iltasyazilim
FD Üye
Dünyadaki 7000 yerel dilin birçoğu gelecek yüzyılda yeryüzünden silinecek Bilim insanları, biyoçeşitliliğin korunması için dillerin ve kültürlerin de korunması gerektiğini vurguluyor Yerel diller, yeryüzündeki biyoçeşitliliğin korunmasıyla ilgili modern bilime örnek olabilir Uzmanlar, bir bölgede yaşayan yerli toplulukların doğayla ilişkilerinin bilime ilham olabileceğini ve modern çevre koruma tekniklerinin geleneksel yöntemlerden yararlanabileceğini savunuyor
Dünya dilleri konusunda çalışmalar yapan uluslararası sivil toplum örgütü Terralingua, Dünya’deki diller haritasıyla bitki ve hayvanların biyoçeşitlilik haritalarını örtüştürdü Araştırmada, bitki ve hayvanların en yoğun olduğu Amazon veya Yeni Gine gibi bölgelerde, yerel dil sayısının da daha yüksek olduğu ortaya çıktı Biyoçeşitlilik ile dil arasındaki ilişkiyi vurgulayan bu çalışma, kültürel çeşitliliğin de topluluğun bulunduğu doğal çevreyle direkt bağıntı olduğunu savunuyor Bu teze göre, dil, kişilerin doğayla ilişkisinin bir dökümü, böyle olunca bitki ve hayvan çeşidinin daha çok olduğu bir bölgede yerel diller de çeşitleniyor
Araştırmayı yapan Terralingua kurumunun başkanı Luisa Maffi, yerel halkların kültürlerinin korunmasının, onların bağlı çevrenin de korunmasında olumlu etkisi olacağını belirtiyor
KIZILDERİLİLER HAKLI ÇIKTI
Kanada topraklarında yaşayan bir Kızılderili kabilesi olan Sekani’ler ormanları kontrollü olarak yakarak, hem ormanların gençleşmesini sağlıyor, hem de av hayvanlarını yakalamayı kolaylaştırıyor Bu sayede ayrıca ağaçlara dadanan bazı zararlı kurtlar da yok olmuş oluyor Daha sonra, bir endüstriyel kereste firması ormanların yönetimini eline alınca bu kabilenin üyeleri de geleneksel işlerini bırakarak kentlere göç etti
Ancak işin iç yüzü sonra ortaya çıktı, Kızılderililerin yaptığı kontrollü yakmanın kalktığı 1990’lardan bu yana, ormanlara dadanan bir kurbağa türü 30 bin kilometre kare ormanı yok etti Bilim insanlarının bu öyküye yorumu şu, doğal bitki örtüsüyle nasıl geçineceğini bilmeyen modern şirketlerin ormana yarardan çok zararı oldu Yüzyıllardır bu bölgede yaşayan Kızılderililerin neden kontrollü yakma yaptığı ortaya çıktı ve onlar topraklarını terketmeseydi büyük olasılıkla ormanlar yok olmayacaktı Bunun üstüne, Kızılderililerin topraklarından ayrılmasıyla doğaya bağlı kültürel ve dilsel zenginlikleri de yok oldu
ABD’nin kuzeybatısında Washington eyaletinde yaşayan Tulalip ve Yakima kabileleri, Pasifik Okyanusu’ndaki somon balığıyla besleniyor Bu kabileler balığa gözleri gibi bakıyor, özenle tutuyor ve yiyor Kendi aralarında somon şenlikleri düzenleyen Kızılderililer, balık için şiirler yazıyor, ağıtlar yakıyor Ancak, yine bu bölgede önemli bir sektör olan endüstriyel balıkçılık somonu tüketti Somon popülasyonunun iyice azalmasıyla Kızılderililerin de yaşam kaynağı tehlike altına girdi Sonuçta, ABD’de Federal hükümetin bölgede somon avcılığını Kızılderililede mahsus kılan bir yasa çıkarması gerekmişti
TAYLAND’DA ESKİ İNANÇLAR KORUNUYOR
Bir diğer öykü de Tayland’dan Bu ülkedeki Mekong ırmağında yaşayan boyu 3 metre’yi geçen Dünya’nın en büyük tatlı su balığı Mekong Sazanı’nın korunması için eski teknikler uygulanıyor Tayland’da balıkçılar bu balığı tutmanın lanet getireceğine inanır ve tutulması halinde lanetin yok edilmesi için özel törenler düzenler Balığın soyunu tehdit edecek derece avcılığın önlenmesi için Taylan hükümeti halkın inanışlarına uygun eski tip koruma usullerine destek veriyor Bu sayede ayrı ırmakta yaşayan 1200 tür de kurtulmuş oldu
