iltasyazilim
FD Üye
Herşey elmanın düşmesi ile başladı! Acaba pek mi?
Hayır Ilk ve ikinci hidrojen atomunun yaratılması anından itibaren “madde itimi ortaya çıktı Bu iki hidrojen atomu yalnızca yanyana olduğunda yok, kainatın iki öbür ucunda bile olsa hem“yaratma baki enerjisi ile onların arasında birer ilişki var; keza de birbirleri ile arasında doğrusal bir ilişkileri vardır: Güya arasında bir “sicim demeti bağı vardır Bir anlamda her hidrojen atomu, ve onların bütün alt parçacıkları dahil bu “yaratma ebedi enerjisine her yönden ve her an muhataptırlar herkes her lahza ebedi enerjinin etkisi altındadırlar
Bunu şuna benzetelim: Fiziksel ebedi ufak boyutta olan minyatür bir iğne yastığına ebedi olarak her yönden gelen lazer ışınlarının bu minicik noktaya yöneldiğini düşünelim: 360 derece x 360 derece x 360 derece x vb…ölümsüz yön (Tıpkı bir ampulden çıkan ışınların baki yönlere dağılmasının tam tersi gibi, ölümsüz yönlerden gelen ebedi güçte baki yaratma enerji)
Ama bu hidrojen atomlarının her birinin bütün daha aşağı parçacıkları ile diğerlerinin bütün daha aşağı parçacıkları aralarında ise bir tünel demetisicim demeti ilişkisi var Benzeri tek bir uzun tesbih ipine sadece bu ikisi dizilmiş ve birbirinden uzak duran iki tesbih boncukları gibi Bu taneler, her ikisine de ayrı ayrı tesir eden, “becerikli sonsuz enerji kadar bu “sicim ya da “tünel her tarafında birbirlerine dürüst itiliyorlar Yaratma ebedi enerjisi ile tam doymuş olan mana evreni, bu maddeleri her yönden iterken, bunları birbirine bağlayan sanal sicim tüneli baştan başa bu maddeleri gitgide artarak birbirlerine içten yaklaştıracaktır Madde sayısı üçe çıktığında ise bu küçük kütlelere yönelen ölümsüz güçte itme karşısında üçgen görünümlü bu “sanal sicimler üçgeni gitgide artarak küçülecek, maddeler birbirlerine artan bir şekilde yaklaşacak; sonunda ise bir araya gelecek
Elma başına düşen Newton pat diye “Yer Çekimi Yasasını buldu!
Yerçekimi yasası, o günden itibaren 1950 lere kadar hiçbir aleyhinde manzara ortaya çıkmadan sorunsuz bir şekilde bu “hukuki görevini! gerçekleştirdi
1950 lerde İngiltere ’de John R R Searl adlı çocuğun bir seri gerçek rüyalar görmesi ve rüyalarında kendisine gösterilen ve yapımı öğretilen cihazı, çocuk yaşında bir kaç sene içinde gerçekleştirmesi ile bu durum değişti1
Searl, 15 yaşına varmadan tıpkı rüyasında gördüğü minik mıknatıslar ile bazı metal halkalar ve yalıtkanlardan oluşan cihazını bitirdi ve çalıştırdı
Cihaz dıştan içe üç metal halka ve bunların etraflarında bulunan silindirik minik manyetik parçalardan oluşuyordu Metal halkalar sabitti; oysa mıknatıs parçaları onların etrafında dönüyordu Tıpkı rüyasında gösterildiği gibi yapmıştı ve aygıt gösterildiği gibi şaşkınlık verecek şekilde birden kendiliğinden çalışmaya başladı
Manyetik halkacıklar en küçük bir ittirme ile, geniş sabit halkalar civarda lakin onlara değmeden halkaya çok yakın bir uzaklıkta ve şipşak dönüyordu Dönmeye başladıklarında ise katiyen durmuyorlardı Birinci halkadaki silindirler gözle zor seçilebilir bir tez dönerken, ikinci ve üçüncü halkalar etrafında yer alan manyetik silindirler de neredeyse görülemeyecek hızlarla kendiliğinden dönmeye başlıyorlardı
Durum bu kadarla da kalmadı Dönen cihazın üstünden ve altından pembe ve mor ışınlar bir pompa gibi az kalsın akarak geliyorlardı Hem dönen cihazların yanında yer alan insanın vücudunda bir bere varsa bu yaralar son derece şipşak iyileşiyordu
