iltasyazilim
FD Üye
wilson prensipleri ve paris uzlaşma konferansı
Wilson prensipleri ve Paris Uzlaşma Konferansı 1dünya savaşında,savaşan tarafların hemen hepsinin uzlaştırma istemeye başladığı sıralarda, Amerika Birleşmiş Devletleri Başkanı Woodrow Wilson,gelecek barışın temel ilkelerini belirlemek üzere bir tanımlama yapmıştı8 ocak 1918'de açıklanmış ve tarihe Wilson ilkeleriolarak geçmiştirBu ilkelere kadar;
Wilson prensipleri
• Barıştırma antlaşmaları açık olacak, gelecek milletlerarası antlaşmaların açık olması
• Karasuları açık havada, savaş ve barışta denizlerde mutlak serbesti bulunması
• Uluslararası tüm hesaplı engeller kaldırılacak ve eşitlik sağlanması
• Ülkelerin silahlanmayı bırakıp, sadece iç güvenlikleri seviyesine indirilmesi için müşterek garanti verilmesi
• Sömürgeler üzerindeki isteklerin serbestçe ve bütün yansızlıkla incelenerek, bu bölgeler halkının çıkarların göz önünde tutularak sonuca bağlanması
• İşgal edilmiş rus toprakları boşaltılacak ve Rusya'ya kendi gelişmesini temin etmek için her çeşitlilik olanak verilmesi
• Belçika'nın hakimiyet haklarına dokunulmaksızın, boşaltılıp bitmiş kurulması
• İşgal edilen Fransız topraklarının boşaltılıp, Almanya'nın 1871 yılında alsasloren'i almakla yaptığı hatanın düzeltilmesi, yani bu toprakların her yerde Fransa'ya geri verilmesi ve barışın garanti altına alınması
• İtalyan sınırlarının milli esaslara kadar düzeltilmesi
• Romanya, Sırbistan, Karadağ topraklarının boşaltılması Sırbistan'a denizden serbest bir kapı verilmesi balkan devletleri'nin ilişkilerinin ulusallık bakımından, tarihsel esaslara kadar samimi düzenlenmesi, balkan devletleri'nin siyasal ve idareli bağımsızlıkları ve sınırlarının dokunulmazlığı için milletlerarası garantiler verilmesi
• Osmanlı İmparatorluğu'nda Türklerin oturdukları bölgelerin bağımsızlığının sağlanması Türk egemenliği aşağıda yer alan öteki uluslara da özerk bir gelişme için tam ve engelsiz bir fırsatın sağlanması boğazların milletlerarası garanti aşağı bütün devletlerin ticaret gemilerine açılması
• Denizden bir kapısı bulunan bağımsız bir Polonya kurulması
• Büyük ve minik ulusların siyasal bir bağımsızlıklarının ve toprak bütünlüklerinin ortak güvenliğinin garanti altına alınması amacı ile bir halk müziği teşkilatı belirlemek
Paris Barıştırma Konferansı Ve Manda Rejimleri
Birinci Dünya Savaşı'nı sona erdiren Ateşkes Antlaşmalarından sonra esas konu, barışma anlaşmalarının hazırlanmasıydı İngiltere, Fransa, İtalya, ABD ve Japonya'nın yanı sıra bu konferansa katılan devlet sayısı 32 idi 18 Ocak 1919'da Paris şehrinde ilk toplantısını yapan Uzlaşma Konferansı'nın dünyanın o tarihe değin görmediği büyük sorunları ele alması gerekiyordu Milyonlarca insanın ölümüne ve sefaletine yol açmış ve o tarihe dek görünmeyen bir savaşın sonunda, galiplerin istekleri doğrultusunda dünyanın geleceği hakkında karar verilecekti Konferansta ana önem İngiltere, Fransa ve ABD'nin elinde idi
