iltasyazilim
FD Üye
Uzay yarışı, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ve Amerika Birleşmiş Devletleri arasında Soğuk Savaş ’ın bir parçası olarak sürdürülen resmi olmayan bir rekabettir Bu dönemde (19571975) yapılan araştırmalar insanoğlunun en eski dönemlerinden beri merak ettiği uzay kavramının aydınlatılmasında ve günümüzdeki başarılı sonuçların elde edilmesinde büyük bir yol gösterici olmuştur
Yarışın esas başlangıcı İkinci Dünya Savaşında kullanılan roket teknolojisi ve devamında bu iki büyük ülke arasında sebep olduğu gerginlik ortamıdır Yarışı başlatan ülkenin Rusya olmasının sebebi, İkinci Dünya Savaşı esnasında Avrupayı kuşatan Hitler ’in hedefinde Doğu petrolleri olması ve Polonya üzerinden Rusya ’ya saldırmasıyla birlikte Ruslar kadar keşfedilen ileri roket teknolojisi olmuştur Çünkü 20yüzyılın ikinci çeyreğinde Naziler göre yapılan teknolojik çalışmalara o dönemde hiçbir ülke sahip değildi
Sovyetlerin Dünya yörüngesine uydu gönderebilecek teknolojiyi elde ettikleri anlaşılınca, Sovyet Bilimler Akademisi ’nden Mstislav Keldysh; bir buçuk ton ağırlığında, uzayda çeşitli araştırmalar yapabilecek bir uydu planladı Ama Sovyet İstihbaratı, ABD ’nin yörüngeye kolay bir uydu (Yalnızca durup durmayacağını test etmek için) gönderme planları yaptığını öğrenince, epeyce aceleci bir yapıya sahip olan Kruşçev, Sputnik 1 ’in (Rusça ’da Uydu) geliştirilmesi için dikte verdi OKB1 (Günümüzdeki adıyla RKK Energia) bürosunun baş tasarımcısı Sergey Korolyov göre yapılan uydu;80 kilogram ağırlığında, 58 santim çapında ve 2,4 ila 2,9 metre yüksekliğe sahip 4 uzun antene sahipti Ayrıca iyonosferdeki elektron yoğunluğunu, uydunun iç sıcaklığını ve basıncını değer biçmek için 20 MHz ila 40 MHz arasında radyo vericileri de vardı
Nihai gün bilhassa Ekim Devrimi kutlamalarına denk getirilmiş ve kutlamalar eşliğinde şu lahza Kazakistan sınırları içerisinde yer alan Baykonur Uzay Üssünden Dünya yörüngesine fırlatılmıştırDünya Medyasına baş manşetlerle yansıyan bu durum, Amerika ’da büyük bir askeri ve ekonomik korkuya sebep olmuştur çünkü Amerika, Sputnik1 uydusunun içerisinde nükleer bir tabanca olduğunu ve üzerlerine düşürüleceğini düşünüyorduBu telaşın devamında kendini teknolojik açıdan en iyi görebilen Amerika,iç dünyasında büyük bir mağlubiyet almış ve üniversitelerde müfredat değişikliğine gitmiştir Amerika ’nın bu şok durumuna devlete ait olmayan bir isimle Sputnik Krizi denmiştir
Sputnik1, pilleri bitinceye kadar üç hafta sinyal göndermeye devam etti ve sonrasında dünya yörüngesindeki hareketi gözlemlendi Derece Derece alçalarak, fırlatılmasından 92 gün daha sonra 4 Ocak 1958 tarihinde atmosfere girerek yandı
