iltasyazilim
FD Üye
Yaz Kur’ân Kurslarını Ciddiye Almak
Anababanın çocuklarına karşı en mühim görevi onlara dini terbiyeyi vermesidir Dini terbiyenin can alıcı noktası da hiç şüphesiz Kur’ân eğitimi ve öğretimidir Anababa, çocuklarını Kur’ân’la tanıştırmak, buluşturmak ve kaynaştırmakla yükümlüdür
Hz Peygamber, yedi yaşına giren çocuklara namazın öğretilmesi ve emredilmesi ile ilgili anababayı sorumlu tutmuştur Bu yaşlarda çocuklara namazın öğretilmesi, dolaylı olarak Kur’ân’ın öğretilmesini de içermektedir Çünkü namazda kıraat yani Kur’ân okumak farzdır
Hz Peygamber’in şu uygulaması Kur’ân öğretiminin küçük yaşlarda başladığını göstermektedir Abdulmuttalip oğullarından bir çocuk konuşmaya başlayınca Hz Peygamber, onu şu âyeti yedi sefer okutarak talim ederdi “Hamd Allah’a olsun ki O, ne bir çocuk edinmiştir, ne de mülkünde ortağa sahiptir(İsrâ, 17111)1
Hz Peygamber, Kur’ân okuma konusunda anababalardan ve bütün eğitimcilerden şu önemli ilkenin takip edilmesini istemektedir: “Çocuklarınızı şu üç güzel haslet üzerinde terbiye ediniz Peygamberinizi, onun aile halkını ve Kur’ân okumayı sevdiriniz2
Kur’ân, âlemlerin Rabbı olan Allah’ın kelamıdır Dünya ve âhiret mutluluğunu sağlayan bu kitabın, en azından lafzının okunmasını çocuklara öğretmek anababanın temel vazifesidir Anababa şayet Kur’ân okumayı bilmiyorsa (aslında her Müslüman’ın hiç olmazsa Kur’ân’ı yüzünden okumayı bilmesi gerekir), çocuğuna Kur’ân’ı öğretmek için çare aramalı, Kur’ân’ın öğretildiği yerlere çocuğunu göndermeli ya da ekonomik imkanlarını zorlayarak Kur’ân’ı öğretecek ehil birini bulmalıdır Örgün eğitim içerisinde İmamHatip Liseleri ve Kur’ân Kursları hariç, Kur’ân’ın öğretilmesi için bir program olmadığına göre, bu konuda anababaya büyük görev düşmektedir
Bir çocuğa inandığı dinin kutsal kitabını öğretmemek kadar haksızlık düşünülemez Çocuğu bu haktan mahrum eden anababalar mesuldür Anababa bütün bunları düşünmeli ve Allah Teâlâ’nın huzurunda mahcup olmamak için elinden gelen gayreti esirgememeli ve fedakârlıktan çekinmemelidir İslam Dini ile izzet bulan hiçbir anababa, İslam’ın prensiplerini yaşamakta zafiyeti olsa bile, çocuğunu Kur’ân taliminden mahrum bırakmayı asla düşünmez Kur’ân, lafız ve mana olarak da Allah’tan geldiğine göre, onu öğrenmek kadar insanı mutlu edecek ve dinî eğitim açısından çocuğa tesir edecek, bilgilendirecek ve feyzini artıracak hiçbir düstur yoktur Çocuğa Kur’ân’ı sevdirmenin birinci yolu onu, Kur’ân’ın lafzı ile buluşturmak ve tanıştırmaktır Kur’ân’ın lafzını öğrenmeden, manaya ulaşılamaz Bu sebeple önce Kur’ân’ın lafzı, daha sonra da muhtevası öğretilmelidir
Kur’ân bir nurdur Hak ile batılı birbirinden ayıran bir Kitabı Kerimdir Onun ışık saçan prensipleri ile çocuklar neyin doğru, neyin eğri, neyin hata, neyin sevab, neyin hak, neyin batıl olduğunu anlar Adalet, şefkat, merhamet, doğruluk, cömertlik, sabır, şecaat, kanaat, tevazu gibi üstün değerler onunla elde edilir İnsanlığın ve özellikle günümüz gençliğinin fitne, fesat, anarşi, inanç buhranı, alkol, kumar, uyuşturucu, fuhuş, müstehcenlik, kimlik bunalımı gibi bela ve musibetlerden kurtuluşu Kur’an’ın hayat suyunu içmelerine bağlıdır Kur’ân’ın rehberliği olmadan gençliğin ve çocuklarımızın istikametini bulmaları mümkün değildir
Bu konuda Hz Peygamber’imizin şu hadisi önemli bir çıkış yolu göstermektedir
“Muhakkak ki ileride karanlık gece parçaları gibi fitneler ortaya çıkacaktır Bunun üzerine “Ey Allah’ın Resûlü! Ondan kurtuluş nasıl olur?