Daha da şaşırtıcısı cihaz bu esnada ağırlığından büyük oranda kaybediyordu Dikkatlice ağırlığı hesaplanarak üretilmiş olanları tavana değin yükselip, tavana takılıp kalıyor belki orada dönmeye devam ediyordu dıştan yapılan deneylerde çoğu aygıt son mıknatıs parçası da yerine oturtulduğunda dönmeye başlamakta, yerden hızla yükselerek uçmakta ve bir daha dönmemek üzere direkt olarak havaya yükselerek gitmekteydi Searl, onları denetleme edemiyordu
İngiliz Hava Kuvvetlerinde çalışan John Searl ’ün yaşı ilerledikçe yaptığı deneylerin yoğunluğu da arttı Bundan Böyle evinin elektriğini de, bu kendiliğinden dönen cihazdan elde ediyordu Ama elektrik idaresi ile başı bu yüzden derde girdi; elektrik hırsızlığından hapsedildi Karısı bütün eşyalarını kitap ve notları ile cihazlarını ve parçalarını sokağa attı
BBC ile yapılan röportajlarında, helikopterler uçarak dışarı giden cihazlarına yetişemediler, bunlardan
birinde çekim işlemi esnasında o zamanın kameraları cihazın çalışmasını kayda geçirmek üzere cihaza yaklaştırıldığında, SEARL cihazı olur ya ilk defa durdu:
Kameranın çalışma frekansı cihazın kendi oluşturduğu frekans ile teşebbüs yapmış, aygıt durmuştu Searl, birincil kere cihazına bir uzak kumanda olanağı bulmuştu
Artık yükselen cihazlarına istikamet tayini de yaptırabiliyordu
Cihazını ABD de bir hava üssüne götürdü Hangarın içinde cihazın oradan oraya tez uçtuğunu görebilen pilotlar Searl ’ü kovdular; bu cihazın içinde uçma fikri onları korkutmuştu Kraliçe ’ye dahi uzun süre kendini anlatamadı Derhal o zamanlardan elde yalnızca birkaç metre havalanmış uçandaire görünümlü cihazlarının fotoğrafları ve monte edilmeye çalışılan çıtalı yuvarlak görünümlü aletlerin fotoğrafları var Plaj kenarlarında yapılan deneylerinde deniz suyu ve plaj kumları da cihazla birlikte havalanıp gidiyordu Kar üzerinde yapılan deneylerde ise yerdeki karlar cihazla birlikte kalkıp gidiyordu
Uzun yıllar bu çarpıcı deneylere daha fazla birşey ekleyemedi
Ancak bu arada ismine bundan böyle “Sir ünvanı yanında Profesör titri de eklenmişti
2007 yılında Dr M Fernando, Dr T Moore ve ekibi, Prof Sir John Searl ’ün gözetiminde “SEARL EFFECT GENERATOR (SEG) cihazının yeni bir örneğini yapmak üzere ABD ’de işe koyuldular Oysa cihaz bu defa üç halkalı yok, tek halkalı yani tek kademeli olacaktı
Sonunda cihazlarını aynen yıllar önceki cihazlarda olduğu gibi çalıştırdılarTek mıknatıs makarasından 12 mıknatıs makarasına değin içteki değişmez halkanın etrafına eklenen tüm mıknatıslar ilk andan itibaren bu değişmez başlıca halka etrafından kendiliğinden dönebilmekte idiler Yerçekimi üzerinde etkileri açısından da bu kapsamda deneylerin yapılıp yapılmadığı bilinmiyor İzlenen videolarda bu konuda açık veri verilmemekte
Şu sıralarda 500 KW ’lık bir mıknatıslayıcı üretimi üzerinde çalışıyorlar Bunu kullanarak yapılacak mıknatıs silindirleri ile daha büyük ve etkili bir SEG jeneratörü üretilmesi planlanıyor
Halen bu ekip Tayland ’dan diğer bir teknik ekiple benzer cihazın daha etkin benzerlerinin üretimi üstünde çalışıyorlar2
Büyük beklentiler ve sonuçlar oluşabilir
Kanaatimizce Sir John Searl kadar bizzat yapılan deneylerden daha eksik manâlı olmayan bir alıştırma bu konuda bir Rus takım tarafından yapılan deneylerdir: Bir kısım literatür aşağı belirtilecek olan bu deneyin hiç yapılmadığını ya da aşağıdaki sonuçların alınmadığını öne sürmüş olsa da bilimsel bir kongrede sunulan bu deneyle ilgili bildiri sonucu iddialar çok ilgi çekicidir:
V Roschin ve M Godin, yaklaşık 100 cm çapında tek halkalı bir SEG sistemi yaptılar3
