iltasyazilim
FD Üye
Mehmet ILDIRAR kaleme aldı, Semerkand ekim 2010
Sâdâtı Kiram, velayet nuruyla insanlara hizmet eden Allah dostlarıdır Velayet nuru Allah’ın bir lütfudur Kulun kalbinde Allah’ın lütfuyla bir genişlik meydana gelir Bu genişlik yakîn nurunun artmasına, imanın kemalâtına sebep olur Böylece o kul Allah Tealâ’ya ihlâs ve sadakatle ibadet etmeyi başarır
“Allah kimin gönlünü İslâm’a açarsa, işte o kimse Rabbinden bir nur üzere değil midir? (Nisa, 3) buyuruluyor Bu nurla velayet nuru parlar, kalp genişler Veli, kalp gözüyle mana alemine bakar Onun mesafesi yoktur, kalbin görmesi gözün görmesi gibi değildir
Allah’a yakınlık muhabbet makamıdır İnsanların Allah’a kullukta en büyük üstünlük ve şerefi, Allah’ın azametini idrak edip O’nun emirlerine samimiyetle teslim olmasıdır Bu durum, ibadetleri bir adet ve alışkanlık olmaktan kurtarıp lezzet haline getirir
Muhabbet makamının en yüce ve kâmil insanları peygamberlerdir Onları Allah Tealâ seçer, kalplerini genişletir Onlar için Allah’a kulluğun hiçbir zorluğu yoktur ve Allah’ın bütün emirlerine mutlak itaat ederler
Peygamberlerin yüce makamlarına yakın ikinci makamda velayet nuruyla kalpleri genişleyen veliler yer alır Allah Rasulü sav “Allah dostları, görüldüklerinde Allah’ı hatırlatırlar buyurmuştur İmam Rabbanî hazretlerinin şeyhi Bâkibillah hazretlerinin yaşadığı yerdeki hıristiyanlar dahi onu her gördüklerinde Allah’ı hatırladıklarını şaşkınlıkla dile getirmişlerdir
Hakim Tirmizî hazretlerine göre, velinin kalbi Allah’ın celâl sıfatlarının tecelli ettiği ilâhi nurların madenidir Bu maden, yakınlık makamının hem başı hem sonudur Kul kalbinde bir canlılık duyuyorsa, Allah’ın azametinin; ibadetine iştiyak duyuyorsa, bu kalbinde tecelli eden nurun neticesidir Onun için Hakim Tirmizî hazretleri “Nevadiru’lUsûl adlı eserinde, yukarıda arz ettiğimiz hadisi şerifin şerhinde, “Allah tarafından sevilmiş olan bir veliye bakan herkes Allah’ı hatırlar buyurmuştur
Şahı Nakşibend hazretleri bu yakınlığı şöyle ifade etmiştir: “Kiminle oturduysam gönül huzuru bulamadım Su ve balçığa yerleştim ama zahmet ve arzulardan yakamı sıyıramadım Sohbetinden istifade etmezseniz, aziz olan velilerin ruhlarından istifade edin Onlar sizi pak eder Onun için büyükler buyurmuşlardır ki: “Bir kimse ile oturduğun zaman kalbinde bir genişleme hasıl oluyorsa, o kimse Allah’a yakındır Kalbinde bir sıkışma, içinde bir kasvet hissediyorsan, o adam Allah’a yakın olmayan ya asi ya günahkâr biridir
Şahı Nakşibend hazretleri veliliğin özelliklerine işaret ederken de şöyle buyurmuştur: “İnsan velilerle oturup kalktığında, dünyevî alakalara duyduğu muhabbeti onların meclislerinin bereketiyle aştığından, ruh ve gönül penceresinde muhabbet etme makamına ulaşır Eğer bir kimse asi ve günahkârlarla oturursa, kalbinde muhakkak bir nifak, bir ayrılık husule gelir Ne zaman veli görürsen Allah’ı hatırlarsın ve kalbin o zatı sever Bir veli bir ortamda bulunup konuştuğu zaman, oradaki varlığı ile bütün insanlar gölgede kalır Onun nuraniyetinin esiri olmuş gibi etrafını sararlar
Bir kudsi hadiste şöyle buyuruluyor: “Kulumun kalbi tamamen dünya kaygılarından arınmış olduğunda, onu kendi sevgimle dopdolu bir hale getiririm Kulumun kalbi benim muhabbetimle dopdolu olunca, onu kudret elimde tutarım Bu durumda ben artık onun kulağı, gözü, eli, ayağı olurum Böylece kulum benim için işitir, görür, benim için tutar, benim için yürür, benim için konuşur, benim için düşünür
Demek ki veli kulla bizim farkımız, bizim kalbimizi dünya sevgisinden arındıramamamız Dolayısıyla Allah’a olan itaatimizde çok noksanlık oluyor Bu yüzden de dualarımız makbul olmuyor, ibadetlerimiz kemal mertebeye ulaşmıyor
