cebeci istasyonunda bir akşam ustu,
incecikten bir yağmur yağıyordu yollara,
yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi
sıcak bir kara sevda yureğimizin başında bağdaş kurup oturmuştu;
acımsı buruk
muhurlenmişti ağzımız bir sesizlik icinde,
sesizliği ustumuzden atamıyorduk
bir sacak altında kararsız ,yorgun
saatlerce duruyorduk kimse gormuyordu bizi
cebeci istasyonunda bir akşam ustu,
yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi
cebeci istasyonunda bir akşam ustu,
bir başka turluydu butun insanlar,
sen, bir başka turluydun
gozlerin yine oyle bir bilinmez renkteydi,
gozlerin gozlerimde erimekteydi
bir mermer heykel gibi yanımda duruyordun,
beni bırakma, diyordun
meyhane sarhoşları gibi ,
sırılsıklam bir yanlızlık duyuyorduk
ağlıyordum,ağlıyordun
cebeci istasyonunda bir tren ,
nefes nefese soluyordu,
gerilmiş bir keman teli gibiydik
ankara kalesinde bir eski calar saat,
bilmem kaca vuruyordu
bir yağmur yağıyordu inceden ince,
icimizdeki binbir duşunce ,
harmanlar misali savruluyordu
ıslanmış ceylan yavrusu gibi,
telil telil titriyordun
gitsek gitsek ,diyordun
yureğimin ortasından deli gonlumce,
sırılsıklam, paramparca , perme perişan ,
turkuler soyluyordun
ağlıyordun ,ağlıyordun
şimdi, şimdi seni duşunuyorum,
cebeci yollarında ruzgarlar esiyor serin
paramparca duşmuş gonul ufkuma ,
iki yıldız gibi gozlerin
gel ey yureğime saplanmış hancer,
gel ey yureğime oturmuş kurşun,
gocmen kuşlar gibi
gel artık,
ne olursun
YAVUZ BULENT BAKİLER
incecikten bir yağmur yağıyordu yollara,
yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi
sıcak bir kara sevda yureğimizin başında bağdaş kurup oturmuştu;
acımsı buruk
muhurlenmişti ağzımız bir sesizlik icinde,
sesizliği ustumuzden atamıyorduk
bir sacak altında kararsız ,yorgun
saatlerce duruyorduk kimse gormuyordu bizi
cebeci istasyonunda bir akşam ustu,
yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi
cebeci istasyonunda bir akşam ustu,
bir başka turluydu butun insanlar,
sen, bir başka turluydun
gozlerin yine oyle bir bilinmez renkteydi,
gozlerin gozlerimde erimekteydi
bir mermer heykel gibi yanımda duruyordun,
beni bırakma, diyordun
meyhane sarhoşları gibi ,
sırılsıklam bir yanlızlık duyuyorduk
ağlıyordum,ağlıyordun
cebeci istasyonunda bir tren ,
nefes nefese soluyordu,
gerilmiş bir keman teli gibiydik
ankara kalesinde bir eski calar saat,
bilmem kaca vuruyordu
bir yağmur yağıyordu inceden ince,
icimizdeki binbir duşunce ,
harmanlar misali savruluyordu
ıslanmış ceylan yavrusu gibi,
telil telil titriyordun
gitsek gitsek ,diyordun
yureğimin ortasından deli gonlumce,
sırılsıklam, paramparca , perme perişan ,
turkuler soyluyordun
ağlıyordun ,ağlıyordun
şimdi, şimdi seni duşunuyorum,
cebeci yollarında ruzgarlar esiyor serin
paramparca duşmuş gonul ufkuma ,
iki yıldız gibi gozlerin
gel ey yureğime saplanmış hancer,
gel ey yureğime oturmuş kurşun,
gocmen kuşlar gibi
gel artık,
ne olursun
YAVUZ BULENT BAKİLER