Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Vakıa Suresi ve Kuantum

Vakıa Suresi ve Kuantum

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
VAKIA SURESİNDE ATOMALTI PARÇACIKLAR (KUANTUM)



Vakıa Suresi (112)

1 Koptumu o Vakı'a bir
2 Olmaz vak'asına yalan diyen dil
3 İndirir bindirir
4 Yer bir sarsılışla sarsıldığı
5 Dağlar bir serpilişle serpildiği
6 Hepsi dağılıp berhevâ bir hebâ olduğu
7 Siz de üç sınıf olduğunuz zaman
8 Ki sağda «Ashabı meymene»: Ne «Ashabımeymene!»
9 Solda «Ashabı meş'eme»: Ne «Ashabı meş'eme!»
10 İlerde sabikun, işte o sabikun
11,12 Onlar ne'iym Cennetlerinde mukarrebun
(Elmalılı Meali)



Vakıa Suresi ( Arapça Latin harfli )

8 Feashab ulmeymeneti ma ashab ulmeymeneti

9 Ve ashab ulmeş'emeti ma ashab ulmeş'emeti

10 Vessabikun essabikune

11 Ulaik elmukarrabune

Elmalılı mealindeki 6 ayetin açıklamasında bulunan, yerin şiddetle sarsılmasından ve dağların serpilmesinden sonra, bunların hepsinin dağılıp ‘’berheva bir heba’’ olacağından söz ediliyor Burada ayette geçen “hebaen münbessa, ‘’havaya karışan ya da saçılan ince toz’’ anlamına gelmektedir Bu tasvirler, maddenin atom altı (kuantum) parçacıklarına ayrılmasını akla getiriyor Bir sonraki 7 ayette de ‘’ve siz de’’ denilerek insanları da dahil edecek şekilde üç sınıfa ayırmaktan söz edilmektedir Peki, atom altı parçacıklar üç sınıf mıdır?

‘’Günümüzde üç tip atomaltı parçacık tanınıyor: İlk grup leptonlar; bu gruba muonlar ve nötrinolar giriyor İkinci grupta hadron, proton, nötron ve pionlar var Üçüncü grup ise bozonlar; evrende temel kuvvetlerin aktarımını sağlayan küçük mesajcı atomaltı parçacıklar bu üçüncü grubu oluşturur Örneğin fotonlar elektromanyetik kuvveti taşırken, yerçekimi kuvvetini gravitonların taşıdığı düşünülüyor Fizikçiler her bir parçacığın görünmez bir ayna görüntüsü de olduğuna inanıyorlar; bu ayna görüntüsüne de anti madde adını vermişlerdi’’
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

Birçok kaynakta da atom altı parçacıklar, kuarklar, leptonlar ve bozonlar olmak üzere üç sınıfa ayrılmaktadır Atomu oluşturan parçalar da proton, nötron ve elektron olarak üç sınıf kabul edilir
Tabii ki, sadece buraya kadar anlatılanlardan, Vakıa suresindeki ayetlerden atom altı parçacıklardan bahsedildiği sonucunu çıkarmak zorlama bir yorum olarak görülecektir Peki, bunların dışında başka işaretler de var mıdır?

Şimdi, Vakıa suresi 8 ayette söz edilen «Ashabı Meymene», 9 ayette geçen «Ashabı Meş'eme» ve 10 ayette bahsedilen ‘’sabikun’’ sıfatlarına dikkatlerimizi çekelim

Ashab ulMeymene; Meymene, lügatte yemin(sağ el) veya yumn(uğurlu) anlamlarının her ikisine de gelebilir Şayet yemin kelimesinden türediğini kabul edersek, Meymene sağ elanlamına gelir

Ashabul Meş'eme; Meş'eme, şumkelimesinden türemiştir Uğursuzluk, talihsizlik demektir Ayrıca lügatte sol el için şu'matabiri kullanılır Nitekim Araplar şimal(sol el) ve şu'ma(uğursuzluk) kelimelerini aynı anlamda kullanırlar Araplarda, sol el zayıflığın ve zilletin simgesidir
(TEFHİMÜL KUR'AN'DAN Vakı’a Suresi 8 Ayet ve Tefsiri)
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

