iltasyazilim
FD Üye
vincent van gogh kimdir hayatı eserleri
Vincent Van Gogh, bir papazın oğlu olarak 1853 yılında Hollanda ’nın güneyinde bir köyde dünya ’ya geldi 19yüzyılın yazgısı en trajik sanatçılarından biri olan Van Gogh, içinde aralıksız bunaltılar yaşar ve hiçbir işe yaramadığına olan inancı, bir şeyler yapma, bir çıkış bulgu isteğidir bunaltılarının nedeni Acı çeker, mutsuzdur, huzursuzdur ve yalnızdır fakat resimleriyle neşe ve mutluluk kaldırmak istemiş, acıları sevince, hüzünleri neşeye ve yalnızlığı birlikteliğe döndürmeye çalışmıştır
İnsanların yalnızlık, hüzün ve acı içindeki hallerinden etkilenip bunları da resimlerinde yansıtmıştır Acı çekenlere ilgi duymuştur; içinde yaşadığı dünyada kendisini uyumsuz hisseden tüm melankolikler gibi Mutsuz olması yalnızlığındandır Hiçbir süre hiçbir şeyi başaramayacağına olan inancı, kendisinden şüphe duyması, trajik yazgısı, yaşamına son vermesidir onu melankolik yapan
Dünyada kendisini alçalmış, sevgilerden uzaklaşmış görmüştür Van Gogh Yararsızlığının kendi elinde olmadığını, yazgının çizdiği olaylar dizisi sonucu bir kafese tıkıldığını, bir şeyler gerçekleştirmek istediğini fakat bunun yolunu bulamadığını yazan Theo ’ya mektuplarında daha sonra oluşturacağı işi bulmuş ve kendini tamamıyla ona adamıştır büyük bir coşkuyla
“Acı duymak gülmekten iyidir, zira acı insanın yüreğini arıtır İnsanları diri diri gömercesine kilitleyip çevrelerinde duvarlar örenin ne olduğu agnostik ama yine de bir takım duvarların, tel örgülerin, demir parmaklıkların varlığı hissedilir Bütün bunlar bir endişe, bir hayal midir? Sanmıyorum Ve insan kendi kendine sorar; Tanrım bu uzun süreli mi, temelli ve cümbür cemaat için geçerli olan bir ölümsüzlük midir?
Birincil dönem karakalem çalışmalarında maden işçilerini, köylüleri ele almış, patates yığınları, dokuma tezgahı gibi konuları işlemiş bir yandan da kasvetli gökler ve koyu renklerle iç karartıcı manzaralar resmetmiştir Patates Yiyenler tablosu bu gamlı ve iç karartıcı dönemini simgeler ( Vincent Van Gogh Museum, Amsterdam) 1885 tarihli resimde iç mekanda günlük hayat konu edinilmiştir İşçiler kendi ektikleri patatesleri paylaşarak yerken gösterilmişlerdir Tek ışık kaynağı yukarıdan sarkan bir lambadır Lambanın ışığı patatesleri aydınlatır Resmin genelinde benzer renk ve tonlar hakimdir Yeşilin ve kahverenginin koyu tonları Patatesin tozlu rengini elde etmeye çalışıyordu Tüm resme baskın olan renk yabani patates rengiydi Resmin gamlı ve karanlık görünümü ve insanların yüzleri, yoksulluğu melankolik bir atmosfer yaratıyor Bu nesil insanları gözlemleyen Van Gogh da yoksulluğun ne çağırmak olduğunu biliyordu Bu dönemlerde kardeşine yazdığı bir mektupta Böyle devam ederse hedefime varamayacağım Bu kadar uzun süre aç kalmasaydım bünyem daha adaleli olurdu Fakat her seferinde daha eksik niyetlenmek ya da aç kalmak şıklarından birini seçmem gerektiğinde ben her zaman aç kalmayı tercih ettim Bir insan buna nasıl dayanabilir? Açlığın etkisini resimlerimde öylesine görebiliyorum ancak geleceğim için kaygılanıyorum
