Hic oturup duşundunuz mu dunyanın en cok futbolcu ithal eden ulkesi Brezilya’dan neyimiz eksik diye?
Evet aslında cok şeyimiz eksik elbette…
Ama salt yetenek acısından her turlu sidik yarıştırırız biz bu ulkeyle?
Neymiş efendim, Brezilyalı futbolcuları dunyadaki muadillerinden ekstra kılan?
Bir kere tekniklerini dar sokaklarda futbol oynamaya borclularmış: Peki kardeşim, bizim futbolcularımız Nou Camplardan, Bernabeular’dan, Stat De France’lardan, ya da puruzsuz, kadife gibi cim sahalardan mı geliyor?
Elbette hayır
Bizim oyuncularımız da binaların arasına sıkışmış, yarı asfalt, yarı taş, cakılla karışık mayın tarlalarından geliyor…
Neymiş efendim bir topun peşinden 30 kişi koşturuyormuş Brezilyalılar cocukken, kucuk sokaklarda da boyle tekniklerini geliştiriyorlarmış…
Bizde de her mahalle macı 14′erlikten oynanırdı balkondan biraz daha buyuk sahalarda… Fakat bizim tek eksiğimiz elimizdeki yeteneklerin değerini bilememek…
Her turnuvada bambaşka bir 11′le cıkıyor Brezilya Milli Takımı karşımıza…
Biz ise 15 sene Hakan Şukur’lu Milli Takımı izledik televizyon başlarında ve statlarda… Bizim tek sucumuz kendi icimizdeki değerleri verimli ve efektif değerlendirememek, eldeki cevheri işleyememek, bakıp da gorememek, gorup de anlayamamak olsa gerek…
Şimdi konuyu nereye bağlayacağımıza gelelim:
Beşiktaş bildiğiniz gibi bu ay başında İtalya’dan bir Ferrari (!) aldı… Oysa ki bizim icin o tarihe kadar Ferrari, bakıp da ic cekmekten oteye gidemediğimiz bir hız canavarıydı…
Fazla geyik yapmaya gerek yok;
Bu ulkenin 3 buyuk takımından birini duşunun…
Gectiğimiz senenin de cifte kupa apoletli takımı… Bu sene Şampiyonlar Ligi’nde mucadele edecekleri icin iddialı bir kadro kurmanın peşindeler…Teknik direktorleri savunmanın gobeğine takviye istedi…Ama once Milli Takım’ın 2 stoperinden birini dikkatsizlik nedeniyle ellerinden kacırdılar…
Donduler Avrupa’ya…
Hepimiz bir dunya yıldızı bekliyoruz… Oyle ya Şampiyonlar Ligi’nde buyuk hedefleri var…
Ve ne yaptılar sizce:
Gittiler savunmacılaruyla meşhur İtalya’dan kavruk tenli, bir stoper getirdiler…
Ama ne stoper…
10 yıllık kariyerinde tam 6 kez serbest kalarak transfer yapmış bir oyuncu… Yani 7 yıldır Yazıyla: Yedi bir allahın kulu da ona bonservis odememiş… Bu zamana kadar sadece bir kulup ona bonservis odemiş: 1 milyon Euro Yazıyla: Bir…
Ve şimdi bu kulubumuz ne yaptı… Gitti, Geno kulubune bu futbolcu icin 45 milyon Euro odedi: Yazıyla dort bucuk!
Veren kulup omru hayatında Şampiyonlar Ligi’ne gorememiş Genoa…
Alan kulup ise tarihinde 5 kez Şampiyonlar Ligi’nde boy gosterecek olan Beşiktaş… Beşiktaş icin bir hatırlatma daha, yine gecen sene İtalya’dan 45 milyon Euro’ya aldığı Zapatocny isimli stoperini Kasımpaşa’ya dahi satamayan Beşiktaş!
Bu Ferrari’yi getirmek icin yine yengeler ikna edildi Yeter ki gelsin diye yengemize Tv programları bile ayarlanmaya calışıldı… Evet Turkiye’nin haritada bile yerini bilmeyen bir İtalyan dilberine bir Turk televizyonunda sunuculuk
Ne kadar yaratıcı bir fikir değil mi…
Zaten biz Turkler değil miyiz anadilimiz dışında İtalyanca’yı sular seller gibi bilen Gerci o dilberi televizyonda gordukten sonra dil bilmeye gerek yok, dilini nasıl kullandığı zaten Ferrari’den tescilli!