Görüldüğü üzere, diğer başka anlamlarda da yorumlanabiliyor olsa da (ki o yorumlarıyla da gayet güzel ve yerinde anlamlar içermektedir) Ashab ulMeymene‘sağ el ashabı’’ yani ‘sağ el sahipleri’; «Ashab ul Meş'eme» sol el ashabı, yani ‘’sol el sahipleri’’ anlamına gelmektedir Peki, atom altı parçacıklar dünyasında sağ el ve sol el sahipleri, diğer bir deyişle sağ elli ve sol elli olanlar var mıdır? Şimdi, bilimsel kaynaklardaki şu bilgilere bakalım

Atomu oluşturan parçacıkların kendi eksenleri etrafında olağanüstü bir hızla dönüşlerine spinadı verilir Evrendeki pek çok sistemde spin hareketi önemli bir rol oynar
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

Spin, kütle ve yük gibi parçacıkların iç, özgün özelliğidir Kuantum kuramının zorunlu bir sonucudur …Farklı spinli parçacıklar farklı davranırlar Spinler??, sağ elli ya da yukarı ve ??, sol elli ya da aşağı doğrultuda spin ifade edilebilir Yönlerin yukarı ya da aşağı olmasının bir önemi yoktur
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

Tüm nötrinolar “solelli ve tüm karşıt nötrinolar “sağellidir
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

Elektromanyetik kuvvetler için taneciklerin kutuplanmaları, yani solelli mi veya sağelli mi oldukları fark etmez Oysa zayıf etkileşmelerde solelli tanecikler tercih edilmektedir Nötrinolar sadece zayıf etkileşmelere girerler ve daima solellidirler Doğada sağelli nötrino yoktur
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

Yukarıdaki alıntılarda değişik vesilelerle sağ elli ve sol elli atom altı parçacıklardan bahsediliyor Bu da demek oluyor ki, atom altı parçacıklar yani kuantum dünyasında da aynen Vakıa suresinin ayetlerindeki anlatımlar gibi Ashab'ulMeymene‘sağ el ashabı’’ yani ‘sağ el sahipleri’ ve «Ashab ul Meş'eme» sol el ashabı yani ‘’sol el sahipleri’’ vardır

Vakıa Suresi 10 ayette ise önde, ileride olan, önde giden anlamında ‘’sabikun’’dan bahsedilmektedir O halde kuantum dünyasında da önde olan, önde giden parçacıklar var mıdır?

Standart Model'e göre evrende, temel parçacık olarak sadece; 6 çeşit kuark, 6 çeşit lepton, bunların 'karşıt' parçacıkları ile foton, 8 çeşit gluon ve 3 çeşit 'vektör bozon'dan oluşan 'kuvvet taşıyıcı' parçacıklar var
Kuarklarla leptonlar, kuvvet taşıyıcı parçacıklar aracılığıyla etkileşime girerek, evrendeki görünür maddenin tümüne vücut veriyor
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

Kuvvet taşıyıcı parçacıklara bozon adı verilir Her kuvvetin kendi bozonu bulunur
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

Üç atom altı parçacık sınıfından biri olan ‘’bozonlar’’, kuvvet taşıyıcı parçacıkları oluşturmaktadır Evren’deki tüm maddeler bu bozonların ‘’önde giderek’’ ve her zaman ‘’ileride bulunup’’ birbirlerine kuvvetlerini taşımaları sayesinde, birbirlerine uzak olsalar bile etkileşime girebilmektedirler Zaten mantık olarak da kuvvet taşıyıcı olabilmeleri için mutlaka önde gitmeleri her zaman ileride olmaları gerekir ve bu özellikleriyle Vakıa suresinin 10 ayetindeki ‘’sabikun’’un karşılığını oluşturmaktadırlar

Bununla birlikte, yanında ‘’sabikun’’ yani önde olanlar için 11 ayette ‘’Ulaik elmukarrabun’’ sıfatı kullanılmaktadır Mukarreb; ‘’yakınlık, yakınlaştırılmış’’ anlamlarına gelmektedir ‘Sabikun’un karşılığı olduğu sonucunu çıkardığımız, “bozonlar için de mukarreb yani yakın olma ve yakınlaştırılmış olma özelliğinden söz edebilir miyiz? Şimdi bu konuyla ilgili fikir sahibi olabilmek için aşağıdaki bilgilere dikkat edelim