1882 tarihli Keder adlı taşbaskısında oturan çıplak bir bayan tasvir edilmiştir (Vincent Van Gogh Museum, Amsterdam) Kadının başı dizine içten eğilmiştir ve kolları aralarında kalmıştır Koyu renk uzun saçları çıplak sırtından aşağıya dökülmektedir Saçlar deri rengiyle kontrast oluşturur Figürün dış hatları belirginleştirilmiştir Kolları arasında kalan yüzü görülmez fakat büyük ihtimalle ağlamaktadır ya da ağlamaklı bir açıklama içindedir tek başına bırakılmış, çaresiz bir durumu vardır Kederleriyle birlikte yapayalnızdır, itilmiştir Kederin dokunaklı bir ifadesine şahit oluyoruz Buradaki kadın Van Gogh ’un birlikte yaşadığı alkolik, hamile ve fahişe Sien ’dir Bu resmin üstelik karakalemle yapılmış deseni vardır
Van Gogh ’un 1890 yılında Sonsuzluğun Eşiğinde – 1890 adlı resminde de yine kederler içindeki bir insanın tasviri vardır (Rijksmuseum Kröller Muller, Otterlo ) Resimde sandalye üzerinde oturan mavi pantolon ve gömlekli yaşlı bir adamın derin acısı yansıtılmıştır Yaşlı adam yumruk yaptığı elleriyle yüzünü kapamış, dirseklerini bacaklarının üstüne dayamış ve öne içten eğilmiştir Gözleri ve yüzü görünmüyor lakin o da ağlayan ve harap bir durumdadır Yeniden aynı yıl yaptığı Hekim Gachet ’in Portresi 1890 adlı resimde de masaya dirseğini dayamış oturan bir adam görülür (Musee du Jeu de Pavme,Paris) Beyaz kasketli figürün yumruğu yanağında be başını destekler Düşünceli ve karamsar görünümlü Hekim Gachet ’in kendisine sinirli olduğu dek hasta göründüğünü de belirtir Van Gogh Figürün yüzünde melankoli, hüzün, ümidini yitirme ve çaresizlik hakimdir Bu üzüntü resmin her yanında yayılır Tüm renkler ve çizgiler bu melankolik atmosfere uyar Figürün çizgileri kasvetli görünümü izler ve bu şehvetli ruh halini açığa vurur Üzerindeki lacivert ceket ve arkadaki planın koyu mavi rengi ve yüzün solgunluğu ifadeyi güçlendirir
van Gogh resimde kendini yaşamdan koparıp alacak yolu arıyordu Coşkusunu, içinde kopan fırtınaları, hüzünleri, aşırı hislerini portrelerine yansıtan ikinci bir usta daha yoktur Kendisiyle aralıksız hesaplaşan, bir türlü belirlenmiş olamayan, bir başkasının eline bakmaktan dolayı aralıksız ezik ve alıngan olan ama gittiği, inandığı yoldan vazgeçmeyen, çevresindekiler tarafından anlaşılamamış bir Van Gogh Acılarıyla, mutsuzluğuyla, huzursuzluğuyla, arayışları, hırsı, coşkusu, ölümsüz yalnızlığı, sevgiye açlığı, yoksulluğu, yaptığına duyduğu saygı, kısa yaşantısına sığdırdığı onca yapıtı, erkek kardeşi Theo ’ya yazdığı mektuplar, hastalığı, krizleri, bir tas çorba ile badana tüpü arasındaki seçimleri onu Van Gogh yapanlar “Çoğu süre 30 yaşında olduğuma inanamıyorum Çok daha ihtiyar hissediyorum kendimi En çok beni tanıyanların çoğunun bana ‘rante ’ gözüyle baktıklarını düşündüğümde ve bir takım şeyler değişmezse belki de haklı çıkacaklarına inandığımda içim kararıyor, sözde bu şimdiden gerçekleşmişçesine bir umutsuzluğa kapılıyorum *
