Bütün canlılar için sevdiği, bağlandığı birini kaybetmek ve bu süreçle başa çıkmak kolay değildir. İnsan için hayatta yas tutmaktan daha büyük ve zor bir uğraş yoktur. İnsan, doğum anından itibaren sevgiye ve güvene dayalı ilişkiler kurar. İnsan, hayatında bir şeyler yolunda gitmediğinde, kendini mutsuz hissettiğinde, bağlılık oluşturduğu kişilerin yanına koşar. Peki ya bu derin bağlılık oluşturduğu kişiye ya da kişilerin başına bir şey gelirse? İşte o zaman yas duyguları diye tabir edilen, kaygı, üzüntü, keder gibi duyguları yoğun olarak yaşamaya başlar. Yaşam süresince çeşitli sebeplerle yaşanan kayıplar ve bu kayıplar karşısında verilen tepkiler, hissedilen duygular ile değişen fizyolojinin tümünü ‘’yas’’ olarak tanımlıyoruz.
Klinik Psikolog Dila Soğancı Yas Süreci konusunda bilgi verdi;
Yas sürecini; evcil hayvanımızın ölümü, çalışmakta olunan işin kaybı, savaşlar, büyük toplumsal felaketler, partnerinden ayrılma, ebeveynlerin boşanması, hamilelik dönemi bebeğini düşürme ya da hamileliğin sonlanması, sakatlığa bağlı olarak hareket kısıtlanması ve yaşam sürdürülen ülkeden ayrılma sebepleriyle yaşanabilir.
Yas nasıl bir süreçtir?
Yas süreci, kişiden kişiye değişmektedir. Aynı şekilde yas tutan, aynı tepkileri ve duyguları yaşayan iki kişi bulmak bile zordur. Kaybın şekli, daha önce yaşanılan kayıp yaşantısı, kaybedilen kişiyle ilişkinin yakınlığı ve kalitesi, dini ve kültürel inançlar, kişinin baş etme becerisi, fiziksel sağlık ve destek kaynakları gibi birçok neden yas sürecini kişiye özgü bir hale getirir fakat kişiler benzer duygular yaşar ve benzer tepkiler verir. Yas sürecinin uzunluğu da kişiden kişiye değişen bir durumdur. Yas süreci, kişi yakınını kaybettiği andan itibaren başlayıp yaklaşık 1 yıl kadar devam eder.
Genellikle bu bir yıllık süreçte kişi ilk etapta şok ve hissizlik yaşar. Şaşkınlık, kabullenememe, inkâr, ne hissettiğini bilememe, kafa karışıklığı ve karar verme yetisinin kaybolması da ilk tepkiler arasındadır. Ardından, kişi içinde olduğu durumu ölümü/kaybı bir süre reddedebilir, hiçbir şey olmamış gibi gündelik yaşamına geri döndüğü davranışlar sergileyebilir. Bu tepkiler yaşanılan üzücü durumdan kısa bir süre sonra oluşmaktadır. Kişi daha sonra üzüntü ve özlem hissetmeye başlar. Kaybedilen/ölen kişiyle olan anılar, sosyal çevresi içinde yad edilir. Yalnızlık ve öfke gibi duygular bu sürecin bir parçasıdır. Kişi genellikle ‘neden ben’ sorusunu sorar. Ölen/kaybedilen kişiye de, bırakıp gittiği için öfke yaşanır. Ani duygu değişimi de bu süreçte yaşayabilir.
Ölüm/kayıp sonrası içteki sürecin bastırılmaması gerekmektedir, bu nedenle sadece ilaç tedavisi ile kişinin yaşadığı yas süreci çözülmez. Yas sürecinin önemli bir aşaması da, kişinin kaybı/ölümü kabullenmesidir. İşte bu aşamada kişi sosyal ve iş hayatında bir takım güçlükler yaşar. Son evre olan kabullenme evresinde, kişi artık ölümü/ kaybı kabul ederek normal yaşama dönmeye başlar.
ilki kaybedilen kişinin kim olduğudur; kişi sevdiği ve bağlı olduğu Yas sürecini etkileyen faktörlerden birini kaybettiğinde, psikolojik olarak daha sancılı bir sürece girer. Eşini kaybetmiş biri, dostunu, arkadaşını, güvencesini, çocukları varsa eğer onların ebeveynini de kaybetmiş olmaktadır. Diğer bir faktör kaybedilen kişiyle olan ilişki niteliğidir. Kaybedilen kişiyle sürekli yaşanılan bir sorun varsa, bunların çözümlenememesi, kişinin kendini suçladığı bir yas süreci yaşamasına neden olabilir. Kişinin nasıl kaybedildiği/öldüğü de önemli faktörlerden biridir. Örneğin intihar edip ölen bir kişinin yakınının yaşadığı yas süreciyle, uzun süre kanser tedavisi görüp ya da uzun süre yoğun bakımda kalıp ölen bir kişinin yakınının yaşadığı yas süreci ve yas uzunluğu farklılık göstermektedir.
