“Merdiven inip çıkmazsam, aynanın karşısına geçip bakmazsam 18’lik kız gibiyim” derdi rahmetli teyzem, halini hatırını soranlara. Nur içinde yatsın, arifane konuşan, hayata pozitif bakan ve bize de örnek olan bir büyüğümdü.
Hastalığı nedeniyle yaşının adamı olamayan hastalarımız var. 70 yaşında olmasına rağmen 12 yaşında çocuk gibi davranışlar sergileyen hastada, ilk akla gelen “demans (bunama)” olmalıdır. 25 yaşındaki genç, kendini 70 yaşında hisseder ve hayatının tüm alanlarında performansını kaybeder ise “depresyon” düşünülür. 30 yaşındaki hasta, 3 yaşındaki bebek gibi parmak emer ve gerçeklikten kopuk yaşarsa “şizofreni” akla gelir. Verilen örneklerde ortak özellikler: kişilerin hastalığının olması, içgörünün olmaması ve gerçeği test etmenin bozuk olmasıdır. Yaşını yaşayamaması için hastaların geçerli mazeretleri vardır.
Peki ya sağlıklı bireyler “yaşının adamı olmaz” ise ne olur? Günlük yaşamda takdir edilecek şekilde yaşayan ve sağlıklı olan yaşlı gençleri ve genç olgunları bir kenarda tutarsak, hastalık mazereti olmayan, gerçeği test edebilen bireyler, farkında olmadan bazen çocuksu veya ergen gibi tavırlar sergiliyor. Çocukluk ve ergenlikte oluşan düşünce şemalarına (erken yaşantılarımızın ürünü) gerileme (regresyon) oluyor ve yaşının gereği gibi davranamıyor.
“Yaşının adamı olmak” ve yaşına uygun düşünüp davranmak için mevcut yaşımıza karşı farkındalığımızı artırmanız gerekiyor.