Vincent Van Gogh, bir papazın oğlu olarak 1853 yılında Hollanda ’nın güneyinde bir köyde dünya ’ya geldi 19yüzyılın yazgısı en trajik sanatçılarından biri olan Van Gogh, içinde aralıksız bunaltılar yaşar ve hiçbir işe yaramadığına olan inancı, bir şeyler yapma, bir çıkış bulgu isteğidir bunaltılarının nedeni Acı çeker, mutsuzdur, huzursuzdur ve yalnızdır fakat resimleriyle neşe ve mutluluk kaldırmak istemiş, acıları sevince, hüzünleri neşeye ve yalnızlığı birlikteliğe döndürmeye çalışmıştır
İnsanların yalnızlık, hüzün ve acı içindeki hallerinden etkilenip bunları da resimlerinde yansıtmıştır Acı çekenlere ilgi duymuştur; içinde yaşadığı dünyada kendisini uyumsuz hisseden tüm melankolikler gibi Mutsuz olması yalnızlığındandır Hiçbir süre hiçbir şeyi başaramayacağına olan inancı, kendisinden şüphe duyması, trajik yazgısı, yaşamına son vermesidir onu melankolik yapan
Dünyada kendisini alçalmış, sevgilerden uzaklaşmış görmüştür Van Gogh Yararsızlığının kendi elinde olmadığını, yazgının çizdiği olaylar dizisi sonucu bir kafese tıkıldığını, bir şeyler gerçekleştirmek istediğini fakat bunun yolunu bulamadığını yazan Theo ’ya mektuplarında daha sonra oluşturacağı işi bulmuş ve kendini tamamıyla ona adamıştır büyük bir coşkuyla
“Acı duymak gülmekten iyidir, zira acı insanın yüreğini arıtır İnsanları diri diri gömercesine kilitleyip çevrelerinde duvarlar örenin ne olduğu agnostik ama yine de bir takım duvarların, tel örgülerin, demir parmaklıkların varlığı hissedilir Bütün bunlar bir endişe, bir hayal midir? Sanmıyorum Ve insan kendi kendine sorar; Tanrım bu uzun süreli mi, temelli ve cümbür cemaat için geçerli olan bir ölümsüzlük midir?
Birincil dönem karakalem çalışmalarında maden işçilerini, köylüleri ele almış, patates yığınları, dokuma tezgahı gibi konuları işlemiş bir yandan da kasvetli gökler ve koyu renklerle iç karartıcı manzaralar resmetmiştir Patates Yiyenler tablosu bu gamlı ve iç karartıcı dönemini simgeler ( Vincent Van Gogh Museum, Amsterdam) 1885 tarihli resimde iç mekanda günlük hayat konu edinilmiştir İşçiler kendi ektikleri patatesleri paylaşarak yerken gösterilmişlerdir Tek ışık kaynağı yukarıdan sarkan bir lambadır Lambanın ışığı patatesleri aydınlatır Resmin genelinde benzer renk ve tonlar hakimdir Yeşilin ve kahverenginin koyu tonları Patatesin tozlu rengini elde etmeye çalışıyordu Tüm resme baskın olan renk yabani patates rengiydi Resmin gamlı ve karanlık görünümü ve insanların yüzleri, yoksulluğu melankolik bir atmosfer yaratıyor Bu nesil insanları gözlemleyen Van Gogh da yoksulluğun ne çağırmak olduğunu biliyordu Bu dönemlerde kardeşine yazdığı bir mektupta Böyle devam ederse hedefime varamayacağım Bu kadar uzun süre aç kalmasaydım bünyem daha adaleli olurdu Fakat her seferinde daha eksik niyetlenmek ya da aç kalmak şıklarından birini seçmem gerektiğinde ben her zaman aç kalmayı tercih ettim Bir insan buna nasıl dayanabilir? Açlığın etkisini resimlerimde öylesine görebiliyorum ancak geleceğim için kaygılanıyorum
