVESSÜLÜ:
Hafız İbni Kesir'in naklettiğine göre, Yemame vak'asında müslümanların şiarı (nişanı) Ey Muhammed!sözleriydi (İbni Kesir, el Bidaye ve'nNihaye: 6324)
kaynak : Ahmed Mahmud Ünlü, Rabıta Risalesi, sf 160161
Feyzu'l Kadir'in müellifi, İmam Subki'den naklen şöyle demiştir: Allah Teala'ya yaklaşmak için Peygamberleri vesile kılmayı teşeffu' ve istianeyi (şefaat, medet dilemek ve manevi yardımı), selef ve haleften (Peygamber Efendimizin zamanından), İbnu Teymiyye'ye gelinceye kadar hiçbir kimse inkar etmemiştir İbnu Teymiyye ise hak yoldan ayrılıp, şefaat ve vasıtayı, meded beklemeyi inkar etmiştir
Tevessül hususunda dilerseniz EnNisa' 64 ve ElMaide 35 ayetleriyle alakalı İbnu kesir c 2 sf 306; Alusi cüz 6 sf 35; Keşşaf c 1 sf 538; Tefsiri Hatib c 1 sf 307 ve diğer tefsirlere bakınız; vesileden maksadın salih amel ve salih insan olduğunu görürsünüz Bu hususta hiçbir tefsir diğerine muhalefet etmemiştir Ehli Sünnet dışındakiler müstesna…
İktibas: allame İsmail Çetin, Ehli Sünnetin Nazarı İtikadın Ölçüsüdür, Dilara Yayınları
Şafii ulemasından Allame Şihab erRemli Rahimehullaha, Bazı insanlar zorluklarla karşılaştıklarında: 'Ya Resulallah!', 'Ya Şeyh filan!' gibi nidalarla, Peygamberlerden, Velilerden, Alimler ve Salihlerden istiğasede bulunuyorlar (meded dileniyorlar), bu caiz midir? Bu zatların, vefatlarından sonra bir iğaseleri (yardımları) var mıdır?diye sorulduğunda şöyle cevap vermiştir:
Resullerin, nebilerin ve velilerin, vefatlarından sonra da yardımları vardır Çünkü Peygamberlerin mucizeleri ve velilerin kerametleri ölümlerinden sonra kesilmez
Zira birçok sağlam Hadisi Şeriflerde varid olduğu üzere, Peygamberler kabirlerinde diridirler, namaz kılarlar, hacca giderler, dolayısıyla onların yardımları mucizelerinden sayılır
Şehitler de diridirler, gündüz gözüyle aşikare kafirlerle harbettikleri açıkça görülmüştür Velilerin yardımı ise onların kerametleridir(Fetave'r Remli, fi Hamişi'l Fetave'l Kübra, ibni Hacer elHeytemi, 4382, elFetave'l Hayriyye, fi Hamişi'l Ukudi'dDürriyye fi Tenkihi'l Hamidiyye, 2279280, Tehanevi, Ahkamü'l Kur'an, 367, Nebhani, Şevahidü'lHak, Sf 141)
***
Şeyh Abdulğani EnNablusi Cemu'l Esrar fi Men'i Eşrar anitTa'ni fis SofiyetilAhyar adlı eserinde, ŞehaburRemli'nin sözünü naklettikten sonra şöyle devam eder: “ŞehaburRemli, Ey İman edenler Allah'tan korkun ve vesileyi taleb edin… mealindeki Ayete mebni (dayanarak), tevessül (vesile kılmanın) ve istiğasenin (manevi yardım istemenin) caiz olduğunu kastetmektedir Nitekim ŞehaburRemli demiştir ki: Enbiya ve Evliyaya, ölümlerinden sonda da sığınmak caizdir Çünkü Enbiyanın mu'cizeleri, Evliyanın kerametleri, ölümleriyle kesilmez
Şevahidu'l Hak adlı eserde, Şeyh Yusuf Nebhani bu hususta dört mezheb ulemasının sözlerini nakletmektedir