Sputnik1 projesinin başarıyla tamamlanmasından sonradan Sovyetler Hükümeti kadar bir değişik iddaa ile uzaya canlı bir hayvan gönderilmek istendi ve eğitilen köpekler içerisinde seçilen Layka oldu Sputnik1 ’den daha “kompleks bir uydu olan Sputnik2; 5083 kilogram ağırlığa, 4 metre uzunluğa ve 2 metre çapa sahipti Ayrıca daha önce ki örneği gibi radyo vericileri içerise de ilave olarak programlama ünitesi,telemetri sistemi,güneşten gelen radyasyon ve kozmik ışınları ölçmek için iki adet ışıkölçer eklenmiştir Layka bu bölümlerden bambaşka, mühürlenmiş bir alana yerleştirildi ve hareket kabiliyeti kabin içerisinde yaklaşık olarak 0 ’a indirgendi 3 Kasım 1957 tarihinde fırlatılan bu uydu Teral D telemetri sistemiyle teknik ve biyoloji ile ilgili bilgileri dünyaya her yörünge esnasında 15 dakika baştan başa aktarmaktaydı Zorunlu önlemler alınmadığından fazla sıcaklık ve gerginlik dolayısıyla Layka öldü 14 Nisan 1958 tarihinde,fırlatılmasından 162 gün sonra yörüngesinden çıkarak atmosferde yandı
Sputnik3 ’ün inşasına Temmuz 1956 da başlanmasına karşın Sovyetler Birliğinde başlatılan geniş çaplı incelemeler sonucu gecikmeye uğradıDiğer Sputnik1 ve 2 ye oranla daha gelişmiş bir yapıya sahipti1327 kilogram ağırlığında,3,57 metre yüksekliğinde ve 1,73 metre genişliğindeydi15 Mayıs 1958 (1958 ’in fırlatılan tek uydusu) tarihinde Baykonur Uzay Üstünden yörüngeye fırlatıldıÜst atmosferin basıncı ve bileşimi,yüklü parçacıkların konsantrasyonu,kozmik ışıma fotonları,ağır nükleitesi,manyetik ve elektrostatik alanlar ve meteorolojik veriler hakkında data vermiştir Ayrıca Van Allen Radyasyon Kemeri gözlenmesine karşın Teral D telemetri sistemlerinde yaşanan bir arızadan nedeniyle harita edilememiştir 692 jurnal yörünge macerasından sonradan 6 Nisan 1960 tarihinde atmosfere girip yanmıştır
1958 tarihinde üçüncü Sputnik uydusunun da fırlatılmasıyla beraber uzay araçlarının dünya yörüngesinde önemli sıkıntılar yaşamadığı anlaşılmış ve daha uzaklara ulaşma isteği uyanmıştıBu fikri gerçeğe dönüştürmek adına Luna (Rusçada Ay) programının ilk üyesi Luna1 veya diğer ismiyle E1 inşaa edildi 361 kilogram ağırlığında olan bu uydu 2 Ocak 1959 tarihinde Baykonur Üstünden fırlatıldı ve bir aksama yaşanmadan Dünya yörüngesini aşarak Güneş yörüngesine giriş yaptıÜzerinde izleme vericisi,telemetri sistemi ve Ay incelemelerinde bulunmak için manyetometre, Geiger sayacı,Sintilasyon sayacı,mikrometeorite sensor ve Sovyet flaması içeren bir paket içermekteydi fakat Ay ’ın yüzeyine inemeden 5995 kilometre yakınında uçtuğu için flamalar Ay ’a ulaşamamış ve Dünya ile Mars arasındaki yörüngeye sabitlenmiştiLuna1 sayesinde ay hakkında epeyce aydınlatıcı bilgiler elde edildi
“Ay yüzeyine inen birincil insan yapımı nesne 390,2 kilogram ağırlığındaki Luna2 (E1A), Ay ’a ulaşma konusunda bu kadar yaklaşmanın arkasından 12 Eylül 1959 tarihinde Baykonur Üssünden fırlatıldı Ay ’ın yüzeyinde Sessizlik Denizi ’nin batısına Aristides, Arşimet ve Autolycus kraterlerinin yanında çarparak Ay yüzeyine inen birincil insan yapısı nesne olmuştur Keza geçen defaki gibi yalnızca Sovyet flamaları ile kalınmamış aynı zamanda uydunun üstüne “Ocak 1959 ve “Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği yazıları işlenmişti
