Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Vİcdaninizi Ne Kadar Dİnlİyorsunuz?

Vİcdaninizi Ne Kadar Dİnlİyorsunuz?

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Allah her insanı dünyadaki imtihan gereği nefisle yaratmıştır Kuran’da nefsin iki ayrı yönü olduğu; bir yönünün insanı Allah’ın yolundan alıkoyan bencil tutku ve hırslar anlamına gelen ’heva’dan, öteki yönünün ise vicdandan oluştuğu bildirilir:
’Nefse ve ona ’bir düzen içinde biçim verene’ Sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun) Onu arındırıptemizleyen gerçekten felah bulmuştur Ve onu (isyanla, günahla, bozulmalarla) örtüpsaran da elbette yıkıma uğramıştır’ (Şems Suresi, 710)


Vicdan, her insana güzel olan tavrı ve düşünceyi söyleyen, bir insanın sağlıklı muhakemede bulunmasını, doğruyu ve yanlışı birbirinden ayırt edebilmesini sağlayan manevi bir özelliktir
Vicdanın önemli bir özelliği tüm insanlarda ortak olmasıdır Başka bir ifadeyle, bir insanın vicdanına göre doğru olan, aynı koşullar söz konusu olduğu sürece diğer insanların vicdanları için de geçerlidir Vicdanlar hiçbir zaman çatışmaz Bunun nedeni ise vicdanın kaynağıdır; vicdan Allah’ın ilhamıdır Allah, her insana vicdanı aracılığı ile Kendisi’nin hoşnut olacağı en doğru ve en güzel tavırları bildirmektedir
Vicdanın en önemli özelliklerinden biri ise insanın kendi kendine doğruyu bulmasına yardımcı olmasıdır Vicdan, kimse göstermese de insana doğruyu gösterecektir; ancak önemli olan insanın vicdanına başvurması, onun ne dediğini dinlemesi ve söylediklerini eksiksizce uygulamasıdır
Herşeyden önce şunu unutmamak gerekir: Her insan şuur sahibi olduğu andan itibaren Allah’ın kendisine ilham ettiği vicdanının söylediklerinden sorumludur Etrafındaki olayları idrak etmeye başlayan, muhakeme yeteneği kazanan her insan artık vicdanını duyacak, nefsi ile vicdanını ayırt edebilecek yeteneğe ve vicdanına uyabilecek iradeye sahip olmuş demektir Artık bundan sonra karşılaştığı olaylar esnasında seçtiği yoldan hesap günü sorgulanacaktır; vicdanına uyuyorsa Allah’ın sonsuz cennetine layık görülecek, nefsine uyuyorsa ’kapıları kilitlenmiş’ sonsuz bir ateşle karşılaşılacaktır
Tüm bunlara rağmen insanların büyük kısmı dünyada iken vicdanlarıyla açıkça fark ettikleri, belki de kendilerine defalarca hatırlatıldığı ve hiçbir engelleri olmadığı halde, nefislerine uyarak bile bile Allah’ın dosdoğru yolundan yüz çevirirler Elbette vicdanen doğru olanı yapmadıklarının farkında olan bu kimseler, kendilerine doğruyu fısıldayan vicdanlarını susturmak, onu rahatlatmak, suçluluk duygusunu bastırmak için çeşitli mazeretler ileri sürerler

VİCDANI RAHATLATMAK İÇİN BAŞVURULAN BAHANELER

Çoğunluğa Uyma Mantığı

Çoğunluğa uyma mantığı, insanların vicdanlarını rahatlatmak amacıyla öne sürdükleri bahanelerin başında gelir Bu mantıkta, eğer varsa toplumun çarpık din anlayışından yola çıkılır Örneğin, bu çarpık anlayışa göre belli günlerde ibadet yapılması yeterlidir (Allah’ı tenzih ederiz) Bu kimseler kendilerine doğru olan hatırlatıldığı zaman ise ’insanların çoğunluğu böyle yapıyor’ diyerek vicdanlarını rahatlatmaya çalışırlar Ancak Allah Kuran’da ’çoğunluğa uymanın’ hata olduğunu şöyle bildirmektedir:
’Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah’ın yolundan şaşırtıpsaptırırlar Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak ’zan ve tahminle yalan söylerler’’ (Enam Suresi, 116)
’Çoğunluğa uyma’ mantığı insan için çok ciddi bir tehlikedir ve dünya hayatındaki en büyük aldanışlardan biridir Çünkü insan öldüğü zaman, ’Onun söylemekte olduğuna Biz mirasçı olacağız; o Bize, ’yapayalnız tek başına’ gelecektir’ (Meryem Suresi, 80) ayetinde de bildirildiği üzere Allah’ın huzuruna dünya hayatı boyunca uyduğu çoğunlukla beraber değil, tek başına çıkacak ve hesap verecektir