1882 tarihli Keder adlı taşbaskısında oturan çıplak bir bayan tasvir edilmiştir (Vincent Van Gogh Museum, Amsterdam) Kadının başı dizine içten eğilmiştir ve kolları aralarında kalmıştır Koyu renk uzun saçları çıplak sırtından aşağıya dökülmektedir Saçlar deri rengiyle kontrast oluşturur Figürün dış hatları belirginleştirilmiştir Kolları arasında kalan yüzü görülmez fakat büyük ihtimalle ağlamaktadır ya da ağlamaklı bir açıklama içindedir tek başına bırakılmış, çaresiz bir durumu vardır Kederleriyle birlikte yapayalnızdır, itilmiştir Kederin dokunaklı bir ifadesine şahit oluyoruz Buradaki kadın Van Gogh ’un birlikte yaşadığı alkolik, hamile ve fahişe Sien ’dir Bu resmin üstelik karakalemle yapılmış deseni vardır
Van Gogh ’un 1890 yılında Sonsuzluğun Eşiğinde – 1890 adlı resminde de yine kederler içindeki bir insanın tasviri vardır (Rijksmuseum Kröller Muller, Otterlo ) Resimde sandalye üzerinde oturan mavi pantolon ve gömlekli yaşlı bir adamın derin acısı yansıtılmıştır Yaşlı adam yumruk yaptığı elleriyle yüzünü kapamış, dirseklerini bacaklarının üstüne dayamış ve öne içten eğilmiştir Gözleri ve yüzü görünmüyor lakin o da ağlayan ve harap bir durumdadır Yeniden aynı yıl yaptığı Hekim Gachet ’in Portresi 1890 adlı resimde de masaya dirseğini dayamış oturan bir adam görülür (Musee du Jeu de Pavme,Paris) Beyaz kasketli figürün yumruğu yanağında be başını destekler Düşünceli ve karamsar görünümlü Hekim Gachet ’in kendisine sinirli olduğu dek hasta göründüğünü de belirtir Van Gogh Figürün yüzünde melankoli, hüzün, ümidini yitirme ve çaresizlik hakimdir Bu üzüntü resmin her yanında yayılır Tüm renkler ve çizgiler bu melankolik atmosfere uyar Figürün çizgileri kasvetli görünümü izler ve bu şehvetli ruh halini açığa vurur Üzerindeki lacivert ceket ve arkadaki planın koyu mavi rengi ve yüzün solgunluğu ifadeyi güçlendirir
van Gogh resimde kendini yaşamdan koparıp alacak yolu arıyordu Coşkusunu, içinde kopan fırtınaları, hüzünleri, aşırı hislerini portrelerine yansıtan ikinci bir usta daha yoktur Kendisiyle aralıksız hesaplaşan, bir türlü belirlenmiş olamayan, bir başkasının eline bakmaktan dolayı aralıksız ezik ve alıngan olan ama gittiği, inandığı yoldan vazgeçmeyen, çevresindekiler tarafından anlaşılamamış bir Van Gogh Acılarıyla, mutsuzluğuyla, huzursuzluğuyla, arayışları, hırsı, coşkusu, ölümsüz yalnızlığı, sevgiye açlığı, yoksulluğu, yaptığına duyduğu saygı, kısa yaşantısına sığdırdığı onca yapıtı, erkek kardeşi Theo ’ya yazdığı mektuplar, hastalığı, krizleri, bir tas çorba ile badana tüpü arasındaki seçimleri onu Van Gogh yapanlar “Çoğu süre 30 yaşında olduğuma inanamıyorum Çok daha ihtiyar hissediyorum kendimi En çok beni tanıyanların çoğunun bana ‘rante ’ gözüyle baktıklarını düşündüğümde ve bir takım şeyler değişmezse belki de haklı çıkacaklarına inandığımda içim kararıyor, sözde bu şimdiden gerçekleşmişçesine bir umutsuzluğa kapılıyorum *