Kaynak: NTVMSNBC
Dünya dilleri konusunda çalışmalar yapan uluslararası sivil toplum örgütü Terralingua, Dünya’deki diller haritasıyla bitki ve hayvanların biyoçeşitlilik haritalarını örtüştürdü Araştırmada, bitki ve hayvanların en yoğun olduğu Amazon veya Yeni Gine gibi bölgelerde, yerel dil sayısının da daha yüksek olduğu ortaya çıktı Biyoçeşitlilik ile dil arasındaki ilişkiyi vurgulayan bu çalışma, kültürel çeşitliliğin de topluluğun bulunduğu doğal çevreyle direkt bağıntı olduğunu savunuyor Bu teze göre, dil, kişilerin doğayla ilişkisinin bir dökümü, böyle olunca bitki ve hayvan çeşidinin daha çok olduğu bir bölgede yerel diller de çeşitleniyor
Araştırmayı yapan Terralingua kurumunun başkanı Luisa Maffi, yerel halkların kültürlerinin korunmasının, onların bağlı çevrenin de korunmasında olumlu etkisi olacağını belirtiyor
KIZILDERİLİLER HAKLI ÇIKTI
Kanada topraklarında yaşayan bir Kızılderili kabilesi olan Sekani’ler ormanları kontrollü olarak yakarak, hem ormanların gençleşmesini sağlıyor, hem de av hayvanlarını yakalamayı kolaylaştırıyor Bu sayede ayrıca ağaçlara dadanan bazı zararlı kurtlar da yok olmuş oluyor Daha sonra, bir endüstriyel kereste firması ormanların yönetimini eline alınca bu kabilenin üyeleri de geleneksel işlerini bırakarak kentlere göç etti
Ancak işin iç yüzü sonra ortaya çıktı, Kızılderililerin yaptığı kontrollü yakmanın kalktığı 1990’lardan bu yana, ormanlara dadanan bir kurbağa türü 30 bin kilometre kare ormanı yok etti Bilim insanlarının bu öyküye yorumu şu, doğal bitki örtüsüyle nasıl geçineceğini bilmeyen modern şirketlerin ormana yarardan çok zararı oldu Yüzyıllardır bu bölgede yaşayan Kızılderililerin neden kontrollü yakma yaptığı ortaya çıktı ve onlar topraklarını terketmeseydi büyük olasılıkla ormanlar yok olmayacaktı Bunun üstüne, Kızılderililerin topraklarından ayrılmasıyla doğaya bağlı kültürel ve dilsel zenginlikleri de yok oldu
ABD’nin kuzeybatısında Washington eyaletinde yaşayan Tulalip ve Yakima kabileleri, Pasifik Okyanusu’ndaki somon balığıyla besleniyor Bu kabileler balığa gözleri gibi bakıyor, özenle tutuyor ve yiyor Kendi aralarında somon şenlikleri düzenleyen Kızılderililer, balık için şiirler yazıyor, ağıtlar yakıyor Ancak, yine bu bölgede önemli bir sektör olan endüstriyel balıkçılık somonu tüketti Somon popülasyonunun iyice azalmasıyla Kızılderililerin de yaşam kaynağı tehlike altına girdi Sonuçta, ABD’de Federal hükümetin bölgede somon avcılığını Kızılderililede mahsus kılan bir yasa çıkarması gerekmişti
TAYLAND’DA ESKİ İNANÇLAR KORUNUYOR
Bir diğer öykü de Tayland’dan Bu ülkedeki Mekong ırmağında yaşayan boyu 3 metre’yi geçen Dünya’nın en büyük tatlı su balığı Mekong Sazanı’nın korunması için eski teknikler uygulanıyor Tayland’da balıkçılar bu balığı tutmanın lanet getireceğine inanır ve tutulması halinde lanetin yok edilmesi için özel törenler düzenler Balığın soyunu tehdit edecek derece avcılığın önlenmesi için Taylan hükümeti halkın inanışlarına uygun eski tip koruma usullerine destek veriyor Bu sayede ayrı ırmakta yaşayan 1200 tür de kurtulmuş oldu
Kaynak: NTVMSNBC