diye sorulunca Hz Peygamberimiz şöyle buyurdu:
“Allah Teâlâ’nın kitabı Onun içinde sizden öncekilerin, sizden sonrakilerin haberleri ve sizinle ilgili hükümler vardır O, bir eğlence vasıtası olmayan hak ile batılı birbirinden ayıran bir kitaptır Onu (n hükümlerini) kibirlenerek terk edenin Allah belini kırar Kim doğru yolu ondan başkasında ararsa Allah onu sapıklığa düşürür O, Allah’ın sağlam ipi ve apaçık nurudur Hikmet dolu Kur’ân’dır O, doğru yolun kendisidir Nefsânî arzuların sapıtmamasına, görüşlerin dağılmamasına yegane sebep odur Alimler ona doymaz, Allah’tan korkarak günah işlemekten çekinenler, ondan usanmazlar Onun ilmini bilen ileri gider, onunla amel eden sevap kazanır Onunla hüküm veren adaletle hükmetmiş olur Onun (hükümlerine) sımsıkı sarılan doğru yolu bulur “3
Çocuğun Allah’ı ve Peygamberini sevmesi Kur’ân eğitimine bağlıdır “Allah Teâlâ’ya Kur’ân, yeryüzü, gökyüzü ve onların içerisinde bulunan herşeyden daha sevimlidir4 hadisinde beyan buyurulduğu üzere Kur’ân, Allah Teâlâ’nın sevdiği bir kitaptır Çünkü Kur’ân, onun kelamıdır Dolayısıyla Kur’ân’ı seven Allah’ı ve Peygamberini sever
Allah’ı ve Peygamberini seven de Kur’ân’ı sever Çocuklarımızı ve gençlerimizi Allah sevgisiyle yetiştirmenin yolu Kur’ân eğitimine bağlıdır Kur’ân sevgisi, ebedi ve tükenmeyen bir muhabbetin temelini oluşturur
Kur’ân öğrenmek ve okumak, İslam Dinin en önemli şiarıdır
Çocuğun kalbinde sağlam ve doğru inancın yerleşmesi, kuvvetlenip kök salması Kur’ân eğitiminden geçer Çocuk, akıl ve fizikî yönden elverişli olduğunda, ona Kur’ân’ın öğretilmesi, ezberletilmesi, Allah Teâlâ’nın kelamına karşı muhabbetini ve ilgisini artırır ve buna bağlı olarak da inancını sağlamlaştırır
Kur’ân öğrenmek, İslam fıtratı ile doğan çocuğun içerisinde olan iman cevherini geliştirir ve kuvvetlendirir
Çocuğun hayat boyu İslam fıtrat üzere hareket etmesini sağlar Çocuğun kalbinde ve zihninde âlemlerin Rabbi olan Allah’a karşı kulluğun yeşermesi de Kur’ân eğitimine bağlıdır Çocuğun ahlaklı, faziletli, dindar, anababasına bağlı olması ve insanlara saygılı olarak yetişmesinin yolu da Kur’ân talimiyle irtibatlıdır
“İçinde (ezberinde) Kur’ân’dan bir şey bulunmayan kimse, harap olmuş bir ev gibidir5 “ hadisinde açıkça ifade edildiği gibi, Kur’ân’dan yoksun olan kalpler, harap olmaya, huzursuz olmaya ve buhranlarla kıvranmaya mahkumdur Kalplerin huzuru ancak Allah’ı anmakla mümkündür Kur’ân’ın bir ismi de “zikirdir
Kur’ân okumak Allah’ı hatırlatan en önemli zikirdir “…Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur6 âyetinde açıkça vurgulandığı gibi Kur’ân, kalpleri sükuna erdiren bir hayat kaynağıdır