Böylece iki atomu bir araya getirip bir molekül oluşturmak isteyince, yine pauli dışlama ilkesinden kaynaklanan bir karşılıklı itme etkisi yüzünden, iki atomu tam birbirinin içine sokmak mümkün olmamakta, bunun sonucu olarak da moleküller meydana gelmektedir Her ne kadar elektronlar arası itici elektrostatik (diğer ismi elektromıknatıssal ) kuvvet burada bir rol oynasa da, kısa mesafelerde esas belirleyici olan itici etki “pauli dışlama ilkesidir

Bozonlar ise bundan farklı olarak, iki bozon (ki bunlarda BoseEinstein istatistiğine uyarlar) uzayda aynı konuma, spine, momentuma… vb özelliklere sahip olabilirler Bu da bozonların sayısının sonsuz olarak çok büyük kuvvetleri doğurabilecekleri anlamına gelir
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

Fiziksel değişkenlerin olası değer kümelerinden oluşan bu seçenekleri veya 'kuantum durumları'nı, bir otelin farklı katlarındaki odalara benzetecek olursak; spini ?'ın tamsayı katlarıyla orantılı (0, ?, 2?,) olan benzer parçacıklar; birbirlerine daha 'yakın' olabiliyor ve aynı odayı paylaşabiliyorlar Yani, aynı kuantum durumunda oturmaya hiçbir itirazları yok Bunlara 'bozon' deniyor Hâlbuki spini ?'ın kesirli katlarıyla orantılı (?2, 3?2,) olan parçacıklar, aynı odayı asla paylaşmıyor ve farklı kuantum durumlarında bulunmayı tercih ediyorlar Bunlara da Fermion sınıfı parçacıklar deniyor ve aralarındaki geçimsizlik ilişkisi, bulucusunun adıyla, Pauli'nin dışlama ilkesiolarak anılıyor
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

Yukarıdaki bilgilerden de anlaşılacağı üzere atom altı parçacıklar normal olarak ‘’pauli dışlama etkisi’’ denilen fiziksel durum sebebiyle uzayda aynı konumda bulunamazlar Bizim de günlük yaşamımızda gözlemlediğimiz olay iki faklı maddenin aynı anda aynı yerde bulunamayacağıdır Ancak bozonlar, “’pauli dışlama etkisine’’ uymazlar ve birbirlerine iç içe geçecek şekilde yakın olabilirler İki farklı kaynaktan gelen ışığın uzayda aynı konumda bulunabilmeleri gibidir Işık fotonlar aracılığıyla taşınır ve fotonlar da ışığı taşıyan bozonlardır İşte bahsedilen bu özellikleri sebebiyle de bozonlar Vakıa suresinde söz edilen ‘’mukarrebun’’ yani yakınlaştırılmış olanlar sıfatının karşılığını oluşturmaktadırlar Bunun yanında, bozonlar, kuvvet taşıyan tanecikler oldukları ve yukarıda da belirtildiği şekilde maddelerin etkileşebilmeleri için önde ve ileride bulunması gereken parçacıklar olmaları sebebiyle de bir maddenin veya cismin diğer bir maddeye veya cisme ‘’yakınlaşan’’ parçalarıdır

Vakıa suresinde ‘’sabikun’’ ve ‘’mukarrebun’’dan bahsedilirken –ki bunlar ‘’bozonlar’’ın karşılığı olabilecektir 13 ayette ‘’Çoğunluğu evvelkilerdendir (sülletün minel’evveliyn, 14 ayette ise, ‘’Azı sonrakilerdendir (ve kaliylün minel’ahıriyn

Yani bozonların çoğunluğunun ‘’ilk’’lerden oluştuğu gibi bir çıkarım yapabiliriz Bu bilgilerin paralelinde, Evren’deki maddenin; daha doğrusu Evren’i oluşturan maddenin kütlesinin büyük çoğunluğu ‘’protonlar’’dan oluşmasıdır Evren’deki maddenin başlangıcını oluşturan Big Bang teorisinden bahsedilen kaynakta aşağıdaki bilgiler verilmiştir