İtalya bile ikinci sıraya düştü Birinci sorun Avrupa'nın durumu ve sınırların çizilmesi, ikincisi ise sömürgelerin özellikle Osmanlı Devleti'nin mirasının paylaşılması idi Bu kayda değer konularda ise belli başlı karar yetkisi, birincil beş devletin ikişer temsilcisinden oluşan Onlar Meclisine aitti Bir zaman sonradan İngiltere, Fransa, ABD ve İtalya devlet başkanları veya başbakanları seviyesindeki Dörtler Meclisitek laf sahibi durumuna geldi Almanya'ya fazla ağır savaş tazminatları ve yükümlülükler ile Versay Barıştırma Antlaşmasıimza ettirildi 28 Nisan 1919'da Avusturya İmparatorluğu parçalandı Macaristan bağımsız devlet oldu Bulgaristan ise en az zararla kurtuldu
Osmanlı İmparatorluğu konusu Konferansın en kayda değer sorunları aralarında idi Birinci Dünya Savaşı'nın kuytu anlaşmalarının yanısıra, İmparatorluğun içinde fırsat kollayan Rum, Ermeni, Arap ve Kürtler'in istekleri de dikkate alınıyordu Bunların içinde en ciddi konu Yunanistan'a verilecek olan topraklar sorunu oldu Lloyd George, daha 1915'de Maliye Bakanı iken Con Stavridis aracılığı ile, İngiltere'nin büyük bir Yunanistan kurulmasından yana olduğunu ve Yunanistan'nın bu yolda çalışması gerektiğini bildirmişti Tekrar o tarihte Dışişleri Bakanı olan Edward Grey de Atina'daki İngiliz Elçisini, Yunanistan'ın savaşa katılması durumunda Yunanistan'a Batı Anadolu'da çok önemli topraklar verileceğini bildirmekle görevlendirmişti
Yunan Kralı'nın tahttan indirilip 1917 yılında Venizelos'un Başbakanlığı'nı ve Yunanistan'ın savaşa girmesini sağlayan İngiltere ve Fransa, Yunanistan'a Batı Anadolu'yu özellikle İzmir'i vaad etmişlerdi Şimdi ise Lloyd George İngiltere Başbakanı bulunuyordu ve Türk düşmanlığı yanı sıra Venizelos'u Pericles devrinden bu yanlamasına Yunanistan'ın yetiştirdiği en büyük devlet adamı olarak görüyor, kendisine fazla güveniyordu Venizelos bu fırsatlardan yararlanarak İzmir ve çevresi üzerinde tarih ve nüfuz çokluğu iddialarıyla hak ileri sürdü Ancak benzer topraklar üstünde İtalya da iddia sahibiydi ve St Jean de Maurienne Anlaşması ile İngiltere ve Fransa'nın bunu kabul ettiklerini belirtiyordu Ama bu anlaşmanın Rusya göre da onaylanması gerektiğini andıran İngiltere İtalyan isteklerini ciddiye almadı
İtalyan ve Yunan çıkarları İzmir'den başka Oniki Ada üstünde de çatışıyordu Yunanistan bu adaların da kendisine ait olduğunu ileri sürüyordu İngiltere, Fransa ve ABD de Yunanistan yanında yer aldılar Çünkü Doğu Akdeniz ve Batı Anadolu'da İtalya'nın yerleşmesini, kendi çıkarları için güvenli olmayan buluyorlardı Venizelos, daha Paris Barıştırma Konferansı ilk toplantısını bile yapmadan, 30 Aralık 1918'de sunduğu bir nota ile Meis AdasıMarmara Denizi'nin batısı aralarında çizilecek bir çizginin batısında kalan bütün Anadolu topraklarının Yunanistan'a bırakılmasını istemişti 4 Şubat 1919'da Onlar Konseyinde yaptığı açıklamada ise İstanbul dışarıda, Trakya, Bati Anadolu, Oniki Ada, Kıbrıs, Meis, Rodos, İmroz ve Bozcaada'yı istedi İstanbul üzerindeki isteklerini İngiltere'yi kızdırmamak için açıklamamış idi
Nisan 1919 başında hala belli bir karara varılamamıştı 28 Mart 1919'da İtalya'nın Antalya'yı işgal etmesi İngiltere, Fransa ABD'yi endişelendirmişti Adriyatik'te Fiume konusunda ABD Başkanı Wilson ile İtalya'nın arası adamakıllı açıldı ve savaş sözleri kullanıldı Bunun üstüne İtalyan delegesi Orlando 24 Nisan 1919'da İtalyan heyetiyle birlikte Konferanstan ayrıldı ve üç büyükleri protesto etmek için Paris'i terk etti İtalya'nın davranışı üç büyükleri endişelendiriyordu 2 Mayıs ta, iki İtalyan savaş gemisinin İzmir Limanı'na geldiği haberini aldılar İtalyan'lar 4 Mayıs'ta da Kuşadası'nı, Marmaris, Bodrum ve Fethiye'yi de 2 Mayıs'ta işgal ettiler
