iltasyazilim
FD Üye
Vehhabiliği kuran, Mehmed bin Abdülvehhabdır İngiliz casuslarından, Hempher’in tuzağına düşerek, ingilizlerin (İslamiyet’i imha) etmek çalışmalarına alet oldu
Eline geçirdiği, ibni Teymiye’nin Ehli sünnete uymayan kitaplarını okumuş, (Şeyhi necdi) diye meşhur olmuştu Düşünceleri, ingiliz paraları ve ingiliz silahları karşılığında, köylüler ve Deriyye ahalisi ile reisleri Muhammed bin Süud tarafından desteklendi Sapık din adamı ibni Teymiye’nin fikirleri ile Hempher’in yalanlarının karışımına Vehhabilik denir
Mehmed’in babası Abdülvehhab, iyi bir müslüman idi Bu ve Medine’deki âlimler, Abdülvehhab oğlunun sözlerinden, yeni bir yol tutacağını anlamış, herkese, bununla konuşmamasını nasihat etmişlerdi Fakat, Abdülvehhab oğlu, 1738 senesinde Vehhabiliği ilan etti İngilizlerin siyasi ve askeri yardımları ile, Arabistan’a yayıldı
Vehhabilere inanan Deriyye hakimi Abdülaziz bin Muhammed bin Süud ilk olarak 1791 senesinde, Mekke emiri şerif Galib efendi ile harp etti Daha önce, vehhabiliği gizlice yaymışlardı Sayısız müslümanları öldürüp, kadınlarını, çocuklarını ve mallarını almışlar ve işkence etmişlerdi
Abdülvehhab oğlu, Beni Temim kabilesindendir 1699 senesinde Necd çölündeki Hureymile kasabasında, Uyeyne köyünde doğmuş, 1791’de Deriyye’de ölmüştü Önceleri ticaret için Basra, Bağdat, İran, Şam ve Hind taraflarına gitmiş, çok zeki ve bozguncu sözleri ile (Şeyhi Necdi) adını almıştı Dolaştığı yerlerde çok şeyler görmüş, şef olmak düşüncesine kapılmıştı 1713 senesinde, Basra’da tanıştığı ingiliz casusu Hempher, Abdülvehhab oğlunun devrim yapmak arzusunda olduğunu anladı Bununla uzun zaman arkadaşlık yaptı İngiliz Sömürgeler Bakanlığından aldığı hile ve yalanları buna telkin etti Abdülvehhab oğlunun bu telkinlerden zevk aldığını görünce, yeni bir din kurmasını teklif etti Bu yeni dinin esaslarını ona bildirdi Casus da, Abdülvehhab oğlu da aradıklarına kavuşmuş oldular
Abdülvehhab oğlunun, ingiliz casusundan öğrendiğine göre, bir kabir başında dua ederken, meyyite karşı söyleyen, müşrik olurmuş Allah’tan başka bir kimse veya bir şey için, yaptı demek, mesela, Falanca ilaçtan fayda oldu veya Peygamber efendimizi veya bir Veliyi vasıta yaparak istediğim oldu diyen müslümanlar müşrik olurmuş Abdülvehhab oğlunun, bu sözlerine vesika olarak ortaya attığı şeyler, hep yalan ve iftira ise de, cahil halk, doğruyu eğriden ayıramadıkları için sözleri, işsizlerin, çapulcuların, bilhassa Deriyye hakimi Muhammed bin Süud’un hoşuna gitti Cahiller ve vurguncular, taş yürekliler, Abdülvehhab oğlunun sözlerine hemen yanaştılar Doğru yolda olan halis müslümanlara kâfir dediler
Abdülvehhab oğlunun düşüncelerine göre, bir müslüman, Peygamberimizden veya başka Peygamberlerden yahut Velilerden, Salihlerden birinin kabrinin yanında veya uzakta iken bundan (istigase) etse, yani sıkıntıdan, dertten kurtulması için yardım istese, yahut o zatın ismini söyleyerek şefaat etmesini dilese, yahut kabrini ziyaret etmek için gitmek istese, o müslüman müşrik olurmuş Allahü teâlâ, Zümer suresinin üçüncü âyetinde, puta tapan kâfirleri bildirmektedir Peygamberleri ve Evliyayı vesile ederek dua eden müslümanlara müşrik diyebilmek