Uzatmaya, dillendirmeye gerek yok;
Bu bahsettiğimiz olayın tek acıklaması UTANC’tır…
Tek utanc bu mu?
Fenerbahce’nin aylarca peşinden koştuğu Poulsen, Galatasaray ile adeta dalga gecen Lincoln’e karşı tutunduğu tavır da en az Ferrari meselesi kadar yuzumuzu kızartmalıdır insan icinde…
Peki neden?
Bu basitliği bir turlu aşamayan, Avrupa piyasasında takasta bile kullanılmayacak bu oyuncular icin doktuğumuz bu ter neden?
Boyle bir basiretsizlik, boyle bir caresizlik nedendir?
Nedendir ki yabancı bir pasaport taşıyınca yıldızlaşan Turk evlatlarının anavatanlarında yerlerini bu 100 sınıf futbolculara bırakmaları?
Ama bu kadar yeteneksiz ve beceriksiz olmak da bir başarıdır…
Boyle bir beceriksizliği anlamayıp, havalanında bu kazmaları karşılamalar da buyuk bir cehalettir… Gokhan Zan’ı elinden kacırıp cakma Ferrari’yi, oz evladı Aurelio’yu kusturup Poulsen’in peşinden koşmayı marifet bilmek, goğus kabartarak gezmek zeka geriliğine işarettir…
Bknz: Lugano orneği…
Lugano değil miydi daha 2 ay once Fenerbahce’nin 3 milyon Euroluk teklifini elinin tersiyle geri itip, Ben İtalya’ya gideceğimdiye tutturan…
Şimdi ne oldu…
Fenerbahce’nin 3 milyon Euro’ya aklını celemediği Lugano bırakın 3′u 15 milyona bile muşteri bulamadı…
Neden, cunku herkesi Fenerbahce sandı da ondan…Ama boylesine paraları carcur edebilen kulupler yok ki Avrupa’da…
Bir tek Real Madrid var, orada da yeterince kazma var Lugano’ya gerek dahi yok…
Peki bu paraları yukarıda isimlerini saydığımız futbolculara, Turk kuluplerinden başka hangi kulupler verir?
Ben size soyleyeyim sadece Katar kulupleri ve belki de Suudi Arap şeyhleri… Yağı bol bulan Araplar, bu futbolculara bu parayı verebilir, verir, orada makuldur…
Peki ya Turkiye’de mubah mıdır?
Asgari ucretin 2 depo benzine denk olduğu bu guzide memleketimizde… Bu yazıyı kimseyi eleştirmek icin yazmıyorum…Derdim kimseyi suclamak da değil…Yukarıda yazdıklarım son 1 ay icinde gelişti…
Hepimiz okuduk gorduk ama gozumuzle…(!) Gormeyene anlamayana yok lafımız… Onlara yanıtımız zaten cumle iclerinde… Peki bu adamlara bu paraları vermek yerine…
Arka bahcelerimize baksak, cocuklarımıza statlar yapsak, Avrupa’da benzer olmayan altyapı sistemini kursak…
Cok mu zor?
Bu kadar caresiz ama yetenekli, kalender ama hırslı, genc ve istekli bir nufusumuz varken… Kimse para yok demesin… Para var… Ama o para şimdi Ferrari’nin, Lincoln’un cebinde…
Ne zaman ki bu adamlara o paraları vermeyip arka bahcemizde, ayrıkotlarının icindeki kardelenleri, zambakları gorursek, fubola sunabiliceğimiz en guzel buketle tum dunyaya gulumseyebiliriz… Tıpkı Brezilyalılar’ın dunyaya gulduğu gibi…
İsteyelim yeter…
Aksi takdirde geriden gelen jenerasyon sadece halısahada oynar… Yapmayın o gencleri kusturmeyin, iclerindeki futbol ateşini kullendirmeyin…
Turk Futbolu’na 3,5 attırmayın
Yazıyla : Ucbucuk
Varsın Ferrari’ye binmeyiz…
Serce’yle de gezeriz biz…
Cok Bilen Adam'dan alıntır
Evet aslında cok şeyimiz eksik elbette…
Ama salt yetenek acısından her turlu sidik yarıştırırız biz bu ulkeyle?
