iltasyazilim
FD Üye
Kul olarak iki özelliğimiz var: Biri sonsuz musibetlere karşı acziyetimiz, diğeri sonsuz ihtiyaçlarımıza karşılık fakirliğimiz Rabbimiz’e iltica ederek ihtiyaçlarımızı gidermesini istiyoruz; ancak bu sebeplere riayet etmemizi, engellememeli
Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) yaptığı her duada duayı hangi gaye ile okumak gerektiğini bildirmemiştir Bundan dolayı bütün dualardaki ortak hakikati kavramak çok önemlidir Küllî bir nazarla bakıldığında dualarda esas olan hususun teveccüh olduğu anlaşılacaktır Yani Rabbimize yaptığımız dua ve niyazların ortak teması, O’na teveccüh etmek, O’na açılan kapının tokmağına dokunmaktır
Rabbimize yaptığımız dua ve niyazların bütünü için geçerli olan diğer bir hususiyet ise bu duaların bizim kuvvei mâneviyemizi takviye etmeleridir Hâkimi Mutlak olan Allah, bizimle beraber olduktan, mümin de bunun bilincinde olarak hareket ettikten sonra hiçbir kimsenin veya hâdisenin dua dua yalvaran bir mümine zararının dokunması mümkün değildir Duaların mümine kazandırdığı sırlardan biri de Allah’a karşı yaptığı niyazların onun için çok yüksek bir moral kaynağı olduğudur
Meselenin diğer bir yanı da şudur: Allah’a sığınılacak hususlardan korunmak istenilmesi ve bunun hedef alınması, bu hususların hârici şartlarına riayet edilmesini de nazara verir Meseleyi bir misalle açalım:
Efendimiz’in yaptığı dualardan biri şudur: “Allâhümme innî eûzü bike mine’lhemmi ve’lhazeni ve eûzü bike mine’laczi ve’lkeseli ve eûzü bike mine’lcübni ve’lbuhli ve eûzü bike min galabeti’ddeyni ve kahri’rricâli Allahım! Üzüntüden, tasadan, acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, borca yenik düşmekten, başkalarının ayağı altında iki büklüm kalıp ezilmekten, insanların galebe ve sataşmasından Sana sığınırım (Buhari, Daavat, 3638)
Efendimiz’in yaptığı bu duada Allah’a sığındığı hususlardan biri “hazendir Hazen, tasa, keder ve işin sarpa sarması gibi manalara gelir İnsanın içindeki tasa ve keder, bazen hem işlerin sarpa sarmasına hem de düşüncenin mesnetsizliğinden ve çaresizlikten kendini gama salıvermeye sebep olur Biz dua ederken Allah’a sığınmış oluyoruz Zira gerçek melce’ ve mence (sığınılacak yer) Allah Teâlâ’dır Sadece O’na sığınılır ve her şey O’ndan beklenir Bu husus, teveccühte kulun Rabbisine karşı edebi ve saygısıdır
DUA İLE RABBİMİZLE KONUŞURUZ
İşte mümin Allah’a yalvarmakla, tazarru ve niyazda bulunmakla aslında O’nunla gizlice konuşmuş olmaktadır Bu da bütün kendi güç ve kuvvetinden geri durma manasına gelir Müminin yaptığı dua ile adeta “Sadece ve sadece Senin güç ve kuvvetine sığındım Allah’ım! demektedir “Allah’ım! Bütün şer güçlerin şerrinden, hile ve tuzaklarından Sana sığınıyorum demenin yanı başında, “Nefsimin şerrinden de Sana sığınıyorum demiş olmaktadır Böyle bir duada bulunma bu manaları ihtiva ettiği gibi bir de “Allah’ım! Eğer Sen muhafaza buyurmazsan hiç kimse beni koruyamaz manasını da içerir Bu da doğrudan doğruya O’ndan O’nu istemek demektir
Mevzu ile alakalı mülahazalarımıza, ele aldığımız dua üzerinden devam edersek, tasa ve kederden sıyrılma meselesinin bir mümin için hedef olmasının vurgulandığını belirtmek de yerinde olur Yani bu dua, insanın tasa ve kederlerinin ruhunu sarmasına sebep olan ihmal, söz ve davranışlardan uzak durmayı da nazara vermektedir Bu açıdan böyle bir duayı yapan müminin aynı zamanda tasa ve kederlerden sıyrılma gayreti ve cehdi içinde olması gerekmektedir
Binaenaleyh madem dua ile istediğimiz hususu hedef alıyoruz ve bu husus bizim için bir gâyei hayâl oluyor ve arzu ve isteklerimize ulaşmak istiyoruz Öyle ise bu isteklerimizin aksini netice verecek sebeplere karşı tavrımızın olması, aynı zamanda arzu ettiğimiz hususa ulaşmak için gerekli olan sebeplere riayet etmemiz gerekir Hususiyle de sebepler dairesinde bulunduğumuz sürece ki bu durum insanın ömrü bitene kadar devam eder sebeplere riayet bizim için bir sorumluluktur