için, bu âyeti kerimeyi ileri sürüyorlar Müşrikler de putların yaratıcı olmadığına, her şeyi Allahü teâlânın yarattığına inanıyorlardı diyorlar Hatta Ankebut suresinin 61 ve Zuhruf suresinin 87 âyeti kerimesinde mealen, (Bunları kimin yarattığını, onlara sorarsan, elbette Allah yarattı derler) buyuruldu Allahü teâlânın da böyle buyurduğunu söylüyorlar Kâfirler böyle inandıkları için değil, Zümer suresinin 3âyetinde bildirilen, (Allah’tan başkalarını dost edinenler, onlar Allahü teâlâya şefaat ederek bizi yaklaştırırlar derler) meali şerifini söyledikleri için kâfir ve müşrik oluyorlar, diyorlar Peygamberlerin, Evliyanın kabirlerinden şefaat, yardım isteyen müslümanlar da, böyle söyleyerek müşrik oluyorlarmış
Abdülvehhab oğlunun, bu âyeti kerimeyi ileri sürerek, müslümanları kâfirlere, müşriklere benzetmesi, çok çürük, ahmakça ve gülünç bir şeydir Çünkü, kâfirler, şefaat etmeleri için putlara tapınıyorlar Allahü teâlâyı bırakıp, dileklerini yalnız putlardan istiyorlar Allahü teâlânın âlemlere rahmet olarak gönderdiği Muhammed aleyhisselama ve getirdiği İslam dinine inanmıyorlar Biz Müslümanlar ise, Allah’a ve Resulüne iman ediyor, getirdiği İslam dinine inanıyoruz Zaten buna iman ettiğimiz için müslüman oluyoruz İman edenler ile putlara tapan müşrikler hiç mukayese edilebilir mi? Hiç birbirine benzetilebilir mi? Üstelik bu müşrikler, Peygamber efendimize iman etmemekle kalmayıp, Ona ve iman eden müslümanlara her türlü eziyeti yapmış, sayısız harpler etmişlerdi Biz, Peygamberlere, Evliyaya tapınmıyor, her şeyi yalnız Allah’tan bekliyoruz Evliyanın vasıta, vesile olmasını istiyoruz Âlemlere rahmet olarak gönderilen en sevgili kul, en büyük Peygamber Muhammed aleyhisselam efendimizin şefaat etmesini istiyoruz
Peygamberimiz, (Bir zaman gelecek, kâfirler için gelmiş olan âyeti kerimeleri, müslümanları kötülemek için vesika olarak kullanacaklardır) buyurdu Başka bir hadisi şerifte, (En çok korktuğum şey, âyeti kerimeleri Allahü teâlânın dilemediği yerlerde kullanacak kimselerin ortaya çıkmasıdır) buyurdu Bu hadisi şeriflerin ikisini de Abdullah bin Ömer “radıyallahü anhüma bildirdi Bu iki hadisi şerif, mezhepsizlerin, zındıkların türeyeceklerini ve kâfirleri bildiren âyeti kerimelerin müslümanlar için geldiğini söyleyeceklerini, Kur’anı kerime iftira edeceklerini bildirmektedir
Müminler, Allahü teâlânın sevdiğine inandıkları kimselerin mezarlarını ziyarete gidiyorlar Allahü teâlânın sevdiği kullarını vasıta, vesile ederek, Allah’a yalvarıyorlar Peygamberimiz ve Eshabı kiram da böyle yaparlardı Peygamberimiz, (Ya Rabbi, istediklerini vermiş olduğun kullarının hakkı için, hürmeti için senden istiyorum) duasını okurdu Bu duayı Eshabına öğretir ve okumalarını emrederdi Müminler de, böyle dua etmektedir
Hz Ali’nin validesi olan Fatıma binti Esed vefat edince, Resulullah kabre koydu ve (Ya Rabbi, bana annelik yapan Fatıma binti Esedi af eyle! Peygamberinin ve benden önce gelmiş olan Peygamberlerinin hakkı için, ona rahmetini bol eyle) diye dua eyledi Gözlerinin açılması için dua isteyen birisine, iki rekat namaz kılmasını, sonra (Ya Rabbi, kullarına merhamet ederek göndermiş olduğun Peygamberin Muhammed aleyhisselamın hürmeti için, Onu vesile ederek, senden istiyorum Sana yalvarıyorum Ya Muhammed “aleyhisselam! Seni vesile ederek, duamı kabul edip, dileğimi ihsan etmesi için Rabbime yalvarıyorum Ya Rabbi, duamın kabul olması için, o yüce Peygamberi bana şefaatçi eyle) duasını okumasını emir buyurdu