Gençliğimizin ve çocuklarımızın huzur ve mutluluk içinde yaşaması, toplum ve millet hayatının barış ve istikrar içerisinde devam etmesi, Kur’ân’a olan yakınlığımıza ve yönelişimize bağlıdır Çağımızın küfür, şirk, zulüm, günah ve isyan gibi olumsuzluklarına karşı çocuklarımızı ve gençlerimizi koruyacağımız tek kurtuluş reçetesi Kur’ân’ın diriltici ve hayat verici ilkeleridir Bu ilkeleri gençlere ve çocuklarımıza öğretmek için genel bir seferberliğe ihtiyaç vardır Bu sebeple en azından yeterli olmamakla beraber yaz Kur’ân kurslarını ciddiye almak ve iyi değerlendirmek zorundayız Bu konuda çeşitli fedakârlıkları göğüslemek, her annebaba için rahmet, bereket, nur, aydınlık, saadet ve şefaat kaynağı olacaktır ki, buna da toplum ve millet olarak şiddetle ihtiyacımız vardır
Dipnotlar: 1) İbrahim Canan, Hz Peygamberin Sünnetinde Terbiye, 1982, bs 100, (Abdurrezzâk İbnu Muhammed esSan’ânî, Musannefü Abdi’rRezzâk, Beyrut, 1970, IV, 334; İbn Ebî Şeybe, Musannefü İbni Ebî Şeybe, Haydarabad, 1966, I, 348 naklen); 2) İsmail b Muhammed elAclûnî, Keşfü’lHafâ ve Müzîlü’lİlbâs ammâ İştehera min’elEhâdîsi alâ Elsineti’nNâs, Beyrut, ts I, 74; 3) Ahmed b Hanbel, Müsned, I, 91; Tirmizî, Sünen, Kitabu Fedâili’lKur’ân, 14; Dârimî, Sünen, Kitâbu Fedâili’lKur’ân, 1; 4) Dârimî, K Fedâili’lKur’ân, 6; 5) Dârimî, K Fedâli’lKur’ân, 1; 6) Ra’d, 1328
Anababanın çocuklarına karşı en mühim görevi onlara dini terbiyeyi vermesidir Dini terbiyenin can alıcı noktası da hiç şüphesiz Kur’ân eğitimi ve öğretimidir Anababa, çocuklarını Kur’ân’la tanıştırmak, buluşturmak ve kaynaştırmakla yükümlüdür
Hz Peygamber, yedi yaşına giren çocuklara namazın öğretilmesi ve emredilmesi ile ilgili anababayı sorumlu tutmuştur Bu yaşlarda çocuklara namazın öğretilmesi, dolaylı olarak Kur’ân’ın öğretilmesini de içermektedir Çünkü namazda kıraat yani Kur’ân okumak farzdır
Hz Peygamber’in şu uygulaması Kur’ân öğretiminin küçük yaşlarda başladığını göstermektedir Abdulmuttalip oğullarından bir çocuk konuşmaya başlayınca Hz Peygamber, onu şu âyeti yedi sefer okutarak talim ederdi “Hamd Allah’a olsun ki O, ne bir çocuk edinmiştir, ne de mülkünde ortağa sahiptir(İsrâ, 17111)1
Hz Peygamber, Kur’ân okuma konusunda anababalardan ve bütün eğitimcilerden şu önemli ilkenin takip edilmesini istemektedir: “Çocuklarınızı şu üç güzel haslet üzerinde terbiye ediniz Peygamberinizi, onun aile halkını ve Kur’ân okumayı sevdiriniz2
Kur’ân, âlemlerin Rabbı olan Allah’ın kelamıdır Dünya ve âhiret mutluluğunu sağlayan bu kitabın, en azından lafzının okunmasını çocuklara öğretmek anababanın temel vazifesidir Anababa şayet Kur’ân okumayı bilmiyorsa (aslında her Müslüman’ın hiç olmazsa Kur’ân’ı yüzünden okumayı bilmesi gerekir), çocuğuna Kur’ân’ı öğretmek için çare aramalı, Kur’ân’ın öğretildiği yerlere çocuğunu göndermeli ya da ekonomik imkanlarını zorlayarak Kur’ân’ı öğretecek ehil birini bulmalıdır Örgün eğitim içerisinde İmamHatip Liseleri ve Kur’ân Kursları hariç, Kur’ân’ın öğretilmesi için bir program olmadığına göre, bu konuda anababaya büyük görev düşmektedir
