Neden yaşamla birebir ilişkisi vardır tiyatronun????
Cunku o yaşamın icinden damıtır oyunlarını!!!
Ve yaşamın kendisi bir tiyatrodur aslında!!!
Bebeklikte başlar oyunculukHer ağlayışında kendisini anne veya babasının koynunda bulan bebek, ilk oyununu sergilerHicbir fiziksel sorunu olmasa bile ağlaması oyunun ilk sahnesidirEvet o sahneler,sahnelere eklenir
Ve en Saf,en temiz ilk oyun tamamlanır:
“cocukluk yıllarım!!
Bu oyun belki de bizim kendi yazdığımız ve oynadığımız ilk ve son oyundur!!!
Daha sonraki oyunları kendi yazabilen, rolunu kendi secebilen o kadar az insan vardır kiOnlar bunun farkına bile varmazlarBu oyunun en onemli hatta belki de yegane kuralı en az bir olmak uzere seyirci olmasıdır Seyircisiz tiyatro olmaz,seyirci olduğu surece oyuncu herzaman vardır
Bu oyuncu eştir,evlattır,anadır,babadır!!!
Ya da bizzat seyircinin ta kendisidir!!
Seyirci bulduğu surece insan oyununu oynamaktan,onun alkışlarıyla mest olmaktan kendisini alamazCunku insan ruhunun alkışlara,okşanmalara ihtiyacı vardırİşte bu yuzden belki de biz,kendi sectiğimiz rolu değil başkalarının bize verdiği,uygun bulduğu rolleri oynadığımızın farkına bile varamayızFarkına vardığımızda da,iş işten gecmis olabilir!!!
Elbette bunun istisnaları da vardır
Oyununun kurallarını kendileri koyanlar!!!
Zorlu bir yoldur kendilerine cizdikleriBu yolda direnemiyen ,tokezliyen Cayanlar,bıkanlar cabuk terkederler sahneyi,ya da suyuna gitmeyi yeğlerler seyircilerinin
EvetAslolan kendi hayatını ve kendi sectiği rolu tutkuyla,aşkla ve inancla oynamaktırYaşam size aşk’ı sunduğunda Mecnun gibi collere duşmekten Kerem gibi dağları delmekten hic cekinmemeniz gerekir!!!
Tereddut ederseniz,o rolu hayat bir başkasına verecek,size de oyunda figuranlık ya da sahne dışından seyretmek duşecektir!!
Rolunuzu oynarken de kendinizden şuphe ettiğiniz,ozguveninizi yitirdiğiniz anlar olacaktır belkiAma hic ummadığınız bir anda,salonun bomboş olduğunu zannettiğinizde once bir alkis sonra ikincisi,daha sonra dolup taşan bir salon dolusu insanın alkışıyla şaşkına donebilirsinizBu cınlıyan alkış sesleri sizi onaylayan,teşvik eden,ic sesiniz de olabilirHer iki durumda doğru yoldasınız demektir!!!
İşte o alkışlardır bizden geriye,hoş bir seda olarak kalacak olanSiz siz olun sectiğiniz rolu en iyi şekilde oynamaya calışınCunku hayatımızın rolunu oynama şansı bize genellikle bir kere verilirO rolu en Otantik ve en icten oynayanlar hep en cok alkışı toplayanlar,ismini afişlere buyuk harflerle yazdıranlardır
Ve en guzeli de son sahnenin perdesi kapandığında:
iyi ki yaşadımdiyebilmesidir insanın!!!
alintidir
Cunku o yaşamın icinden damıtır oyunlarını!!!
Ve yaşamın kendisi bir tiyatrodur aslında!!!
Bebeklikte başlar oyunculukHer ağlayışında kendisini anne veya babasının koynunda bulan bebek, ilk oyununu sergilerHicbir fiziksel sorunu olmasa bile ağlaması oyunun ilk sahnesidirEvet o sahneler,sahnelere eklenir
Ve en Saf,en temiz ilk oyun tamamlanır:
“cocukluk yıllarım!!
Bu oyun belki de bizim kendi yazdığımız ve oynadığımız ilk ve son oyundur!!!
Daha sonraki oyunları kendi yazabilen, rolunu kendi secebilen o kadar az insan vardır kiOnlar bunun farkına bile varmazlarBu oyunun en onemli hatta belki de yegane kuralı en az bir olmak uzere seyirci olmasıdır Seyircisiz tiyatro olmaz,seyirci olduğu surece oyuncu herzaman vardır
Bu oyuncu eştir,evlattır,anadır,babadır!!!
Ya da bizzat seyircinin ta kendisidir!!
Seyirci bulduğu surece insan oyununu oynamaktan,onun alkışlarıyla mest olmaktan kendisini alamazCunku insan ruhunun alkışlara,okşanmalara ihtiyacı vardırİşte bu yuzden belki de biz,kendi sectiğimiz rolu değil başkalarının bize verdiği,uygun bulduğu rolleri oynadığımızın farkına bile varamayızFarkına vardığımızda da,iş işten gecmis olabilir!!!
Elbette bunun istisnaları da vardır
Oyununun kurallarını kendileri koyanlar!!!
Zorlu bir yoldur kendilerine cizdikleriBu yolda direnemiyen ,tokezliyen Cayanlar,bıkanlar cabuk terkederler sahneyi,ya da suyuna gitmeyi yeğlerler seyircilerinin
EvetAslolan kendi hayatını ve kendi sectiği rolu tutkuyla,aşkla ve inancla oynamaktırYaşam size aşk’ı sunduğunda Mecnun gibi collere duşmekten Kerem gibi dağları delmekten hic cekinmemeniz gerekir!!!
Tereddut ederseniz,o rolu hayat bir başkasına verecek,size de oyunda figuranlık ya da sahne dışından seyretmek duşecektir!!
Rolunuzu oynarken de kendinizden şuphe ettiğiniz,ozguveninizi yitirdiğiniz anlar olacaktır belkiAma hic ummadığınız bir anda,salonun bomboş olduğunu zannettiğinizde once bir alkis sonra ikincisi,daha sonra dolup taşan bir salon dolusu insanın alkışıyla şaşkına donebilirsinizBu cınlıyan alkış sesleri sizi onaylayan,teşvik eden,ic sesiniz de olabilirHer iki durumda doğru yoldasınız demektir!!!
İşte o alkışlardır bizden geriye,hoş bir seda olarak kalacak olanSiz siz olun sectiğiniz rolu en iyi şekilde oynamaya calışınCunku hayatımızın rolunu oynama şansı bize genellikle bir kere verilirO rolu en Otantik ve en icten oynayanlar hep en cok alkışı toplayanlar,ismini afişlere buyuk harflerle yazdıranlardır
Ve en guzeli de son sahnenin perdesi kapandığında:
iyi ki yaşadımdiyebilmesidir insanın!!!
alintidir