Âdem aleyhisselam, yasak edilen ağaçtan yiyerek, (Seylan) yani Serendib adasına indirilince, (Ya Rabbi, oğlum Muhammed aleyhisselam hürmetine beni af et) duasını yaptı Allahü teâlâ da, (Ey Âdem, Muhammed aleyhisselamı vesile ederek, yerdekiler ve göktekiler için şefaat isteseydin, şefaatini kabul ederdim) buyurdu
Hz Ömer, Hz Abbas’ı beraber götürüp, onu vesile ederek, yağmur duası yapmış, duası kabul olmuştur
Gözlerinin açılmasını isteyen birisine, okuması emrolunan duada, (Ya Muhammed! Seni) demek, Evliyayı vesile ederken ismini söyleyerek yalvarmanın caiz olduğunu göstermektedir
Eshabı kiramın ve Tabi’inin hayatını bildiren kitaplar, kabir ziyaretinin ve ismini söyleyerek şefaat istemenin ve meyyiti vesile kılmanın meşru ve caiz olduğunu gösteren vesikalarla doludur
İbni Haceri Hiytemi’nin Minhac şerhi olan Tuhfe kitabına haşiyeleri ile meşhur Muhammed bin Süleyman şafi’i, Abdülvehhab oğlunun bozuk ve sapık bir yolda olduğunu, âyeti kerimelere ve hadisi şeriflere yanlış manalar verdiğini, vesikalarla ispat etmiştir
Kitabında şöyle demektedir:
(Ey Abdülvehhab oğlu! Müslümanlara dil uzatma, sana Allah rızası için nasihat ediyorum Allah’tan başka yaratıcı olduğunu söyleyen varsa, ona doğruyu bildir! Vesikalar göstererek onu doğru yola çevir! Müslümanlara kâfir denilemez! Milyonlara kâfir dememek için, bir kişiye kâfir demek daha doğru olur Sürüden ayrılan koyunun tehlikede olduğu muhakkaktır Nisa suresinin (Doğru yol gösterildikten sonra, Peygambere uymayan, imanda ve amelde müminlerden ayrılan kimseyi, küfür ve irtidadda bırakır ve Cehenneme atarız) mealindeki 115 âyeti kerime, Ehli sünnet ve cemaatten ayrılmış olanların halini göstermektedir)
Kabir ziyaretinin caiz ve faydalı olduğunu bildiren hadisi şerifler, pek çoktur Eshabı kiram ve Tabi’ini izam, Peygamberimizin mübarek türbesini ziyaret ederlerdi Bu ziyaretin nasıl yapılacağını ve faydalarını bildirmek için kitaplar yazılmıştır
Vehhabilerin üç temel inancı
Abdülvehhab oğlunun Kitabüt tevhid ve torununun buna yaptığı Fethül mecid adındaki şerhde, 250’den fazla bozuk inanışları vardır Bunların temeli, üç meseledir
Diyorlar ki:
1 Amel ibadet, imanın parçasıdır, azalır çoğalır Bir farzı yapmayan, mesela farz olduğuna inandığı halde, tembellikle namaz kılmayan kâfir olur Bu öldürülür, malları vehhabilere taksim edilir
2 Peygamberlerin ve Evliyanın ruhlarından şefaat isteyen, bunların mezarını ziyaret edip, bunları vesile ederek dua eden kâfir olur Kabirde olandan işitmeyenden dua istemek şirktir Ölü ve uzakta olan diri, işitmez ve cevap vermez Bunların fayda ve zararları olmaz Ölmüş peygamberden de bir şey istemek şirktir
3 Mezarlar üzerine türbe yapmak ve türbelerde namaz kılmak ve ölülerin ruhlarına sadaka adamak, caiz değildir Haremeyn halkı şimdiye kadar kubbelere, duvarlara tapındı Sünniler ve Şiiler bunun için müşriktir Bunları öldürmek, mallarını yağma etmek helaldir, kestikleri leş olur