Bir çocuğa inandığı dinin kutsal kitabını öğretmemek kadar haksızlık düşünülemez Çocuğu bu haktan mahrum eden anababalar mesuldür Anababa bütün bunları düşünmeli ve Allah Teâlâ’nın huzurunda mahcup olmamak için elinden gelen gayreti esirgememeli ve fedakârlıktan çekinmemelidir İslam Dini ile izzet bulan hiçbir anababa, İslam’ın prensiplerini yaşamakta zafiyeti olsa bile, çocuğunu Kur’ân taliminden mahrum bırakmayı asla düşünmez Kur’ân, lafız ve mana olarak da Allah’tan geldiğine göre, onu öğrenmek kadar insanı mutlu edecek ve dinî eğitim açısından çocuğa tesir edecek, bilgilendirecek ve feyzini artıracak hiçbir düstur yoktur Çocuğa Kur’ân’ı sevdirmenin birinci yolu onu, Kur’ân’ın lafzı ile buluşturmak ve tanıştırmaktır Kur’ân’ın lafzını öğrenmeden, manaya ulaşılamaz Bu sebeple önce Kur’ân’ın lafzı, daha sonra da muhtevası öğretilmelidir
Kur’ân bir nurdur Hak ile batılı birbirinden ayıran bir Kitabı Kerimdir Onun ışık saçan prensipleri ile çocuklar neyin doğru, neyin eğri, neyin hata, neyin sevab, neyin hak, neyin batıl olduğunu anlar Adalet, şefkat, merhamet, doğruluk, cömertlik, sabır, şecaat, kanaat, tevazu gibi üstün değerler onunla elde edilir İnsanlığın ve özellikle günümüz gençliğinin fitne, fesat, anarşi, inanç buhranı, alkol, kumar, uyuşturucu, fuhuş, müstehcenlik, kimlik bunalımı gibi bela ve musibetlerden kurtuluşu Kur’an’ın hayat suyunu içmelerine bağlıdır Kur’ân’ın rehberliği olmadan gençliğin ve çocuklarımızın istikametini bulmaları mümkün değildir
Bu konuda Hz Peygamber’imizin şu hadisi önemli bir çıkış yolu göstermektedir
“Muhakkak ki ileride karanlık gece parçaları gibi fitneler ortaya çıkacaktır Bunun üzerine “Ey Allah’ın Resûlü! Ondan kurtuluş nasıl olur?
diye sorulunca Hz Peygamberimiz şöyle buyurdu:
“Allah Teâlâ’nın kitabı Onun içinde sizden öncekilerin, sizden sonrakilerin haberleri ve sizinle ilgili hükümler vardır O, bir eğlence vasıtası olmayan hak ile batılı birbirinden ayıran bir kitaptır Onu (n hükümlerini) kibirlenerek terk edenin Allah belini kırar Kim doğru yolu ondan başkasında ararsa Allah onu sapıklığa düşürür O, Allah’ın sağlam ipi ve apaçık nurudur Hikmet dolu Kur’ân’dır O, doğru yolun kendisidir Nefsânî arzuların sapıtmamasına, görüşlerin dağılmamasına yegane sebep odur Alimler ona doymaz, Allah’tan korkarak günah işlemekten çekinenler, ondan usanmazlar Onun ilmini bilen ileri gider, onunla amel eden sevap kazanır Onunla hüküm veren adaletle hükmetmiş olur Onun (hükümlerine) sımsıkı sarılan doğru yolu bulur “3
Çocuğun Allah’ı ve Peygamberini sevmesi Kur’ân eğitimine bağlıdır “Allah Teâlâ’ya Kur’ân, yeryüzü, gökyüzü ve onların içerisinde bulunan herşeyden daha sevimlidir4 hadisinde beyan buyurulduğu üzere Kur’ân, Allah Teâlâ’nın sevdiği bir kitaptır Çünkü Kur’ân, onun kelamıdır Dolayısıyla Kur’ân’ı seven Allah’ı ve Peygamberini sever