Venizelos'un İzmir ve çevresinin Yunanistan'a verilmesini sağlamak için nüfus üstünlüğü ve tarihsel haklar konusunda ileri sürdüğü iddiaları İtalyan delegesi ile birlikte çürütmüş olan ABD de derhal endişeye düşerek, İngiltere ve Fransa ile birlikte hareket etmeye başladı İzmir'in Yunanlılar'a verilmesini kabul ettiler ABD uzmanlarının Başkan Wilson'a, Batı Anadolu'da Türkler'in çoğunlukta olduğunu ve Yunanistan'a verilemiyeceğini bildirmelerine karşın Wilson bu uyarıları dikkate almadı İzmir ve yöresinin Yunanlılar'a bırakılacağı haberleri daha Şubat ayında duyulmuştu 3 Şubat 1919'da General George Milne, War Office'e gönderdiği raporla, Yunanlılar'ın İzmir'i işgali aleyhinde Türklerin ayaklanacağını bildirerek uyarıda bulunmuştu
Lakin tüm bu uyarılar üç büyükleri etkilemedi 13 Mayıs'tan daha sonra bundan böyle İzmir'in Yunanistan'a verilmesi kararlaştırılmıştı 14 Mayıs'ta Paris Barış Konferansı'nda üç büyükler Anadolu'yu Manda ile yönetilmek üzere üçe ayırdılar Batı Anadolu'da Yunanlılar,Güneyde İtalyanlar, Ermenistan'da da Amerikan mandası bulunacaktı Lord Curzon İzmir'in Yunanistan'a verilmesine elbette karşı idi Yunanistan'da güvenliği ve huzuru sağlayamayan Yunanlılar'ın, İtilaf Devletleri namına İzmir'de refah sağlayamayacaklarını söyledi Savaş Bakanı Winston Churchill de kaygılarını belirtmişti Osmanlı Devleti Konferansta temsilcilik edilmediği için kararlar sadece galipler kadar alınıyordu Osmanlı yöneticileri Konferansa katılarak, İtilâf Devletleri'ni yumuşatabileceklerini, Osmanlı İmparatorluğu'nun savaşa girmesinin sorumluluğunun İT'ye ait olduğunu hatırlatarak, cezadan kurtulacağını düşünerek boşu boşuna hayale kapılıyorlardı
Tüm bunlara karşın Lloyd George kararlıydı ve kurulacak büyük Yunanistan sayesinde Bogazlar'ın ve İngiliz sömürge yollarının, yani Doğu Akdeniz'in güvenliği sağlanacaktı İtalya oldu bittilerle Batı Anadolu'da değişik yerleri işgal etmişti İzmir'i de işgal ederse, onu oradan çıkartmak muhtemel değildi Bu sebeple acele edilmesi çerekiyordu Venizelos'a acele etmesi bildirildi İşgal hazırlıklarını tamamlamış yer alan bir Yunan ordusu, 15 Mayıs 1919'da, İngiliz, Fransız ve Amerikan savaş gemilerinin koruyuculuğu aşağıda İzmir'e çıktı ve şehri işgale başladı İtilaf donanmasının koruyuculuğu aşağıda Yunan ordusunun İzmir'e çıkması ile Türklerin için için yanmakta olan öfkesi artık söndürülmez bir ateş halinde tutuştu Yabancı ulusların yaşadığı uzaktan illerin elden çıkarılması sineye çekilebilirdi, hatta başkentin işgaline bile katlanılabilirdi, çünkü işgalciler nihayet yenilmez Batı'nın muzaffer büyük devletleriydi ve askerleri er veya geç geldikleri yerlere döneceklerdi
Lakin komşu ve eski milliyet bir ulusun Türk Anadolu'nun kalbine itilmesi katlanılmaz bir risk ve utanç idiParis Barıştırma Konferansı'nda önemli konulardan birisinin de Osmanlı mirasının yani Orta Doğu'nun paylaşılması olduğunu söylemiştik İtilaf Devletleri Birinci Dünya Savaşı içinde sıcacık anlaşmalarla Orta Doğu'yu paylaşmışlardı Lakin 8 Ocak 1918 tarihinde Başkan Wilson'un yayınladığı 14 maddelik ilkeler bu antlaşmaların geçersiz olduğunu ve ulusların kendi kaderini tayin edeceğini bildiri ediyordu Konferansta Wilson'u karşılarına elde etmek istemeyen İngiltere ve Fransa Orta Doğu'yu ve öteki sömürgeleri paylaşmak için Mandadenen yeni bir sistem ortaya koydular