5 cm çapında mıknatıs silindirleri bu değişmez halkanın civarda yer almaktaydı Silindirlerde bulunan mıknatıslar 1 mm eninde tek tek mıknatıs parçalarının ardarda kutuplarla dizilmesinden oluşturulmuştu Bu kez silindirik mıknatıslar kendi halinde bırakılmamış, bilyalarla yataklanmış olarak içteki değişmez halkanın etrafında bir ilk hareket motoru ile döndürülmekteydiler Belirlenmiş bir birincil güçte ve belirli bir tur verildikten sonra dışarıdan verilen motorlu döndürme gücü kesilmekte idi Enteresan şekilde cihaz kendiliğinden dönmeye devam etmekte ve bahşedilen gücün kat kat üzerinde fazla güç alınmaktaydı Fakat daha da göz alıcı olan yaklaşık 300 kgı aşkın ağırlıkta olan toplam cihazın ağırlığını yaklaşık 13 oranında kaybetmesi ve 200 küsur kga inmesidir Tur yönü değiştirildiğinde ise yerçekiminin etki yönünü de değiştirebilmekte, sistemin komple ağırlığını ya eksiltmekte ya da daha da ağırlaştırabilmekte idiler Hem deneyin yapılmakta olduğu binada da önceki Searl deneylerini doğrular bir şekilde mor ve pembe ışıklar, binada cihazın bulunduğu katın birkaç kat altında ve birkaç kat üzerinde oluşmakta ve sınırları kesin renkli halkalar şeklinde belirgin olarak şekillenmekteydi
Yerçekimi nasıl oluyor da azalıyor, hatta yok oluyor?
E Podkletnov, uzun yıllardır yaptğı deneylerde, süper iletkenlerin veya süper geçirgen olmayan maddelerle yapılan deneylerin, hatta bir takım doğal olayların yerçekiminin belirli oranlarda yok edilmesine yol açtığını keskin şekilde ortaya koymaktaydı Hepimizin hatırladığı azotla mutlak sıfıra yakın soğutulmuş mıknatısın havada diğer bir mıknatısın üzerinde asılı kalması veya bir vakit boşlukta dönmesi, mutlak sıfıra varan düşük sıcaklıklarda süper iletkenlerin sağladığı bu tür olanaklara örnektir Bunlar güncel kullanım değeri az da olsa geleceğe ışık tutacak deneylerdir
Diğer yanlamasına tornadolarda ve büyük hortumlarda, tayfun merkezlerinde kalan cisimlerin sadece hava gücü ile emilmesi olanaksız şekilde yerlerinden koparılarak yükselmeleri de Podkletnov ’un açıklamaları aralarında yer almaktadır Burada dönen manyetik alanların bu nesil doğa olaylarına yol açabileceği açıklanmaktadır Bulutların ve dönen hava akımlarının elektromanyetik alanlarla yüklü olması tatmin edici olmakta mıdır? Bir hortumda süper iletkenlik laf konusu olamayacağına tarafından, dönen manyetik alanların varlığı laf konusudur Örneğin yüksek şiddette bir hortumda 10 tondan ağır bir torna tezgahının yere saptama cıvatalarından kopmuş olarak 10 metreden pozitif bir uzaklığa uçarak gittiği belirlenmiştir Bunun sadece hortumun oluşturduğu vakumun, havanın emme gücü ile açıklanması muhtemel değildir
Nitekim Podkletnov ’un süper iletkenler olmadan da sadece manyetik alanların döndürüldüğü
deneylerinde, odadaki dumanların deney aparatının üzerinde doğrusal şekilde tavana doğru yükseldiği belirlenmiştir,
Madde alt parçacıklarından konu ile ilgili olan bilhassa ikisi yerçekimi üstünde etkin olabilir:
Bunlar nötrinolar ve graviton ’dur: M Pitkanen ’in çalışmalarında bu görüşü doğrular talimat bulunmaktadır4 , 5
Dönen manyetik alanlar bu daha alçak madde unsurları üstünde sanki beyzbol sopasının topu yolundan çarpıtarak yön değiştirmesi gibi etki yapabilir Nötrinolar (Neutrinos) bu açıdan üzerinde
araştırılmaya değer parçaçıklardır Her lahza, her yerden ve yer yönde geçmektedirler Nötrinoların deney ortamındaki mıknatısların döndürülmesi ile yollarından saptırılması olası olabilir mi? Bu Nedenle yerçekimini yaratıcı gravitonlar etkilenmiş ve doğal yer çekimi gücü azalmış ya da artmış olabilir mi?