Şu ana kadar 3 dakika 46 saniye geçmiştir Çekirdek birleşiminin başlamasından hemen önce, nötron bozunumu, nötronproton dengesini yüzde 13 nötron ve yüzde 87 proton durumuna kaydırmıştı
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

Bu protonlarla ‘’evveliyn’’ yani ‘’ilkler’’ arasında bir bağlantı var mıdır? Bunu anlamak için ‘’proton ‘’ kelimesinin anlamı üzerinde durmak gerekir ‘’Proton Yunanca ilkanlamındadır’’
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

‘’Proton Yunanca protos ilkkelimesinin nötr biçimidir’’
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

Bir de Vakıa suresindeki şu ayetlere dikkat edelim:

15 Alâ sürurin mevdûnetin;
Mevdune (işlenip süslenmiş, bitişik, sıra sıra dizilmiş) tahtlar üzerindedirler

16 Müttekiiyne aleyha mütekabiliyn;
Onlar (tahtlar) üzerinde karşılıklı yüz yüze durur halde yaslananlar olarak

17 Yetufu aleyhim vildanün muhalledûn;
Üstlerinde (çevrelerinde) ebedi kılınmış (ölümsüz) vildan (veliyd’ler, gençzinde hizmetçiler, kuvveler) tavaf ederdolaşır
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

Yukarıdaki ayetlerde modern fizikteki atom modeline benzer bir yapı tarif edilmektedir Atomun çekirdeğinde protonlar ve nötronlar bitişik, sıra sıra dizilmiş (mevdune) ve karşılıklı (mütekabiliyn) şekilde ve birbirine yaslanmış bir durumda bulunurlar Bunların etrafında ise ayette ‘’vildan’’ olarak bahsedilen varlıklar tavaf eder şekilde dolaşarak ‘’elektronları çağrıştıran’’ bir durum arz etmektedirler ‘’vildan’’ olarak bahsedilen varlıkların ‘’kuvve’’ yani kuvvet olarak da açıklanabilmesi elektronlara benzetme yönünden dikkate değerdir Bunun yanında, ‘’ebedi kılınmış (ölümsüz) ‘’olarak nitelendirilmeleri, proton ve nötronlardan oluşan atom çekirdeğinin parçalanabilmesi ve atom enerjisine dönüşerek yok olmaları yanında elektronların kalıcılığına bir işaret olarak da kabul edilebilir

Diğer bir ilginç konu; yine Vakıa suresindeki ayetlerde…

38 Liashabilyemiyn;
(Bunlar) ashabı yemin (saidler) içindir

39 Sülletün minel’evveliyn;
(Ashab Yemin) bir cemaat evvelkilerdendir

40 Ve sülletün minel’ahıriyn;
Bir cemaat ta sonrakilerdendir

41 Ve ashabüşşimâli mâ ashabüşşimâl;
Ashabı Şimal (sol tarafın ashabı; şakıyler, uğursuzlar; hakikatından perdeliler), ne ashabı şimaldır?

42 Fiy semumin ve hamiym;
Semum (zehirleyici bir radyasyon) ve hamiym (kaynamış bir su; taassubi bilgi ve şartlanmalar) içinde,

38 ayette geçen “Ashabı yemin, sağ el ashabı anlamına gelir Yani atom altı parçacıklardan sağ elli olarak değerlendirilen grubu kastediliyor 39 ayette bunlardan bir kısmının evvelkilerden yani ilklerden diğer bir deyişle, protonlardan (proton kelimesi Yunancada ‘’ilk’’ anlamına geliyordu) oluştuğu; diğer bölümünün ise diğer parçacıklardan da oluşabileceğine (40 ayette) işaret edildiği şeklinde yorumlanabilir

Bu konuyla ilgili daha dikkat çekici olan bir duruma da 41 ve 42 ayetlerde işaret edilmektedir 41 ayette ‘’ashabı şimal’’ yani sol el ashabından söz ediliyor 42 ayette ise onların ‘’semum’’ yani zehirleyici bir radyasyon içinde bulunduğu vurgulanıyor

‘’Arapçada “semum kelimesi iki manaya gelir Birincisi: “ Gözeneklere (mesamat) işleyen ışın “ İkincisi: “ zehirleyici ateş, yani “radyasyon!’’
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