Kendisini idareden aciz bulunduğunu bahis ettikleri ülkelerin gelişmiş ülkelerce, yani kendilerince yönetilmesi gerektiğini ileri sürerek Orta Doğu'yu paylaştılar 21 Mayıs 1919'da İngiltere Konferans'a bir bildiri sunarak, Mezopotamya, Suriye ve Filistin'in İngiltere ve Fransa Mandasına (güdümüne) verilmesini, ABD'nin de Türkiye mandasına katılmasını önerdi Aslında de bir zaman sonradan Suriye ve Lübnan, Fransa'nın, Irak ve Filistin'de İngiltere'nin mandası altına verildiler Savaş esnasında, kendi petrol kaynaklarının tükenmekte olduğunu gören ABD ülke dışı petrol kaynaklarına yöneldi 31 Mayıs 1919'da bütün konsoloslarına, bulundukları ülkelerin petrol ve bu petrol üzerindeki denetim durumlarını, gelişme umutlarını ve ABD'nin bu üretimlere karışabilme olanaklarını sordu
ABD ile Fransa ve İngiltere aralarında geçen yazışmalarla, petrol ve kapitülasyonlar konusunda, Mandaaşağıda yer alan ülkelerde ABD'ye açık kapıbırakılması ve kapitülasyonların ABD'nin izni olmadan kaldırılmaması esaslarında anlaştılar ABD bu tarihte hemen şimdi Orta Doğu'ya aracısız olarak karışabilecek durumda değildi Çıkarlarını ancak Avrupa Devletleri üzerinde genel bir baskıyla sağlamaya çalışıyordu Hem Senato'nun Monreo Doktrini'ne uyarak Avrupa sorunlarından uzaklaşması, İngiltere ve Fransa'yı Orta Doğu'da İkinci Dünya Savaşı'na değin rakipsiz bıraktı Orta Doğu'yu istedikleri gibi paylaşabilirlerdi Eğer Türkiye gerçeği olmasa idi *
Wilson prensipleri ve Paris Uzlaşma Konferansı 1dünya savaşında,savaşan tarafların hemen hepsinin uzlaştırma istemeye başladığı sıralarda, Amerika Birleşmiş Devletleri Başkanı Woodrow Wilson,gelecek barışın temel ilkelerini belirlemek üzere bir tanımlama yapmıştı8 ocak 1918'de açıklanmış ve tarihe Wilson ilkeleriolarak geçmiştirBu ilkelere kadar;
Wilson prensipleri
• Barıştırma antlaşmaları açık olacak, gelecek milletlerarası antlaşmaların açık olması
• Karasuları açık havada, savaş ve barışta denizlerde mutlak serbesti bulunması
• Uluslararası tüm hesaplı engeller kaldırılacak ve eşitlik sağlanması
• Ülkelerin silahlanmayı bırakıp, sadece iç güvenlikleri seviyesine indirilmesi için müşterek garanti verilmesi
• Sömürgeler üzerindeki isteklerin serbestçe ve bütün yansızlıkla incelenerek, bu bölgeler halkının çıkarların göz önünde tutularak sonuca bağlanması
• İşgal edilmiş rus toprakları boşaltılacak ve Rusya'ya kendi gelişmesini temin etmek için her çeşitlilik olanak verilmesi
• Belçika'nın hakimiyet haklarına dokunulmaksızın, boşaltılıp bitmiş kurulması
• İşgal edilen Fransız topraklarının boşaltılıp, Almanya'nın 1871 yılında alsasloren'i almakla yaptığı hatanın düzeltilmesi, yani bu toprakların her yerde Fransa'ya geri verilmesi ve barışın garanti altına alınması
• İtalyan sınırlarının milli esaslara kadar düzeltilmesi
• Romanya, Sırbistan, Karadağ topraklarının boşaltılması Sırbistan'a denizden serbest bir kapı verilmesi balkan devletleri'nin ilişkilerinin ulusallık bakımından, tarihsel esaslara kadar samimi düzenlenmesi, balkan devletleri'nin siyasal ve idareli bağımsızlıkları ve sınırlarının dokunulmazlığı için milletlerarası garantiler verilmesi