3“İmam Beyhaki’nin sahih bir isnatla Malik EdDar’dan rivayet ettiğine göre ikinci Halife Ömer Bin Hattab Hzleri zamanında kıtlık ve açlık oldu Sahabelerden biri (Bilal B Haris elMuzeni) Peygamber Efendimizin (sallallahu aleyhi ve sellemin) kabri şerifine teberrük (bereketlenmek ve yardımını görmek) amacıyla giderek şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Resulü! Allah’a dua et ki ümmetine yağmur yağdırsın Çünkü helak olmuş durumdalar Sonra bu adam Peygamberimizi rüyasında görmüş ve Peygamberimiz ona şöyle demiştir: “Ömer’e selam söyle ve Allah’ın onlara yağmur yağdıracağını haber ver Adam Ömer’e gider ve olanları anlatır (Dikkat ediniz Helefai Raşidin olan o mübarekler, Bilal Hzlerine kabre niçin gidip seslenip yardım bekledin! Bu suçtur, kusurdur ya da dinden edicidirvs gibi bir çıkışta bulunmamışlar, tersine Allah'ın Resulünden gelen başımız üzeredir deyip hıçkırıklarla ağlamışlardır)
Bu hadisi İbni Hacer elAskalani Fethu'l Bari adlı kitabında nakletmiştir, c 2 sf 495 Hadis numarası 1010 Kitabu'l Istisgai konu başlığındaki 3 Bölümde (Babu sualin ma fi elimame elistisgae iza kahatu)
İslam Tarihinde bu konuları ilk kez inkar eden İbnu Teymiyye'nin öğrencisi İbni Kesir de ElBidaye venNihaye adlı eserinde bunu nakletmiştir ve sahih değil dememiştir (c 7 s 91)
4İşte İbnu Kesir'in ilgili Ayetleri tefsirinden bir bölüm:
Neml, 38 — (Süleyman As) Dedi ki: Ey ileri gelenler, kendileri bana müslüman olarak gelmeden önce hanginiz onun tahtını bana getirebilir?
39 — Cinnlerden bir ifrit dedi ki: Sen, yerinden kalkmadan, onu sana getiririm, eminim ki buna gücüm yeter
40 — Nezdinde kitabdan bir bilgi bulunan (Veli) de dedi ki: Gözünü açıp kapamadan ben, onu sana getiririm Süleyman, tahtı yanına yerleşivermiş görünce dedi ki: Bu, Rabbımm lutfundandır Şükür mü yoksa küfür mü edeceğim diye beni sınamak içindir Kim şükrederse; ancak kendisi için şükretmiş olur Kim de küfrederse; muhakkak ki Rabbım; Gani'dir, Kerim'dir
Yezid İbn Ruman'dan rivayetle Muhammed İbn İshak şöyle anlatıyor: Elçiler Belkis'a Hz Süleyman'ın cevabını getirdiklerinde, o: Allah'a yemin olsun ki ben, onun bir kral olmadığını, bizim ona karşı gücümüzün yetmeyeceğini kesin olarak bildim Onun satveti ve gücü karşısında bizim yapabileceğimiz hiç bir şey yokdeyip Hz Süleyman'a: Kavmimin büyükleriyle birlikte emrini ve bizi çağırmış olduğun dinini görmek üzere gelmekteyimdiye haber göndermiş, sonra üzerinde oturmakta olduğu ve yakut, zeberced ve inciyle işlenmiş, altından olan hükümdarlık tahtının birbiri içinde, iç içe yedi evin ortasına konulmasını, kapılarının kilitlenmesini emretmiş Sonra hükümdarlığına vekil olarak bıraktığı kişiye: “Yanında bulunan şeyleri ve hükümdarlık tahtımı iyi koru Allah'ın kullarından hiç birisi ona ulaşamasın ve ben gelinceye kadar onu hiç kimse görmesin demiş
Sonra da her birerinin emri altında binlerce kişi bulunan Yemen krallarından on iki bin itibarlı kişi arasında Hz Süleyman'a gitmek üzere yola çıkmış
Hz Süleyman her gün ve gecede onların yürüyüşlerine dair haber almak üzere bir cinni göndermeye başlamış Belkis yaklaştığı zaman, Süleyman As, emri altındaki cinn ve insanları toplayıp: «Ey ileri gelenler, kendileri bana Müslüman olarak gelmeden önce hanginiz onun tahtını bana getirebilir?» diye sormuş