Sol elli olarak tabir edilen parçacıklarla radyoaktif ışınları ve radyasyonu bağdaştırabilir miyiz? Bu soruya aşağıdaki bilgiler açıklayıcı niteliktedir

Elektromanyetik kuvvetler için taneciklerin kutuplanmaları, yani solelli mi veya sağelli mi oldukları fark etmez Oysa zayıf etkileşmelerde solelli tanecikler tercih edilmektedir Nötrinolar sadece zayıf etkileşmelere girerler ve daima solellidirler Doğada sağelli nötrino yoktur
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

Zayıf nükleer kuvvet, bazı atom altı parçacıklar tarafından taşınan ve bir tür radyoaktif parçalanmaya sebep olan bir kuvvettir
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

(Nötrinolar) Elektrik yükü olmayan ve kütlesi sıfıra yakın olan ve ışık hızından küçük fakat ona yakın hızlarda giden atom altı büyüklükte bir temel parçacıktır

Sadece yıldızlarda (güneş), radyoaktif parçalanmada ve nükleer tepkimelerde ortaya çıkarlar Elektron nötrinolar, müon nötrinolar ve tau nötrinolar diye sınıflandırılırlar
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

Fark edeceğiniz üzere, yukarıdaki alıntılarda sol elli olarak nitelendirilen parçacıklar, zayıf nükleer kuvvet etkileşimlerinde rol almaktadırlar Özellikle de nötrinoların tamamı sol ellidir ve sadece ‘’zayıf etkileşime’’ giriyorlar Bu etkileşim radyoaktif parçalanmaya sebep olmaktadır Sadece yıldızlarda (güneş), radyoaktif parçalanmada ve nükleer tepkimelerde ortaya çıkarlar “Vakıa suresinde ‘’semum’’ olarak geçen ve radyoaktif ışınlar ve radyasyon şeklinde açıklanabilen bir kavramın, sol el ashabı olarak nitelendirilen insan grubu ise bu anlamının yanında ikincil bir anlam olarak sol elli atom altı parçacıklar –ki bu parçacıklar radyoaktif parçalanmalarda ve nükleer tepkimelerde ortaya çıkıyorlardı birbiriyle bağlantılı olarak gerçekten dikkate değer bir durumdur Ayrıca ‘’semum‘’un geçtiği ayetten hemen sonra gelen, Vakıa:43’te, ‘’Kapkara dumandan bir gölge altındadırlar’’ ayetindeki siyah duman, atom bombası gibi nükleer patlamalarda ortaya çıkan mantar ya da şemsiyeye benzeyen siyah duman bulutunu çağrıştırması yönünden de ilgi çekicidir


HURİ IYN KAVRAMI VE YÖRÜNGELERDE DÖNEN ELEKTRONLAR


Modern bilimdeki atom modelinin temsil edilmiş olabileceğini belirttiğimiz ve elektronların da ‘’vildan’’ kavramıyla özdeşleştirilmiş olma olasılığına değindiğimiz Vakıa 15 16 ve 17 ayetlerden sonra, daha özel bir şekilde “huri ıyn kavramıyla elektronlara ve yörüngelerine işaret olarak değerlendirilebilecek işaretler vardır Daha önce ‘’mukarrebun’’dan bahsederken, çoğunluğunu protonların oluşturduğunu ve atom çekirdeğini oluştururken çekim gücü ile birbirine yakınlaşan bu mukarrebunlar için bahşedilen şeyler ise “huri iyn olabileceği yönündedir

22 ayette: Huri ıyn, 23 ayette: Saklı inci timsalleri gibi kavramları genelde ‘’cennetteki huriler’’ olarak açıklanmaktadır Huri ıyn, hur ve ıyn kelimelerinden oluşmaktadır Şimdi, bu kelimelerin hangi anlamları içerdiği üzerinde durmalıyız Öncelikle “hur kelimesinin anlamlarını inceleyelim

HUR: AğarmakTemizlenmekBeyazlanmakCeylan GözlüKar Gibi PakKristal Gibi SaydamAyıpsızSeçkinHalisKehriba Ağacı…El MevaridArapça SözlükMevlüt Sarı
Mehmet DOĞRAMACI
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

Hur kelimesinin anlamlarıyla ilgili olarak ‘’Kehriba Ağacı’’ anlamı üzerinde durmakta yarar var

Kehribar Nedir? Nasıl Oluşur?