Son deneylerde mıknatıs üretmek üzere 500 KW gücünde “mıknatıslandırıcı yapılmakta olduğu bildirilmektedir
Kanaatimizce, son derece ufak parçacıklar olan nötrinoları etkilemek üzere, milimetre boyutlarında değil, mikron, hatta nanometre boyutlarında mıknatıslar üstünde çalışmalıdır; bunların SEG türü minyatür bir sistem içerisinde döndürülmesi ile nötrinoların etkilenerek dolayısı ile yerçekimine tesir yapan gravitonların etkilenmesinin sağlanmasına çalışılması daha mantıklı olacaktır Bu yolla netice alındığından etkiyi karşılayan cihazın boyutları da son derece küçültülebilmiş olacaktır
Bir gün bir hipermarkette yerden, kontrollu şekilde birkaç milimetre yükseltilmiş olarak birkaç ton siklet yüklü bir paletin, kibar bir bayan memurun parmakla hareketi ile bir yerden bir yere zahmetsizce çekilerek munis bir halinde taşınıverdiğini görürsek hiç şaşmayalım “Zencefil de üç beş sene öncesine kadar akıldışı gibi yok miydi?
1 http:wwwsearlsolutioncom
2 http:wwwsearlsolutioncommemberstechnology5html
3 http:wwwrexresearchcomroschinroschinhtm
4 http:wwwrexresearchcomroschinpitkanenpdf
5 http:wwwpureenergysystemscomnews200408046900035EugenePodkletnov
yasener@windturbineperformancecom
Hayır Ilk ve ikinci hidrojen atomunun yaratılması anından itibaren “madde itimi ortaya çıktı Bu iki hidrojen atomu yalnızca yanyana olduğunda yok, kainatın iki öbür ucunda bile olsa hem“yaratma baki enerjisi ile onların arasında birer ilişki var; keza de birbirleri ile arasında doğrusal bir ilişkileri vardır: Güya arasında bir “sicim demeti bağı vardır Bir anlamda her hidrojen atomu, ve onların bütün alt parçacıkları dahil bu “yaratma ebedi enerjisine her yönden ve her an muhataptırlar herkes her lahza ebedi enerjinin etkisi altındadırlar
Bunu şuna benzetelim: Fiziksel ebedi ufak boyutta olan minyatür bir iğne yastığına ebedi olarak her yönden gelen lazer ışınlarının bu minicik noktaya yöneldiğini düşünelim: 360 derece x 360 derece x 360 derece x vb…ölümsüz yön (Tıpkı bir ampulden çıkan ışınların baki yönlere dağılmasının tam tersi gibi, ölümsüz yönlerden gelen ebedi güçte baki yaratma enerji)
Ama bu hidrojen atomlarının her birinin bütün daha aşağı parçacıkları ile diğerlerinin bütün daha aşağı parçacıkları aralarında ise bir tünel demetisicim demeti ilişkisi var Benzeri tek bir uzun tesbih ipine sadece bu ikisi dizilmiş ve birbirinden uzak duran iki tesbih boncukları gibi Bu taneler, her ikisine de ayrı ayrı tesir eden, “becerikli sonsuz enerji kadar bu “sicim ya da “tünel her tarafında birbirlerine dürüst itiliyorlar Yaratma ebedi enerjisi ile tam doymuş olan mana evreni, bu maddeleri her yönden iterken, bunları birbirine bağlayan sanal sicim tüneli baştan başa bu maddeleri gitgide artarak birbirlerine içten yaklaştıracaktır Madde sayısı üçe çıktığında ise bu küçük kütlelere yönelen ölümsüz güçte itme karşısında üçgen görünümlü bu “sanal sicimler üçgeni gitgide artarak küçülecek, maddeler birbirlerine artan bir şekilde yaklaşacak; sonunda ise bir araya gelecek
Elma başına düşen Newton pat diye “Yer Çekimi Yasasını buldu!
