iltasyazilim
FD Üye
Yağmurun Oluşumu, Yağmurun tanımı, Yağmurun Hikayesi
Gökyüzünden bir damla yağmur düşmesi için önce yoğunlaşma denilen olayın gerçekleşmesi gerekirGökyüzünde minicik, gözle görülmeyecek değin minik katı parçacıklar olmazsa, su buharı yoğunlaşamaz
Yoğunlaştırma çağrıda bulunmak, hava içindeki su buharının su damlacıkları haline geçmesi demektir
Bu katı parçacıklara yoğunlaşma çekirdekleri adı verilir İşte, hava içindeki su buharı, ancak bu çekirdeklerin üstünde yoğunlaşabiliyorlar Yoğunlaşma çekirdekleri olmazsa su buharı yoğunlaşamıyor, dolayısıyla su haline, yani bulut damlası haline geçemiyor
Peki bu yoğunlaşma çekirdekleri nedir?
Onlar katı, küçücük parçacıklar, toz ve tuz partikülleri, rüzgârlarla çöllerden savrulan minnacık kum tanecikleri, yanardağlardan fışkıran ve üst seviyelere dek yükselen ufak volkanik tozlar, göktaşı (göktaşları) sağanakları sırasında atmosfere giren dev kütlelerin ufalarak fidan gibi ışık halkası gelen parçaları ve nihayet tuzlu okyanuslardan havaya karışan ve sonradan rüzgârlarla atmosferin yüksek tabakalarına kadar taşınan tuz tanecikleridir
İşte bütün bu parçacıklara yoğunlaşma çekirdekleri ismi veriliyor
Denizcilerin belki maksimum korktukları şey, fırtınaya yakalanmaktır Korkunç dalgalar, köpüren, savrulan, çalkalanan, birbiri üzerine binen yüksek dalgalar Dalgalanmaya sebep olan nedir?: Kasırga Kasırga olmazsa, denizler çarşaf gibi olacak, ama, bu defa, fırtınalı, dalgalı denizdeki su yüzeyinden de ufacık tuzlu tanecikleri havaya karışmayacak Böylece yoğunlaştırma çekirdekleri meydana gelmeyecek ve yağış görülmeyecek
Yağışın gerçekleşmesi için sadece denizlerden veya okyanuslardan havaya karışan tuzlu parçacıkları yeterli değildir Şunu anında andırmak gerekir oysa gökten dünyamıza, her saniyede ortalama 17 milyon ton su düşmektedir Her saniyede 17 milyon ton yağmur suyunun yere düşmesi için, ondan daha pozitif miktarda yoğunlaştırma çekirdeklerine gereklilik olacağı şüphesizdir O halde diğer kaynaklar lâzımdır
Bir bulutun içinde milyarlarca bulut damlası denilen damlacıklar vardır Bunların çapları fazla ufak olup 001 mm kadardır Yani bir milimetrenin yüzde biri kadar büyüklükte Halbuki, bu kadar ufak bir bulut damlası yere düşemeyecek kadar hafiftir Bunun azıcık daha derlenip toplanması, yük ve hacim kazanması gereklidir
Bulut damlasının olgun bir yağmur damlası haline geçmesi için, çapını birkaç milimetreye kadar çıkartması lâzımdır Dikkat edin çıkartması lâzım diyoruz Bu basit bir iş değil Düşünce ve ilim sahibi insanların bile değil yapmaktan, anlamaktan zeka âciz oldukları şu yüce sırrı, kendi başına o damlacığın kuşkusuz bilmesi ve yapması imkânsızdır
Peki fakat nasıl başaracak bu ince işleri o damlacık
İşte bundan sonra, formüller, denklemler, hesaplar işin içine giriyor Birçok gelişmiş ülke üniversitelerinin laboratuvarlarında bu konuda tezler tartışılıyor, makaleler, konferanslar ve seminerlerde bu konu işleniyor acilen mevcut olan başlıca iki teori var
Çarpışma ve birleşme teorisi dediğimiz birinci teori, bulut damlacıklarının birbirleriyle çarpışarak kartopu misâlinde olduğu gibi, zamanla büyüdüğünü ileri sürüyor Bu çoğaltma sonucunda, bulut damlası, artık havada kalamayacak değin irileşiyor ve düşmeye başlıyor
Öteki teori ise, bulut içi sıcaklığının 0°Cın aşağı olduğu zamanlarda meydana gelen büyümeyi ele alıyor Bu teoriye özetle Bergeron Teorisi ismi veriliyor Su buharı basıncının su ve buz üzerinde ayrı değerler göstermesine dayandırılan bu teori, buz kristal çekirdeklerinin mevcut olma şartlarına yan kalıyor Fazla karışık işlemleri ve formülleri ihtiva eden bu teorilerin tamamını zaten fazla az sayıdaki ilim adamları anlayabiliyor Ancak bu formülleri anlayanlar, ne kadar az olursa olsun, her yağmur damlacığının bu işi mükemmel bir şekilde başardığı ve o kompleks formülleri hiç şaşırmadan tatbik ettiği görülüyor Ve bu özellikleri ile meydana gelen her damla, ölümsüz bir ilmin pırıltılarını taşıyor