Diğer yanlış inançlarından bazıları:
1 Bir Mezhebe uymayı kabul etmezler
2 (Türbelerdeki Evliyaya tevessül etmek, şirktir Peygamberlerin ve Evliyanın mezarlarına türbe yaptırmak, Allah’tan başka şeylere tapınmaktır Her türbe puthanedir Bunların çoğu Lat ve Uzza putları gibidir Müslümanların çoğu müşrik oldu) derler
3 Şefaate inanmazlar
4 Keramete inanmazlar
5 Tasavvufa inanmazlar Bu konuda şöyle diyorlar:
(Tasavvufun başlangıcı, Hind yahudilerinin bir oyunudur Eski yunanlılardan alınmıştır Tasavvufcular, şirk ve küfür üzeredir Bunların kitapları, Ebu Cehlin hatırlarına gelmeyen şirk ile doludur Mürid şeyhine tapınıyor Evliyanın mezarlarını putlaştırıyorlar Onlara tapınıyorlar Mısırlıların en büyük mabudları Ahmed Bedevidir Muhyiddini Arabi, yeryüzünün en büyük kâfiridir)
6 Allahü teâlâ için adak yapmak ve hayvan kesmek ve bunların etlerini fakirlere dağıtıp, sevaplarını Peygamberlere ve Evliyaya hediye etmek şirk diyorlar
7 Resulullahı övmeye, Ondan şefaat istemeye şirk, böyle yapan müslümanlara müşrik, yani puta tapan kâfir damgasını basarlar (Ölüler kendilerine söylenileni duymazlar Ölüden dua, şefaat istemek, ona tapınmak olur Mescidi nebeviye namaz kılmak için girenin, selam vermek için, kabre gitmesi, Hücrei saadeti ziyaret için, uzak yerlerden gelmek yasaktır) derler
Resulullahı metheden imamı Busayri’nin (Kasidei bürde)sinden örnek vererek: (Bu sözler Allah’tan başkasına güvenmek, mahluku büyültmektir Şirktir) derler
8 (Arş kadimdir), (Allah Arş'ın üzerinde oturur, kendisi ile beraber oturması için Resulullaha da yer bırakır) derler
9 Sebeplere yapışmaya, vesileye, tevessüle şirk derler
dnibilgilergov
Eline geçirdiği, ibni Teymiye’nin Ehli sünnete uymayan kitaplarını okumuş, (Şeyhi necdi) diye meşhur olmuştu Düşünceleri, ingiliz paraları ve ingiliz silahları karşılığında, köylüler ve Deriyye ahalisi ile reisleri Muhammed bin Süud tarafından desteklendi Sapık din adamı ibni Teymiye’nin fikirleri ile Hempher’in yalanlarının karışımına Vehhabilik denir
Mehmed’in babası Abdülvehhab, iyi bir müslüman idi Bu ve Medine’deki âlimler, Abdülvehhab oğlunun sözlerinden, yeni bir yol tutacağını anlamış, herkese, bununla konuşmamasını nasihat etmişlerdi Fakat, Abdülvehhab oğlu, 1738 senesinde Vehhabiliği ilan etti İngilizlerin siyasi ve askeri yardımları ile, Arabistan’a yayıldı
Vehhabilere inanan Deriyye hakimi Abdülaziz bin Muhammed bin Süud ilk olarak 1791 senesinde, Mekke emiri şerif Galib efendi ile harp etti Daha önce, vehhabiliği gizlice yaymışlardı Sayısız müslümanları öldürüp, kadınlarını, çocuklarını ve mallarını almışlar ve işkence etmişlerdi
Abdülvehhab oğlu, Beni Temim kabilesindendir 1699 senesinde Necd çölündeki Hureymile kasabasında, Uyeyne köyünde doğmuş, 1791’de Deriyye’de ölmüştü Önceleri ticaret için Basra, Bağdat, İran, Şam ve Hind taraflarına gitmiş, çok zeki ve bozguncu sözleri ile (Şeyhi Necdi) adını almıştı Dolaştığı yerlerde çok şeyler görmüş, şef olmak düşüncesine kapılmıştı 1713 senesinde, Basra’da tanıştığı ingiliz casusu Hempher, Abdülvehhab oğlunun devrim yapmak arzusunda olduğunu anladı Bununla uzun zaman arkadaşlık yaptı İngiliz Sömürgeler Bakanlığından aldığı hile ve yalanları buna telkin etti Abdülvehhab oğlunun bu telkinlerden zevk aldığını görünce, yeni bir din kurmasını teklif etti Bu yeni dinin esaslarını ona bildirdi Casus da, Abdülvehhab oğlu da aradıklarına kavuşmuş oldular