Yerçekimi yasası, o günden itibaren 1950 lere kadar hiçbir aleyhinde manzara ortaya çıkmadan sorunsuz bir şekilde bu “hukuki görevini! gerçekleştirdi
1950 lerde İngiltere ’de John R R Searl adlı çocuğun bir seri gerçek rüyalar görmesi ve rüyalarında kendisine gösterilen ve yapımı öğretilen cihazı, çocuk yaşında bir kaç sene içinde gerçekleştirmesi ile bu durum değişti1
Searl, 15 yaşına varmadan tıpkı rüyasında gördüğü minik mıknatıslar ile bazı metal halkalar ve yalıtkanlardan oluşan cihazını bitirdi ve çalıştırdı
Cihaz dıştan içe üç metal halka ve bunların etraflarında bulunan silindirik minik manyetik parçalardan oluşuyordu Metal halkalar sabitti; oysa mıknatıs parçaları onların etrafında dönüyordu Tıpkı rüyasında gösterildiği gibi yapmıştı ve aygıt gösterildiği gibi şaşkınlık verecek şekilde birden kendiliğinden çalışmaya başladı
Manyetik halkacıklar en küçük bir ittirme ile, geniş sabit halkalar civarda lakin onlara değmeden halkaya çok yakın bir uzaklıkta ve şipşak dönüyordu Dönmeye başladıklarında ise katiyen durmuyorlardı Birinci halkadaki silindirler gözle zor seçilebilir bir tez dönerken, ikinci ve üçüncü halkalar etrafında yer alan manyetik silindirler de neredeyse görülemeyecek hızlarla kendiliğinden dönmeye başlıyorlardı
Durum bu kadarla da kalmadı Dönen cihazın üstünden ve altından pembe ve mor ışınlar bir pompa gibi az kalsın akarak geliyorlardı Hem dönen cihazların yanında yer alan insanın vücudunda bir bere varsa bu yaralar son derece şipşak iyileşiyordu
Daha da şaşırtıcısı cihaz bu esnada ağırlığından büyük oranda kaybediyordu Dikkatlice ağırlığı hesaplanarak üretilmiş olanları tavana değin yükselip, tavana takılıp kalıyor belki orada dönmeye devam ediyordu dıştan yapılan deneylerde çoğu aygıt son mıknatıs parçası da yerine oturtulduğunda dönmeye başlamakta, yerden hızla yükselerek uçmakta ve bir daha dönmemek üzere direkt olarak havaya yükselerek gitmekteydi Searl, onları denetleme edemiyordu
İngiliz Hava Kuvvetlerinde çalışan John Searl ’ün yaşı ilerledikçe yaptığı deneylerin yoğunluğu da arttı Bundan Böyle evinin elektriğini de, bu kendiliğinden dönen cihazdan elde ediyordu Ama elektrik idaresi ile başı bu yüzden derde girdi; elektrik hırsızlığından hapsedildi Karısı bütün eşyalarını kitap ve notları ile cihazlarını ve parçalarını sokağa attı
BBC ile yapılan röportajlarında, helikopterler uçarak dışarı giden cihazlarına yetişemediler, bunlardan
birinde çekim işlemi esnasında o zamanın kameraları cihazın çalışmasını kayda geçirmek üzere cihaza yaklaştırıldığında, SEARL cihazı olur ya ilk defa durdu:
Kameranın çalışma frekansı cihazın kendi oluşturduğu frekans ile teşebbüs yapmış, aygıt durmuştu Searl, birincil kere cihazına bir uzak kumanda olanağı bulmuştu
Artık yükselen cihazlarına istikamet tayini de yaptırabiliyordu
Cihazını ABD de bir hava üssüne götürdü Hangarın içinde cihazın oradan oraya tez uçtuğunu görebilen pilotlar Searl ’ü kovdular; bu cihazın içinde uçma fikri onları korkutmuştu Kraliçe ’ye dahi uzun süre kendini anlatamadı Derhal o zamanlardan elde yalnızca birkaç metre havalanmış uçandaire görünümlü cihazlarının fotoğrafları ve monte edilmeye çalışılan çıtalı yuvarlak görünümlü aletlerin fotoğrafları var Plaj kenarlarında yapılan deneylerinde deniz suyu ve plaj kumları da cihazla birlikte havalanıp gidiyordu Kar üzerinde yapılan deneylerde ise yerdeki karlar cihazla birlikte kalkıp gidiyordu