Kalbinin Temiz Olduğunu İleri Sürmek

İnsanların vicdanlarını rahatlatmak için kullandıkları en önemli bahanelerden biri, kendilerini din ahlakı konusunda yeterli görmeleridir Oysa her ne kadar kendilerini yeterli görseler de, aslında vicdanen, bu konuda ne kadar eksik olduklarını, menfaatlerine uymadığı için hangi hükümleri uygulamadıklarını çok iyi bilirler Kuran’da bildirilen hükümleri yerine getirmeyen veya bunları yapmayı zor gören biri, ’ben bunları yapmıyorum belki ama nasıl olsa kalbim temiz, Allah biliyor, beni affeder’ diye düşünerek vicdanını rahatlatmaya çalışır Bu konuda kendilerine bir soru sorulduğunda, hemen herkes kendisinin temiz kalpli olduğunu, hiç kimseye bir zararının dokunmadığını, dini hislerinin çok güçlü olduğunu söyleyecektir Oysa bunlar kendini aldatmaktan başka bir anlam taşımaz Önemli olan Allah’a samimi bir kalple kulluk etmek ve Kuran ahlakına uygun yaşamaktır İnsan bunu yapmadığı sürece yaptığı başka herşey anlamsız, boş ve zararlıdır Ayetlerde bu kişilerin dünyevi çabalarının değersiz olduğu şöyle bildirilmiştir:

Erteleme Mantığı

Çocukluk çağının sona ermesi ile akledebilme yeteneğine sahip olan ve sağlık olarak hiçbir engeli olmayan herkes Kuran’da yer alan hükümlerden sorumludur Bu sorumluluğu yaşlılık çağına ertelemeye çalışmak veya yerine getirmekten kaçmak, geçici dünya hayatının süsünü tercih etmek demektir Ancak insanın aklından hiç çıkarmaması gereken nokta, bu dünyanın asıl mekan olmadığı ve hiç kimsenin buradaki yaşamının ne zaman sona ereceğini bilmediğidir Bu nedenle sorumlulukları ertelemek, akıl sahibi bir kimsenin yapmaması gereken bir davranıştır Unutulmamalıdır ki, yaşlanması bir yana, yarına hatta bir saat sonraya kadar bile yaşayacağının garantisi olmayan bir kimsenin, yaşı kaç olursa olsun Yüce Allah’ın koyduğu hükümleri ertelemesinin cezası, ahirette sonsuz cehennem azabı olabilir