Allah’ı ve Peygamberini seven de Kur’ân’ı sever Çocuklarımızı ve gençlerimizi Allah sevgisiyle yetiştirmenin yolu Kur’ân eğitimine bağlıdır Kur’ân sevgisi, ebedi ve tükenmeyen bir muhabbetin temelini oluşturur
Kur’ân öğrenmek ve okumak, İslam Dinin en önemli şiarıdır
Çocuğun kalbinde sağlam ve doğru inancın yerleşmesi, kuvvetlenip kök salması Kur’ân eğitiminden geçer Çocuk, akıl ve fizikî yönden elverişli olduğunda, ona Kur’ân’ın öğretilmesi, ezberletilmesi, Allah Teâlâ’nın kelamına karşı muhabbetini ve ilgisini artırır ve buna bağlı olarak da inancını sağlamlaştırır
Kur’ân öğrenmek, İslam fıtratı ile doğan çocuğun içerisinde olan iman cevherini geliştirir ve kuvvetlendirir
Çocuğun hayat boyu İslam fıtrat üzere hareket etmesini sağlar Çocuğun kalbinde ve zihninde âlemlerin Rabbi olan Allah’a karşı kulluğun yeşermesi de Kur’ân eğitimine bağlıdır Çocuğun ahlaklı, faziletli, dindar, anababasına bağlı olması ve insanlara saygılı olarak yetişmesinin yolu da Kur’ân talimiyle irtibatlıdır
“İçinde (ezberinde) Kur’ân’dan bir şey bulunmayan kimse, harap olmuş bir ev gibidir5 “ hadisinde açıkça ifade edildiği gibi, Kur’ân’dan yoksun olan kalpler, harap olmaya, huzursuz olmaya ve buhranlarla kıvranmaya mahkumdur Kalplerin huzuru ancak Allah’ı anmakla mümkündür Kur’ân’ın bir ismi de “zikirdir
Kur’ân okumak Allah’ı hatırlatan en önemli zikirdir “…Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur6 âyetinde açıkça vurgulandığı gibi Kur’ân, kalpleri sükuna erdiren bir hayat kaynağıdır
Gençliğimizin ve çocuklarımızın huzur ve mutluluk içinde yaşaması, toplum ve millet hayatının barış ve istikrar içerisinde devam etmesi, Kur’ân’a olan yakınlığımıza ve yönelişimize bağlıdır Çağımızın küfür, şirk, zulüm, günah ve isyan gibi olumsuzluklarına karşı çocuklarımızı ve gençlerimizi koruyacağımız tek kurtuluş reçetesi Kur’ân’ın diriltici ve hayat verici ilkeleridir Bu ilkeleri gençlere ve çocuklarımıza öğretmek için genel bir seferberliğe ihtiyaç vardır Bu sebeple en azından yeterli olmamakla beraber yaz Kur’ân kurslarını ciddiye almak ve iyi değerlendirmek zorundayız Bu konuda çeşitli fedakârlıkları göğüslemek, her annebaba için rahmet, bereket, nur, aydınlık, saadet ve şefaat kaynağı olacaktır ki, buna da toplum ve millet olarak şiddetle ihtiyacımız vardır
Dipnotlar: 1) İbrahim Canan, Hz Peygamberin Sünnetinde Terbiye, 1982, bs 100, (Abdurrezzâk İbnu Muhammed esSan’ânî, Musannefü Abdi’rRezzâk, Beyrut, 1970, IV, 334; İbn Ebî Şeybe, Musannefü İbni Ebî Şeybe, Haydarabad, 1966, I, 348 naklen); 2) İsmail b Muhammed elAclûnî, Keşfü’lHafâ ve Müzîlü’lİlbâs ammâ İştehera min’elEhâdîsi alâ Elsineti’nNâs, Beyrut, ts I, 74; 3) Ahmed b Hanbel, Müsned, I, 91; Tirmizî, Sünen, Kitabu Fedâili’lKur’ân, 14; Dârimî, Sünen, Kitâbu Fedâili’lKur’ân, 1; 4) Dârimî, K Fedâili’lKur’ân, 6; 5) Dârimî, K Fedâli’lKur’ân, 1; 6) Ra’d, 1328