Abdülvehhab oğlunun, ingiliz casusundan öğrendiğine göre, bir kabir başında dua ederken, meyyite karşı söyleyen, müşrik olurmuş Allah’tan başka bir kimse veya bir şey için, yaptı demek, mesela, Falanca ilaçtan fayda oldu veya Peygamber efendimizi veya bir Veliyi vasıta yaparak istediğim oldu diyen müslümanlar müşrik olurmuş Abdülvehhab oğlunun, bu sözlerine vesika olarak ortaya attığı şeyler, hep yalan ve iftira ise de, cahil halk, doğruyu eğriden ayıramadıkları için sözleri, işsizlerin, çapulcuların, bilhassa Deriyye hakimi Muhammed bin Süud’un hoşuna gitti Cahiller ve vurguncular, taş yürekliler, Abdülvehhab oğlunun sözlerine hemen yanaştılar Doğru yolda olan halis müslümanlara kâfir dediler
Abdülvehhab oğlunun düşüncelerine göre, bir müslüman, Peygamberimizden veya başka Peygamberlerden yahut Velilerden, Salihlerden birinin kabrinin yanında veya uzakta iken bundan (istigase) etse, yani sıkıntıdan, dertten kurtulması için yardım istese, yahut o zatın ismini söyleyerek şefaat etmesini dilese, yahut kabrini ziyaret etmek için gitmek istese, o müslüman müşrik olurmuş Allahü teâlâ, Zümer suresinin üçüncü âyetinde, puta tapan kâfirleri bildirmektedir Peygamberleri ve Evliyayı vesile ederek dua eden müslümanlara müşrik diyebilmek için, bu âyeti kerimeyi ileri sürüyorlar Müşrikler de putların yaratıcı olmadığına, her şeyi Allahü teâlânın yarattığına inanıyorlardı diyorlar Hatta Ankebut suresinin 61 ve Zuhruf suresinin 87 âyeti kerimesinde mealen, (Bunları kimin yarattığını, onlara sorarsan, elbette Allah yarattı derler) buyuruldu Allahü teâlânın da böyle buyurduğunu söylüyorlar Kâfirler böyle inandıkları için değil, Zümer suresinin 3âyetinde bildirilen, (Allah’tan başkalarını dost edinenler, onlar Allahü teâlâya şefaat ederek bizi yaklaştırırlar derler) meali şerifini söyledikleri için kâfir ve müşrik oluyorlar, diyorlar Peygamberlerin, Evliyanın kabirlerinden şefaat, yardım isteyen müslümanlar da, böyle söyleyerek müşrik oluyorlarmış
Abdülvehhab oğlunun, bu âyeti kerimeyi ileri sürerek, müslümanları kâfirlere, müşriklere benzetmesi, çok çürük, ahmakça ve gülünç bir şeydir Çünkü, kâfirler, şefaat etmeleri için putlara tapınıyorlar Allahü teâlâyı bırakıp, dileklerini yalnız putlardan istiyorlar Allahü teâlânın âlemlere rahmet olarak gönderdiği Muhammed aleyhisselama ve getirdiği İslam dinine inanmıyorlar Biz Müslümanlar ise, Allah’a ve Resulüne iman ediyor, getirdiği İslam dinine inanıyoruz Zaten buna iman ettiğimiz için müslüman oluyoruz İman edenler ile putlara tapan müşrikler hiç mukayese edilebilir mi? Hiç birbirine benzetilebilir mi? Üstelik bu müşrikler, Peygamber efendimize iman etmemekle kalmayıp, Ona ve iman eden müslümanlara her türlü eziyeti yapmış, sayısız harpler etmişlerdi Biz, Peygamberlere, Evliyaya tapınmıyor, her şeyi yalnız Allah’tan bekliyoruz Evliyanın vasıta, vesile olmasını istiyoruz Âlemlere rahmet olarak gönderilen en sevgili kul, en büyük Peygamber Muhammed aleyhisselam efendimizin şefaat etmesini istiyoruz
