Veda haccı ve veda hutbesi nedir?
Veda haccı, Hz Peygamber (sas)’in Medine’ye hicretinin 10 yılında (632) yapmış olduğu ilk ve son haccıdır Hz Peygamber (sas), yuz bini aşan sahabiye bu hac sırasında yaptığı konuşma ile veda etmiş, İslam’ın temel ibadetlerinden biri olan hac ibadetinin yapılış şeklini oğretmiştir Hac sırasında Hz Peygamber (sas)’in ashabına yaptığı tarihi konuşmasına “veda hutbesi denir
Temel hak ve hurriyetler acısından, cok onemli olan bu hutbe, hadis kitaplarında bolumler halinde nakledilmiştir (Buhari, Hac, 132; Muslim, Hac, 147; Tirmizi, BuyU, 39, Vesaya, 5; İbn Mace, Vesaya, 6; İbn Hanbel, elMusned, XVIII, 285) İslam tarihi kaynakları, hadis kaynaklarından bu rivayetleri tek metin şeklinde aktarırlar (İbn Hişam, esSire, II, 601, 604) Hz Peygamber (sas), İslam’ın ozeti olarak sunduğu veda hutbesiyle; cahiliye devrine ait butun kotu adet ve gelenekleri yıkmıştır Temel hak ve hurriyetlerle ilgili hukumleri bildirmiştir Butun insanların Adem’in cocukları olduğunu ifade ile evrensel insan haklarına işarette bulunmuştur Irk, renk ve sınıf ustunluğunu reddederek, tum insanlığa rehber olacak ornek bir eşitlik anlayışını tarihe kaydetmiştir Zinanın ve aile hayatına zarar verecek her şeyin yasaklandığını haber vermiştir Aile hayatında erkek ve kadının birbirlerine karşı hak ve vazifelerinin bulunduğunu, kadınlara iyilik ve şefkatle muamele edilmesi gerektiğini acıklamıştır Ekonomik ve sosyal hayatı felce uğratan faizin haram kılındığını, her turlu kan davasının kaldırıldığını ilan etmiştir Vasiyet, borc ve kefalet, takvim duzeni hakkındaki hukumlerle birlikte; nesebin oz babadan başkasına nispet edilmesinin kotuluğunu ifade etmiştir Herkesin can, mal ve haysiyetinin her turlu tecavuzden korunduğunu, her turlu haksızlığın yasaklandığını ve cezaların şahsi olduğunu belirtmiştir Kısaca, onemli dini kuralları, temel hak ve gorevleri, duygusal, etkili ve veciz bir şekilde orada bulunan insanlara oğutleyerek, kendilerine emanet olarak bıraktığı Kur’an ve Sunnet’e sarıldıkları muddetce sapıklığa duşmeyeceklerini mujdelemiştir En sonunda orada hazır bulunanların, dinlediklerini başkalarına aktarmalarını istemiştir (İbn Hişam, esSire, II, 602 604)
Veda haccı, Hz Peygamber (sas)’in Medine’ye hicretinin 10 yılında (632) yapmış olduğu ilk ve son haccıdır Hz Peygamber (sas), yuz bini aşan sahabiye bu hac sırasında yaptığı konuşma ile veda etmiş, İslam’ın temel ibadetlerinden biri olan hac ibadetinin yapılış şeklini oğretmiştir Hac sırasında Hz Peygamber (sas)’in ashabına yaptığı tarihi konuşmasına “veda hutbesi denir
Temel hak ve hurriyetler acısından, cok onemli olan bu hutbe, hadis kitaplarında bolumler halinde nakledilmiştir (Buhari, Hac, 132; Muslim, Hac, 147; Tirmizi, BuyU, 39, Vesaya, 5; İbn Mace, Vesaya, 6; İbn Hanbel, elMusned, XVIII, 285) İslam tarihi kaynakları, hadis kaynaklarından bu rivayetleri tek metin şeklinde aktarırlar (İbn Hişam, esSire, II, 601, 604) Hz Peygamber (sas), İslam’ın ozeti olarak sunduğu veda hutbesiyle; cahiliye devrine ait butun kotu adet ve gelenekleri yıkmıştır Temel hak ve hurriyetlerle ilgili hukumleri bildirmiştir Butun insanların Adem’in cocukları olduğunu ifade ile evrensel insan haklarına işarette bulunmuştur Irk, renk ve sınıf ustunluğunu reddederek, tum insanlığa rehber olacak ornek bir eşitlik anlayışını tarihe kaydetmiştir Zinanın ve aile hayatına zarar verecek her şeyin yasaklandığını haber vermiştir Aile hayatında erkek ve kadının birbirlerine karşı hak ve vazifelerinin bulunduğunu, kadınlara iyilik ve şefkatle muamele edilmesi gerektiğini acıklamıştır Ekonomik ve sosyal hayatı felce uğratan faizin haram kılındığını, her turlu kan davasının kaldırıldığını ilan etmiştir Vasiyet, borc ve kefalet, takvim duzeni hakkındaki hukumlerle birlikte; nesebin oz babadan başkasına nispet edilmesinin kotuluğunu ifade etmiştir Herkesin can, mal ve haysiyetinin her turlu tecavuzden korunduğunu, her turlu haksızlığın yasaklandığını ve cezaların şahsi olduğunu belirtmiştir Kısaca, onemli dini kuralları, temel hak ve gorevleri, duygusal, etkili ve veciz bir şekilde orada bulunan insanlara oğutleyerek, kendilerine emanet olarak bıraktığı Kur’an ve Sunnet’e sarıldıkları muddetce sapıklığa duşmeyeceklerini mujdelemiştir En sonunda orada hazır bulunanların, dinlediklerini başkalarına aktarmalarını istemiştir (İbn Hişam, esSire, II, 602 604)