Katade der ki: Belkis'ın gelmekte olduğu haberi Hz Süleyman'a ulaştığında ki Belkis'ın bir tahtı olduğu ona anlatılmış ve taht onun çok hoşuna gitmişti Bu taht altundan olup ayakları inci ve cevherden imiş, üzerinde saf ipekten bir örtü varmış Bu tahtın üzerinde dokuz kilit bulunuyormuş Hz Süleyman onlar Müslüman olduktan sonra bunu almayı kerih görmüş Allah'ın peygamberi biliyormuş ki; onlar Müslüman olduklarında, kanları ile beraber malları da haram olacaktır Bunun üzerine «Ey ileri gelenler, kendileri bana Müslüman olarak gelmezden önce hanginiz onun tahtını bana getirebilir?» demiş Ata elHorasani, Süddi ve Züheyr İbn Muhammed de «Onlar bana müslüman olarak gelmezden önce» ayeti hakkında onların Müslüman olmalarıyla mallarının haram olacağı açıklamasını getirmişlerdir
Mücahid, «Cinnlerden bir ifrit dedi ki» ayetindeki ifriti; güçlü kuvvetli bir cinn ile tefsir eder Şuayb elCübbai bu cinninin adının … (taramadan okunamadı) olduğunu söyler Yezid İbn Ruman'dan rivayetle Muhammed ibn ishak ile Vehb ibn Münebbih de böyle söylemiştir Ebu Salih onun, dağ gibi (iri) olduğunu söyler
İbn Abbas, «Sen, yerinden kalkmadan onu sana getiririm» ayetini: Sen, meclisinden kalkmazdan önce, şeklinde açıklar Mücahid ise: «Sen, oturduğun yerden kalkmazdan önce» açıklamasını getirir Süddi ve bir başkası ise şöyle diyor: Hz Süleyman insanlar için günün başlangıcından güneşin zevaline kadar hüküm, hasımlaşmalar ve yemek için otururdu
ibn Abbas, «Eminim ki buna gücüm yeter» ayetini şöyle açıklıyor: «Ben onu yüklenecek kadar güçlü, ondaki cevherleri koruyacak emin birisiyim»
Hz Süleyman (as), “Ben bundan da acele olmasını istiyorum, demişti Buradan anlaşılıyor ki Allah'ın peygamberi Hz Süleyman bu tahtın yanında hazır edilmesiyle Allah'ın kendisine bahşetmiş olduğu hükümdarlığın, kendisinden önce kimseye verilmemiş, kendisinden sonra hiç kimseye müyesser olmayacak, buyruğuna verilmiş ordunun büyüklüğünü izhar etmek, Belkis ve kavmine karşı peygamberliğine bir delil edinmek istemişti Zira onlar kendisinin yanına gelmezden önce ülkesinden tahtını olduğu şekilde getirmek harikulade büyük bir şeydir Ayrıca Belkis bu tahtı kilitler, muhafızlarla emniyet altına almıştı
Hz Süleyman: Bundan daha da çabuk olmasını istiyorum, dediğinde «Nezdinde kitabdan bir ilim bulunan biri de dedi ki» İbn Abbas bu kimsenin, Hz Süleyman'ın katibi Asaf olduğunu söyler Muhammed ibn İshak'ın Yezid İbn Ruman'dan rivayetine göre; bu, Asaf İbn Berhiya'dır Sıddik birisi olup İsmi A'zam'ı bilirmiş Katade der ki: Mü'min bir insan olup, adı Asaf idi Ebu Salih, Dahhak ve Katade de onun insanlardan olduğunu söylerken, Katade ayrıca onun İsrailoğullarından olduğu fazlalığını getirir Mücahid, onun isminin Ustum olduğunu söyler Kendisinden gelen rivayetlerden birinde Katade, onun adının, Beliha olduğunu söylemiştir Züheyr İbn Muhammed ise onun, Zünnur adında Endülüslü biri olduğunu söylüyor Abdullah İbn Lehia, onun Hızır olduğunu sanmıştır Ancak bu, gerçekten garibdir (tuhaf bir haberdir, yani Hızır As olamaz)
reddulmuhtar sitesinden alıntıdır