Profesyonel destek almak gerekir mi?
Doktor kontrolsüz ilaç kullanma, alkol tüketimindeki artış, kendine zarar vermeyi düşünme, sürekli olarak sorumluluklarını ve öz bakımını ihmal etme, yas sürecinin 1 yıldan fazla sürmesi ve kişinin kendi hayatına dönemediği durumlar, kişinin kendini sosyal hayattan izole etmesi, ölüm ve ölümü anımsatan konulardan konuşmaktan kaçma, yas sürecini yaşamamak için kişinin kendine sürekli meşgul etmesi, fiziksel şikâyetlerin artması, kişinin yoğun suçluluk duygusu hissetmesi gibi durumlarda profesyonel destek almak gereklidir.
Yas Sürecini Daha Sağlıklı Geçirebilmek İçin Neler Yapılabilir?
Kişinin kendine sabırlı ve anlayışlı olmayı öğrenmesi, yas süreciyle baş edebilmek için kendine süre tanıması gerekmektedir. Yas sürecini tek başına yaşamak yerine, güvenilen birine yaşanılan hisleri anlatmak, kişiye sosyodestek olacaktır. Uyku, besin gibi temel ihtiyaçlara özen göstermek, yas süreciyle baş edebilmek ve daha kısa sürede yas sürecinizi tamamlama adına gereklidir. Eğer aile içi bir kayıp var ise; ailedeki diğer yas tutan kişileri üzmemek, onlara karşı güçlü görünmek ve onları korumak için, yaşadığınız duygular aile içinde dile getirilmekten kaçınılabilir. Fakat aile içinde hissedilen duyguları konuşmak, anıları paylaşmak ailecek birbirinizi daha iyi tanıyıp ve bu yas sürecini başlatıp bitirmeyi sağlar. Yıldönümü, bayram, doğum günü gibi kişiler için önemli günler zor geçebilir. Bu günlerde birinden destek almak, yanında olmak yaşanılan zorluğu azaltır. Yaşanılan yas süreci ne şekilde olursa olsun, bu tepkilerin normal tepkiler olduğunu unutmayın. Fakat bu sürecin olması gerektiğinden fazla sürmemesi önemlidir. Yas sürecinin şok, hissizlik, öfke gibi evrelerini geçemezseniz ya da yakınlarınızda böyle bir durumu gözlemlerseniz psikolojik destek almak gereklidir.
Peki ya kaybı olan çocuklar…
Çocuklar için bu durumlarda açık ve dürüst olunması gerekmektedir. Çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine uygun açıklamalarda bulunulmalıdır. İlk olarak çocuğa doğumun, büyümenin ve ölümün ne demek olduğu anlatılmalıdır. Ölüm/kayıp; seyahate çıktı, yolculukta gibi kavramlarla açıklanmamalıdır ve bu durum bir anda söylenmemelidir. Örneğin, bir kaza sonucu oluşan bir ölüm var ise; aşama aşama anlatın (ambulans geldi, hastaneye gidildi vs.). Çocuğun soru sormasına izin verilmelidir. Çocuk yas sürecinde aynı soruları tekrar tekrar sorabilir, bu konuda sabırlı olup tutarlı cevaplar verilmelidir. Olayı olduğu gibi, sadece çocuğun yaş seviyesine uygun biçimde anlatmaya dikkat edilmelidir. Çocuğa, hayatta kalan diğer kişilerin güvende olduğunu belirtilmelidir. Üzülmesin diye çaba sarf etmek yerine, duygularını ve üzüntülerini anlamaya çalışıp ortak olunmalıdır. Ölen/kaybedilen kişiye ait eşyalar çocuğun etkilenmesinden korkup ortadan kaldırmamalıdır, çocuğunuzun cenaze törenine katılmasına izin verilmelidir. Çünkü kaybı/ölümü çocuk için gerçek kılabilmek önemlidir. Ayrıca çocuğun psikolojik destek alması da gerekebilir.