Yakaza Alemi Nedir?
Yakaza, uyanıklık, dikkatli olmak, şuurlu olmak anlamlarına gelmektedir.
Bazıları uyanıkken uykudadır, bazıları ise uyurken aslında uyanıktır. Bu nedenle uyumak ve uyanık olmak kişiye göre değişir.
Kelime olarak uyanıklık demek olan yakaza; tasavvuf erbabınca, başlangıcı itibarıyla Hakk'ın emir ve yasakları karşısında uyanık, titiz ve duyarlı olmak; bir kısım ilahi ihsanlara mazhariyet manasında sonuç itibarıyla da değişik makam ve mertebeleride her zaman fikri, ruhi istikametini koruyup hep basiret üzere olmak demektir.
Peygamberlerin ve veli zatların rüyaları yakazadır. Ancak bazı rüyaların tabiri gerekmektedir. Bunun için de asfiye denilen zatların bu rüyaları tabir etmesi gerekir ki maksat ve mana anlaşılsın.
Sekr hali ise, manevi bir sarhoşluk hali olduğundan, bu durumdaki bir velinin söylediği bazı sözler ölçüsüz olabileceğinden tefsir ve tabiri gerekebilir. Bu açıdan sekr halinin tam bir yakaza olmadığı, bazı şeylerin mutlaka tabir ve tefsiri lazım geldiği açıktır.
Yakaza ehli, seyr-i süluk-i ruhaninin hemen her mertebesinde basiret üzere hareket eder ve her davranışıyla:
“De ki: İşte benim yolum budur! Ben basiret ve idraklerine seslenerek insanları Allah'a çağırıyorum." ( Yusuf Suresi 12/108)
hakikatını temsil eder. Duyup işittiği her şeyden kendine göre bir nasihat çıkarır. Gördüğü her nesne ve her hadiseyi farklı bir ibret levhası gibi değerlendirir ve sürekli tezekkür, tefekkür ve tedebbür ufuklarında dolaşır. Sözlerinde hikmet, susmasında ibret, tavırlarında da mehabet vardır. Karşılaştığı her çehrede Hakk'ı hatırlar ve ürperir, onun simasının müşahedesinde de hep Hak hatırlanır.
Göz ve gönlün yakazası, Hakk'ın her an, her halimizi görmesi, bilmesi ve yaratması bilincini sürekli korumakla, his, idrak, irade ve kalblerimizle O'na yönelerek, ömrümüzü hep O'nun huzurunda bulunma adabıyla sürdürmektir.
Yakaza, uyanıklık, dikkatli olmak, şuurlu olmak anlamlarına gelmektedir.
Bazıları uyanıkken uykudadır, bazıları ise uyurken aslında uyanıktır. Bu nedenle uyumak ve uyanık olmak kişiye göre değişir.
Kelime olarak uyanıklık demek olan yakaza; tasavvuf erbabınca, başlangıcı itibarıyla Hakk'ın emir ve yasakları karşısında uyanık, titiz ve duyarlı olmak; bir kısım ilahi ihsanlara mazhariyet manasında sonuç itibarıyla da değişik makam ve mertebeleride her zaman fikri, ruhi istikametini koruyup hep basiret üzere olmak demektir.
Peygamberlerin ve veli zatların rüyaları yakazadır. Ancak bazı rüyaların tabiri gerekmektedir. Bunun için de asfiye denilen zatların bu rüyaları tabir etmesi gerekir ki maksat ve mana anlaşılsın.
Sekr hali ise, manevi bir sarhoşluk hali olduğundan, bu durumdaki bir velinin söylediği bazı sözler ölçüsüz olabileceğinden tefsir ve tabiri gerekebilir. Bu açıdan sekr halinin tam bir yakaza olmadığı, bazı şeylerin mutlaka tabir ve tefsiri lazım geldiği açıktır.
Yakaza ehli, seyr-i süluk-i ruhaninin hemen her mertebesinde basiret üzere hareket eder ve her davranışıyla:
“De ki: İşte benim yolum budur! Ben basiret ve idraklerine seslenerek insanları Allah'a çağırıyorum." ( Yusuf Suresi 12/108)
hakikatını temsil eder. Duyup işittiği her şeyden kendine göre bir nasihat çıkarır. Gördüğü her nesne ve her hadiseyi farklı bir ibret levhası gibi değerlendirir ve sürekli tezekkür, tefekkür ve tedebbür ufuklarında dolaşır. Sözlerinde hikmet, susmasında ibret, tavırlarında da mehabet vardır. Karşılaştığı her çehrede Hakk'ı hatırlar ve ürperir, onun simasının müşahedesinde de hep Hak hatırlanır.
Göz ve gönlün yakazası, Hakk'ın her an, her halimizi görmesi, bilmesi ve yaratması bilincini sürekli korumakla, his, idrak, irade ve kalblerimizle O'na yönelerek, ömrümüzü hep O'nun huzurunda bulunma adabıyla sürdürmektir.