Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Yer Altından Notlar Özeti Dostoyevski

Yer Altından Notlar Özeti Dostoyevski
0
125

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Dostoyevski Yer Altından Notlar roman özeti
Yer Altından Notlar kitap özeti Dostoyevski

Bu notlar da, bunların yazarı da ortada düş ürünüdür aynı zamanda, toplumumuzun durumunu, yapısını göz önüne alacak olursak, bu notların yazarı gibi şahısların aramızda bulunmasının yalnızca muhtemel yok, bununla birlikte gerekli olduğunu kabul ederiz Benim tüm isteğim, pek yakın bir süre öncesinin tiplerinden birini herkesin gözleri önüne daha açık olarak sermektir Bu tip, demin tükenmemiş kuşağın bir temsilcisidir “Yeraltı adını verdiğimiz bölümde bu birey kendisini, düşüncelerini açıklamakta; sanki bununla toplumumuzda niçin bulunduğunu, bulunmasının neden kaçınılmaz olduğunu anlatmak istemektedir İkinci birim ise bu kişinin yaşamındaki birkaç olayı anlatan reel anılardırFiyodor DOSTOYEVSKİ YERALTI I Ben hasta bir adamım…Iddiasız, içi hınçla batmış bir adamım ben Sanıyorum, karaciğerimden hastayım Doğrusunu isterseniz, ne hastalığımdan anladığım var, ne de neremin ağrıdığını bütün olarak biliyorum Tıbba, hekimlere saygı duymakla birlikte, şimdiye değin tedavi olmadığım gibi, bundan daha sonra da böyle bir şey düşünmüyorum Dahası abes inançları olan bir insanım, keza de tıbba saygı duyacak değin (Oldukça iyi bir öğrenim gördüm, anlamsız inançlara inanmamam gerekirdi, lakin inanıyorum işte) Hayır, hayır, salt hıncımdan dolayı tedavi olmak istemiyorum Siz bunu anlayamazsınız Ama ne ziyanı var, ben anlıyorum ya! Bu huysuzluğumla kime musibet edeceğimi açıklama yapmak elimde yok, bunu ben de bilmiyorum; bildiğim bir şey varsa, o da tedaviden kaçmakla hekimlere bir “zarar veremeyeceğim, olsa olsa bütün zararı kendimin çekeceğidir yine de hıncımdan tedavi olmuyorum! Karaciğerim ağrıyormuş, varsın daha beter ağrısın! Epeydir böyle yaşıyorum, belki yirmi yıldır Şimdi kırkımdayım Eskiden çalışırdım, hemen görevi bıraktım Ters bir memurdum Kabaydım, kabalığımdan tutku alırdım Sus Payı yemediğime göre, seslenmek oluyor ama kendimde, vahşi olma hakkını görüyor, bununla kendimi ödüllendiriyordum (Kötü bir nükte, fakat olsun, karalamayacağım Yazarken hoş olacağını sanmıştım, hemen bakıyorum da çirkin bir böbürlenmeden öteye geçememişim Böyle olduğunu kasten karalamayacağım işte!) Masama gelenlerin işini, dişlerimi gıcırdata gıcırdata yapar, birinin kırıldığını görsem, bundan büyük bir zevk alırdım neredeyse daima da gücenen biri çıkardı Genelde ürkek kimseler olurlardı Ricacı milleti yok mi? Yalnızca kendini bilmez bir subaydan dehşet ederdim Bir türlü yola gelmek bilmez, kılıcını şakırdatarak, karşımda iğrenç bir gururla dikilirdi Kılıcı yüzünden bu adamla bütün bir, bir buçuk sene savaştım Sonunda da yendim onu Kılıcını şakırdatmaktan vazgeçti Güzel, bu durum gençliğimde olmuş bir şey Fakat sevgili okuyucularım, ana hıncımın nereden geldiğini biliyor musunuz? Durumumun püf noktası, tüm rezilliği de burada ya… Benim belli başlı kızdığım şey, en sinirli anlarımda bile içimde bir öfke ya da hıncın bulunmaması, bütün cartcurtları yalnızca gönlümü hoş tutmak için yapmamdı Öfkeden ağzım köpürmüşken biri birazcık gönlümü alsa veya önüme bir kadeh nehir sürse hemencecik yelkenleri suya indirirdim Bununla da kalmaz, ona karşı bir yakın olma duyardım; ama sonradan kendime kızar, utancımdan birkaç ay uykularımdan olurdum Yaratılışım böyleydi işte *
 
858,498Konular
982,037Mesajlar
30,020Kullanıcılar
kralbproSon üye
Üst Alt