Evet, nihayet damlacıklar meydana geldi Ama o minicik bir yağmur damlası 3000 metre yukarıdan, gittikçe çoğalan bir çabucak yere inseydi, dokunduğu şeyi âdeta bir mermi gibi delecek ve böyle bir durumda, her rahmetten sonradan, bir felâket meydana gelecekti
Ama hiç de böylece olmaz! Yağmur damlası, yerçekimi kanununu koyan O ulu kudretin emriyle, o kanunun hükümlerinden muaf tutulmakta ve gitgide gelişen bir çabucak değil de, değişmez ve değişmez bir şipşak yere süzülerek yağmura rahmet denmesinin sırrını ve onu yağdıran Rabbimizin merhametini apaçık bir şekilde ilân etmektedir
Ulu Yaradanın buyruğu ve iradesi öyledir ancak, yağmur damlaları; ağır ağır, incitmeden, yıpratmadan yeryüzüne düşsün Toprak, onunla dirilsin, çiçekler onunla açsın, başaklar onunla yeşersin, fidanlar onunla büyüsün Kuşlar topraktan onun baştan sona yemlerini çıkartıp, sevinç çığlıklarıyla yavrularına götürebilsin Açılan goncalarda kelebekler uçuşsun Binbir çeşit kır çiçekleri, bembeyaz papatyalar, al renkli lâleler açılsın Her taraf İlâhi rahmetle dolup taşsın
Bir gün yağmur yağarken, başınızı gökyüzüne dürüst çevirip bir bakın, yüzünüze düşen o ufacık damlaların üzerinde, okyanuslardaki serin dalgaların, çöllerdeki kum fırtınalarının, yanardağlardan püsküren volkanik tozların izlerine rastlayacaksınız
O damlayı biraz daha özenle incelerseniz, bu izlerin hakiki sahibini de mutlaka görecek ve Onun ölümsüz merhametine, yağmur damlaları adedince şükredeceksiniz
Özel Baskı *
Gökyüzünden bir damla yağmur düşmesi için önce yoğunlaşma denilen olayın gerçekleşmesi gerekirGökyüzünde minicik, gözle görülmeyecek değin minik katı parçacıklar olmazsa, su buharı yoğunlaşamaz
Yoğunlaştırma çağrıda bulunmak, hava içindeki su buharının su damlacıkları haline geçmesi demektir
Bu katı parçacıklara yoğunlaşma çekirdekleri adı verilir İşte, hava içindeki su buharı, ancak bu çekirdeklerin üstünde yoğunlaşabiliyorlar Yoğunlaşma çekirdekleri olmazsa su buharı yoğunlaşamıyor, dolayısıyla su haline, yani bulut damlası haline geçemiyor
Peki bu yoğunlaşma çekirdekleri nedir?
Onlar katı, küçücük parçacıklar, toz ve tuz partikülleri, rüzgârlarla çöllerden savrulan minnacık kum tanecikleri, yanardağlardan fışkıran ve üst seviyelere dek yükselen ufak volkanik tozlar, göktaşı (göktaşları) sağanakları sırasında atmosfere giren dev kütlelerin ufalarak fidan gibi ışık halkası gelen parçaları ve nihayet tuzlu okyanuslardan havaya karışan ve sonradan rüzgârlarla atmosferin yüksek tabakalarına kadar taşınan tuz tanecikleridir
İşte bütün bu parçacıklara yoğunlaşma çekirdekleri ismi veriliyor
Denizcilerin belki maksimum korktukları şey, fırtınaya yakalanmaktır Korkunç dalgalar, köpüren, savrulan, çalkalanan, birbiri üzerine binen yüksek dalgalar Dalgalanmaya sebep olan nedir?: Kasırga Kasırga olmazsa, denizler çarşaf gibi olacak, ama, bu defa, fırtınalı, dalgalı denizdeki su yüzeyinden de ufacık tuzlu tanecikleri havaya karışmayacak Böylece yoğunlaştırma çekirdekleri meydana gelmeyecek ve yağış görülmeyecek
Yağışın gerçekleşmesi için sadece denizlerden veya okyanuslardan havaya karışan tuzlu parçacıkları yeterli değildir Şunu anında andırmak gerekir oysa gökten dünyamıza, her saniyede ortalama 17 milyon ton su düşmektedir Her saniyede 17 milyon ton yağmur suyunun yere düşmesi için, ondan daha pozitif miktarda yoğunlaştırma çekirdeklerine gereklilik olacağı şüphesizdir O halde diğer kaynaklar lâzımdır