Luna programının son üyesi Luna3 (E3) 278,5 kilogram ağırlığındaydı ve 4 Kasım 1959 tarihinde yine Baykonur Üssü ’nden fırlatıldı Luna2 gibi Ay ’a inmese de (Ay ’ın Güney Kutbunun 6200 kilometre üzerinden geçmişti) Ay ’ın arka yüzünün birincil fotoğraflarını çektiği için en düşük öteki programlar dek manâlı ve tarihi bir yere sahiptir
Yarışın esas başlangıcı İkinci Dünya Savaşında kullanılan roket teknolojisi ve devamında bu iki büyük ülke arasında sebep olduğu gerginlik ortamıdır Yarışı başlatan ülkenin Rusya olmasının sebebi, İkinci Dünya Savaşı esnasında Avrupayı kuşatan Hitler ’in hedefinde Doğu petrolleri olması ve Polonya üzerinden Rusya ’ya saldırmasıyla birlikte Ruslar kadar keşfedilen ileri roket teknolojisi olmuştur Çünkü 20yüzyılın ikinci çeyreğinde Naziler göre yapılan teknolojik çalışmalara o dönemde hiçbir ülke sahip değildi
Sovyetlerin Dünya yörüngesine uydu gönderebilecek teknolojiyi elde ettikleri anlaşılınca, Sovyet Bilimler Akademisi ’nden Mstislav Keldysh; bir buçuk ton ağırlığında, uzayda çeşitli araştırmalar yapabilecek bir uydu planladı Ama Sovyet İstihbaratı, ABD ’nin yörüngeye kolay bir uydu (Yalnızca durup durmayacağını test etmek için) gönderme planları yaptığını öğrenince, epeyce aceleci bir yapıya sahip olan Kruşçev, Sputnik 1 ’in (Rusça ’da Uydu) geliştirilmesi için dikte verdi OKB1 (Günümüzdeki adıyla RKK Energia) bürosunun baş tasarımcısı Sergey Korolyov göre yapılan uydu;80 kilogram ağırlığında, 58 santim çapında ve 2,4 ila 2,9 metre yüksekliğe sahip 4 uzun antene sahipti Ayrıca iyonosferdeki elektron yoğunluğunu, uydunun iç sıcaklığını ve basıncını değer biçmek için 20 MHz ila 40 MHz arasında radyo vericileri de vardı
Nihai gün bilhassa Ekim Devrimi kutlamalarına denk getirilmiş ve kutlamalar eşliğinde şu lahza Kazakistan sınırları içerisinde yer alan Baykonur Uzay Üssünden Dünya yörüngesine fırlatılmıştırDünya Medyasına baş manşetlerle yansıyan bu durum, Amerika ’da büyük bir askeri ve ekonomik korkuya sebep olmuştur çünkü Amerika, Sputnik1 uydusunun içerisinde nükleer bir tabanca olduğunu ve üzerlerine düşürüleceğini düşünüyorduBu telaşın devamında kendini teknolojik açıdan en iyi görebilen Amerika,iç dünyasında büyük bir mağlubiyet almış ve üniversitelerde müfredat değişikliğine gitmiştir Amerika ’nın bu şok durumuna devlete ait olmayan bir isimle Sputnik Krizi denmiştir
Sputnik1, pilleri bitinceye kadar üç hafta sinyal göndermeye devam etti ve sonrasında dünya yörüngesindeki hareketi gözlemlendi Derece Derece alçalarak, fırlatılmasından 92 gün daha sonra 4 Ocak 1958 tarihinde atmosfere girerek yandı
Sputnik1 projesinin başarıyla tamamlanmasından sonradan Sovyetler Hükümeti kadar bir değişik iddaa ile uzaya canlı bir hayvan gönderilmek istendi ve eğitilen köpekler içerisinde seçilen Layka oldu Sputnik1 ’den daha “kompleks bir uydu olan Sputnik2; 5083 kilogram ağırlığa, 4 metre uzunluğa ve 2 metre çapa sahipti Ayrıca daha önce ki örneği gibi radyo vericileri içerise de ilave olarak programlama ünitesi,telemetri sistemi,güneşten gelen radyasyon ve kozmik ışınları ölçmek için iki adet ışıkölçer eklenmiştir Layka bu bölümlerden bambaşka, mühürlenmiş