Alıntıdır
Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) yaptığı her duada duayı hangi gaye ile okumak gerektiğini bildirmemiştir Bundan dolayı bütün dualardaki ortak hakikati kavramak çok önemlidir Küllî bir nazarla bakıldığında dualarda esas olan hususun teveccüh olduğu anlaşılacaktır Yani Rabbimize yaptığımız dua ve niyazların ortak teması, O’na teveccüh etmek, O’na açılan kapının tokmağına dokunmaktır
Rabbimize yaptığımız dua ve niyazların bütünü için geçerli olan diğer bir hususiyet ise bu duaların bizim kuvvei mâneviyemizi takviye etmeleridir Hâkimi Mutlak olan Allah, bizimle beraber olduktan, mümin de bunun bilincinde olarak hareket ettikten sonra hiçbir kimsenin veya hâdisenin dua dua yalvaran bir mümine zararının dokunması mümkün değildir Duaların mümine kazandırdığı sırlardan biri de Allah’a karşı yaptığı niyazların onun için çok yüksek bir moral kaynağı olduğudur
Meselenin diğer bir yanı da şudur: Allah’a sığınılacak hususlardan korunmak istenilmesi ve bunun hedef alınması, bu hususların hârici şartlarına riayet edilmesini de nazara verir Meseleyi bir misalle açalım:
Efendimiz’in yaptığı dualardan biri şudur: “Allâhümme innî eûzü bike mine’lhemmi ve’lhazeni ve eûzü bike mine’laczi ve’lkeseli ve eûzü bike mine’lcübni ve’lbuhli ve eûzü bike min galabeti’ddeyni ve kahri’rricâli Allahım! Üzüntüden, tasadan, acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, borca yenik düşmekten, başkalarının ayağı altında iki büklüm kalıp ezilmekten, insanların galebe ve sataşmasından Sana sığınırım (Buhari, Daavat, 3638)
Efendimiz’in yaptığı bu duada Allah’a sığındığı hususlardan biri “hazendir Hazen, tasa, keder ve işin sarpa sarması gibi manalara gelir İnsanın içindeki tasa ve keder, bazen hem işlerin sarpa sarmasına hem de düşüncenin mesnetsizliğinden ve çaresizlikten kendini gama salıvermeye sebep olur Biz dua ederken Allah’a sığınmış oluyoruz Zira gerçek melce’ ve mence (sığınılacak yer) Allah Teâlâ’dır Sadece O’na sığınılır ve her şey O’ndan beklenir Bu husus, teveccühte kulun Rabbisine karşı edebi ve saygısıdır
DUA İLE RABBİMİZLE KONUŞURUZ
İşte mümin Allah’a yalvarmakla, tazarru ve niyazda bulunmakla aslında O’nunla gizlice konuşmuş olmaktadır Bu da bütün kendi güç ve kuvvetinden geri durma manasına gelir Müminin yaptığı dua ile adeta “Sadece ve sadece Senin güç ve kuvvetine sığındım Allah’ım! demektedir “Allah’ım! Bütün şer güçlerin şerrinden, hile ve tuzaklarından Sana sığınıyorum demenin yanı başında, “Nefsimin şerrinden de Sana sığınıyorum demiş olmaktadır Böyle bir duada bulunma bu manaları ihtiva ettiği gibi bir de “Allah’ım! Eğer Sen muhafaza buyurmazsan hiç kimse beni koruyamaz manasını da içerir Bu da doğrudan doğruya O’ndan O’nu istemek demektir
Mevzu ile alakalı mülahazalarımıza, ele aldığımız dua üzerinden devam edersek, tasa ve kederden sıyrılma meselesinin bir mümin için hedef olmasının vurgulandığını belirtmek de yerinde olur Yani bu dua, insanın tasa ve kederlerinin ruhunu sarmasına sebep olan ihmal, söz ve davranışlardan uzak durmayı da nazara vermektedir Bu açıdan böyle bir duayı yapan müminin aynı zamanda tasa ve kederlerden sıyrılma gayreti ve cehdi içinde olması gerekmektedir
Binaenaleyh madem dua ile istediğimiz hususu hedef alıyoruz ve bu husus bizim için bir gâyei hayâl oluyor ve arzu ve isteklerimize ulaşmak istiyoruz Öyle ise bu isteklerimizin aksini netice verecek sebeplere karşı tavrımızın olması, aynı zamanda arzu ettiğimiz hususa ulaşmak için gerekli olan sebeplere riayet etmemiz gerekir Hususiyle de sebepler dairesinde bulunduğumuz sürece ki bu durum insanın ömrü bitene kadar devam eder sebeplere riayet bizim için bir sorumluluktur
Alıntıdır