• Osmanlı İmparatorluğu'nda Türklerin oturdukları bölgelerin bağımsızlığının sağlanması Türk egemenliği aşağıda yer alan öteki uluslara da özerk bir gelişme için tam ve engelsiz bir fırsatın sağlanması boğazların milletlerarası garanti aşağı bütün devletlerin ticaret gemilerine açılması
• Denizden bir kapısı bulunan bağımsız bir Polonya kurulması
• Büyük ve minik ulusların siyasal bir bağımsızlıklarının ve toprak bütünlüklerinin ortak güvenliğinin garanti altına alınması amacı ile bir halk müziği teşkilatı belirlemek
Paris Barıştırma Konferansı Ve Manda Rejimleri
Birinci Dünya Savaşı'nı sona erdiren Ateşkes Antlaşmalarından sonra esas konu, barışma anlaşmalarının hazırlanmasıydı İngiltere, Fransa, İtalya, ABD ve Japonya'nın yanı sıra bu konferansa katılan devlet sayısı 32 idi 18 Ocak 1919'da Paris şehrinde ilk toplantısını yapan Uzlaşma Konferansı'nın dünyanın o tarihe değin görmediği büyük sorunları ele alması gerekiyordu Milyonlarca insanın ölümüne ve sefaletine yol açmış ve o tarihe dek görünmeyen bir savaşın sonunda, galiplerin istekleri doğrultusunda dünyanın geleceği hakkında karar verilecekti Konferansta ana önem İngiltere, Fransa ve ABD'nin elinde idi
İtalya bile ikinci sıraya düştü Birinci sorun Avrupa'nın durumu ve sınırların çizilmesi, ikincisi ise sömürgelerin özellikle Osmanlı Devleti'nin mirasının paylaşılması idi Bu kayda değer konularda ise belli başlı karar yetkisi, birincil beş devletin ikişer temsilcisinden oluşan Onlar Meclisine aitti Bir zaman sonradan İngiltere, Fransa, ABD ve İtalya devlet başkanları veya başbakanları seviyesindeki Dörtler Meclisitek laf sahibi durumuna geldi Almanya'ya fazla ağır savaş tazminatları ve yükümlülükler ile Versay Barıştırma Antlaşmasıimza ettirildi 28 Nisan 1919'da Avusturya İmparatorluğu parçalandı Macaristan bağımsız devlet oldu Bulgaristan ise en az zararla kurtuldu
Osmanlı İmparatorluğu konusu Konferansın en kayda değer sorunları aralarında idi Birinci Dünya Savaşı'nın kuytu anlaşmalarının yanısıra, İmparatorluğun içinde fırsat kollayan Rum, Ermeni, Arap ve Kürtler'in istekleri de dikkate alınıyordu Bunların içinde en ciddi konu Yunanistan'a verilecek olan topraklar sorunu oldu Lloyd George, daha 1915'de Maliye Bakanı iken Con Stavridis aracılığı ile, İngiltere'nin büyük bir Yunanistan kurulmasından yana olduğunu ve Yunanistan'nın bu yolda çalışması gerektiğini bildirmişti Tekrar o tarihte Dışişleri Bakanı olan Edward Grey de Atina'daki İngiliz Elçisini, Yunanistan'ın savaşa katılması durumunda Yunanistan'a Batı Anadolu'da çok önemli topraklar verileceğini bildirmekle görevlendirmişti
Yunan Kralı'nın tahttan indirilip 1917 yılında Venizelos'un Başbakanlığı'nı ve Yunanistan'ın savaşa girmesini sağlayan İngiltere ve Fransa, Yunanistan'a Batı Anadolu'yu özellikle İzmir'i vaad etmişlerdi Şimdi ise Lloyd George İngiltere Başbakanı bulunuyordu ve Türk düşmanlığı yanı sıra Venizelos'u Pericles devrinden bu yanlamasına Yunanistan'ın yetiştirdiği en büyük devlet adamı olarak görüyor, kendisine fazla güveniyordu Venizelos bu fırsatlardan yararlanarak İzmir ve çevresi üzerinde tarih ve nüfuz çokluğu iddialarıyla hak ileri sürdü Ancak benzer topraklar üstünde İtalya da iddia sahibiydi ve St Jean de Maurienne Anlaşması ile İngiltere ve Fransa'nın bunu kabul ettiklerini belirtiyordu Ama bu anlaşmanın Rusya göre da onaylanması gerektiğini andıran İngiltere İtalyan isteklerini ciddiye almadı