Sâdâtı Kiram, velayet nuruyla insanlara hizmet eden Allah dostlarıdır Velayet nuru Allah’ın bir lütfudur Kulun kalbinde Allah’ın lütfuyla bir genişlik meydana gelir Bu genişlik yakîn nurunun artmasına, imanın kemalâtına sebep olur Böylece o kul Allah Tealâ’ya ihlâs ve sadakatle ibadet etmeyi başarır
“Allah kimin gönlünü İslâm’a açarsa, işte o kimse Rabbinden bir nur üzere değil midir? (Nisa, 3) buyuruluyor Bu nurla velayet nuru parlar, kalp genişler Veli, kalp gözüyle mana alemine bakar Onun mesafesi yoktur, kalbin görmesi gözün görmesi gibi değildir
Allah’a yakınlık muhabbet makamıdır İnsanların Allah’a kullukta en büyük üstünlük ve şerefi, Allah’ın azametini idrak edip O’nun emirlerine samimiyetle teslim olmasıdır Bu durum, ibadetleri bir adet ve alışkanlık olmaktan kurtarıp lezzet haline getirir
Muhabbet makamının en yüce ve kâmil insanları peygamberlerdir Onları Allah Tealâ seçer, kalplerini genişletir Onlar için Allah’a kulluğun hiçbir zorluğu yoktur ve Allah’ın bütün emirlerine mutlak itaat ederler
Peygamberlerin yüce makamlarına yakın ikinci makamda velayet nuruyla kalpleri genişleyen veliler yer alır Allah Rasulü sav “Allah dostları, görüldüklerinde Allah’ı hatırlatırlar buyurmuştur İmam Rabbanî hazretlerinin şeyhi Bâkibillah hazretlerinin yaşadığı yerdeki hıristiyanlar dahi onu her gördüklerinde Allah’ı hatırladıklarını şaşkınlıkla dile getirmişlerdir
Hakim Tirmizî hazretlerine göre, velinin kalbi Allah’ın celâl sıfatlarının tecelli ettiği ilâhi nurların madenidir Bu maden, yakınlık makamının hem başı hem sonudur Kul kalbinde bir canlılık duyuyorsa, Allah’ın azametinin; ibadetine iştiyak duyuyorsa, bu kalbinde tecelli eden nurun neticesidir Onun için Hakim Tirmizî hazretleri “Nevadiru’lUsûl adlı eserinde, yukarıda arz ettiğimiz hadisi şerifin şerhinde, “Allah tarafından sevilmiş olan bir veliye bakan herkes Allah’ı hatırlar buyurmuştur
Şahı Nakşibend hazretleri bu yakınlığı şöyle ifade etmiştir: “Kiminle oturduysam gönül huzuru bulamadım Su ve balçığa yerleştim ama zahmet ve arzulardan yakamı sıyıramadım Sohbetinden istifade etmezseniz, aziz olan velilerin ruhlarından istifade edin Onlar sizi pak eder Onun için büyükler buyurmuşlardır ki: “Bir kimse ile oturduğun zaman kalbinde bir genişleme hasıl oluyorsa, o kimse Allah’a yakındır Kalbinde bir sıkışma, içinde bir kasvet hissediyorsan, o adam Allah’a yakın olmayan ya asi ya günahkâr biridir
Şahı Nakşibend hazretleri veliliğin özelliklerine işaret ederken de şöyle buyurmuştur: “İnsan velilerle oturup kalktığında, dünyevî alakalara duyduğu muhabbeti onların meclislerinin bereketiyle aştığından, ruh ve gönül penceresinde muhabbet etme makamına ulaşır Eğer bir kimse asi ve günahkârlarla oturursa, kalbinde muhakkak bir nifak, bir ayrılık husule gelir Ne zaman veli görürsen Allah’ı hatırlarsın ve kalbin o zatı sever Bir veli bir ortamda bulunup konuştuğu zaman, oradaki varlığı ile bütün insanlar gölgede kalır Onun nuraniyetinin esiri olmuş gibi etrafını sararlar
Bir kudsi hadiste şöyle buyuruluyor: “Kulumun kalbi tamamen dünya kaygılarından arınmış olduğunda, onu kendi sevgimle dopdolu bir hale getiririm Kulumun kalbi benim muhabbetimle dopdolu olunca, onu kudret elimde tutarım Bu durumda ben artık onun kulağı, gözü, eli, ayağı olurum Böylece kulum benim için işitir, görür, benim için tutar, benim için yürür, benim için konuşur, benim için düşünür
Demek ki veli kulla bizim farkımız, bizim kalbimizi dünya sevgisinden arındıramamamız Dolayısıyla Allah’a olan itaatimizde çok noksanlık oluyor Bu yüzden de dualarımız makbul olmuyor, ibadetlerimiz kemal mertebeye ulaşmıyor
Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.