Kehribar, milyonlarca yıl önce yaşamış, çok geniş alanlar kaplayan, yüksek ağaçlı, tropik ve yarı tropik ormanlardaki ağaçların salgıladığı reçinenin fosilleşmiş halidir
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

Süs eşyası yapımında kullanılan, açık sarıdan kızıla kadar türlü renklerde, yarı saydam, kolay kırılır ve bir yere hızlıca sürtüldüğünde hafif cisimleri kendine çeken, fosilleşmiş reçine, samankapan
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

Hur kelimesi ile ilgili açıklamada ‘’kehriba ağacı’’ olarak verilmişti Kehribar aslen Farsça olup Arapçası ‘’kehriba’’ şeklindedir Yukarıda açıklanan ‘’kristal gibi saydam’’ anlamı da kehribarın saydamlık özelliğinden kaynaklanmaktadır Diğer anlamları olan, temizlenmek, pak olmak, halis gibi anlamları da bu özelliğinden esinlenerek verilen anlamlar olabileceği izlenimi vermektedir

Şimdi, asıl dikkat çekici olan konuyu yani “hur kelimesi ile “elektron kavramı arasındaki ilişkiyi açıklayabiliriz

Kehribar Yunancada elektron demektir 'kehrüba' Farsçası olup; 'samankapan' demektir Türkçede ise tahrif olup 'kehribar'a dönüşmüştür Kehribar, ilkokul deneylerindeki gibi statik elektrik yüklenince bazı nesneleri kendine çeker Arapçada 'kehriba'dır Kimilerinin yanlışlıkla taş ya da kaya diye nitelediği kehribarın aslı fosilleşmiş çam reçinesidir
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

Görüldüğü üzere hur kelimesi kehribar anlamına gelmekte ve bugün tüm dillerde ve bilim literatüründe ELEKTRON olarak bilinen eski Yunancadan gelen kelimenin karşılığını oluşturmaktadır
Hur kelimesi ile ilgili açıklamalardan sonra, Vakıa suresi 22 ayette HUR kelimesi ile beraber geçen “IYN kelimesi üzerinde duralım

IYN: GözKuyuÖzKaynakAyna
El MevaridArapça SözlükMevlüt Sarı
Mehmet DOĞRAMACI
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

Burada, ayetteki IYN kelimesi ile ‘’elektronların atom çekirdeği etrafında dönerken izlediği yol ya da yörünge‘’ olarak basitçe açıklanabilecek olan ORBİTAL kavramı arasındaki ilişkidir ORBİTAL kelimesinin kökü “orbittir

orbit (isim): göz çukuru, göz, yörünge
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız
orbit: i göz çukuru, göz, yörünge, faaliyet sahası, etki alanı
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

Vakıa suresi 22 ayette geçen ıyn kelimesinin temel anlamı da orbital kelimesinin kökü olan orbit kelimesinin temel anlamı gibi göz ve göz çukurudur Yukarıda ‘’ıyn’’ kelimesinin anlamıyla ilgili olarak yapılan tanımlamada da göz ve kuyu olarak açıklanması göz çukurunu çağrıştırması bakımından çok dikkat çekicidir Bu bilgiler ışığında HURİ IYN kavramını ‘’orbitaldeki yani yörüngedeki elektronlar’’ olarak da anlamlandırabiliriz

Bu açıklamaların yanında HUR kelimesinin anlamıyla ilgili olarak başka bir kaynaktaki anlamlar üzerinde de durmak gerekir

Hur : Noksan, eksik
Nakıs:1 Noksan, eksik Tamam olmayan 2 Mat: Eksi Negatif
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınızâkıs&email*protected

Yukarıdaki tanımlamalardan özellikle eksi, negatif anlamları, daha önce Hur kelimesi ile ilişkilendirdiğimiz elektronların fizik ve kimya bilimlerinde eksi (negatif) yük taşımasına bir işaret olarak da değerlendirilebilir Hur kelimesinin anlamıyla ilgili diğer bir bilgi de şöyledir:

“HUR kelimesi “HAWERE, yani HARE kökünden gelirHare dönmek manasına gelir Muhavare, karşılıklı söz teatisinde bulunmaya denir Ayni kökten gelen “Mihver de dönüş ekseni manasında kullanılır
Hurilerle ilgili ayetlerde geçen kelimelerin, Ragip İsfehaninin Müfredatındaki açıklamaları:
? ? ? : Mihver Eksen, bizzat veya fikren gidip gelme, tereddüt Döngü, bir şeyin etrafında devamlı dönmek’’

“HUR Mihver, etrafında dönülen, döngü merkezi
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

Bu açıklamalar da, HUR kelimesinin içerdiği anlamların her birinin başka bir yönden elektronlara işaret etmektedir Zira bugün, elektronların atom çekirdeği etrafında dönmeleri basit bir bilgi haline gelmiştir
Dikkat çeken bir husus da Vakıa suresinde ‘’yığın halinde’’ meyvelerden bahsedilmesi ve ‘’molekül’’ kelimesinin “yığın’’ kelimesinin Latincedeki karşılığı olmasıdır


28 Dal bastı kirazlar
29 Sıvama muzlar içinde
(Elmalılı Meali –Orijinal)

29 ayetin Latin harfli yazılışı “ Ve talhin mendud
Mendud: Meyvesi aşağıdan yukarıya yığılı, istifli
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

İstif: Muntazam yığın Sıralanmış eşya Yığma,
molekül : ~ Fr molecule belli sayıda atomdan oluşan yığın
~ Lat moleculus küç küçük yığın, molozcuk Lat moles yığın moloz
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

Görüldüğü üzere molekül kelimesi Latince kökenli bir kelimedir ve ‘’küçük yığın’’ anlamına gelmektedir Kimya biliminde kullanılan ‘’mol’’ terimi de ‘’yığın’’ anlamına gelmektedir Vakıa 29 ayette meyveleri tasvir etmek için kullanılan ‘’mendud’’ kelimesi de ‘’yığın’’ anlamında kullanılmaktadır

Vakıa 28 ayetteki ‘’Fiy sidrin mahdud‘’ cümlesinde geçen ‘’mahdud’’ kelimesinin diğer bir anlamı ‘’sınırlı sayıda’’ demektir Dünyadaki atom ve element çeşitlerinin de ‘’sınırlı sayıda olması’’ bu konuya bir işaret olarak değerlendirilebilir

Vakıa suresinde dikkati çeken diğer bir konu ise bu ayetlerde geçen ‘’yakınlaştırılmış olanlar’’ (mukarrebun), ‘‘ önde olanlar’’ (sabikun) ya da sağ ve sol el ashabı (ashabul yemin, ashabul meşeme) gibi kavramlar kullanılırken, bu özelliklerin kime ait olduğunu belirtmek için ‘’inanan insanlar’’ ya da ‘’önde olan kişiler’’ özelliklerin insanlara ait olduğunun hiç belirtilmemiş olmasıdır Kavramlar kullanılırken öyle bir anlatım seçilmiştir ki, hem insanlar hem de atom altı parçacıklar gibi cansız varlıkları belirtebilen bir üslup seçilmiştir

Buraya kadarki anlatımları ikna edici bulmayıp; hâlâ ‘’atom altı parçacıklar, yani ‘’KUANTUM’’, bu ayetlerin neresinde yazıyor’’ diyenler varsa, aynı surenin 7 ayetine bakabilirler…
Vakıa 7 ayet “ve KUNTUM ezvacen selaseten’’
(ve siz de üç sınıfa ayrıldığınızda)

…ve tam olarak o ayette ve tam olarak üç sınıf olan ‘’kuantum’’dan bahsedilen yerde, “kuantum ile “kuntum kelimelerinin birbiriyle sesteş olarak benzeşmesi ilginç bir tevafuku barındırmaktadır…

13 Kendilerine apaçık delil gelince bu apaçık bir sihirdir dediler
14 Vicdanları onların doğruluğuna kanaat getirdiği halde sırf haksızlık ve böbürlenme yüzünden onları inkâr ettiler…
27(Neml)13, 14
 
858,474Konular
981,218Mesajlar
29,547Kullanıcılar
sonertSon üye
Üst Alt