Neymiş efendim, Brezilyalı futbolcuları dunyadaki muadillerinden ekstra kılan?
Bir kere tekniklerini dar sokaklarda futbol oynamaya borclularmış: Peki kardeşim, bizim futbolcularımız Nou Camplardan, Bernabeular’dan, Stat De France’lardan, ya da puruzsuz, kadife gibi cim sahalardan mı geliyor?
Elbette hayır
Bizim oyuncularımız da binaların arasına sıkışmış, yarı asfalt, yarı taş, cakılla karışık mayın tarlalarından geliyor…
Neymiş efendim bir topun peşinden 30 kişi koşturuyormuş Brezilyalılar cocukken, kucuk sokaklarda da boyle tekniklerini geliştiriyorlarmış…
Bizde de her mahalle macı 14′erlikten oynanırdı balkondan biraz daha buyuk sahalarda… Fakat bizim tek eksiğimiz elimizdeki yeteneklerin değerini bilememek…
Her turnuvada bambaşka bir 11′le cıkıyor Brezilya Milli Takımı karşımıza…
Biz ise 15 sene Hakan Şukur’lu Milli Takımı izledik televizyon başlarında ve statlarda… Bizim tek sucumuz kendi icimizdeki değerleri verimli ve efektif değerlendirememek, eldeki cevheri işleyememek, bakıp da gorememek, gorup de anlayamamak olsa gerek…
Şimdi konuyu nereye bağlayacağımıza gelelim:
Beşiktaş bildiğiniz gibi bu ay başında İtalya’dan bir Ferrari (!) aldı… Oysa ki bizim icin o tarihe kadar Ferrari, bakıp da ic cekmekten oteye gidemediğimiz bir hız canavarıydı…
Fazla geyik yapmaya gerek yok;
Bu ulkenin 3 buyuk takımından birini duşunun…
Gectiğimiz senenin de cifte kupa apoletli takımı… Bu sene Şampiyonlar Ligi’nde mucadele edecekleri icin iddialı bir kadro kurmanın peşindeler…Teknik direktorleri savunmanın gobeğine takviye istedi…Ama once Milli Takım’ın 2 stoperinden birini dikkatsizlik nedeniyle ellerinden kacırdılar…
Donduler Avrupa’ya…
Hepimiz bir dunya yıldızı bekliyoruz… Oyle ya Şampiyonlar Ligi’nde buyuk hedefleri var…
Ve ne yaptılar sizce:
Gittiler savunmacılaruyla meşhur İtalya’dan kavruk tenli, bir stoper getirdiler…
Ama ne stoper…
10 yıllık kariyerinde tam 6 kez serbest kalarak transfer yapmış bir oyuncu… Yani 7 yıldır Yazıyla: Yedi bir allahın kulu da ona bonservis odememiş… Bu zamana kadar sadece bir kulup ona bonservis odemiş: 1 milyon Euro Yazıyla: Bir…
Ve şimdi bu kulubumuz ne yaptı… Gitti, Geno kulubune bu futbolcu icin 45 milyon Euro odedi: Yazıyla dort bucuk!
Veren kulup omru hayatında Şampiyonlar Ligi’ne gorememiş Genoa…
Alan kulup ise tarihinde 5 kez Şampiyonlar Ligi’nde boy gosterecek olan Beşiktaş… Beşiktaş icin bir hatırlatma daha, yine gecen sene İtalya’dan 45 milyon Euro’ya aldığı Zapatocny isimli stoperini Kasımpaşa’ya dahi satamayan Beşiktaş!
Bu Ferrari’yi getirmek icin yine yengeler ikna edildi Yeter ki gelsin diye yengemize Tv programları bile ayarlanmaya calışıldı… Evet Turkiye’nin haritada bile yerini bilmeyen bir İtalyan dilberine bir Turk televizyonunda sunuculuk
Ne kadar yaratıcı bir fikir değil mi…
Zaten biz Turkler değil miyiz anadilimiz dışında İtalyanca’yı sular seller gibi bilen Gerci o dilberi televizyonda gordukten sonra dil bilmeye gerek yok, dilini nasıl kullandığı zaten Ferrari’den tescilli!