İtalyan ve Yunan çıkarları İzmir'den başka Oniki Ada üstünde de çatışıyordu Yunanistan bu adaların da kendisine ait olduğunu ileri sürüyordu İngiltere, Fransa ve ABD de Yunanistan yanında yer aldılar Çünkü Doğu Akdeniz ve Batı Anadolu'da İtalya'nın yerleşmesini, kendi çıkarları için güvenli olmayan buluyorlardı Venizelos, daha Paris Barıştırma Konferansı ilk toplantısını bile yapmadan, 30 Aralık 1918'de sunduğu bir nota ile Meis AdasıMarmara Denizi'nin batısı aralarında çizilecek bir çizginin batısında kalan bütün Anadolu topraklarının Yunanistan'a bırakılmasını istemişti 4 Şubat 1919'da Onlar Konseyinde yaptığı açıklamada ise İstanbul dışarıda, Trakya, Bati Anadolu, Oniki Ada, Kıbrıs, Meis, Rodos, İmroz ve Bozcaada'yı istedi İstanbul üzerindeki isteklerini İngiltere'yi kızdırmamak için açıklamamış idi
Nisan 1919 başında hala belli bir karara varılamamıştı 28 Mart 1919'da İtalya'nın Antalya'yı işgal etmesi İngiltere, Fransa ABD'yi endişelendirmişti Adriyatik'te Fiume konusunda ABD Başkanı Wilson ile İtalya'nın arası adamakıllı açıldı ve savaş sözleri kullanıldı Bunun üstüne İtalyan delegesi Orlando 24 Nisan 1919'da İtalyan heyetiyle birlikte Konferanstan ayrıldı ve üç büyükleri protesto etmek için Paris'i terk etti İtalya'nın davranışı üç büyükleri endişelendiriyordu 2 Mayıs ta, iki İtalyan savaş gemisinin İzmir Limanı'na geldiği haberini aldılar İtalyan'lar 4 Mayıs'ta da Kuşadası'nı, Marmaris, Bodrum ve Fethiye'yi de 2 Mayıs'ta işgal ettiler
Venizelos'un İzmir ve çevresinin Yunanistan'a verilmesini sağlamak için nüfus üstünlüğü ve tarihsel haklar konusunda ileri sürdüğü iddiaları İtalyan delegesi ile birlikte çürütmüş olan ABD de derhal endişeye düşerek, İngiltere ve Fransa ile birlikte hareket etmeye başladı İzmir'in Yunanlılar'a verilmesini kabul ettiler ABD uzmanlarının Başkan Wilson'a, Batı Anadolu'da Türkler'in çoğunlukta olduğunu ve Yunanistan'a verilemiyeceğini bildirmelerine karşın Wilson bu uyarıları dikkate almadı İzmir ve yöresinin Yunanlılar'a bırakılacağı haberleri daha Şubat ayında duyulmuştu 3 Şubat 1919'da General George Milne, War Office'e gönderdiği raporla, Yunanlılar'ın İzmir'i işgali aleyhinde Türklerin ayaklanacağını bildirerek uyarıda bulunmuştu
Lakin tüm bu uyarılar üç büyükleri etkilemedi 13 Mayıs'tan daha sonra bundan böyle İzmir'in Yunanistan'a verilmesi kararlaştırılmıştı 14 Mayıs'ta Paris Barış Konferansı'nda üç büyükler Anadolu'yu Manda ile yönetilmek üzere üçe ayırdılar Batı Anadolu'da Yunanlılar,Güneyde İtalyanlar, Ermenistan'da da Amerikan mandası bulunacaktı Lord Curzon İzmir'in Yunanistan'a verilmesine elbette karşı idi Yunanistan'da güvenliği ve huzuru sağlayamayan Yunanlılar'ın, İtilaf Devletleri namına İzmir'de refah sağlayamayacaklarını söyledi Savaş Bakanı Winston Churchill de kaygılarını belirtmişti Osmanlı Devleti Konferansta temsilcilik edilmediği için kararlar sadece galipler kadar alınıyordu Osmanlı yöneticileri Konferansa katılarak, İtilâf Devletleri'ni yumuşatabileceklerini, Osmanlı İmparatorluğu'nun savaşa girmesinin sorumluluğunun İT'ye ait olduğunu hatırlatarak, cezadan kurtulacağını düşünerek boşu boşuna hayale kapılıyorlardı
