Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Varoluşçuluk Felsefesi Nedir?

Varoluşçuluk Felsefesi Nedir?
0
102

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Varoluşçuluk Felsefesi,
Varoluşçuluk Felsefesi Nedir,
Varoluşçuluk Felsefesinin öncüleri

Varoluşçuluk (egzistansiyalizm) bireyin deneyimini, ve bu deneyimin tekilliğini ve biricikliğini insan doğasını anlamanın temeli olarak gören bir felsefe akımıdır Varoluşçuluk, insanın varoluşuyla doğal nesnelere özgü varlık türü arasındaki karşıtlığı büyük bir güçle vurgulayan, iradesi ve bilinci olan insanların, irade ve bilinçten mahrum nesneler dünyasına fırlatılmış olduğunu öne süren bir us okuludur Bu akıntı insan özgürlüğüne inanır ve insanların davranışlarından sorumluluk sahibi olduğunu öne sürer

Genel Manada Varoluşçuluk

Varoluşçuluk yirminci yüzyılın ilk yarısının sonlarına dürüst Fransa ’da ortaya çıktı En manâlı temsilcileri Martin Heidegger, Karl Jaspers, JeanPaul Sartre, Gabriel Marcel ve Maurice MerleauPonty olmuştur Felsefi bakımdan temelleri ise bunlardan önce Nietzsche ve Sören Aabye Kierkegaard gibi düşünürler kadar atılmıştır

Varoluşçuluğu belirleyen temel nitelik ve tavırlar şöyle sıralanabilir:

1) Varoluşçuluk, herşeyden önce varoluşun her zaman tikel ve bireysel, yani benim ya da senin veya onun varoluşu olduğunu öne sürer Bundan nedeniyle, o insanı mutlak veya ebedi bir tözün tezahürü olarak görebilen her nesil öğretiye, gerçekliğin Tin, Fikir, Akıl, Bilinç, İde veya Ruh olarak varolduğunu öne süren idealizme karşı çıkar

2) Akım, varoluşun ilk önce bir varlık problemi, varoluşun kendi varlık tarzıyla ilgili bir problem olduğunu dile getirir ve varlığın anlamına ilişkin bir araştırmaya karşılık kazanç Bu çerçeve içinde, her nesil bilimci, tarafsız ve çözümlemeli yaklaşıma güçlü olarak karşısında çıkan varoluşçuluk, özellikle varoluşun zamansal yapısına ilişkin inceleme aracılığıyla, Varlığın genel anlamıyla ilgili bir öğreti, emin bir ontoloji üzerinde yoğunlaşır

3) Varoluşçuluğa göre, varlığa ilişkin araştırma, varolanın aralarından bir tercih yerine getirmek durumunda olduğu farklı alanlara yönlendirilmiş imkanlarla karşı karşıya gelmeyi gerektirir Diğer bir deyişle, varoluşçu felsefe, geleneksel felsefenin öne sürdüğü gibi, özün varoluştan önce değil de, varoluşun özden önce geldiğini öne sürer; insanın önce varolduğunu sonra kendisini tanımlayıp, özünü yarattığını dile getirir Diğer bir deyişle varoluşçuluk, insanın dünyaya fırlatılmış bulunduğunu, dolayısıyla kendisini nasıl oluşturursa öyle olacağını; insanın özünü kendisinin belirleyeceğini; bireysel insan varlığının değişmez ya da değişmeyen, özsel bir doğası bulunmadığını öne sürer Bu bağlamda her tür kaçınılmaz sona inanma ya da zorunlulukçuluğa büyük bir güçle aleyhinde çıkan varoluşçuluk, bireylerin mutlak bir irade özgürlüğüne sahip bulunduğunu, insanın özgürlüğe mahkum olduğunu ve olduğundan baştan sona ayrı biri olabileceğini dile getirir

4) İnsana özünü oluşturma şansı veren bu imkanlar, onun şeylerle ve başka insanlarla olan ilişkileri tarafından yaratıldığı için, varoluş tekrar tekrar dünyadaki bir varlık edinmek veya seçimi sınırlayan ya da koşullayan maddi ve tarihsel olarak muhakkak bir durumda gün ışığına çıkmak durumundadır Bu ise, varoluşçuluğun tekbenciliğe ve epistemolojik idealizmle taban tabana ters bir felsefe akımı olduğu anlamına gelir

5) Varoluşçuluk, nesneden yola meydana çıkan, varlıkla ilgili nesnel doğrulara ulaşmaya çalışan görüşlere karşısında, özneden hareket ve öznel hakikatlerin önemini vurgular Felsefenin, varlık ve tümeller gibi konularla uğraşıp nesnelliği araması yerine, korkuyu, yabancılaşmayı, hiçlik duygusunu, insanlık halini ele alıp, öznelliğe yönelmesi gerektiğini; hakikatin bütünüyle öznel olup, hiçbir soyutlamanın bireysel varoluşun gerçekliğini kavrayamayacağını ve ifade edemeyeceğini söyler

6) Varoluşçuluk, özellikle de insancıl ya da ateist boyutu içinde, evrenin akılla anlaşılması mümkün olan bir gelişme doğrultusu olmayıp, özü itibariyle abuk subuk ve amaçsız olduğunu, evrenin akla yatkın bir tarafı bulunmadığını, evrene anlamın insan göre verildiğini öne sürer

7) Böyle bir evrende, insanın hazır bulduğu ahlak kuralları olmadığından; varoluşçuluk, ahlaki ilkelerin, kendi eylemleri açık havada, başka insanların eylemlerinden de sorumlu olan insan göre yaratıldığını savunur *
 
858,460Konular
981,104Mesajlar
29,527Kullanıcılar
ConsternatedSon üye
Üst Alt