Uzun yıllar bu çarpıcı deneylere daha fazla birşey ekleyemedi
Ancak bu arada ismine bundan böyle “Sir ünvanı yanında Profesör titri de eklenmişti
2007 yılında Dr M Fernando, Dr T Moore ve ekibi, Prof Sir John Searl ’ün gözetiminde “SEARL EFFECT GENERATOR (SEG) cihazının yeni bir örneğini yapmak üzere ABD ’de işe koyuldular Oysa cihaz bu defa üç halkalı yok, tek halkalı yani tek kademeli olacaktı
Sonunda cihazlarını aynen yıllar önceki cihazlarda olduğu gibi çalıştırdılarTek mıknatıs makarasından 12 mıknatıs makarasına değin içteki değişmez halkanın etrafına eklenen tüm mıknatıslar ilk andan itibaren bu değişmez başlıca halka etrafından kendiliğinden dönebilmekte idiler Yerçekimi üzerinde etkileri açısından da bu kapsamda deneylerin yapılıp yapılmadığı bilinmiyor İzlenen videolarda bu konuda açık veri verilmemekte
Şu sıralarda 500 KW ’lık bir mıknatıslayıcı üretimi üzerinde çalışıyorlar Bunu kullanarak yapılacak mıknatıs silindirleri ile daha büyük ve etkili bir SEG jeneratörü üretilmesi planlanıyor
Halen bu ekip Tayland ’dan diğer bir teknik ekiple benzer cihazın daha etkin benzerlerinin üretimi üstünde çalışıyorlar2
Büyük beklentiler ve sonuçlar oluşabilir
Kanaatimizce Sir John Searl kadar bizzat yapılan deneylerden daha eksik manâlı olmayan bir alıştırma bu konuda bir Rus takım tarafından yapılan deneylerdir: Bir kısım literatür aşağı belirtilecek olan bu deneyin hiç yapılmadığını ya da aşağıdaki sonuçların alınmadığını öne sürmüş olsa da bilimsel bir kongrede sunulan bu deneyle ilgili bildiri sonucu iddialar çok ilgi çekicidir:
V Roschin ve M Godin, yaklaşık 100 cm çapında tek halkalı bir SEG sistemi yaptılar3
5 cm çapında mıknatıs silindirleri bu değişmez halkanın civarda yer almaktaydı Silindirlerde bulunan mıknatıslar 1 mm eninde tek tek mıknatıs parçalarının ardarda kutuplarla dizilmesinden oluşturulmuştu Bu kez silindirik mıknatıslar kendi halinde bırakılmamış, bilyalarla yataklanmış olarak içteki değişmez halkanın etrafında bir ilk hareket motoru ile döndürülmekteydiler Belirlenmiş bir birincil güçte ve belirli bir tur verildikten sonra dışarıdan verilen motorlu döndürme gücü kesilmekte idi Enteresan şekilde cihaz kendiliğinden dönmeye devam etmekte ve bahşedilen gücün kat kat üzerinde fazla güç alınmaktaydı Fakat daha da göz alıcı olan yaklaşık 300 kgı aşkın ağırlıkta olan toplam cihazın ağırlığını yaklaşık 13 oranında kaybetmesi ve 200 küsur kga inmesidir Tur yönü değiştirildiğinde ise yerçekiminin etki yönünü de değiştirebilmekte, sistemin komple ağırlığını ya eksiltmekte ya da daha da ağırlaştırabilmekte idiler Hem deneyin yapılmakta olduğu binada da önceki Searl deneylerini doğrular bir şekilde mor ve pembe ışıklar, binada cihazın bulunduğu katın birkaç kat altında ve birkaç kat üzerinde oluşmakta ve sınırları kesin renkli halkalar şeklinde belirgin olarak şekillenmekteydi
Yerçekimi nasıl oluyor da azalıyor, hatta yok oluyor?