Yanlış Bir Ahiret İnancı

Yeryüzünde yaşayan insanların büyük kısmının ahiret konusundaki bilgileri, büyüklerinden veya Kuran’da haber verildiği gibi ’atalarından’ öğrendikleri eksik bilgilere dayanır Oysa din ahlakıyla ilgili olarak başvurulması gereken tek kaynak Yüce Kuranı Kerim’dir ve ayetler her yaştan ve kültürden insanın anlayabileceği ölçüde açıktır
Öğrenilen bu yanlış bilgiler doğrultusunda bazı insanlar Allah’ın bildirdiği hiçbir hükmü yerine getirmemelerine karşın, kendilerince ’hırsızlık yapmadıklarını, kimseyi öldürmediklerini’ ileri sürerek ’iyi insanlar’ olduklarını ve kendi ifadeleriyle ’eğer ahiret varsa’ cennetlik olduklarını iddia ederler (Yüce Allah’ı tenzih ederiz) Böylelikle diğer insanların huzurunda kendilerini temize çıkararak vicdanlarını rahatlatırlar Bu yanılgı içindeki kişiler hakkında bir ayette şöyle buyrulmuştur:
’Kendilerini (övgüyle) temize çıkaranları görmedin mi? Hayır; Allah, dilediğini temizleyip yüceltir Onlar, ’bir hurma çekirdeğindeki iplikçik kadar’ bile haksızlığa uğratılmazlar’ (Nisa Suresi, 49)
Ahirete kesin bir bilgiyle inanmadıkları ve bu konudaki bilgileri yetersiz olduğu için, bu kişilerin cehennem hakkındaki düşünceleri de son derece yüzeyseldir Allah’ın kudretini tam olarak takdir edemediklerinden sınırlı akılları ile cehennemi adeta işkencelerle dolu bir cezaevi gibi görürler (Allah’ı tenzih ederiz) Oysa cehennem insan aklının şu anda kavrayamayacağı derecede korkunç, merhametin olmadığı, azabın en şiddetlisinin yaşandığı bir mekandır Böyle bir ortama insanın değil girmesi bakmaya bile tahammül etmesinin mümkün olamayacağı Kuran ayetlerinden anlaşılmaktadır
Kulaktan dolma bilgilerle cehennem azabının korkunçluğunu az da olsa anlayan bu kişiler, cehennemden kurtulmak için Allah’a ibadet etmek yerine, çok akıl dışı bir mantık geliştirerek vicdanlarını rahatlatmayı seçerler Onlara göre suçlu olan insanlar bir süre cehennemde kalacak, cezalarını çekecek, sonra cennete gireceklerdir Oysa bu konudaki Kuran ayetleri açıktır Cehennemdeki kalış süresi sonsuzdur Bu durum Kuran’da ’Bütün zamanlar boyunca içinde kalacaklardır’ (Ne’be Suresi, 23) ayetiyle açıkça bildirilmiştir

’Dünyayı Ben mi Kurtaracağım?’ Mantığı

Günümüzde Kuran ahlakından uzak yaşayan insanlar sadece kendi çıkarlarını düşündüklerinden, çevrelerinde olan olaylara karşı son derece duyarsızdırlar Dünyanın birçok yerinde süren savaşları, işgalleri, açlıktan ve yoksulluktan ölen insanları neredeyse hiç düşünmezler Bu insanların yaşadıklarını, televizyonların haber programlarında adeta bir filmi izler gibi sadece izlerler Gördükleri korkunç manzaralardan dolayı içlerinde oluşan merhamet duygusunu ise ’ben ne yapabilirim ki’, ’bu dünyayı tek başıma ben kurtaramam ki’ gibi yanlış mantıklar ile bastırır, bu şekilde vicdanlarını rahatlatırlar Oysa bu konuda yapılması gereken, akıl sahibi her insanın takdir edeceği üzere dünyayı kana bulayan ideolojilerle fikri bir mücadele vermektir Kuran’da Yüce Allah’ın bu konuda bildirdiği hüküm oldukça açıktır:
’Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: ’Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize Katından bir yardım eden yolla’ diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz?’ (Nisa Suresi, 75)

Vicdan Azabının Tek Çözümü Allah’a Teslim Olmaktır

’Hayır; insan, kendi nefsine karşı bir basirettir Kendi mazeretlerini ortaya atsa bile’ (Kıyamet Suresi, 1415)
Yukarıdaki ayetlerde bildirildiği gibi her insan vicdanen daima doğruları bilir, fakat bu doğruları uygulamak nefsine zor geldiği için birçok kişi çeşitli bahaneler ileri sürer Ancak bu insanlar ileri sürdükleri bu bahanelerle de rahatlayamazlar Aksine, vicdanlarını örttükleri için sıkıntılı bir hayat sürerler Bu dünyada türlü bahanelerle vicdanlarını bir ölçüde rahatlatsalar da geçici olarak sağladıkları bu durumun karşılığı, ahirette sonsuza dek sürecek acı bir azap olacaktır Bu insanların yapması gereken, Kuran ahlakına uygun yaşamak ve Allah’tan bağışlanma dilemektir Yüce Allah samimi bir kalple Kendisi’ne yönelip dönen kullarının günahlarını bağışlayacağını Kuran’da şöyle müjdelemiştir:
’Ey iman edenler, Allah’a kesin (nasuh) bir tevbe ile tevbe edin Olabilir ki, Allah sizin kötülüklerinizi örter ve altından ırmaklar akan cennetlere sokar’ (Tahrim Suresi, 8)
 
858,467Konular
981,167Mesajlar
29,536Kullanıcılar
uugar9990Son üye
Üst Alt