Bir bulutun içinde milyarlarca bulut damlası denilen damlacıklar vardır Bunların çapları fazla ufak olup 001 mm kadardır Yani bir milimetrenin yüzde biri kadar büyüklükte Halbuki, bu kadar ufak bir bulut damlası yere düşemeyecek kadar hafiftir Bunun azıcık daha derlenip toplanması, yük ve hacim kazanması gereklidir
Bulut damlasının olgun bir yağmur damlası haline geçmesi için, çapını birkaç milimetreye kadar çıkartması lâzımdır Dikkat edin çıkartması lâzım diyoruz Bu basit bir iş değil Düşünce ve ilim sahibi insanların bile değil yapmaktan, anlamaktan zeka âciz oldukları şu yüce sırrı, kendi başına o damlacığın kuşkusuz bilmesi ve yapması imkânsızdır
Peki fakat nasıl başaracak bu ince işleri o damlacık
İşte bundan sonra, formüller, denklemler, hesaplar işin içine giriyor Birçok gelişmiş ülke üniversitelerinin laboratuvarlarında bu konuda tezler tartışılıyor, makaleler, konferanslar ve seminerlerde bu konu işleniyor acilen mevcut olan başlıca iki teori var
Çarpışma ve birleşme teorisi dediğimiz birinci teori, bulut damlacıklarının birbirleriyle çarpışarak kartopu misâlinde olduğu gibi, zamanla büyüdüğünü ileri sürüyor Bu çoğaltma sonucunda, bulut damlası, artık havada kalamayacak değin irileşiyor ve düşmeye başlıyor
Öteki teori ise, bulut içi sıcaklığının 0°Cın aşağı olduğu zamanlarda meydana gelen büyümeyi ele alıyor Bu teoriye özetle Bergeron Teorisi ismi veriliyor Su buharı basıncının su ve buz üzerinde ayrı değerler göstermesine dayandırılan bu teori, buz kristal çekirdeklerinin mevcut olma şartlarına yan kalıyor Fazla karışık işlemleri ve formülleri ihtiva eden bu teorilerin tamamını zaten fazla az sayıdaki ilim adamları anlayabiliyor Ancak bu formülleri anlayanlar, ne kadar az olursa olsun, her yağmur damlacığının bu işi mükemmel bir şekilde başardığı ve o kompleks formülleri hiç şaşırmadan tatbik ettiği görülüyor Ve bu özellikleri ile meydana gelen her damla, ölümsüz bir ilmin pırıltılarını taşıyor
Evet, nihayet damlacıklar meydana geldi Ama o minicik bir yağmur damlası 3000 metre yukarıdan, gittikçe çoğalan bir çabucak yere inseydi, dokunduğu şeyi âdeta bir mermi gibi delecek ve böyle bir durumda, her rahmetten sonradan, bir felâket meydana gelecekti
Ama hiç de böylece olmaz! Yağmur damlası, yerçekimi kanununu koyan O ulu kudretin emriyle, o kanunun hükümlerinden muaf tutulmakta ve gitgide gelişen bir çabucak değil de, değişmez ve değişmez bir şipşak yere süzülerek yağmura rahmet denmesinin sırrını ve onu yağdıran Rabbimizin merhametini apaçık bir şekilde ilân etmektedir
Ulu Yaradanın buyruğu ve iradesi öyledir ancak, yağmur damlaları; ağır ağır, incitmeden, yıpratmadan yeryüzüne düşsün Toprak, onunla dirilsin, çiçekler onunla açsın, başaklar onunla yeşersin, fidanlar onunla büyüsün Kuşlar topraktan onun baştan sona yemlerini çıkartıp, sevinç çığlıklarıyla yavrularına götürebilsin Açılan goncalarda kelebekler uçuşsun Binbir çeşit kır çiçekleri, bembeyaz papatyalar, al renkli lâleler açılsın Her taraf İlâhi rahmetle dolup taşsın
Bir gün yağmur yağarken, başınızı gökyüzüne dürüst çevirip bir bakın, yüzünüze düşen o ufacık damlaların üzerinde, okyanuslardaki serin dalgaların, çöllerdeki kum fırtınalarının, yanardağlardan püsküren volkanik tozların izlerine rastlayacaksınız
O damlayı biraz daha özenle incelerseniz, bu izlerin hakiki sahibini de mutlaka görecek ve Onun ölümsüz merhametine, yağmur damlaları adedince şükredeceksiniz
Özel Baskı *
Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.