Peygamberimiz, (Bir zaman gelecek, kâfirler için gelmiş olan âyeti kerimeleri, müslümanları kötülemek için vesika olarak kullanacaklardır) buyurdu Başka bir hadisi şerifte, (En çok korktuğum şey, âyeti kerimeleri Allahü teâlânın dilemediği yerlerde kullanacak kimselerin ortaya çıkmasıdır) buyurdu Bu hadisi şeriflerin ikisini de Abdullah bin Ömer “radıyallahü anhüma bildirdi Bu iki hadisi şerif, mezhepsizlerin, zındıkların türeyeceklerini ve kâfirleri bildiren âyeti kerimelerin müslümanlar için geldiğini söyleyeceklerini, Kur’anı kerime iftira edeceklerini bildirmektedir
Müminler, Allahü teâlânın sevdiğine inandıkları kimselerin mezarlarını ziyarete gidiyorlar Allahü teâlânın sevdiği kullarını vasıta, vesile ederek, Allah’a yalvarıyorlar Peygamberimiz ve Eshabı kiram da böyle yaparlardı Peygamberimiz, (Ya Rabbi, istediklerini vermiş olduğun kullarının hakkı için, hürmeti için senden istiyorum) duasını okurdu Bu duayı Eshabına öğretir ve okumalarını emrederdi Müminler de, böyle dua etmektedir
Hz Ali’nin validesi olan Fatıma binti Esed vefat edince, Resulullah kabre koydu ve (Ya Rabbi, bana annelik yapan Fatıma binti Esedi af eyle! Peygamberinin ve benden önce gelmiş olan Peygamberlerinin hakkı için, ona rahmetini bol eyle) diye dua eyledi Gözlerinin açılması için dua isteyen birisine, iki rekat namaz kılmasını, sonra (Ya Rabbi, kullarına merhamet ederek göndermiş olduğun Peygamberin Muhammed aleyhisselamın hürmeti için, Onu vesile ederek, senden istiyorum Sana yalvarıyorum Ya Muhammed “aleyhisselam! Seni vesile ederek, duamı kabul edip, dileğimi ihsan etmesi için Rabbime yalvarıyorum Ya Rabbi, duamın kabul olması için, o yüce Peygamberi bana şefaatçi eyle) duasını okumasını emir buyurdu
Âdem aleyhisselam, yasak edilen ağaçtan yiyerek, (Seylan) yani Serendib adasına indirilince, (Ya Rabbi, oğlum Muhammed aleyhisselam hürmetine beni af et) duasını yaptı Allahü teâlâ da, (Ey Âdem, Muhammed aleyhisselamı vesile ederek, yerdekiler ve göktekiler için şefaat isteseydin, şefaatini kabul ederdim) buyurdu
Hz Ömer, Hz Abbas’ı beraber götürüp, onu vesile ederek, yağmur duası yapmış, duası kabul olmuştur
Gözlerinin açılmasını isteyen birisine, okuması emrolunan duada, (Ya Muhammed! Seni) demek, Evliyayı vesile ederken ismini söyleyerek yalvarmanın caiz olduğunu göstermektedir
Eshabı kiramın ve Tabi’inin hayatını bildiren kitaplar, kabir ziyaretinin ve ismini söyleyerek şefaat istemenin ve meyyiti vesile kılmanın meşru ve caiz olduğunu gösteren vesikalarla doludur
İbni Haceri Hiytemi’nin Minhac şerhi olan Tuhfe kitabına haşiyeleri ile meşhur Muhammed bin Süleyman şafi’i, Abdülvehhab oğlunun bozuk ve sapık bir yolda olduğunu, âyeti kerimelere ve hadisi şeriflere yanlış manalar verdiğini, vesikalarla ispat etmiştir
Kitabında şöyle demektedir:
(Ey Abdülvehhab oğlu! Müslümanlara dil uzatma, sana Allah rızası için nasihat ediyorum Allah’tan başka yaratıcı olduğunu söyleyen varsa, ona doğruyu bildir! Vesikalar göstererek onu doğru yola çevir! Müslümanlara kâfir denilemez! Milyonlara kâfir dememek için, bir kişiye kâfir demek daha doğru olur Sürüden ayrılan koyunun tehlikede olduğu muhakkaktır Nisa suresinin (Doğru yol gösterildikten sonra, Peygambere uymayan, imanda ve amelde müminlerden ayrılan kimseyi, küfür ve irtidadda bırakır ve Cehenneme atarız) mealindeki 115 âyeti kerime, Ehli sünnet ve cemaatten ayrılmış olanların halini göstermektedir)