E Podkletnov, uzun yıllardır yaptğı deneylerde, süper iletkenlerin veya süper geçirgen olmayan maddelerle yapılan deneylerin, hatta bir takım doğal olayların yerçekiminin belirli oranlarda yok edilmesine yol açtığını keskin şekilde ortaya koymaktaydı Hepimizin hatırladığı azotla mutlak sıfıra yakın soğutulmuş mıknatısın havada diğer bir mıknatısın üzerinde asılı kalması veya bir vakit boşlukta dönmesi, mutlak sıfıra varan düşük sıcaklıklarda süper iletkenlerin sağladığı bu tür olanaklara örnektir Bunlar güncel kullanım değeri az da olsa geleceğe ışık tutacak deneylerdir
Diğer yanlamasına tornadolarda ve büyük hortumlarda, tayfun merkezlerinde kalan cisimlerin sadece hava gücü ile emilmesi olanaksız şekilde yerlerinden koparılarak yükselmeleri de Podkletnov ’un açıklamaları aralarında yer almaktadır Burada dönen manyetik alanların bu nesil doğa olaylarına yol açabileceği açıklanmaktadır Bulutların ve dönen hava akımlarının elektromanyetik alanlarla yüklü olması tatmin edici olmakta mıdır? Bir hortumda süper iletkenlik laf konusu olamayacağına tarafından, dönen manyetik alanların varlığı laf konusudur Örneğin yüksek şiddette bir hortumda 10 tondan ağır bir torna tezgahının yere saptama cıvatalarından kopmuş olarak 10 metreden pozitif bir uzaklığa uçarak gittiği belirlenmiştir Bunun sadece hortumun oluşturduğu vakumun, havanın emme gücü ile açıklanması muhtemel değildir
Nitekim Podkletnov ’un süper iletkenler olmadan da sadece manyetik alanların döndürüldüğü
deneylerinde, odadaki dumanların deney aparatının üzerinde doğrusal şekilde tavana doğru yükseldiği belirlenmiştir,
Madde alt parçacıklarından konu ile ilgili olan bilhassa ikisi yerçekimi üstünde etkin olabilir:
Bunlar nötrinolar ve graviton ’dur: M Pitkanen ’in çalışmalarında bu görüşü doğrular talimat bulunmaktadır4 , 5
Dönen manyetik alanlar bu daha alçak madde unsurları üstünde sanki beyzbol sopasının topu yolundan çarpıtarak yön değiştirmesi gibi etki yapabilir Nötrinolar (Neutrinos) bu açıdan üzerinde
araştırılmaya değer parçaçıklardır Her lahza, her yerden ve yer yönde geçmektedirler Nötrinoların deney ortamındaki mıknatısların döndürülmesi ile yollarından saptırılması olası olabilir mi? Bu Nedenle yerçekimini yaratıcı gravitonlar etkilenmiş ve doğal yer çekimi gücü azalmış ya da artmış olabilir mi?
Son deneylerde mıknatıs üretmek üzere 500 KW gücünde “mıknatıslandırıcı yapılmakta olduğu bildirilmektedir
Kanaatimizce, son derece ufak parçacıklar olan nötrinoları etkilemek üzere, milimetre boyutlarında değil, mikron, hatta nanometre boyutlarında mıknatıslar üstünde çalışmalıdır; bunların SEG türü minyatür bir sistem içerisinde döndürülmesi ile nötrinoların etkilenerek dolayısı ile yerçekimine tesir yapan gravitonların etkilenmesinin sağlanmasına çalışılması daha mantıklı olacaktır Bu yolla netice alındığından etkiyi karşılayan cihazın boyutları da son derece küçültülebilmiş olacaktır
Bir gün bir hipermarkette yerden, kontrollu şekilde birkaç milimetre yükseltilmiş olarak birkaç ton siklet yüklü bir paletin, kibar bir bayan memurun parmakla hareketi ile bir yerden bir yere zahmetsizce çekilerek munis bir halinde taşınıverdiğini görürsek hiç şaşmayalım “Zencefil de üç beş sene öncesine kadar akıldışı gibi yok miydi?
1 http:wwwsearlsolutioncom
2 http:wwwsearlsolutioncommemberstechnology5html
3 http:wwwrexresearchcomroschinroschinhtm
4 http:wwwrexresearchcomroschinpitkanenpdf
5 http:wwwpureenergysystemscomnews200408046900035EugenePodkletnov
yasener@windturbineperformancecom