bir alana yerleştirildi ve hareket kabiliyeti kabin içerisinde yaklaşık olarak 0 ’a indirgendi 3 Kasım 1957 tarihinde fırlatılan bu uydu Teral D telemetri sistemiyle teknik ve biyoloji ile ilgili bilgileri dünyaya her yörünge esnasında 15 dakika baştan başa aktarmaktaydı Zorunlu önlemler alınmadığından fazla sıcaklık ve gerginlik dolayısıyla Layka öldü 14 Nisan 1958 tarihinde,fırlatılmasından 162 gün sonra yörüngesinden çıkarak atmosferde yandı
Sputnik3 ’ün inşasına Temmuz 1956 da başlanmasına karşın Sovyetler Birliğinde başlatılan geniş çaplı incelemeler sonucu gecikmeye uğradıDiğer Sputnik1 ve 2 ye oranla daha gelişmiş bir yapıya sahipti1327 kilogram ağırlığında,3,57 metre yüksekliğinde ve 1,73 metre genişliğindeydi15 Mayıs 1958 (1958 ’in fırlatılan tek uydusu) tarihinde Baykonur Uzay Üstünden yörüngeye fırlatıldıÜst atmosferin basıncı ve bileşimi,yüklü parçacıkların konsantrasyonu,kozmik ışıma fotonları,ağır nükleitesi,manyetik ve elektrostatik alanlar ve meteorolojik veriler hakkında data vermiştir Ayrıca Van Allen Radyasyon Kemeri gözlenmesine karşın Teral D telemetri sistemlerinde yaşanan bir arızadan nedeniyle harita edilememiştir 692 jurnal yörünge macerasından sonradan 6 Nisan 1960 tarihinde atmosfere girip yanmıştır
1958 tarihinde üçüncü Sputnik uydusunun da fırlatılmasıyla beraber uzay araçlarının dünya yörüngesinde önemli sıkıntılar yaşamadığı anlaşılmış ve daha uzaklara ulaşma isteği uyanmıştıBu fikri gerçeğe dönüştürmek adına Luna (Rusçada Ay) programının ilk üyesi Luna1 veya diğer ismiyle E1 inşaa edildi 361 kilogram ağırlığında olan bu uydu 2 Ocak 1959 tarihinde Baykonur Üstünden fırlatıldı ve bir aksama yaşanmadan Dünya yörüngesini aşarak Güneş yörüngesine giriş yaptıÜzerinde izleme vericisi,telemetri sistemi ve Ay incelemelerinde bulunmak için manyetometre, Geiger sayacı,Sintilasyon sayacı,mikrometeorite sensor ve Sovyet flaması içeren bir paket içermekteydi fakat Ay ’ın yüzeyine inemeden 5995 kilometre yakınında uçtuğu için flamalar Ay ’a ulaşamamış ve Dünya ile Mars arasındaki yörüngeye sabitlenmiştiLuna1 sayesinde ay hakkında epeyce aydınlatıcı bilgiler elde edildi
“Ay yüzeyine inen birincil insan yapımı nesne 390,2 kilogram ağırlığındaki Luna2 (E1A), Ay ’a ulaşma konusunda bu kadar yaklaşmanın arkasından 12 Eylül 1959 tarihinde Baykonur Üssünden fırlatıldı Ay ’ın yüzeyinde Sessizlik Denizi ’nin batısına Aristides, Arşimet ve Autolycus kraterlerinin yanında çarparak Ay yüzeyine inen birincil insan yapısı nesne olmuştur Keza geçen defaki gibi yalnızca Sovyet flamaları ile kalınmamış aynı zamanda uydunun üstüne “Ocak 1959 ve “Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği yazıları işlenmişti
Luna programının son üyesi Luna3 (E3) 278,5 kilogram ağırlığındaydı ve 4 Kasım 1959 tarihinde yine Baykonur Üssü ’nden fırlatıldı Luna2 gibi Ay ’a inmese de (Ay ’ın Güney Kutbunun 6200 kilometre üzerinden geçmişti) Ay ’ın arka yüzünün birincil fotoğraflarını çektiği için en düşük öteki programlar dek manâlı ve tarihi bir yere sahiptir