Kabir ziyaretinin caiz ve faydalı olduğunu bildiren hadisi şerifler, pek çoktur Eshabı kiram ve Tabi’ini izam, Peygamberimizin mübarek türbesini ziyaret ederlerdi Bu ziyaretin nasıl yapılacağını ve faydalarını bildirmek için kitaplar yazılmıştır
Vehhabilerin üç temel inancı
Abdülvehhab oğlunun Kitabüt tevhid ve torununun buna yaptığı Fethül mecid adındaki şerhde, 250’den fazla bozuk inanışları vardır Bunların temeli, üç meseledir
Diyorlar ki:
1 Amel ibadet, imanın parçasıdır, azalır çoğalır Bir farzı yapmayan, mesela farz olduğuna inandığı halde, tembellikle namaz kılmayan kâfir olur Bu öldürülür, malları vehhabilere taksim edilir
2 Peygamberlerin ve Evliyanın ruhlarından şefaat isteyen, bunların mezarını ziyaret edip, bunları vesile ederek dua eden kâfir olur Kabirde olandan işitmeyenden dua istemek şirktir Ölü ve uzakta olan diri, işitmez ve cevap vermez Bunların fayda ve zararları olmaz Ölmüş peygamberden de bir şey istemek şirktir
3 Mezarlar üzerine türbe yapmak ve türbelerde namaz kılmak ve ölülerin ruhlarına sadaka adamak, caiz değildir Haremeyn halkı şimdiye kadar kubbelere, duvarlara tapındı Sünniler ve Şiiler bunun için müşriktir Bunları öldürmek, mallarını yağma etmek helaldir, kestikleri leş olur
Diğer yanlış inançlarından bazıları:
1 Bir Mezhebe uymayı kabul etmezler
2 (Türbelerdeki Evliyaya tevessül etmek, şirktir Peygamberlerin ve Evliyanın mezarlarına türbe yaptırmak, Allah’tan başka şeylere tapınmaktır Her türbe puthanedir Bunların çoğu Lat ve Uzza putları gibidir Müslümanların çoğu müşrik oldu) derler
3 Şefaate inanmazlar
4 Keramete inanmazlar
5 Tasavvufa inanmazlar Bu konuda şöyle diyorlar:
(Tasavvufun başlangıcı, Hind yahudilerinin bir oyunudur Eski yunanlılardan alınmıştır Tasavvufcular, şirk ve küfür üzeredir Bunların kitapları, Ebu Cehlin hatırlarına gelmeyen şirk ile doludur Mürid şeyhine tapınıyor Evliyanın mezarlarını putlaştırıyorlar Onlara tapınıyorlar Mısırlıların en büyük mabudları Ahmed Bedevidir Muhyiddini Arabi, yeryüzünün en büyük kâfiridir)
6 Allahü teâlâ için adak yapmak ve hayvan kesmek ve bunların etlerini fakirlere dağıtıp, sevaplarını Peygamberlere ve Evliyaya hediye etmek şirk diyorlar
7 Resulullahı övmeye, Ondan şefaat istemeye şirk, böyle yapan müslümanlara müşrik, yani puta tapan kâfir damgasını basarlar (Ölüler kendilerine söylenileni duymazlar Ölüden dua, şefaat istemek, ona tapınmak olur Mescidi nebeviye namaz kılmak için girenin, selam vermek için, kabre gitmesi, Hücrei saadeti ziyaret için, uzak yerlerden gelmek yasaktır) derler
Resulullahı metheden imamı Busayri’nin (Kasidei bürde)sinden örnek vererek: (Bu sözler Allah’tan başkasına güvenmek, mahluku büyültmektir Şirktir) derler
8 (Arş kadimdir), (Allah Arş'ın üzerinde oturur, kendisi ile beraber oturması için Resulullaha da yer bırakır) derler
9 Sebeplere yapışmaya, vesileye, tevessüle şirk derler
dnibilgilergov