Yabancılığın Yüreğimi Kanatan Bir Öyküdür Her şey ne dek tanıdık olmayan derhal bana Sen ne değin yabancısın Hani ikimizi, seni ve beni, biz öznesine sığdırdığımız zamanlarda bir soru sormuştum sana; “ Bir gün, yanından geçerken merhaba bile diyemediğim bir yabancı olacak mısın? demiştim Hemen bu sorunun cevabı bile geçmiş zamanın tozlarına karıştı Sinemada eline uzandığım günün üzerinden iki koca yıl geçti İnsanın içinde keyifli kır çiçekleri açtıran bir bahar günüydü Aklım başkasında, yüreğim sende idi Dudaklarımızın birleştiği esas şahitlik eden o cadde ve kaldırımlar bizi unutmadılar, bekliyorlar Ama, ne olursa olsun her Nisan’ın muhakkak bir gününde orada buluşmaya dair bahşedilen laf hiç tutulmayacak, bilmiyorlar Kaybedişlerim yüreğimin yanına aklımı da sana vermemle başladı Kendimi her şeyimle sana adamam ne büyük bir hataydı da, ben bunu çok geç anladım Ben seninle çoğalmayı umarken, eksildim, azaldım ve yalnızlaştım gerçi vazgeçmedim yanına olmaktan Senden fazla aşka sığındım “biz olduğumuz günlere dönmek için Senin sığındığın bendim! Ve ben bu büyük yalana inandım Lanet olsun ki inandım Senden sonra yaşadığım bütün savrulmalarım, acılarım, göz yaşlarım sana inanmamın bedelidir Benden başka kimse bilemez bunu Derhal yabancılığın yüreğimi kanatan bir öyküdür Ve bu öykünün içinde senden daha sonra yaşanan her güne yazılı pişmanlıklar, gözyaşları, hatalar, aşk sayılan duygular, en fazla da yalanlar gizlidir Derhal yabancılığın beni oradan oraya savuran bir türküdür Senin duymadığın, benim dilimden düşmeyen bir türkü O yabancı yerde, yabancılığınla, kendine yakın sandığın ama çok uzaktan olan o yabancıyla asla mutlu olamayacaksın Çünkü bu acayiplik hiç terk etmeyecek seni Çünkü nereye gidersen git ahım peşimi bırakmayacak Varlığının veya yokluğunun anlamı değil bundan böyle Kasıt yüklediğim tek şey yabancılığın Yokluğun bile acıtmıyor canımı fakat bu acayiplik kanatıyor yüreğimi alıntı