Uzatmaya, dillendirmeye gerek yok;
Bu bahsettiğimiz olayın tek acıklaması UTANC’tır…
Tek utanc bu mu?
Fenerbahce’nin aylarca peşinden koştuğu Poulsen, Galatasaray ile adeta dalga gecen Lincoln’e karşı tutunduğu tavır da en az Ferrari meselesi kadar yuzumuzu kızartmalıdır insan icinde…
Peki neden?
Bu basitliği bir turlu aşamayan, Avrupa piyasasında takasta bile kullanılmayacak bu oyuncular icin doktuğumuz bu ter neden?
Boyle bir basiretsizlik, boyle bir caresizlik nedendir?
Nedendir ki yabancı bir pasaport taşıyınca yıldızlaşan Turk evlatlarının anavatanlarında yerlerini bu 100 sınıf futbolculara bırakmaları?
Ama bu kadar yeteneksiz ve beceriksiz olmak da bir başarıdır…
Boyle bir beceriksizliği anlamayıp, havalanında bu kazmaları karşılamalar da buyuk bir cehalettir… Gokhan Zan’ı elinden kacırıp cakma Ferrari’yi, oz evladı Aurelio’yu kusturup Poulsen’in peşinden koşmayı marifet bilmek, goğus kabartarak gezmek zeka geriliğine işarettir…
Bknz: Lugano orneği…
Lugano değil miydi daha 2 ay once Fenerbahce’nin 3 milyon Euroluk teklifini elinin tersiyle geri itip, Ben İtalya’ya gideceğimdiye tutturan…
Şimdi ne oldu…
Fenerbahce’nin 3 milyon Euro’ya aklını celemediği Lugano bırakın 3′u 15 milyona bile muşteri bulamadı…
Neden, cunku herkesi Fenerbahce sandı da ondan…Ama boylesine paraları carcur edebilen kulupler yok ki Avrupa’da…
Bir tek Real Madrid var, orada da yeterince kazma var Lugano’ya gerek dahi yok…
Peki bu paraları yukarıda isimlerini saydığımız futbolculara, Turk kuluplerinden başka hangi kulupler verir?
Ben size soyleyeyim sadece Katar kulupleri ve belki de Suudi Arap şeyhleri… Yağı bol bulan Araplar, bu futbolculara bu parayı verebilir, verir, orada makuldur…
Peki ya Turkiye’de mubah mıdır?
Asgari ucretin 2 depo benzine denk olduğu bu guzide memleketimizde… Bu yazıyı kimseyi eleştirmek icin yazmıyorum…Derdim kimseyi suclamak da değil…Yukarıda yazdıklarım son 1 ay icinde gelişti…
Hepimiz okuduk gorduk ama gozumuzle…(!) Gormeyene anlamayana yok lafımız… Onlara yanıtımız zaten cumle iclerinde… Peki bu adamlara bu paraları vermek yerine…
Arka bahcelerimize baksak, cocuklarımıza statlar yapsak, Avrupa’da benzer olmayan altyapı sistemini kursak…
Cok mu zor?
Bu kadar caresiz ama yetenekli, kalender ama hırslı, genc ve istekli bir nufusumuz varken… Kimse para yok demesin… Para var… Ama o para şimdi Ferrari’nin, Lincoln’un cebinde…
Ne zaman ki bu adamlara o paraları vermeyip arka bahcemizde, ayrıkotlarının icindeki kardelenleri, zambakları gorursek, fubola sunabiliceğimiz en guzel buketle tum dunyaya gulumseyebiliriz… Tıpkı Brezilyalılar’ın dunyaya gulduğu gibi…
İsteyelim yeter…
Aksi takdirde geriden gelen jenerasyon sadece halısahada oynar… Yapmayın o gencleri kusturmeyin, iclerindeki futbol ateşini kullendirmeyin…
Turk Futbolu’na 3,5 attırmayın
Yazıyla : Ucbucuk
Varsın Ferrari’ye binmeyiz…
Serce’yle de gezeriz biz…
Cok Bilen Adam'dan alıntır