Tüm bunlara karşın Lloyd George kararlıydı ve kurulacak büyük Yunanistan sayesinde Bogazlar'ın ve İngiliz sömürge yollarının, yani Doğu Akdeniz'in güvenliği sağlanacaktı İtalya oldu bittilerle Batı Anadolu'da değişik yerleri işgal etmişti İzmir'i de işgal ederse, onu oradan çıkartmak muhtemel değildi Bu sebeple acele edilmesi çerekiyordu Venizelos'a acele etmesi bildirildi İşgal hazırlıklarını tamamlamış yer alan bir Yunan ordusu, 15 Mayıs 1919'da, İngiliz, Fransız ve Amerikan savaş gemilerinin koruyuculuğu aşağıda İzmir'e çıktı ve şehri işgale başladı İtilaf donanmasının koruyuculuğu aşağıda Yunan ordusunun İzmir'e çıkması ile Türklerin için için yanmakta olan öfkesi artık söndürülmez bir ateş halinde tutuştu Yabancı ulusların yaşadığı uzaktan illerin elden çıkarılması sineye çekilebilirdi, hatta başkentin işgaline bile katlanılabilirdi, çünkü işgalciler nihayet yenilmez Batı'nın muzaffer büyük devletleriydi ve askerleri er veya geç geldikleri yerlere döneceklerdi
Lakin komşu ve eski milliyet bir ulusun Türk Anadolu'nun kalbine itilmesi katlanılmaz bir risk ve utanç idiParis Barıştırma Konferansı'nda önemli konulardan birisinin de Osmanlı mirasının yani Orta Doğu'nun paylaşılması olduğunu söylemiştik İtilaf Devletleri Birinci Dünya Savaşı içinde sıcacık anlaşmalarla Orta Doğu'yu paylaşmışlardı Lakin 8 Ocak 1918 tarihinde Başkan Wilson'un yayınladığı 14 maddelik ilkeler bu antlaşmaların geçersiz olduğunu ve ulusların kendi kaderini tayin edeceğini bildiri ediyordu Konferansta Wilson'u karşılarına elde etmek istemeyen İngiltere ve Fransa Orta Doğu'yu ve öteki sömürgeleri paylaşmak için Mandadenen yeni bir sistem ortaya koydular
Kendisini idareden aciz bulunduğunu bahis ettikleri ülkelerin gelişmiş ülkelerce, yani kendilerince yönetilmesi gerektiğini ileri sürerek Orta Doğu'yu paylaştılar 21 Mayıs 1919'da İngiltere Konferans'a bir bildiri sunarak, Mezopotamya, Suriye ve Filistin'in İngiltere ve Fransa Mandasına (güdümüne) verilmesini, ABD'nin de Türkiye mandasına katılmasını önerdi Aslında de bir zaman sonradan Suriye ve Lübnan, Fransa'nın, Irak ve Filistin'de İngiltere'nin mandası altına verildiler Savaş esnasında, kendi petrol kaynaklarının tükenmekte olduğunu gören ABD ülke dışı petrol kaynaklarına yöneldi 31 Mayıs 1919'da bütün konsoloslarına, bulundukları ülkelerin petrol ve bu petrol üzerindeki denetim durumlarını, gelişme umutlarını ve ABD'nin bu üretimlere karışabilme olanaklarını sordu
ABD ile Fransa ve İngiltere aralarında geçen yazışmalarla, petrol ve kapitülasyonlar konusunda, Mandaaşağıda yer alan ülkelerde ABD'ye açık kapıbırakılması ve kapitülasyonların ABD'nin izni olmadan kaldırılmaması esaslarında anlaştılar ABD bu tarihte hemen şimdi Orta Doğu'ya aracısız olarak karışabilecek durumda değildi Çıkarlarını ancak Avrupa Devletleri üzerinde genel bir baskıyla sağlamaya çalışıyordu Hem Senato'nun Monreo Doktrini'ne uyarak Avrupa sorunlarından uzaklaşması, İngiltere ve Fransa'yı Orta Doğu'da İkinci Dünya Savaşı'na değin rakipsiz bıraktı Orta Doğu'yu istedikleri gibi paylaşabilirlerdi Eğer Türkiye gerçeği olmasa idi *